Asırlık bir çınarın karşısında kendinizi nasıl hissedersiniz? Saygı ve merak uyandırmaz mı sizde? Ağzından her çıkan sözcük, tozlanmış tarih sayfalarından çıkacak ve beden bulacak. İşte yeniden karşılaşmadan önce bunları düşünüyorum… (Not Talat Tunçalp’in açıklamasıdır: ‘Nüfus kağıdımda 1917 yazar ama aslında 1915 doğumluyum.’)
Türk bisikletinin hatta Türk sporunun önemli figürlerinden biri, yaşayan en eski olimpik sporcu Talat Tunçalp ile bir kez daha sohbet edecek olmanın heyecanı içimde ve bunu sadece ben mi yaşıyorum diye düşünürken Tufan Sağnak ve Aydan Çelik’ten oluşan Cyclist Türkiye ekibi ile buluşuyoruz. Saklıyorum duygumu kendimeve Şişli’deki eski İstanbul apartmanlarından birine giriyoruz. Büyükçe bir kapı, bizleri tarihe tanıklık etmeye çağırıyor. Kapı açılıp eve girdiğimizde bir İstanbul beyefendisi tüm zerafetiyle yine karşımızda.
Salona geçiyoruz. Talat Tunçalp, daha ayaktayken sohbete başlıyor; “Aslında evin buralarını pek kullanmıyorum artık. Bazen bilardo oynuyoruz dostlarla. Ama genellikle içerideki odamdayım”
Bu eski İstanbul beyefendisinin evi de beklendiği gibi zevkli döşenmiş. Dönemin zerafetini yansıtan incecik porselenlerde çaylar ikram ediliyor. 100 yıllık yaşantısında Türk bisiklet ve spor tarihine düştüğü notları almak için hazırlanırken bugüne dair bir not iliştiriyor yaşayan tarih; “Yazın Yalova’dayım kışın İstanbul’da… Yalova’da denize giriyorum havuza giriyorum. Burada ise, haftada 3-4 akşam, Atatürk’ün evine kadar yürüyorum ordan karşıya geçip geri dönüyorum.“ diyerek günlerin nasıl geçtiğini kısaca özetliyor bizlere. (Ekibin notu: Keyifli sohbetin çıkışında ‘bu yürüyüş mesafesi nedir’ diye meraklanıp ölçerek adımlamaya başlıyoruz. Ve görüyoruz ki 3 velodrom turu, yani 1.200 metre kadar) Neyse yerlerimizi alıp Talat Tunçalp’in ağzından çıkacakları merakla beklemeye başlıyoruz. Eh sorularımız da var tabii…
Cyclist Türkiye: Yaşam öykünüze baktığımızda görüyoruz ki bisiklet sizde bir aşk olmuş. Nasıl başladı bu aşk?
Talat Tunçalp: Bisiklet aşkı, ortaokuldayken ilk defa bir bisiklet yarışı yapıldı. (Ankara’da) Yenişehir Kavaklıdere arasında bir bisiklet yarışıydı, öğrenciler arasında yapıldı ve ona katıldım. Ben de o zaman 15 yaşındaydım. Kavaklıdere gidiş gelişinde 1. oldum. Bana bir kupa verdiler ve hayatım o noktada değişti. Herkes coursè (yarış) bisikleti ile yarışıyordu. Benimse normal bir bisikletim vardı. Farklı bir bisiklet ile yarış kazanmam federasyonun da dikkatini çekti. O zamandan sonra da bisikleti hiç bırakamadım.
1936 Olimpiyat Oyunları’nın yaşayan efsanesi Talat Tuncalp ile yaptığımız söyleşinin tamamı Cyclist Türkiye Aralık sayısında!
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!