Nasıl ki çok günlü yarışların kraliçe etapları varsa, Veloturk Gran Fondo Çeşme de ülkemizdeki Gran Fondo yarışlarının kraliçe yarışıdır. Durumun böyle olmasında Veloturk ekibinin “Bir çocuk güler dünya değişir” mottosuyla gerçekleştirdiği sorumluluk projelerinin yanı sıra, Veloturk Grand Fondo Çeşme’nin ülkemizdeki amatör bisikletçilere trafiğe kapalı yollarda pedal basma ve rekabet etme imkanı tanıyan Gran Fondo yarışlarının ilklerinden biri olmasının da payı büyük.
Veloturk Gran Fondo Çeşme geçtiğimiz iki yılda kusursuza yakın organizasyon başarısıyla da amatör bisikletçilerin tercihi. Yarışın organizatörlük koltuğunda Veloturk ve Argeus Travel bulunuyor. 2016 yılında Veloturk ile ülkemizdeki ilk Gran Fondo yarışını düzenleyen Argeus Travel şirketi, söz konusu yarış organizasyonu olduğunda, çok etaplı uluslararası bisiklet yarışlarından ultra maraton koşularına kadar farklı spor dallarındaki pek çok organizasyon alanında bir referans noktası. Elbette, Veloturk Gran Fondo Çeşme’yi takvimin beklenen yarışlarından biri yapan özelliklerin başında, doğası ve coğrafyasıyla amatör bisikletçilere hem zorluk hem de eşsiz bir güzellik sunan Çeşme ilçesi geliyor.
İzmir’in batısında yer alan Çeşme, Türkiye’nin tatil beldelerinden biri. İlçenin en önemli tarihi yapılarından biri, limana bakan, geçmişte askeri üst olarak kullanılmış Çeşme Kalesi’dir. Günümüzde restore edilen kale Çeşme Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Berrak denizi ve dalış alanlarıyla Çeşme’nin en uğrak noktalarından biri ise Çeşme Yarımadası’nın doğu tarafında yer alan, termal sularıyla ünlü Ilıca Plajı’dır. Tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve içinizi ısıtacak güneşiyle Çeşme, tatilinizi geçirmek için kusursuz bir lokasyon olabilir; ancak Çeşme ziyaretiniz için tercihiniz iki teker üzerinde 2-4 Kasım tarihleri arası ise Çeşme’nin size hazırladığı farklı planları olabilir.
Aynı zamanda meşhur rüzgarıyla Çeşme rüzgar sörfünün yoğun olarak yapıldığı noktalardan biri. Veloturk Gran Fondo Çeşme’de iki kez start almış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; yandan gelen rüzgar dengenizi bozacak ve karşıdan gelecek rüzgarlar da performansınızı olumsuz etkileyecek kadar şiddetli. Parkur hatlarına göre yer yer arkaya geçen rüzgar ise zorlandığınız anlarda imdat butonu gibi size etkili bir itici güç oluşturuyor ve tekerlerinizin daha hızlı dönmesini sağlıyor. İzmir Gençlik Spor İl Müdürlüğü (İZGEM)’den Ahmetcan Belenlioğlu’yla Veloturk Gran Fondo Çeşme rotasını keşfe çıktığımız Eylülün ikinci haftasında rüzgar şiddetinin 35kmh’ye kadar ulaştığını söylemekte fayda var. Konuştuğumuz esnaflardan edindiğimiz bilgiye göre bir sonraki hafta rüzgarın kuvvetini 70kmh’a kadar çıkarması bekleniyormuş. Ancak doğma büyüme İzmirli olan Ahmet, Ekim ve Kasım aylarında rüzgarın yazın olduğunun aksine şiddetini kaybettiğini söylüyor. Kısaca yarış günü rüzgar olmaması sürpriz olur, ama görünen o ki şiddetini hep beraber yaşayarak öğreneceğiz.
Gelelim keşif sürüşümüze. Parkur incelemesi için tercihimiz 100 kilometre uzunluğundaki Veloturk Gran Fondo Çeşme Lapierre uzun parkuru. Accell Bisiklet sponsorluğunda 4 Kasım Pazar günü koşulacak Veloturk Gran Fondo Çeşme Lapierre uzun parkurda çıkılacak toplam irtifa 1320 metre. 42 kilometrede 630 metre irtifa kazanılacak Veloturk Gran Fondo Toyota Hybrid kısa parkuru ve bu yılın yeniliklerinden 3 Kasım Cumartesi günü koşulacak Veloturk takım yarışı gibi Veloturk Gran Fondo Lapierre uzun parkur da Çeşme şehir merkezinden start alacak ve yine aynı noktada son bulacak.
Rotaya uygun şekilde biz de Ahmetcan ile keşif sürüşümüzün başlangıcını şehir merkezinden veriyoruz. Sürüşe başladığımız gün Çeşme şehir merkezinde olağan bir gün yaşanıyordu, ancak yarış günü gelip çattığında şehir merkezinin tanıtım çadırları ve etkinlik organizasyonlarıyla festival alanına döneceğini bundan önceki tecrübelerimden hareketle söyleyebilirim. Yarış numaranızı aldıktan sonra çadırları muhakkak gezmenizi öneririm.
Numaramızı aldığımıza göre artık start çizgisindeki yerimizi alıyoruz. Veloturk Gran Fondo Lapierre uzun parkurunun ilk iki kilometresi nötral start. Yarışın esas başlangıcı ise iki kilometre sonunda gelen, 500 metre uzunluğunda ve ortalama %5 eğimli rampanın altında yapılıyor. Yarışın 4. kilometresinde parkur, sağa keskin bir dönüşle parke taşlı yollara bağlanıyor. Parke taşlar sürüşe oldukça elverişli, ancak sağ virajla denizi sağımıza alıyoruz. Denizden esen kuvvetli rüzgar, bitki örtüsünden de yoksun olması nedeniyle, bizi bir hayli zorluyor. Henüz şehir içini tam anlamıyla terk ettiğimiz söylenemez, bu nedenle rota üzerinde birkaç mazgal ve plastik hız tümseğinin üstünden geçiyoruz. Yarış günü ise mazgalların üstü güvenli geçişi sağlamak adına organizasyon tarafından kapatılıyor. 1,5 kilometre boyunca parke taşlı yol sonunda yeniden sıcak asfalta kavuşuyoruz.
Geniş bir U dönüşüyle takip ettiğimiz yolun üst bölümüne bağlanıyoruz. Dönüşle tatlı diyeceğimiz bir yokuş bizi karşılıyor. 400 metrelik bu rampa, geçmiş tecrübelerimden yola çıkarak diyebilirim ki, kaçış denemelerinin yoğunlukla gerçekleştiği bir nokta. Bu çok yüksek eğime sahip rampayı gerimizde bıraktıktan sonra geniş bir yolda keşif sürüşümüze iniş ve çıkışlarla devam ediyoruz. Hemen sağımızda kalan bisiklet yolunu, araç yolundan ayırmak için kullanılan dubaların sökülmediği hatırlatalım.
Sola keskin bir virajla geldiğimiz yola bağlanıyor ve geldiğimiz yolu geri dönüyoruz. 10’uncu kilometrenin ardından 400 metre uzunluğundaki parkurun üçüncü rampasıyla şehir merkezine doğru tekrardan yol alıyoruz. Bu bölümde çapraz önden gelen rüzgar bizi bir hayli zorluyor. Rotanın 12,3’üncü kilometresinde sağa 75 derecelik bir virajla tekrardan şehir merkezindeyiz. Rota bizi bu aşamada Alaçatı yoluna götürüyor. Sağa 90 derece aldığımız virajla Ovacık mevkiine ulaşıyoruz. Bu noktada hem eğim artıyor hem de yol koşulu sıcak-soğuk karışık asfalta dönüyor. 16.5’inci kilometrede alt geçitten 90 derecelik açıyla sağ viraj alıyor ve alt geçidin çıkışında bu sefer sola dönüyoruz.
Yarışın 22’nci kilometresinde soğuk asfalt üzerinde tırmanışa başlıyoruz. 800 metrelik ilk tırmanış geride kalır kalmaz, nefeslenmeye zaman bulamadan, 900 metrelik ikinci bir tırmanış geliyor. Bozuk yolda pedalladığımız tırmanış parkurun teknik inişten önceki son uzun tırmanış olarak dikkat çekiyor. 25’inci kilometrede Pamir sitesinin solundan devam ederek teknik bir inişe başlıyoruz. Yamalı asfaltta virajın bitimine kadar üç sağ ve üç de sol viraj alıyoruz. Özellikle ilk sağ viraj 90 derece civarında ve virajı alamadığınızda kaçış alanı bulunmuyor. Dört numaralı 180 dereceye yakın viraja da dikkat edilmeli. Bir kilometre süren teknik inişin ardından 28’inci kilometrede yol yeniden dikleşiyor. Bu sefer tırmanış uzun ve kırıcı. Bacaklarda artan yorgunlukla birlikte bu bölümde kırılmaların yaşanması olası. 31’inci kilometreye kadar soğuk asfaltta iniş ve çıkışlarla devam ediyoruz. 31’inci kilometreden sonra ise inişle birlikte tekrardan sıcak asfalta geçiyoruz.
Göbekten sola dönüşle Alaçatı’nın içerisine varıyoruz. Sıcak asfalt ve düz yollarıyla Alaçatı nabzınızı düşürmek için iyi bir fırsat.
Alaçatı’dan çıktıktan sonra uzun ve kısa parkurun birbirinden ayrıldığı noktaya ulaşıyoruz. Ayrımdan sağ dönüşle Veloturk Gran Fondo Lapierre uzun parkuruna devam ediyoruz. Sola dönüşle Ildır mevkiine doğru hafif stabilize yolda pedal basmaya devam ediyoruz. Ildır’a hafif bir tırmanışın ardından ulaşıyoruz. Sağ dönüp Kadıovacık köyüne doğru yol alıyoruz. Stabilize asfalt ve yol kenarındaki mıcırlarla birlikte Kadıovacık’a doğru parkurun 61’inci kilometresinde tırmanışa başlıyoruz. Eğim burada %14’lere kadar çıkıyor. Parkurun en önemli tırmanışı olan bu bölümde rakiplerini kopartan bisikletçinin finişe kadar bir daha yakalanmasını mümkün görmüyorum. Zira 63,3’üncü kilometrede sonlanan tırmanışın arkasına bizi Kadıovacık köyüne indirecek olan iniş geliyor. Bu bölüm nabzı düzeltme adına iyi bir fırsat.
Kadıoavcık’a sırtımızı verip stabilize yolda Ahmetcan ile keşif sürüşümüze devam ediyoruz. Yeni durağımız Birgi köyü. Yol Birgi köyünün içinden devam diyor. Köy yollarında dikkat edilmesi gereken, hızınızı ciddi anlamda kesebilecek çukurların mevcut olması, bizden uyarması. Birgi köyünden geçip, sağa saparak Çeşme’ye giden yola bağlanıyoruz. Kadıoack tırmanışının ardından gelen ilk yokuş 74 ve 75,2 kilometreler arasında. Sonrasında yaklaşık beş kilometre süren bir iniş bizi bekliyor. İniş ve çıkışlarla 84’üncü kilometreye kadar pedal basmaya devam ediyoruz. 84’üncü kilometre içinde elektrik santralinin olduğu mevkiiden geçerken, yolun sağında ve solunda herhangi bir korunak ve bitki örtüsü olmadığından, barajdan gelen rüzgar oldukça etkili oluyor. Parkurun 87’nci kilometresinde yol koşulu tekrardan sıcak asfalta dönüyor. Artık güne başladığımız nokta Çeşme şehir merkezine doğru kilometreleri sayıyoruz. 98’inci kilometredeki keskin viraja dikkat edilmeli. Son 500 metre içinde ise iki keskin viraj amatör bisikletçileri bekliyor. 200 metre içindeki sağa keskin virajı da aldıktan sonra karşımızda finiş çizgisi.
Carraro’nun sponsoru olduğu İZGEM’den Ahmetcan ile keşif sürüşümüzün sonuna geliyoruz. Ege’nin bu en güzel ve doğal bölgelerini keşfederken, bir yandan da her ikimizin de start almayı planladığı Veloturk Gran Fondo Lapierre parkurunu önceden inceleme fırsatı bulduk. Umarım yazıya döktüğüm deneyimlerim yarış anında sizler için faydalı olur. Başlangıç çizgisinde görüşmek üzere.
Yarış tarihi: 4 Kasım 2018, Pazar
Start saati: 07:30
Başlangıç yeri: Çeşme şehir merkezi
Mesafe: 100 km.
Toplam tırmanış: 1320+ m.
İstasyon sayısı: 3 (25, 54 ve 73. km’lerde)
Zaman limiti: 05:30 saat.
Kayıt için detaylı bilgi: https://granfondocesme.com/
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!
