Cyclist: Bisiklete başlama hikayenizden bahseder misiniz?
Oğuzhan Tiryaki: İlk okula yeni başladığım dönemlerde bisiklet, sadece arkadaşlarımla vakit geçirmek ve bir ulaşım aracı olarak hayatımda yer alıyordu. Fakat 7.sınıfa geçtiğimde yani 2010 yılında ikamet ettiğim ilçeye halen antrenörüm olan Mustafa Karaselek‘in bisiklet antrenörü olarak atanması ile bu değişti. Çevre okullarda yaptıkları çalışmalarda öğrencileri bisiklet sporuna davet ediyorlardı. Açıkçası yarış bisikleti ve bu bisikleti kullanırken giydikleri ekipmanlar ilgimi çekti diyebilirim. Ama sınıf arkadaşlarımın aksine ben yazılmadım. Sonrasında çoğu arkadaşımın keyif aldıklarını söylediler. Bunun üzerine ben de kayıt oldum ve ilk antrenmanımda hocamın dikkatini çekmeyi başardım. Bir ay sonraki ilk yarışmada Ürgüp’ten yarışa katılan 15 kişi içinden en iyi performansı gösterince hocalarımın ilgisi daha çok arttı. Gün geçtikçe öğrenmeye, kendimi geliştirmeye başladım. Bir sene boyunca sadece yarış tecrübesi kazanmak için yarışlara katıldım ve ikinci senemde derece yapmaya başladım. milli takıma seçilmeye de hak kazandım. milli takım antrenörlerim ve benden yaşça büyük tecrübeli sporcu ağabeylerimden kendimi geliştirmek adına ne gördüysem uygulamaya çalıştım. 2011’den bu yana tüm öğrendiklerimi pekiştirerek hem milli takım hemde klübüm olarak katıldığım yarışlarda Türkiye Şampiyonluğu, Balkan Şampiyonluğu ve Avrupa’daki Uluslararası yarışlarda çeşitli dereceler elde ettim.
Cyc: Bu sezon özellikle Türkiye Şampiyonası’nda göstermiş olduğunuz performansla dikkatleri üzerinize çektiniz, yarış sizin için nasıl geçti?
OT: Yarış, bulunduğumuz mevsim ve yarışın düzenlendiği şehir itibariyle aşırı sıcaklardan biraz zorlandım. Yarıştan bir gün önce antrenörlerim ve takım arkadaşlarımla birlikte yarışın ön değerlendirmesini yaptık. Yarış içerisinde bana söylenilen taktikleri en iyi şekilde uyguladım. Yarışta kaçış grupları oldu. Son kilometrelere girdiğimizde grup temposunu artırdı ve tüm gruplar birleşti. Herkes artık finiş mücadelesine hazırdı. Son kilometrede yerimi iyi korudum ve kendime olan güvenim sayesinde kendimden yaşça büyük olimpiyat tecrübesi yaşamış rakiplerimi geride bıraktım. Çok büyük bir tecrübe kazandığıma inanıyorum ve zor olanı başardığım için çok mutluyum.
Cyc: Bu sezon böylesi bir çıkışı kendinizden bekliyor muydunuz?
OT: Öncelikle hiçbir başarı kolay kazanılmıyor ve bu başarının arka planında yani hazırlık döneminde çok emek var. 2017 sezonunun açılması itibariyle büyükler (Elit) kategorisine geçtim. Rakiplerim ve yarışların kilometresi artmıştı. Bunun için daha çok çalışmam gerektiğini biliyordum ve 2016 sezonu kapandıktan kısa bir süre sonra iyi bir kondisyon dönemi geçirdim, kuvvet kazandım. Sonrasında yavaş yavaş antrenman ve yarış temposunu artırarak performansımı geliştirdim ve başarı kaçınılmaz oldu. Güzel bir sezon geçirdiğimi düşünüyorum ve bu da gelecek sezonlarda kendime güvenimi artırıyor.
Cyc: Sezon öncesi çalışmalarınızdan bahseder misiniz, nasıl bir antrenman ve yarış programı takip ettiniz?
OT: 2016 sezonunun kapanmasıyla kısa bir ara verdim. Sonra 2017 sezonu için şuan halen devam ettiğim Süleyman Demirel Üniversitesi’nde sağlam bir kondisyon dönemi geçirdim. Sezonun açılış yarışına bir ay kala okulların da yarıyıl tatiline girmesiyle yarışın düzenleneceği Alanya ilçesinde kulübümle kademeli şekilde artan bir hazırlık kampı yaptım. Bir ayın ardından yarış sezonunu açarak yol bisikleti ağırlıklı ama bunun yanında hem dağ hem de pist bisikleti branşında hem ülkemi hem de takımımı en iyi şekilde temsil ettim.
Cyc: Özellikle pistte epey güçlü olduğunuz antrenörlerniz tarafından da çok defa dillendirildi. Siz kendinizi bisikletin hangi branşında daha rahat hissediyorsunuz?
OT: Pist bisikletiyle henüz yeni tanışmama rağmen ülkem adına katıldığım tüm yarışlardan derece ile döndüm. Fakat geçen sene İtalya’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda talihsiz bir kaza geçirerek ilk yarışımda yarış dışı kaldım. Bu talihsiz olay olmasaydı hem kendim hem de antrenörlerim olarak madalya kazanacağımızdan emindik. Bunun başlıca sebeplerinden birisi de pist bisikletine duyduğum hayranlık ve istektir. Pist bisikletini yol bisikletine nazaran çok daha fazla yapmak ve eğer imkan verilirse bir ilki gerçekleştirip ülkemizi olimpiyatlarda en iyi şekilde temsil edip atın madalya kazanmak istiyorum.
Cyc: Avrupa’daki yarışlarda yarışmış genç bir bisikletçi gözüyle yurt dışındaki rakiplerinize oranla hangi noktalarda eksik kalındığını düşünüyorsunuz ?
OT: Avrupa’ya oranla, ülkemizin bisiklet sporunda bir hayli geri olduğunu görüyoruz. Bunun başlıca sebepleri arasında ülkemizde bisiklet sporuna bir futbol kadar değer verilmemesi var. Biz sporcu ve antrenörler bu sporu üst noktalara taşımak için elimizden geleni yaparken bizlere yeterli derecede destek verilmiyor. Ayrıca bulunduğumuz dönemde artık birçok sporda, bilimsel yaklaşımla sporcuya en uygun ve gerekli antrenman uyarlanıyor. Bu bağlamda ülkemizde tesisleşmenin ve bisiklet sporunu bilimsel alanda inceleyecek kişilerin yok denilebilecek kadar az olduğunu düşünüyorum. Bu eksiklikler bizi Avrupa’daki yarışlarda olumsuz etkiliyor ve istediğimiz sonuçları elde edemiyoruz. Kendi yorumumu söylemem gerekirse düzenli ve doğru şekilde çalışıldığı sürece Avrupa , Dünya ve Olimpiyat şampiyonalarında derece yapma şansımızın oldukça yüksek olduğuna eminim.
Cyc: Genç bir bisikletçi olarak önünüzdeki en büyük engeli ne olarak görüyorsunuz?
OT: Şahsım olarak elimden gelen her şeyi, gerekli antrenmanları yapıyorum. Fakat ülke olarak yarış eksiğimizin olduğunu düşünüyorum. Avrupa ülkelerinden küçük bir kasabada bile her hafta neredeyse bir yarış düzenlenirken ülkemizde bir ayı sadece antrenmanla geçirdiğimiz oluyor. Bu bizi köreltiyor ve katıldığımız uluslararası müsabakalarda bizi epey zorluyor. Ayrıca ülkemizde velodrom olmadığı için antrenman yapma şansım olmuyor, bu yönde de kendimi eksik hissediyorum.
Cyc: Salcano Cappodocia takımından bahsedecek olursak, genç bisikletçilerden kurulu bir takımsınız, takımdaki havayı nasıl tarif edersiniz?
OT: Öncelikle takımın ilk sporcularından birisi olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Takım, ilk kurulduğu dönemlerde amatör olarak faaliyetini devam ettirirken her geçen yıl üzerine koyarak ilerledi. Şuan takımın geneli milli takımda yer alan sporculardan oluşuyor. Ayrıca takımın genel yaş ortalaması 21. Bu yüzden sezon içerisinde kimi zaman avantajlarımız kimi zaman dezavantajımız oluyor. Açıldığı günden itibaren hem kulüp başkanımız hem de ana sponsorumuz olan Aydın Ayhan Güney ve Argeus Travel, bu günlere gelmemizde büyük emek sahibidir. Yine sponsorumuz Salcano firmasının sahibi Bayram Akgül, antrenörümüz Mustafa Karaselek ve takım menajeri Necat Fahri Yazıcı ile güçlü bir takım kadromuz var. Ben de kendimi güvende ve rahat hissediyorum.
Cyc: Peki günlük yaşamınızda da bisiklet kullanıyor musunuz?
OT: Bisikletin günlük hayatımda da yeri çok fazla. Örneğin, tüm öğretim hayatım boyunca evden okula gitmek için bisikleti kullanmışımdır. Ayrıca canım sıkıldığı zaman yapacak bir şey bulamadığımda bisiklet üzerinde vakit geçirdiğim de doğrudur.
Cyc: Hem okul hem sporu idame ettirmek sizin için zor oluyor mu?
OT: Spora başladığım günden itibaren öğrenim hayatım devam ediyor. Hiçbir zaman spor yaptığım bahanesiyle okulumu aksatmadım. Fakat ikisini bir arada yürütürken kimi zaman zorluklarla karşı karşıya geldim. Çünkü her gün antrenman yapmam gerekiyor ve kimi zaman günde iki kez antrenman yaptığım oluyor. Bu yüzden epey efor sarf etmiş oluyor ve ister istemez erken uyumam gerekiyor. Bu yüzden özellikle sınav haftası zorlandığımı söyleyebilirim. Fakat her ne kadar zorlansam da okulumdan en iyi şekilde mezun olmak için çalışacağım.
Cyc: U-23 Avrupa Pist Şampiyonası’nda yer aldınız, buradaki gözlem ve tecrübelerinizden bahseder misiniz?
OT: Öncelikle bildiğiniz gibi pist bisikletine olan ilgim daha çok ve bu yüzden büyük hayallerim vardı. Kendime inanıyordum. Ayrıca yine geçen sene Avrupa Şampiyonası’na katılmıştım fakat talihsiz bir kaza geçirdim ve köprücük kemiğim kırıldı. Bu yüzden yarım kalan işi tamamlamak istiyorum. Bunun hayali ile yola koyuldum. Fakat diğer sporcular bir sene öncesinden bu yarışa hazırlanırken biz iki gün kala gitme şansı bulduk. Antrenman yapamadım ve dolayısıyla yarış içerisinde epey yabancılık çektim. İstediğim sonuçları elde edemedim ve çok büyük hayal kırıklığı ile geri dönmek zorunda kaldım.
Cyc: Son olarak Avrupa Şampiyonası sizin için nasıl geçti, parkur zorlu muydu?
OT: Yarışta tüm ülkelerin en tecrübeli sporcuları vardı. Bu yüzden kıran kırana geçen bir yarıştı. Ayrıca yarış içerisinde yoğun şekilde yağmur yağdığı için işimiz daha da zorlaşmıştı ama yine de kendimi iyi hissediyordum ve ilk 80km’ye kadar hiçbir sorun yoktu. Fakat parkurun bazı bölümlerinde tek şeritli dar köy yolları içerisinden geçiliyordu ve birçok sporcu her geçişinde lastik patlatıyordu.Rakiplerime şaşırırken aynı talihsiz olay benim başıma geldi. Hemen grubun arkasında kaldım ve lastik değiştirmek için takım arabasının gelmesini bekledim. Araç sırası olarak 23. sırada olduğumuz için epey vakit kaybettim. Grup oldukça uzaklaşmıştı. Lastiği değiştirip devam ettim fakat ara çok açılmıştı. Yakalama şansım çok azdı. Yine de elimden geldiğince uğraştım. 20km boyunca tek başıma yakalamaya çalıştım fakat ön tarafta tempo çok süratli olduğu için yakalayamadım.