DEĞİŞİME PEDAL BASIN
Kadıovacık Köyü, Urla’ya bağlı Karaburun Yarımadası’nda bulunan küçük bir yerleşim birimi. Bu köyü özel kılan ise bölgedeki sivil toplum kuruluşlarının köy halkıyla kol kola girerek yaptığı çalışmalar. Cyclist Türkiye ekibi olarak ünü artık Türkiye sınırlarını aşmış bu örnek köyde gelişmeleri dağ bisikletlerimizin üzerinden gözlemledik. Turun ayrıntılarına girmeden önce Kadıovacık Köyü’nü bizim için özel kılan gelişmeleri birinci ağızlardan aktaralım.
Barış Sevgi Sempati
Köyde değişimin temelleri altı yıl önce bölgedeki sivil toplum kuruluşlarından Urla Rotary Kulübü’nün çalışmaları ile atılmış. Kulübün 2016 – 2017 dönem Başkanı Necdet Büyükbay bu çalışmaları Cyclist Türkiye okurları için aktarırken söze şöyle başlıyor: “Kadıovacık Köyü, altı yıldır İngiltere merkezli CDP’ye (Karbon Saydamlık Projesi) kayıtlıdır. Her yıl düzenli olarak karbon ayak izinin tespit edildiği köy, değişime açık köy halkının desteğiyle yürütülen projelerle dünyada bir ilki gerçekleştirmeyi başarmıştır.” Detaya girmeden önce Urla Rotary Kulübü’nün civar köylerde ekonomik kalkınma sağlama amacıyla kolları sıvadıkları dönemde neden Kadıovacık Köyü’nü seçtiklerini soruyoruz. “Projelerimizin uygulanabilir olması bakımından küçük bir yerleşim birimi arıyorduk. İkinci kıstas ise köy halkının değişime açık bir yapısı olması gerekiyordu. 90 haneli 256 nüfuslu bir köy olan Kadıovacık aradığımız iki kıstası da sağlıyordu. Köy muhtarı Nazif Çakıroğlu’nun yeniliklere açık bir insan olması projelerin hızla hayata geçirilmesini sağladı” diyor Necdet Büyükbay.
Karbon Ayak İzi’ni sıfırlayan ilk köy
Altı sene önce karbon ayak izi ilk tespit edildiğinde köyün skoru 716 ton olarak gerçekleşmiş.
Urla Rotary Kulübü’nün Hindistan’dan bulduğu ekonomik destekle birlikte inşa edilen 56 metrekarelik güneş enerjisi sistemi ile işe başlanmış. Bu sistemle saatte 8,2kw enerji sağlayan köyde kullanılan tüm aydınlatma sistemlerinde enerji etkin ampullere geçmiş. Necdet Büyükbay şöyle devam ediyor: “Böylece gelebildiğimiz en düşük skorları yakaladık yani 320 ton. Karbon ayak izini bir noktadan sonra düşürmek mümkün olmuyor ve sonrasında karşınızda iki seçenek beliriyor. Ya karbon sertifikası satın alıyorsunuz ya da ağaç dikiyorsunuz. Biz de karbon ayak izini sıfırlamak için dikmemiz gereken ağaç miktarını saptadık. İhtiyacımız olan 2116 tane ağaçtı. İzmir Orman Bakanlığı’na projemizi götürdük. Köyde yapılan çalışmalardan etkilendiler ve bize büyük bir destek vererek 100.000 adet fidan ile ağaçlandırma çalışmalarına başlandı. Ege Orman Vakfı ile yürütülen çalışmalar kapsamında Kadıovacık Köyü dünyada iklim değişikliği ile ilgili aksiyon alan yegane belde olmayı başardı. Çalışmalarımızı ise bu noktada bırakmadık ve ileriye taşımak istedik. Köyün merkezinde biyolojik su filtreleme tesisi kurduk. Köyün suyunu arıtarak temiz su elde edilmesini sağladık.
Urla Rotary olarak 200 tane badem ağacı diktik. Eskiden kulübümüze yeni üye kayıt olduğunda çiçek verirdik, artık her yeni üye için 10 adet ağaç dikiyoruz. Bu sene böylece 500 adet ağaç dikmeyi başardık. Ege Orman Vakfı bahsi geçen rakamlara ilaveten ağaç dikimleri gerçekleştirdi. Bugün gelinen noktada tertemiz havaya sahip olan Kadıovacık Köyü’nde, Ege Orman Vakfı’nın çalışmalarında ağaç dikimi için alan kalmadığı, yeni dikimlerin ise Seferihisar ve Tire’ye yönlendirildiği açıklandı.”
Urla Rotary Kulübü köyde halen aktif olarak çalışıyor. Köyde organik tarım ile ilgili eğitimler verilirken aynı zamanda ücretsiz sinema gösterimleri düzenleniyor. Köyün bizleri yakından ilgilendiren bir diğer projesi ise bisiklet turizmini geliştirmek. Birkaç taş yapıyı pansiyona çevirmek ve “Çat-Kapı” adını verdikleri proje ile köy evlerine yapılan ziyaretlerde sıcak yemek pişmesi durumunda ziyaretçilerin gıda ihtiyacının karşılanması gibi projeler üzerinde yoğun bir çalışma var.
İşte kısa zamanda köy halkının da katılımcı olması sayesinde kazanılan bu müthiş başarılar bizi iki tekerlerimizle Kadıovacık Köyü’nde pedal sürmeye itti. Üstelik bu turda Ege Orman Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Borovalı ile birlikte ekip arkadaşları Dr.Hakan Posacıoğlu, Barış Devir ve Toyota Borovalı sponsorluğunda yarışlara katılan Ege Üniversitesi Bisiklet Takımı’ndan Hakan Arslan, Metin Hatipoğlu, Sarper Tuncer’in de eşlik ettiği geniş bir grup sürüşü gerçekleştirdik.
Tura başlamadan önce buluşma noktası parkurun hemen başında bulunan İlker Koşvur’un babası meşhur Kara Ahmet ile birlikte işlettiği ekmek teknesi oluyor. Soğuk bir Ege sabahında sobanın etrafında konuşlanan ekip, İlker Koşvur ile hoş bir sohbete dalıyor. Sohbet sürerken Necdet Büyükbay’ın köy halkının değişime açık şeklinde beyan ettiği sözleri de kulaklarımda çınlıyor çünkü İlker Koşvur, arkadaşlarıyla inisiyatif alarak değişimi kendi başlarına başlattıkları projesini anlatırken sözlerine şöyle başlıyor. “Dağdaki yaban hayvanları aç! Bunu çok iyi biliyorum çünkü bizim zeytinlerimizi yiyorlar, bostan ektik, karpuz kavun yiyorlar, hayatlarını tehlikeye atarak köye geliyorlar, çünkü hayvanlar aç! Dağda hiç bir şey yok, insanoğlu doğayı bitiriyor.” Böylece İlker Koşvur Abi arkadaşları ile para toplayarak kaynak yaratıyor ve ellerindeki malzemeleri bir araya getirerek iki arkadaşlarını görevlendiriyorlar, üstelik yevmiyelerini de vererek. “Bu bölgede verdiği meyve yenmeyen yabani armut ağaçları yaygın. Biz o meyvelere ahlat deriz. Dağdaki yaban hayvanlarını, çobanları ve gelip geçenleri düşünerek tüm bu yabani armut ağaçlarını aşılattık. Bugün bu meyveler doğadaki domuz, tilki, karga, karatavuk, serçe gibi tüm canlıların besin ihtiyacını giderir oldu.”
Bu çabalara bir destek de 10.000 fidanlık bağış ile Toyota Borovalı firmasından gelmiş.
Fidanlar ormana
Bisiklet sporuna gönül vermiş ve aynı zamanda Ege Orman Vakfı’nın Yönetim Kurulu Üyeliği’ni sürdüren Selçuk Borovalı, Toyota Borovalı şirketinin kurucularından, projeye nasıl destek verdiğini ise şöyle açıklıyor: “Toyota Borovalı olarak Ege Bölgesi’nde bağışlarla ağaçlandırma çalışmaları yürüten Ege Orman Vakfı’na nasıl destek olabiliriz şeklinde düşündük. Sattığımız ve servis hizmeti sağladığımız Toyota araçların karbon emisyonlarını çıkış noktası belirledik. Türkiye’de bir otomobilin ortalama 30.000 kilometre yaptığı genel varsayımından hareketle, bir yıllık karbon emisyonlarını sıfırlamak amacıyla kaç ağaç dikilmesinin gerektiğini Ege Orman Vakfı’nın internet sitesindeki Karbonmetre’den tespit ettik. Böylece vakfa, satılan her araç için dört fidan bağışlamamız gerektiğI ortaya çıktı. Bugün sattığımız her aracın camında bir yıllık karbon emisyonunun sıfırlandığını belirten bir etiketimiz var. Araç sahipleri diğer yıllar için servise geldiklerinde bu etiketlerden çok düşük bir bedel ile satın alarak, karbon ayak izinin sıfırlanması sürecini sürdürülebiliyorlar.
Bu sayede Kadıovacık’ta, Toyota Borovalı Ormanı oluştu. Ege Orman Vakfı kanalı ile her yıl asgari 10.000 adet fidan dikimi hedefliyoruz.’
İlker Koşvur sözüne devam ediyor, “Orman Bakanlığı bölgeyi üç yıl önce dikim için temizlemişti. Ege Orman Vakfı üzerinden bağışlanan ağaçlar, aynı zamanda vakıf tarafından beş yıl süre ile bakım görüyor. Böylece dikilen fidanlar kendi başlarına bırakılmamış oluyor. Daha önce maki olarak tabir ettiğimiz alanlar 15 yıl içinde ormana dönüşecek olan fidanlarla donatılmış, binlerce çeşit canlıya da yuva olmak için büyüyor. Bölge halkının gelirini zeytin ağaçları oluşturuyor. Ağaçlandırma ise büyük ölçüde çam, selvi ve söğüt ağaçları ile yapılıyor. Bunun yanında sulak yerlerde ceviz, yol kenarlarında badem ve akasya familyasından ağaçlar da bulunuyor. “
Köyün muhtarı Nazif Çakıroğlu köy halkının iklim değişimi hakkında bilinçlendiğini, köyde gündemi bu konunun belirlediğini ve daha iyi bir dünya için başka ne gibi önlemler alacaklarını düşündüklerini söylüyor. Nazif Çakıroğlu aynı zamanda bağışlanan ağaçların dikimi ve bakımına dikkat çekiyor: “Ağaç dikimleri Orman Bakanlığı’nın kontrolünde gerçekleşiyor, üç yıl boyunca çapa yapılıyor, dördüncü yıl dipteki eski çalılar temizleniyor ve beşinci yıldan itibaren sağlıklı ağaçlar doğa ile baş başa kalıyor.”
Mosso 7581XC XT