Bisiklet sürmeye son birkaç yıl içinde başlayanlar, üst seviye bütün kadroların karbon fiber malzemesinin tekelinde olduğunu görmüşlerdir. Fakat uzun yıldır bisiklete binen bazılarımız, henüz Wiggins ya da Froome büyük başarılara imza atmamışken, alüminyum ya da çelik bisikletlerin çok iyi bir seviyede esnemezlik ve güç transferi sunduğunu bilirler.
Cannondale markası yaklaşık 30 yıldır yüksek performanslı alüminyum bisiklet üretiyor. Rakip pek çok rakip firma alüminyumdan vazgeçmiş veya yalnızca alt seviye bisikletlerde kullanıyor olmasına karşın Cannondale üst seviye alüminyum bisiklet üretmeyi bu süre içinde hiç bırakmadı. CAAD (Cannondale Advanced Aluminium Design) serisi 1983 yılında tanıtıldı ve bugün serinin 12. bisikletine bakıyoruz. CAAD10’dan sonra gelen bu modelin neden 11 değil de 12 ismini aldığını sorduğumuzda “O kadar iyi bir bisiklet yaptık ki, 11 rakamı yetersiz kalırdı” dışında tatmin edici bir cevap alamadık. Bir önceki model CAAD10, pek çok bisiklet kullanıcısı için alüminyum kadroların en iyisi olarak anılıyordu. Öyleyse CAAD12’nin bize sunacağı çok şey olmalı.
Yeni ufuklar
Bisiklet kadrosu tasarlayan bir mühendis, zaten çok iyi olan bir kadroyu geliştirmesi istendiğinde ne yapar? Cannondale yeni bir bilgisayar programı ve Tube Flow Modeling isminde bir dizayn tekniği kullanmaya başlamış.
Cannondale’in Dizayn Mühendisi Jonathan Shutler “Geçmişte yalnızca boruların şekli ve kalınlığı üzerinde çalışıyorduk” diyor. “Şimdi ise mühendisler parametreleri belirliyorlar, bilgisayar yazılımı da yüzlerce sanal testin ardından en iyi çözümü bize sunuyor. Bu sayede mühendislerimizin uzun vaktini alan kadro geliştirme prosesini çok daha hızlandırabiliyoruz. Ayrıca yazılım alüminyumu en son limitine kadar kullanmamızı da sağlıyor.”
Shutler ayrıca “Boruların nerede ne kadar inceltileceği gibi kadronun her detayını tek tek inceleyebiliyoruz” diyor. “Mesela CAAD12’de ön aktarıcıya kadroya çarpmasın diye ya da tekerlere yer açmak amacıyla hiçbir girinti bulunmuyor. Bütün bunlar daha önceden modellenmiş. Kadro üzerindeki baskının biriktiği noktalar yok, gereksiz materyal yok… Bu sayede kadronun yalnızca gerekli yerlerini daha esnemez ve sağlam yapabildik.
Bu kulağa tıpkı FEA ya da CFD analizi ile karbon fiber tabakalarının nasıl yerleştirileceğine karar vermek gibi geliyor. Yani alüminyum kadro üretiminin ne kadar geliştiğini… Fakat bu yalnızca bir başlangıç. Sırada CAAD12 Disc’i oluşturan kompleks boru dövme, metal işleme, kaynak ve kaynak sonrası işlemleri var. Sonuç ise şimdiye kadar test ettiğimiz en canlı alüminyum kadro.
Sürdüğünüz sadece kadro değil, komple bir bisiklet. Bu nedenle Cannondale, Supersix Evo ve Synapse modellerinden edindiği tecrübelerle beraber, bütün sistemi geliştirecek çalışmalar yapmış. Karbon maşa tek parça olarak kalıplanmış ve furş takımı rulmanları doğrudan üzerine oturuyor. Böylece biraz daha ağırlık tıraşlanabilmiş. Artık 73mm genişliğinde olan orta göbek (Cannondale BB30’un mucidi ve isim babasıdır) ve Delta sele dikmesi sayesinde Cannondale’in SiSL alüminyum aynakolu çok daha sağlam bir biçimde yerine oturuyor. Sele dikmesi, en tepeye kadar, yol boyunca incelerek sıska, 25.4mm’lik sele borusunun boyutuna iniyor. Bunların hepsinin sonucunda Cannondale orta göbekte %13, alın borusunda %10 daha rijit, 236 gram daha hafif ve CAAD10’a göre %50 daha rahat olduğunu iddia ediyor.
Ne kadar iyi?
CAAD12 ile ilk sürüşümü, model ilk tanıtıldığı zaman Cannondale takımı bisikletçileri Ted King ve Joe Dombrowski ile Avusturya Alpler’inde yapmıştım. Orada bisiklet ile ilgili ilk izlenimlerim olumlu olmuştu. Oturarak ya da ayakta tırmanırken oldukça sağlam hissettiren, sıcak kanlı bir bisikletti. Zemin bozuldukça kadronun rahatlığını daha iyi test etme şansı buldum ve alüminyum kadro sürüyormuşum gibi hissettiren hiçbir gösterge yoktu.
King ve Dombrowski tırmanışta oldukça rahat bir tempoda çıktığımızdan sıkılmış olacaklar ki inişte pek rahat duramadılar. Onları gözden kaybetmemek adına virajları limitimde dönmeye başladım. Burada da CAAD12 yol tutuşu adına beni korkutmadı. İniş boyunca her virajda kadroya biraz daha güvenmeye ve sınırları biraz daha zorlamaya başladım. Disk frenlerin yardımı ile artık daha geç fren yapıyor, virajlara daha hızlı giriyor ve daha hızlı çıkıyordum. İnişin sonuna geldiğimizde ise titriyordum.
Bisikleti yeniden test ettiğimde, kısa ve dik tırmanışlarda bisikletin ağırlığını biraz hissetsem de, genel sürüş karakteristiği ile ilgili söylediğim ilk izlenimlerim hala aynı şekilde devam ediyordu. Ayrıca 8kg gibi bir ağırlık da bazı karbon fiber jant setlerinden daha ucuza alabileceğiniz, disk frenli bir alüminyum bisiklet için hiç de kötü değil.
Rahatlık geçmişte alüminyum kadrolu bisikletlerin en eksik görülen noktasıydı. Bozuk asfaltlı yollarda bisikleti test ettiğimde ise bu şikayetlerin artık geçmişte kaldığını gördüm. Cannondale’in 25.4mm çapındaki karbon Save sele borusu hem yol titreşimlerini hem de çukurlarda gelen büyük darbeleri emmekte oldukça başarılıydı. CAAD12’nin düz üst borusu nedeniyle sele borusu kadrodan çok fazla çıkmıyor olsa bile, yoldaki bozukluklar ve çukurlar hiçbir zaman rahatsız olacak düzeye çıkmadı.
Peki son olarak, yeni CAAD12 bir eski model CAAD10’u tahtından indirebilecek kadar iyi mi? Bence değil. Daha iyi bir kadro olduğu doğru ama bunun nedeni çoğunlukla yeni sele borusu. CAAD12 gerçekten iyi bir bisiklet ama zaten evinizde bir CAAD10 buluyorsa bunu yeni model ile değiştirmek için acele etmenize gerek yok.