Lance Armstrong’un Tour de France “başarılarında” seçtiği silah olarak (hiç olmazsa bisikletler temiz yarışmıştı) Madone’un Trek’te uzun bir geçmişi var. Armstrong’un Güney Fransa’da en sevdiği antrenman tırmanışından adını alan Madone geçtiğimiz on yıl içinde hatırı sayılır bir değişim geçirdi ama bu son versiyon, bugüne kadar yapılan en dikkate değer güncelleme olmalı.
Arka taraftan başlarsak, bir önceki Madone’dan en bariz farkı, parke canavarı Trek Domane’dan ödünç alınan bir fikirle, IsoSpeed amortisör sisteminin kullanılmış olması. Bu, sele borusunun üst kısmıyla üst boru arasına yerleştirilen ve bir miktar dikey süspansiyon sağlayan bir rulman. Ama Domane’den farklı olarak sele borusu üst borudan tamamen bağımsız hareket etmiyor; bunun yerine, üst boruya bağlı olan alt kısmın içine giriyor. Yani biri diğerinin içinde olmak üzere iki sele borusu, yüksek oranda dikey esneme ve yatay esnemezlik sağlıyor.
Trek’in yol ürünleri müdürü Ben Coates, “Madone’un sele borusunun esnemesinden kayba uğruyorsunuz” diyor, “ama o esnemez iç borudan epey bir yol tutuşu, idare, sprint, pedal çevirme verimliliği ve aerodinamik kazanıyoruz.” Trek, Madone’un Emonda modeliyle aynı darbe emicilik düzeyine sahip olduğunu söylüyor ki, aerodinamik özellikleriyle öne çıkan bir bisiklet için oldukça etkileyici bir performansı var.
Bir önceki Madone, oldukça geleneksel formda borulara sahip olmasına karşın rüzgar tünelinde sektörün en başarılı örneklerinden biriydi. Ancak Trek bu versiyonda, her bir unsurun mümkün olduğunca aerodinamik olmasını sağlamak için kadronun ötesine geçmiş. Coates, “Her şey gelip entegrasyona dayanıyordu ve Bontrager ile bağlantımız sayesinde bunu çok daha yüksek bir düzeye taşıyabiliyoruz” diyor. Bisikletin üzerinde Bontrager Aeolus D3 tekerler ve yepyeni Madoneaero gidon-gidon boğazı kombosuyla gelmesi şaşırtıcı değil. Dolayısıyla oldukça sabit bir paket; frenler tamamen kadroya entegre edilmiş ve Madone gidon ve gidon boğazı, bu kadroya uyabilecek yegane ikili. Bunun nedeni, karmaşık iç kablo yerleştirme tertibatı ama Trek oldukça geniş bir boy ve şekil seçeneği sunuyor ve entegre Garmin yuvası da standart olarak geliyor.
Bu en son Madone’da yeni versiyon KVF Kammtail boru profili kullanılmış. Trek bisikletin 5 derece ve üstü rüzgar sapma açılarında, piyasadaki en aerodinamik model olduğunu söylüyor. Bunun anlamı, rüzgarın bisikletçiye doğrudan geldiği durumlarda en yüksek aerodinamik performansı vermiyor olması ama Trek, gerçek dünyada bisikletçilerin en çok 5 derece veya daha fazla bir açıyla gelen rüzgara maruz kaldıklarını ileri sürüyor.
Madone üzerinde gördüğümüz belki de en önemli yenilik ise bisikletin ön tarafındaki bütün dış kabloların ortadan kaldırılmış olması (sadece arka frenin üzerinde 5 santimetre kadar tel görünüyor). Coates, “Standart dış kablo yerleştirme, rüzgar direncini 40 grama kadar (ya da 45 km/s hızda yaklaşık 5 watt) artırıyor” diyor, “Bu kabloları saklarsanız bundan kurtulmuş oluyorsunuz. Her şey performans ve entegrasyona odaklanmış durumda.” Alın borusunun tasarımında radikal değişikliklere gidilerek ön fren kablosunun içeriden geçmesi sağlanmış. Kalan kablolar ise karmaşık bir iç yapı üzerinden üst ve alt borulara yönlendiriliyor.
Trek’in kendi tasarımı olan her iki fren de rüzgardan gizlenmiş. Ancak en sıra dışı mühendislik başarısı ön frende göze çarpıyor. Ön fren mekanizmasının üst kısmı alın borusunun içine gizlenmiş ancak Trek, CPSC’nin (Tüketici Ürün Güvenliği Komisyonu) çatal hareket aralığı yönetmeliği çerçevesinde, alın borusunun her iki tarafına “Vektör Kanat” yerleştirmiş. Bunlar açılarak, düşük hızda manevra yaparken bisiklet çatalının rahat hareket etmesini sağlıyor.
Bütün bu yeniliklere ve aerodinamik özelliklere rağmen bisiklet UCI alt sınırının çok az üzerinde bir ağırlığa sahip; bizim denediğimiz 56 santimlik bisiklet, arka ışığı ve Garmin yuvasıyla birlikte tamı tamına 7 kilo geliyordu.
Kadronun geometri ve karbon sarılımı açısından iki seçeneği bulunuyor. Daha üstün ve Trek Factory Racing profesyonel bisikletçilerinin kullandığından farksız olan H1’in oldukça saldırgan bir kurulumu var ve üzerinde daha iyi kalite karbon kullanılmış. Tamamen Trek’in Wisconsin’deki fabrikasında üretilen bu modeli Trek’in web sitesi üzerinden Race Shop Limited veya Project One olarak sipariş verebilirsiniz. Daha yaygın olarak satışa sunulacak H2 versiyonunda ise biraz daha alt kalite karbon kullanılmış ve geometrisi o kadar saldırgan değil.
Geçtiğimiz Haziran’da piyasaya sunulan yeni Madone ile çıktığımız birkaç test sürüşünden sonra bisikletle ilgili ilk izlenimimiz, konforla hızın gizemli bir karışımını sunması oldu.