Dünyada yükselen trend içinde elektronik trainer üreticisi sayılı marka var. İyi haber ise en çok rağbet gören dört farklı markadan üçünün Türkiye’de satılmakta olması. Önce teknolojinin gelişim alanlarından bahsedelim. Sökme takma işiyle arası olmayan ya da kurulumda tembellik edenler veya ‘o kadar para verdik’ şeklinde cümle kurma potansiyeli olanlar için şimdiden belirtelim. Bu işin kurulum aşamasında katlanmanız gereken bazı ek masraflar da var. Mesela ülkemizde satılmakta olan markalar içinde hiç birinde kutunun içinden ruble çıkmıyor.
Çünkü kullandığınız vites sistemini markaların önceden bilmesi mümkün değil. Bisikletinizin üzerindeki rubleyi sürekli söküp takmakla uğraşmayacağınıza göre yeni bir ruble alıyorsunuz. Bu aşamada zincirinizi de yenileyebilirsiniz ama bu şart değil. Trainerlar genelde Shimano kasete uygun geliyor. Campagnolo grup set kullanıyorsanız ya en baştan siparişte belirtin yoksa sonradan uygun kaset almak durumunda kalabilirsiniz.
Rubleyi aldınız, makineye kendiniz takmak istiyorsanız bu sefer de ruble anahtarı ve ayarlı penseye ihtiyacınız olacak. Bu gereçler sizde varsa ve kullanmayı biliyorsanız gerisi kolay. Eğer trainerda kullanacağınız ikinci bir bisikletiniz varsa bu ek masraflara gerek olmadan bu aşamalardan sadece bir kez geçeceksiniz. Yoksa arka tekeri sökmek ve bisikleti trainera monte etmek sık yapacağınız aktivitelerden biri olacak. Çünkü bu yeni teknoloji trainerlar bildiğimiz ev antrenmanı konseptinde bir devrim yaratıyor. Hatta onlara trainer demektense artık sürüş robotu demekten kendimi alıkoyamıyorum.
Çünkü haritalar üzerinde seçebildiğiniz rotalarda dünyanın farklı coğrafyalarına ait yol şartlarında gerçek sürüş hissiyatı yaşamanızı sağlıyorlar ve karşınızdaki ekranda yolun eğimine göre sürüş robotunuz (interaktif turbo trainer) manyetik frenleme mekanizmasıyla direnci otomatik olarak yol şartlarına göre ayarlıyor. Böylece ekranda kendinizi bisiklet sürerken görürken tırmanışta direnç artıyor ve düzlüğe geldiğinizde azalıyor, yokuş aşağı pedallar rahatlıyor. Şimdi piyasadaki üç farklı turbo trainerın genel özelliklerine bakalım;
Ülkemizde mağazadan alabileceğiniz bu üç marka Tacx’ın NeoSmart’ı, Elite’in Drivo’su ve CycleOps’un Hammer modeli. Tümünün benzer kurulum aşamaları var. Ve bu yukarıda bahsi geçen aşamaları tamamladıktan sonra kalanı çok basit. Diğer ayarlar kablosuz bağlantı ile yapılıyor. Kutudan çıkan aparatlar ise neredeyse birbirinin aynı. Bağlantı aparatlarında farklı olan Tacx’ın kendine ait “quick-release” kullanımı. Diğerlerinde olmayan bu tercih Elite ve CycleOps’un bisikletinizin kadrosuna uygun farklı bağlantı aparatlarını size sunmak durumunda bırakmış.
Ürünlerin ağırlıkları da (21kg civarı) yani neredeyse birbirinin aynı. Genel özelliklerine bakarsak hepsi Zwift ve diğer aplikasyonlarla uyumlu çalışırken kendilerine ait uygulamaları da kullanıcılarına sunuyorlar. Böylece dünyanın farklı rotalarında sanal sürüş yaparken bacaklarınızın kesintisiz sürüşle limitlerini zorlamasına tanık oluyorsunuz.
Cihazlar iki modda sürüş imkanı sunuyor. Bunlar, “ERG” ve “Simulation” modları. ERG modunda farklı direnç değerlerinden birini seçerek sürüş yapıyorsunuz. Bu modu geleneksel trainer gibi düşünebiliriz. Onu bir sürüş robotu haline getiren ise Simulation modu. Yani değişken eğimli yollarda sürüşe devam ederken siz sadece doğru vitesi bulmaya çalışıyorsunuz. Tıpkı yollarda yaptığınız gibi.
Farklı tasarımlara sahip ürünlerin birbirinden ayrıldığı bazı teknik özellikler de var. Bu farklılıklar sonucunda fiyat-performans oranına göre seçimini yapacak kullanıcılar da olacaktır. Çünkü bu robotlar geleneksel trainerlara göre oldukça yüksek fiyatlara sahip. Şimdi önemli detaylara göz atalım.
CycleOps – Hammer
alatin.com.tr
Hammer’ı kutudan çıkardığınızda ürünün altına saklanmış denge ayaklarını açıyorsunuz. Sanal sürüş için gerekli kablosuz bağlantı ayarlarını yaptıktan sonra artık sürüşe hazırsınız. CycleOps’un çok gürültücü bir cihaz olduğunu söylemeyiz. Ama en sessizi de değil. Markanın verdiği değerlere göre 32km/s hızda pedal çevirdiğinizde 64 desibel gücünde gürültü yapıyor. %20 eğim değerine kadar tırmanış yapabiliyorsunuz. Eğim arttıkça ve azaldıkça yani inişte çıkışta makine manyetik frenleme sistemiyle size farklı direnç değerleri sunuyor ve size mümkün olan en gerçekçi sürüş deneyimini vadediyor. Arka tekeriniz olmadan bu hissiyatı nasıl sağlayacağınız ise volan değeri ile belirleniyor.
Volan değeri ne kadar ağırsa gerçek sürüş deneyimine o kadar yaklaşıyorsunuz ki Hammer’ı diğerlerinden farklılaştıran da tam olarak bu. Hammer, muadillerine göre neredeyse iki katı olan, yaklaşık 9 kg olan volan ağırlığına sahip. CycleOps markasının 2016 yılında piyasa sürdüğü Hammer, ülkemizde Trek Türkiye tarafından satılıyor. Sezon kapandıktan sonra Trek Türkiye, Bahçeköy mağazasında müşterilerine ürünü deneme imkânı da sunmaya başladı. Kış ayları boyunca süren bu etkinliğe siz de katılabilir, elektronik trainer deneyimi yaşıyabilirsiniz .
Elite Drivo
krononline.com
Elite’in piyasaya sunduğu en üst model turbo trainer modeli, Drivo. Ülkemizde Kron Bisiklet tarafından ithal edilmekte. Elite Drivo’nun bana göre göze hoş gelen bir tasarımı var. Kullanım sonrası yerden tasarruf için içe kıvrılan ayakları bana karşımda R2D2 duruyormuş gibi bir izlenim verdi. Kullanım sırasında elbette ayakları açıyorsunuz ve ortada yer alan kırmızı düğmeyi kullanmayı unutmayın. Zira bu mekanizmayı kilitleyen düğme.
Elite’i elit bir ürün yapan özelliklerin biri de kurulumun son aşamasında ortaya çıkıyor. Bu makineyi kalibre etmenize gerek yok çünkü bunu kendi kendine otomatik olarak yapabiliyor. (R2D2’ya benzediğini söylemiştim.) Elite Drivo’da volan ölçüsü ise 6 kg’a denk geliyor. Bu Hammer’a göre bir dezavantaj gibi gözükse de Elite Drivo’nun farklı bir sistemi bulunuyor. 6 kg’a denk gelen volan ağırlığının yanında bir başka ölçü ise sanal volan değeri.
Bu çift yönlü sistemle volan değerine bağlı sürüş hissiyatını azami ölçüde gerçeğe yakın hale getiren bir mühendislik kullanılmış. Drivo düşük hızlarda bile manyetik frenleme sistemiyle güçlü watt cinsinden direnç değerleri sunabiliyor. 15km/s hızda 650 watt, 20km/s hızda 975 watt gibi güçlü direnç değerleri sunan Drivo aynı zamanda velodrom modunda 30km/s hızda 160 watt direnç gücüyle sizi gerçek yol koşullarına yakınlaştırıyor. 40km/s hızında ise 2.300 watt dirençle karşılaşabiliyorsunuz (ki bu en yüksek değer), 60km/s hıza çıkabiliyorsanız 3600 Watt’a kadar ulaşmanız mümkün. Drivo’nun pedala uyguladığınız güç değerlerini ölçmek için geliştirdiği Elite-design güç ölçüm sistemi sadece %1 sapma ile ölçüm yapıyor. Eğim değeri ise %24’e kadar çıkıyor.
Tacx NeoSmart
deltabisiklet.com
Trainer denilince akla ilk gelen marka belki de Tacx. Akıllı trainer modellerini de ilk 2014 yılında Eurobike’ta tanıtmıştı. Markanın bugün geldiği noktada piyasaya sürdüğü en üst model akıllı trainerı ise Tacx NeoSmart. 21kg gelen Tacx Neosmart şık bir tasarıma sahip. Diğer modeller içinde en incesi dolayısıyla en az yer kaplayan da o. Kutuyu açtığınızda da diğerlerinden farklı olarak karşınıza daha az parça çıkıyor. Bisikletinizin trainera bağlantısını gerçekleştirirken farklı bağlantı aparatlarını kullanmak yerine Tacx size bir quick-release gönderiyor. Diğer işlemler yukarıda bahsettiğimiz diğer modeller ile aynı şekilde gerçekleşiyor.
Tacx NeoSmart’ı havalı yapan özelliklerden biri led aydınlatması. Sürüş yaparken yere yansıyan ışık siz güç uygulamaya başladıkça performansınıza göre maviden kırmızıya dönüyor ve parlaklığı artıyor. Aradaki değerlerde ise mora çalan bir renk ile antrenmanınızda ihtiyacınız olan motivasyonu sağlayan ince bir detay. Gelelim gerçek sürüş hissiyatına. Tacx’ın sistemi diğer iki markadan tamamen farklı. Tacx sanal volan değerine sahip ve bu değerin 125kg’ye denk geldiği iddiasında. Kalibrasyona gereksinim duymuyor çünkü bu adımı siz pedal çevirmeye başladığınızda otomatik olarak tamamlıyor.
Tacx 40km/s hızda 2200watt güce sahip. Sunduğu %25 eğim ile tırmanış rekoru onda. Yaptığı ölçümlerin standart sapması %1. Yani gerçeğe çok yakın. Ek bir aparatla bisikleti 1cm’ye kadar sağa ve sola yatırabiliyorsunuz. Bu özellik de sadece Tacx’ın sahip olduğu bir detay. Gürültü ise neredeyse yok çünkü sistem içinde mekanik bir volan yok. Bu pedal çevirmeye başladığınızda zincir sesinin manyetik frenlemeyi yapan diskin sesini bastıracak ölçüde sürüş robotunuzun sessiz olması anlamına geliyor.
Ne kadar gerçekçi?
Oyun mu sürüş mü?
Performansa katkısı var mı?
Cyclist Türkiye, Türkiye’deki kullanıcılara kullandıkları trainer hakkındaki fikirlerini soruyor;
Numan Kurtuldu
Ne kadar gerçekçi?
Dışarıdaki sürüşlerde, bacaktan pedala güç aktarımı çoğunlukla pedal saat 1 ve 5 konumlarında iken olur. Diğer konumlarda iken momentum kullanılır; bacaktan güç aktarımına pek ihtiyaç duyulmaz. Tacx’da ise doğası gereği (momentumu sürdürecek ağır volan olmaması) dış sürüşe göre daha az momentum oluşur.
Bu sebeple pedalın her konumunda güç uygulamak gereklidir. Bu da sürücünün dış sürüşlerden daha fazla güç uygulamasına, dışarıda çalışmayan veya çok az çalışan kasların güç üretimine katılmasına sebep olur. Bu sebepler sürüş gerçekliğine bir miktar törpü vurmakta.
Antrenman mı, sürüş mü, oyun mu?
Zwift vs. gibi interaktif uygulamalar kullanılırsa, FE-C özelliği (interaktif trainer) sebebiyle gayet eğlenceli olabiliyor. Oyun olarak düşünebiliriz. Zwift uyumluluğu çok iyi. Eğim geçişleri yumuşak ve gerçekçi.
Performansa katkısı nedir?
Performans katkısı yüksek. Indoor daha fazla efor sarf ettiğinden daha kısa sürede yoğun antrenman olanağı sağlıyor. Trainerda sıkıcı olabilen zorluğun getirisi, dış sürüşlerde rahatlıkla sürdürebilen yüksek kadans ve güç üretimi oluyor.
Ahmet Akay
Ne kadar gerçekçi? Drivo trainer oldukça başarılı ve hatta bizim gücümüze göre fazla bile geliyor. Kullanım olarak oldukça gerçekçi bir trainer. Ancak diğer kullanıcılardan da duyduğum ve benim de katıldığım bir görüşü paylaşmak istiyorum. Trainer sürüşü esnasında frenleri fazla kullanmadığım için gerçek antrenman esnasında sanki frenleme hislerini kaybediyormuş gibi bir his alıyorum.
Antrenman mı, sürüş mü, oyun mu? Antrenman ile trainer arasında ise antrenmanı seçerim çünkü doğal ortamda bisiklet sürmeyi seviyorum. hava şartları yağış olmadığı sürece dışarıda her zaman daha keyifli
Performansa katkısı nedir? Eğer hava şartları dışarıda sürmeye elverişli değilse o zaman trainer yerine oyunda sürmeyi tercih ederim. Bunun sebebi de benim dışımda başkalarının da aynı sürüşte olması ve kendimi daha çok zorlayabilmem aksi halde zamanın geçmesi daha sıkıntılı olabiliyor. Ancak özel çalışmam gerekiyorsa da interval gibi o zaman programlı traineri tercih ederim.
Bora Özçivit
Ne kadar gerçekçi? Hayal edilebileceğinden çok daha gerçeklik sunuyor. Gidemediğim ulaşamadığım yerlerde sürme hissiyatını evimde yaşıyorum.
Antrenman mı, sürüş mü , oyun mu? Öncelik tabii ki antrenman. Bu esnada sürüş dinamikleri ve oyun hissiyatıyla antremanda vaktin nasıl geçtiği anlaşılmıyor.
Performansa katkısı nedir? Program çeşitliliği, interval kolaylığı, interaktif olması ve sabit güç koruyabilme özellikleriyle performansa doğrudan olumlu etki ediyor.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!