Bizimle iletişime geçin

Profiller

STEVE CUMMİNGS

Cyclist:Üç gün önce 14. etapta kazandığınız zafer, ilk Tour de France zaferinizdi. Bitiş çizgisine yaklaşırken aklınızdan neler geçiyordu?

Steve Cummings: Son tırmanışa girerken, ikinci kategori Cote de la Croix Neuve tırmanışı yüzünden, kazanabileceğimi gerçekten düşünmüyordum. Aklımdan geçen tek şey yapabildiğimin en iyisini yapmaktı. Bu da benim için iki şey demekti: yokuş yukarı zamana karşı mücadele (ortalama yüzde 10.1 eğimli 3 km) ve Fransız bisikletçileri (FDJ’den Thibaut Pinot ve AG2R La Mondiale’dan Romain Bardet) aşağıda bırakmak. Birbirleriyle çekiştiklerini görebiliyordum. Zaten bu yüzden de erken yorulmuş oldular. Ben kendi tempomda ilerledim ve tırmanışın tepe noktasına kadar, pedallara son kuvvet yüklenmedim. Gücümün son noktasına çıktığımı nasıl anladım? Yıllardır antrenman yaptığım ve yarıştığım güç ölçerin gösterdiği ile hissetmenin bir karışımı bu. Her zaman ne hissettiğiniz ile ürettiğiniz vat gücü arasındaki dengedir. Neyse; bu durum bana ivme kazandırdı. Aynı zamanda kendime güvenim geldi çünkü sprintlerde Pinot ve Bardet’i her zaman geçebileceğimi biliyordum.

Cyc:Afrikalı MTN-Qhubeka takımı adına yarışıyorsunuz ve tam da Mandela Günü’nde onlara bir zafer kazandırdınız. Bu sizin için de önemli miydi?

SC: Bu günün hem takım hem de genel olarak Afrikalılar için ne kadar önemli olduğunu tabii ki biliyorduk. Etap başlamadan önce bu konuyla ilgili özel bir toplantı yaptık ve bu günü simgeleyen turuncu çizgili kasklar taktık. Ama iş yarışmaya gelince, akılcı ve sakindim. Aldığım sonucun duygusal yönünü tam olarak ancak o gece, takımla beraber bir-iki kadeh şampanya içip kutlama yaparken fark ettim.

Cyc:Yarıştan önce, takımınızla birlikte bu etabı hedeflemiş miydiniz?

SC: Tamamen açık oynamak ve tek bir etabı hedeflemek zor. Benim profilime uyan dört ya da beş etap vardı. Bundan kastım, yarışın daha açık hale geldiği, yani sprinterlerin takımlarının gidişatı kontrol etmeyi bırakıp, Genel Klasman yarışçılarıyla peloton arasındaki zaman farkının önemli ölçüde açıldığı etaplar. Bu tür etapları seviyorum çünkü gerçekten elinden geleni ortaya koyma özgürlüğüne sahipsin.

undefined

Cyc: Daha öncekilerle kıyasladığında bu zaferin sende nasıl bir yeri var?

SC: Daha öncekilerle kıyasladığımda başka bir gezegende gibiyim. Zaten başarılı olduğunu düşündüğüm bu sezonu gerçekten taçlandırmış oldu. Mart ayında Tirreno-Adriatico’da dördüncü gelen Pinot’dan beş saniye ve beşinci gelen Alberto Contrador’dan sadece bir saniye sonra bitirerek altıncı oldum. Bu iyi bir başlangıçtı. Tirreno’dan önce (Ocak ayında, MTN-Qhubeka adına katıldığım ilk yarış olan Mallorca’daki Trofeo Andtrax’ta, 3 kilometrelik Mirador d’Es Colomer tırmanışında Alejandro Valverde’yi geçmiştim. Ayrıca bu sezon 4-5 kilometrelik bir tırmanışta Contrador’u geride bıraktım. Belki de bu yüzden çoğu seyircinin Tour de France’da kazanmış olmama şaşırmasını biraz hayretle karşıladım. Hiçbir zaman asla yapamayacağım bir şey değildi. Sadece bazı günler diğerlerinden daha iyisindir.

Cyc:“Seyircilerin şaşırması”, kariyer ve başarınızın bir şekilde Mark Cavendish, Bradley Wiggins ve Chris Froome gibi diğer İngiliz bisikletçilerin gölgesinde kaldığı anlamına mı geliyor?

SC: Bisikleti ve bisiklet sporunu bilenler, bir bisikletçi olarak özelliklerimi ve bisikletin detaylarını anlayanlar… Bu insanlar beni görüyor. Ama genel olarak seyirciler, spora Tour de France dolayısıyla ilgi duyanlar, evet, onlar benim bisiklet becerilerimin ve potansiyelimin o kadar da farkında olmayabilirler. Takım içinde üstlendiğim rolü pek anlamamış olabilirler, ki bu da makul bir şeydir çünkü bu sporda daha yeniler.

Cyc:Kariyeriniz boyunca pelotonun en büyük iki takımında, Team Sky ve BMC’de yarıştınız. Böyle Dünya Turu devleriyle karşılaştırdığınızda, bir Profesyonel Kıta Takımı olan MTN-Qhubeka’da hayat nasıl?

SC: Bu iki takımla karşılaştırıldığında çok farklı bir strateji uyguluyoruz; o kesin. Aynı baskıyı hissetmiyoruz çünkü zaten boyundan büyük işlere kalkmış, ezik bir takım olarak algılanıyoruz. Sky ya da BMC gibi takımlar adına yarışırken, her zaman belli bir standardı tutturmanız gerekiyor ki, bu da stresli ve pek de hoş olmayan bir durum haline gelebiliyor. Ama burada, MTN’de geçirdiğim zamandan keyif aldım; tabii Tur’un ilk haftası hariç…

Cyc:İlk haftada, sonraki iki haftaya kıyasla çok daha az tırmanış vardı. Zor olan neydi?

SC: İlk haftada sinirler çok daha gergin oluyor. Parke taşlı etaplar ve oldukça sert yan rüzgarlar var. Seyirciler için harika, ama organizatörlerin bisikletçi güvenliğini dikkate almaları gerektiğini düşünüyorum. Daha ilk haftadan 10 yarışçı kemiklerini kırıp yarış dışı kalırsa yazık olur. Tour de France her yarışçının rüyası; hemen bütün hayatlarını bu yarışa hazırlanarak geçiriyorlar. Dolayısıyla güzergah yüzünden kaza yapmak büyük hayal kırıklığı. Ayrıca yolların çoğu 200 kişilik bir bisikletçi grubu için çok dar. Pelotonu biraz daha küçük tutarlarsa daha iyi olur diye düşünüyorum. Bu, mesela takım başına dokuzdan az yarışçı ya da daha az takımın katılması anlamına gelebilir (halihazırda 22 takım katılıyor). Bu şekilde yarışı daha güvenli hale getirmenin yanı sıra, bazı şeyleri rahatlatır ve yarışa heyecan katmış olurlar.

Cyc:Tur’da klasman forması giyen ilk Afrikalı yarışçı olan takım arkadaşınız Daniel Teklehaimanot için son derece heyecan verici bir dönem olduğu kesin…

SC: Daniel bütün yarış boyunca harika bir performans gösterdi. Bu aslında sezon başından beri böyle. Tur’dan hemen önce düzenlenen Critérium du Dauphiné’de daha ilk etaptan yarışın liderliğini ele geçirerek puantiyeli Dağların Kralı formasını kazanmıştı. Bu yarışı kazanmak ve Tour de France’da puantiyeli formayı giymek çok büyük bir başarıydı. Eritre’de kahraman olmuş durumda. Tabii bu Tur’dan önceydi; şimdi herhalde kraldır.

Cyc:MTN’nin spor bilimcisi Jon Baker geçenlerde Cyclist’e, takımdaki Eritrelilerin çok şanslı olduğunu çünkü kanlarındaki yüksek hematokrit oranı gibi bazı fiziksel özellikleri nedeniyle elit performans göstermeye çok yatkın olduklarını söylemişti. Birlikte antrenman yapmak ve yarışmak nasıl bir şey?

SC: Fiziksel olarak son derece güçlü sporcular ama inanılmaz bir zihinsel güçleri de var. Aklınıza bile gelmeyecek zorluklarla mücadele etmek durumundalar. Mesela vize almak çok büyük sorun ve bu gerçekten bir ayak bağı haline gelebiliyor. (Sorun, her ay yaklaşık 4 bin Eritrelinin askerlik ve insan hakları ihlalleri yüzünden ülkeden kaçıyor olmasından kaynaklanıyor.) Eritreliler profesyonel düzeyde giderek daha etkili hale gelecekler.

undefined

Cyc:Sadece Eritreliler değil, genç Güney Afrikalı Louis Meintjes de, hastalık nedeniyle 18. etapta yarışı bırakmış olmasına rağmen epey gelecek vaat ediyor.

SC: Louis iyi bir bisikletçi ve Tur’da 12. etapta beşinci gelerek bunu kanıtladı. Ama takıma destek verenler sadece Afrikalı bisikletçiler değil; Tur boyunca Güney Afrikalı harika bir aşçımız vardı. Adı David Higgs. Kendi ülkesinde epey ünlü bir şef; Michelin yıldızlı restoranlarda çalışmış. Tur boyunca gönüllü olarak takıma hizmet etti ve karşılığında tek kuruş almadı. Bu, MTN’nin Fransa’da yarışmasının Güney Afrika ve genel olarak bütün kıta için ne ifade ettiğini gösteriyor.

Cyc: Tur’un son haftasına girdiniz. Vücudunuz ne durumda?

SC: Herhangi bir Grand Tour yarışının bu aşamasına geldiğinizde işler çok zorlaşır. Fiziksel anlamda tazeliğinizi kaybedersiniz. Unutmayın ki ben yorgunken daha iyi performans gösteririm ama kaçışlar sırasında ve tırmanışlarda bacaklarınızda toplanan laktatın sürekli olarak birikmesiyle artık en yüksek hızınıza çıkamıyorsunuz.

Cyc:Ya üç haftalık bir yarışın zihinsel boyutu?

SC: Muhtemelen bu daha büyük bir sorun. Tour de France, bisiklet üzerinde sıra dışı bir konsantrasyon gerektiriyor. Siz ya da bir başka yarışçı konsantrasyonunu kaybettiğinde büyük bir kaza oluyor. Dolayısıyla her an tetikte olmanız gerekiyor ki, bu hiç kolay değil. Özellikle de yarıştan sonra rahatlamak çok zorlaşıyor ve bu durum uyku düzeninizi etkileyebiliyor. Aslına bakarsanız uykusuzluk Tur’da yaşanan en büyük sorunlardan biri. Ailenizi özlemek de öyle.

Cyc: Duyduğumuza göre bu yıl ailede bir genişleme olmuş?

SC: Evet, kızım beş aylık oldu. Onu ve eşimi çok özlüyorum. İlk dinlenme gününde Pau’da görüştük ama yarış sırasında kendinizi tam olarak veremiyorsunuz. Benim için de, onlar için de kolay değil. Kızım daha şimdiden sekiz uçak yolculuğu yaptı. Bazı çocuklar 15 yaşına gelene kadar bu kadar çok uçmuyor. İlk uçağa bindiğinde daha 10 günlüktü. Bazen bu doğru mu diye sorguluyorsun ama her zaman gülümsüyor ve kahkaha atıyor, yani mutlu görünüyor.

Cyc:Cummings ailesini gelecekte neler bekliyor?

SC: Bacaklar tur sonrası nihai bir programa dayanacak mı göreceğiz. MTN-Qhubeka ile kontratım 2016 sonuna kadar devam ediyor. Ondan sonra ne olacağını kestirmek için henüz erken ama böylesine güçlü bir takımda yarıştığım için mutluyum.

 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Bir sonraki:

SELÇUK BOROVALI

Kaçırmayın:

BAHAR SAYGILI

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!