2018, bisiklet paylaşım şirketleri açısından epey hızlı başladı. Bugün,15 Şubat, Lyft, Baltimore’da bir bisiklet paylaşım şirketiyle iş birliğine girdiğini duyurdu. Baltimore Belediyesi ve Bisiklet Paylaşım şirketiyle anlaşarak, bisiklet paylaşımını uygulamasına ekledi.
Bu iş birliği ile bisiklet paylaşım istasyonları, Lyft uygulamasını kullanıp, araç çağıran müşterilerin alınacağı buluşma yerleri olacak aynı zamanda. Bu istasyonlara da yine Türkçeye henüz çok taze olması hasebiyle girmemiş, ‘co-located transportation hub’ adı veriliyor. Ortak lokasyonlu ulaşım noktası, diye çevireyim. Daha iyi bir çeviri önerisi olanlar da lütfen paylaşsın. Belediyenin ulaşım departmanı tarafından da desteklenen bu ortaklık kapsamında Lyft üç yıl boyunca bu noktalara 270.000 $ yatırım yapacak sponsor olarak. Şimdilik sadece 5 nokta belirlenmiş.
Lyft Baltimore pazarlama müdürü Mike Heslin, şehir merkezinden uzak mahallelerinden Lyft uygulaması ile araçla bu ortak ulaşım noktalarına gelen kullanıcıların, indiklerinde bisikletle yolculuklarına devam edeceklerini ya da tersi durumda, bisikletle bu ortak noktalara gelip Lyft sürücüsüyle buluştuktan sonra daha uzak mesafede bir yere rahatça ulaşabileceğini anlatıyor.
Bu ortaklık kapsamında Lyft mobil uygulaması ile Baltimore Bike Share mobil uygulaması entegre oluyor ama kullanıcılar yolculuk planını tek uygulama üzerinden yapmayacaklar. Önce biri sonra diğeriyle yolculuklarını planlayacaklar.
UBER de Ocak ayının son günü, San Francisco’daki kullanıcılarına, New York City merkezli bisiklet paylaşım sistemi Jump ile ortaklık yaptığını duyurmuştu. Bu iş birliklerinin bisiklet paylaşım sistemlerine yatırımları, benzer iş birlikleri artıracağı kesin. Özellikle geçen yıldan bu yana, e-bisiklet paylaşım sistemleri ve istasyonsuz bisiklet paylaşım sistemleri gündemde. Lyft –Baltimore Bike Share ortak uygulamasından farklı olarak, UBER’in uygulamasında ‘bisiklet’ seçeneği, ekranın üst sol köşesinde olacak.
San Francisco Belediyesi Ulaşım Ajansı’ndan özel bir izinle elektrikli, istasyon gerektirmeyen bisikletlerini Ocak ayı başında paylaşıma sunmuştu. Elektrikli ve istasyonsuz paylaşım modelini San Francisco’da sunan ilk şirket olan Jump’ın, aldığı izinle San Francisco’da paylaşıma sunduğu 250 bisikleti var. Bu da UBER’in bu yeni sistemi kullanacak olanlara bir sınırlama getirmesi gerektiği anlamına geliyor. Bununla birlikte Jump da kendi uygulamasıyla kullanıcılarına hizmet vermeye devam edecek.
Belediyenin ulaşım ajansı tarafından yapılan duyuruda, San Francisco’nun eşitlikçi, güvenli ve hesap verebilir bisiklet paylaşım sistemi önceliklerine uygun bir hizmet vereceğini taahhüt eden Jump’ın, belirlenen kriterleri karşıladığı bu sebeple elektrikli, istasyonsuz araç paylaşım sistemi izni verildiği anlatılıyor. Jump bisikletleri, yasal olarak bisiklet park yerlerine ya da kent mobilyalarının olduğu noktalara bırakılabiliyor. İstasyonsuz bisiklet sistemi yeni olduğu için San Francisco Belediyesi Ulaşım Ajansı 18 ay süresince veri toplayarak, yapacağı analiz neticesinde uygulamanın devamlılığı konusuna karar verecek. Benzer bir yaklaşımı, araç paylaşım sistemi ilk uygulandığında da benimsemiş hem ihtiyacı hem sistemin sorunlarını hem de bu yeni sistemin etkilerini analiz etmişti.
Jump’a verilen izinde, ulaşım departmanının doğru değerlendirme yapabilmesi için verinin paylaşımı şart koşulmuş. Söz konusu verinin analiz edilmesi sonucunda, politika önerileri belirlenecek, istasyonsuz bisiklet paylaşım sisteminin devamlılığı konusunda karar verilecek ve de devamına karar verildiği durumda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak. Bununla birlikte bu yeni sistemin etkileri de analiz edilecek. İlk dokuz ayın sonunda yapılan değerlendirmeler sonucunda, ulaşım ajansının Jump’ın filosundaki bisiklet sayısını artırmasına da müsaade etme ihtimali var. Bu izin verilmeden önce Jump, küçük bir bölgede 100 bisikletle test yapmış. Bu denemede, Berkeley Üniversitesinden bir ekiple araştırma çalışmak için hibe desteği almışlar. 18 aylık pilot program süresince, San Francisco Belediyesi Ulaşım Ajansı başka bir şirketin e-bisiklet paylaşım sistemi kurmasına izin vermeyecek. Bu alanda rekabetin çetin olmasına rağmen, rakipler pastayı büyütmek için birbirlerine de destek oluyorlar.
Dinlediğim bir podcastte, NYC’de günde 600.000 yolculuğun Uber, taksi ve Lyft ile yapıldığını ve bu yolculukların %80 inin 5 mil ve altında olduğunu anlatan Jump’ın CEO’su, Ryan Rzepecki, kalabalık şehirlerde elektrikli bisiklet paylaşım sistemlerinin, ulaşımı hızlandırmak açısından büyük bir fırsat olduğunu söylüyor. Görüşünü kuvvetlendirmek için de Amerika’da hane halkı harcamalarında ulaşımın payının %20 olduğunu da vurguluyor.
Türkiye’de durum nedir diye bakarsak, ulaşımın hane halkı harcamalarındaki payı kira/konut ve gıda harcamalarından sonra %18. (TUİK verisine göre)
İstanbul’un eğimli yapısı San Francisco’ya benzer. Bu yazının ‘İstanbul eğimli, bisiklet zor bu şehirde!’ söylemlerini değiştirmek için ilham vermesi ve yerel yönetimin girişimcilerle nasıl çalıştığına ilişkin fikir vermesi dileklerimle…