SOULRIDER FRAMEWORKS

SOULRIDER FRAMEWORKS

Yasin Bingöl, Metalurji Malzeme ve Kaynak Mühendisi. 2006 yılında Malzeme Bilimi Bölümü’nde yüksek lisans yaparken karbon fiber kadro üretiyor: “O zaman kafama koymuştum böyle bir şey yapmaya ama o zamanki ortam müsait değildi, parça bulamıyorduk, ‘bisiklet yapıp kime satacağız?’ düşüncesindeydik. Ama elimde biraz yetenek ve teknik bilgim vardı, altyapısını da oluşturmuştum üniversitede, Soulrider Frameworks doğal bir sürecin sonucu oldu benim için” diyor Yasin Bingöl.

 Yasin Bingöl’ün ofisinde kalabalık bir Cyclist Türkiye ekibi var. Yayın Kurulu üyelerimizden, İrfan Türetgen, Sarper Günsal, Aydan Çelik ve dergi ekibimizden İbrahim Yılmaz, Tarık Gül ile ben, Yasin Bingöl söyleşiye girizgah yaptıktan sonra kendisini soru yağmuruna tutuyoruz; 

 

Cyc: Soulrider isminin hikayesi nedir?

YB: Soul Surfer diye bir şey var sörfçülerin dünyasında, soulrider da diyorlar ona. Sörfü yalnızca hazzı için yapıyorlar. Çok iyi sörfçüler yarışmalara gidiyorlar ama adamın yarış umurunda değil. O büyük dalganın peşinde. Onun çok güzel bir mantalitesi var. Bisiklet de çok uygun bir tarz, ben de rekabeti sevmem. Bisiklete binmek çok güzel bir şey ama insanlar onu unutuyor, işte isim böyle geldi. Logo da kendi tasarımım. 

 undefined

Cyc: Soulrider Frameworks projesi nasıl başladı, ilk bisikleti ne zaman tamamladın, nasıl bir bisikletti?

YB: Hazırlık aşaması uzun sürdü, ekipmanı nasıl hazırlayacağım? Ne lazım? Malzemeyi nereden alırım? Çok araştırdım. İlk kadroyu iki buçuk haftada 2015 yılının Aralık ayında yaptım. Yol bisikletiydi. 10 bin kilometre bindim, daha sonra ikinci bir bisiklet yaptım kendime. Bu sene Ötztaler Radmarathon’a titantum bisikletim ile gideceğim. 2015’ten beri bitmiş ve teslim edilmiş toplamda 28 adet bisiklet ürettim. 

 

Cyc: Türkiye’de ne tarz insanlardan talep geliyor ve insanlar daha çok ne istiyor?

YB: Daha çok ikinci bisiklet olarak çelik tercih edenler var. Ben yol bisikleti kullanıcısıyım ve bisiklet üretmeye başladıktan sonra diğer konseptleri de tanımaya başladım. Fixie ve tur bisikleti kullanıcılarından talepler başladı. Her bisikletin geometrisi farklı bu yüzden standart bir geometrim yok. Boyuna kilosuna ve kullanım tarzına göre oluşturuyorum geometriyi. Böylece diğer disiplinleri de zamanla tanıdım diyebilirim.

 undefined

Cyc: Üretimi aşama aşama anlatır mısın?

YB: İlk önce müşterimin ölçülerini alıyorum bunun için onları Hasan 

Çağrı Terzioğlu’na yönlendiriyorum. Çağrı’da retül var bütün ölçüleri doğru şekilde saptıyor. Daha sonra ben o ölçüleri baz alarak bisikletin geometrisini oluşturuyorum. Bisikletin geometrisini belirlemek için kullanım alanını soruyorum. Geometriyi bilgisayar ortamında görsel olarak oluşturup bazı şeyleri ekleyip çıkarıyorum. Daha sonra müşteriye göstererek, önerilerimi sunuyorum. Kullanıcının boyuna kilosuna göre de boru seçimi yapılıyor, ve görsel tasarım, renk konusunda karar kılınıyor. Onda da ikili bir fikir alışverişi oluyor. Bu aşamada daha çok karşımdakini tanımaya çalışıyorum çünkü bazısının hiçbir fikri yok, bana da bırakırsa belki de hiç hoşlanmayacağı bir şey çıkabilir. O yüzden hobilerini ilgi alanlarına göre ortaya bir şey çıkıyor.

 undefined

Cyc: Neden bir insan kendine özel bisiklet ürettirir? Tasarım mı, yoksa kalıplar mı?

YB: Çünkü bazı insan, boyutsal olarak her bisikleti kullanamıyor, mesela ben 1.75 boyundayım ama ne 52 ne de 54 kadro tam ölçümde oluyor. Bir de firmaların ürettiği her boy kadro aynı performansla gitmiyor. Mesela 52 kadronun sürüşüyle 54’ün ya da 56’nın sürüşü çok farklıdır. Bunda çeki borusunun ya da alın borusunun açısı fark yaratabilir. Bu sürüş verimini çok etkiler. Aynı bisikleti kullanan farklı boyda iki sürücü bu bisiklet iyi gidiyor diğeri de kötü gidiyor diyebilir. Çünkü bisikletler küçüldükçe alın borusunu yatırmaya başlıyorlar, alın borusu yattıkça bu sefer trail mesafesi değişiyor. O trail

mesafesi bisikletin kontrolünü bozuyor. Mesela boyunuza uygun bir bisiklet yoksa onu ben yapabiliyorum. Bence en önemli şey bu hem boyunuza uygun hem de performans verebilecek bisiklet yapmak. Aslında 1.60cm boyundaki insanların 26inç yol bisikleti kullanmaları gerekiyor. Mesela 28inç bisikleti 1.65cm’in altındaki insana göre yaptıkları zaman hem maşanın açısı, hem toe clearance olan gidonu çevirdiğin zaman parmak ucunun değmesi gibi bu tür şeyler var. Ya da çok esneksiniz, performans bisiklet kullanıyorsunuz, 28inç’e biniyorsunuz ama ön tarafı istediğiniz kadar düşüremiyorsunuz, aero pozisyon alamıyorsunuz. Neden çünkü head tube(alın borusu)’ünüzü teknik olarak bir yere kadar indirebiliyorsunuz. Maşa da zaten yüksek. Ama 26inç’te istediğiniz pozisyonda çok güzel bisikletler çıkabiliyor. 26inç’e göre jant seti de bulunuyor, PRO’nun yaptıkları var, Mavic’in çemberleri var, ben çemberleri özel getiriyorum. 

 undefined

Cyc: Ürettiğiniz bisikletlerin içinde en hafifinin ağırlığı ne oldu?

YB: Kadro detayı ve tasarım ağırlığı etkiliyor. Ama 7.5 kilolara bisiklet toplanabiliyor. Daha da inebilirsiniz, mesela benim bisikletim o civarlarda. 

 

Cyc: Üretimdeki teknik detaylara girebilir miyiz?

YB: Borular Colombus’tan geliyor, çalışma sistemleri güzel. Sipariş verdiğiniz ürünlerin ölçüleri tutuyor. Fiyatları daha uygun ve en üst seviyedeki borularda biraz farklılık olsa da genel olarak yüksek kalitede. Yurt dışında custom bisiklet fiyatları çok yüksek. Ben burada biraz daha kullanıcıların da ulaşabileceği fiyatlar sunuyorum. Öyle olunca Columbus’un makul fiyatlı borularını da kullanıyoruz. Ayrıca burada ben kendi droplarımı da ürettiriyorum. Titanyuma yeni başladım. Titanyum zaten hep yapmak istediğim şeydi. Ama malzeme olarak daha zor, kaynağı zor. Kaynak yapacağınız bölgeye çıplak elle bile değmemek gerekiyor. Titanyumum kaynağında kaynak bölgesini atmosferin etkilerinden tamamen uzaklaştırmak gerek, o nedenle kaynak sırasında hem içeride hem de dışarıda argon gazı kullanıyorum. Maliyet olarak da titanyum, karbondan daha pahalıya gelebiliyor. Ama karbon daha hafif olduğu için kendini çok öne attı. Sürüş farkı da var. Çelikler kendini geliştirdi. Ekipmanlar hafifledi, kadronun ağırlığının çok önemi kalmadı. Çoğu çelik kadro kişiye özel üretiliyor. Karbonda kişiye özel üretim biraz daha zor ve daha az miktarda yapılıyor. 

 

Cyc: Kadrodan sonra hangi aşamayı takip ediyorsunuz?

YB: Kadroyu kaynattık, bitti. Daha sonra boyası var tabii ki. Müşteriyle birlikte boya rengini belirliyoruz. Renk inanılmaz karmaşık bir şey. O yüzden dijital renk skalalarından müşteriye renk seçmesini sağlıyorum. Daha sonra bu renkler boyaya dönüştürüyor. Boya aşamasında, dış ortamlar için oto boyalar kullanıyorum. Kullandığım sistem belki de Türkiye’deki en pahalı sistemlerden bir tanesi. Standox ve Sikkens var. Bunları hem deneyerek hem de araştırarak buldum. Mesela Sikkens, McLaren’ın F1 aracının boyalarını yapıyor. Bu boyanın kilosu bin lira seviyelerine kadar çıkıyor.

 

Cyc: Astara ve boyamaya geçmeden önce metal yüzeyle bir işlem yapılıyor mu korozyonla ilgili?

YB: Önce tamamen fırçalanıyor ve gerekli olduğunda kumlanıyor. Daha sonra solvent benzeri kimyasallar ile yıkanıyor kadrolar. Kadrolara ömür boyu garanti veriyorum. Verilmesi de lazım zaten. Eğer siz kaza yapmıyorsanız, bisiklete hiçbir şey olmaması lazım. Özellikle de çeliğe. 

 undefined

Cyc: 1.5kg’lik kadro, boyandığı zaman ağırlığında nasıl bir artış oluyor?

YB: Astar boya üzerine vernik geliyor, sanırım 200gr’a yaklaşıyordur. Tasarıma göre de değişir. Ortalama 150-200gr civarı diyebiliriz. 

 

Cyc: Peki fırınlama aşaması?

YB: Boyama işleminden sonra fırınlama bu sistemde kullanılmıyor. Bu sistemin sertleştiricisi var, boya hava şartlarında kendiliğinden sertleşiyor.

 undefined

Cyc: Kullandığınız maşa hakkında da bilgi verebilir misin?

YB: Maşayı karbon kullanıyorum genelde. Genelde uzakdoğu oem maşalar kullanıyorum ama Columbus, 3T ve diğer markalarda mevcut.

 undefined

Cyc: Bisiklet üretim aşaması bittikten sonra sıra ekipmanlara geliyor, bu aşama nasıl gerçekleşiyor?

YB: Sipariş verildiği zaman bekleme süresi oluyor ve elde malzeme yoksa onu tedarik etmem gerekir. Bu aşama için müşterinden aldığım kaparoyu kullanıyorum kalan tutar ise teslimatta ödeniyor. Açıkçası istenen kaparo, malzeme parasını karşılayacak kadar oluyor.

 

Cyc: Aşamalar içerisinde en keyif veren aşama hangisi oluyor size?

YB: Kaynağın bittiği gün. En streslisi ise boyama. Tecrübe kazandıkça rahatlıyorsunuz ama her seferinde de farklı bir renk ve tasarım olması bu işin zorluğu oluyor. 

 undefined

 

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir