Hepimiz daha fazlasını isteriz. Biraz daha güçlenmek için yanıp tutuşmak, azıcık daha hızlanmak için uğraşmak ve fazladan birkaç kilometre daha yaparak performansımızın zirvesine ulaşmak istemek çok doğaldır. Her bisiklet tutkunu “bunu yapabilirim” demekten “bunu yaptım” deme noktasına geçmek ister. İnsanın bir hedefinin olması –ve yüksekleri hedeflemesi- kötü bir şey değil ama işi abartma tehlikesi de var. Kendi kişisel zirvenize ulaşmayı hedeflerken, kolaylıkla takıntılı hale gelebilir ve kendinize zarar verebilirsiniz. Gereğinden fazla antrenman yapmak –ve tekerlekler hala ileri gitse de sizin gerilemeniz- amatör bisikletçiler için bile gerçek bir sorun.
“Bir bisikletçinin çalışma ve antrenman programı yoğunluk ve/veya zorluk bakımından kaldırabileceğinin üzerindeyse, gereğinden fazla antrenman yapmış olur” diyor Koç Martyn Frank (coachingrevolutions.com), “Ben bunu beyninizin, bedeninizin karşılayamayacağı çekler yazmasına benzetiyorum. Bu durum genellikle yeni başlayan bir bisikletçinin antrenman şiddetini yavaş yavaş ve alıştırarak artırmadığı, daha önce hiçbir şey yapmazken haftada altı gün antrenmana başladığı durumlarda karşımıza çıkar; vücut uyum sağlamakta güçlük çeker. Ama geçen yılki antrenman programını geliştirmek isteyen ve bunun için vücuduna çok yüklenen tecrübeli bisikletçiler de aynı sorunu yaşayabilir. Vücudun kendini toplayacak zamanı kalmaz ve kondisyonu artmak yerine, yorgunluk yüzünden düşmeye başlar.”
Fazla antrenman yapmanın zararlarını ve nerede durmanız gerektiğine dair ipuçlarını içeren Dur İşareti makalesi Cyclist Türkiye Temmuz sayısında.