Fotoğraf: TAPESTRY
Her yıl yenilenen bir şeyler oluyor. Bazen bunlar küçük değişimler de olabiliyor. Şekilde yaşanan ufak değişimler veya birkaç gram daha hafif üretim ya da üst modellerden daha düşük modellere teknoloji devşirmek gibi. Ancak daha fazla vites seçeneği eklemek, elektronik vites ya da disk frene uyumluluk; işte bunlar büyük değişimler.
Üç grupset üreticisi de pazarı domine etmeye uğraşıyor. Bu onları teknolojilerini ilerletmeye ve rakiplerinden bir adım önde olmak için yenilikler yapmaya zorluyor. Peki bu üç marka geleceğe nasıl hazırlanıyorlar? Bu soruya cevap aradık…
Campagnolo
İtalyan markanın mirası onun en büyük tecrübesi ve teknoloji ile hala sektöre liderlik etme niyetinde, ürettiği ilk 12 vitesli grupset bu stratejinin bir parçası.
Campagnolo kullanan bisikletçiler nazarında onları diğerlerinden ayıran bir şey vardır. Belki de bunun ardında bir mit var. Birçok defa anlatıldığı gibi Tulio Campagnolo’nun 1930’da donmuş bir somunu açamadığı için günümüzde kullanılan quick-release’i icat etmesi bunun bir sebebi olabilir.
Belki de o sebep miras – her jenerasyonda sanatsal işçilikle ortaya konmuş büyüleyici grupsetler ve bu grupsetlerin Coppi ve Merckx gibi efsaneler tarafından kullanılmış olması. Ya da Campagnolo’nun halen bir İtalyan aile şirketi olmayı sürdürebilmesi. Günümüzde uzak doğulu yüksek verimli şirketlere rağmen kimliğini kaybetmemesi onu farklı kılan özelliklerinden biri.
Campagnolo her ne kadar geleneksel bir yapı gibi gözükse de o kendini her zaman yenilikçi olarak tanımlıyor. Zira rakiplerini peşinden sürükleyen büyük değişimlere liderlik etmesi markanın gururu olmuş.
“10 ve 11 vitesli sistemlere ilk önce biz geçmiştik ve 12’li sistemi de ilk biz geliştirdik” diyor Campagnolo’nun iletişim müdürü Lorenzo Taxis. “ Küçük bir işletme olmamıza rağmen sektörü kontrolümüzde tutabiliyor ve inovasyonda liderlik edebiliyoruz. 1970’lerde magnezyum, sonrasında titanyum ve daha sonra karbon fiber. Hep şunu düşünüyoruz: “Sırada ne var?”
Taxis, en üst segment grupsetleri Recor ve Super Record’daki yeniliğin sadece bir dişli yaprağın sisteme eklenmesinden daha fazlası olduğunu vurguluyor. “Grupsetler, attırıcılar, frenler, vites kolları, kablolar, dişli yaprakları ve rubleler ile tamamen yenilendi.”
Ama o da farkındaki en çok konuşulacak olan şey 12’li sistem ve Shimano ile Sram’ın yakın bir zamanda bu yeniliği takip edeceklerini düşünüyor.
“Eminim tüm rakiplerimiz bir sonraki adımlarında aynı yolu izleyeceklerdir. Onlara iyi şanslar diliyorum” diyor Taxis. “Biz diğer iki marka gibi değiliz, onlar kitlesel üretim yapıyorlar biz niş üreticiyiz. Öncü bir markayız ve bu statümüzü korumalıyız.”
Taxis, Campagnolo’nun en başından beri Sram ve Shimano ile aynı düzlemde olmadığının altını çiziyor. Birçok uzman ve kullanıcı üç markanın da en üst segmentte perfomansının birbiriyle kıyaslanabilir olduğunu düşünmesine rağmen Taxis, Super Record’un farklı değerlendirilmesi konusunda ısrar ediyor.
“Herkes ürünlerini dünyadaki en iyi olarak pazarlamayı istiyor. Biz ise birinin diğerinden daha üstün olduğunu söylemiyoruz. Super Record, Dura-Ace veya Red ile rekabet içinde değil. Biz Super Record’un başka bir şey olduğunu ve diğer iki marka ile rekabet etmediğini düşünüyoruz.”
Campagnolo’ya göre onu diğerlerinden farklı kılan şey, markanın onu ticari bir ürün olarak sunmaması. Şirketin başında Tullio’nun oğlu Valentino Campagnolo var ve Valentino dehasını teknolojinin zirvesinde ona liderlik etmesi amacına odaklanarak kullanıyor. Onlar en verimli materyallerin peşindeler – UHM karbon fiber, titanyum, seramik bilyeler – ve yeni buluşlar için hiçbir masraftan kaçınmıyorlar.
Bu insanların Super-Record’u bir mücevher gibi görmesine yol açıyor. Güzel ama süper verimli Dura Ace’e göre olması gerektiğinden daha pahalı. Bu belki de Campagnolo’nun zihniyetinin yanlış anlaşılmasına da yol açıyor.
Marka, Record ve Chorus gibi daha uygun fiyatlı grupsetleri de bulunduruyor. Bunlar fonsiyonel kimlik olarak Super Record’a sadık ama aynı malzemeden üretilmiyorlar. Ya daha ağırlar ya da daha az sert. Bu yüzden Super Record’a para bağlamak için gerçekçi sebepler var ama gerçekçilik Campagnolo’nun itici kuvveti değil.
“Endüstride şöyle diyorlar: ‘Olması gerekenden çok daha fazla grupsetiniz var.’ Bu doğru ve işleri daha karmaşık hale getiriyor. Ama bu bir miras meselesi. Campagnolo’nun Record’tan vazgeçmesini bekleyemezsiniz. Çünkü o tarihi bağlara sahip.”
Campagnolo’nun önündeki en büyük problem aynı zamanda onu en değerli yapan şey. Bu üretimi daha karlı olacağı uzak doğuya kaydırmak ve oluşan bütçeyi pazarlamaya harcamak fakat bu sefer o artık bilinen Campagnolo olmaktan uzaklaşacak.
Campagnolo, babadan oğula mirasına sadık kalarak teknolojiyi geliştirmeyi seçiyor. Campagnolo ürünlerinin hem güncel hem de tüm zamanlara ait olması gerektiğinin farkında.
“Bu standartlarımız, üretime geçmeden önce testlerimizin olması gerekenden daha uzun sürmesine yol açıyor” diyor Taxis, “Diğer ürünler demode olduğunda bizim ürünlerimizin moda olması bu yüzden.”
Sram
Campagnolo’nun 12’li sistemine cevap olarakl “Ne kadar vitesiniz olduğu önemli değil” diyor Sram’in huysuz başkanı Ron Ritzler. Bu sözler dağ bisikletlerinde 12 vitese geçen adamdan geliyor. Buradaki ironiyi anlayabiliyorum. Ama gerçekten, önemli olan ne kadar dişliye sahip olduğunuz değil elinizdeki dişlileri nasıl kullandığınızdır.
“İnsanlar artık rakamlarla ilgilenmiyorlar. 10’lu, 11’li, 12’li veya 13’lü sistemler olabilir. Doğru kombinasyonları kullandığınız sürece rakamların bir anlamı vardır. İnsanlar seçeneklere sahip olmayı sever. Onlar maceranın, daha hızlı ve güvende olmanın, eğlenmenin ve yol bisikleti üzerinde yeteneklerini daha fazla kullanabilmenin peşindeler. İnsanlar kendilerine göre kişiselleştirebilecekleri ve uyum sağlayabilecekleri sistemleri arzular. Mesela daha kolay frenleme veya daha kolay vites geçişleri insanları daha çok heyecanlandırır. Temelde geleceği daha çok seçenekte ve kullanıcılar için daha kişiselleştirilebilir sistemler olarak görüyorum.”
Geçmiş yıllarda Sram, iki yapraklı sistemler yerine 1x konseptli grupsetleri piyasaya sürmüştü. Bunu cyclocross ve dağ bisikletlerinde uyguladı. Sprintte 75km/s hıza ulaşırken aynı yarışta dik yokuşlarda 15km/s’e kadar düşebiliyordunuz. Bu geniş bir aralık. Ama profesyonellerden ziyade günlük kullanıcılara geçtiğinizde çok geniş vites aralıklarından ziyade daha dar bir pencere çıkıyor. Nerede sürdüğünüze ve hızınıza bağlı olarak doğru vites aralıklarını sunmak daha mantıklı. Sahip olduğunuz vites seçeneğinden tatmin sağlamak daha çok vitese sahip olmaktan değil uygun vites aralıklarını elinizin altında tutmaktan geçiyor.”
Biz bunu Sram’ın 12’li 1x vites sistemine geçeceği konusunda bir ima olarak algılıyoruz. Ritzler bunu popüler bir çözüm olacağını düşünüyor: “Yol bisikletinde 1x setlere geçiş fikrini seviyorum. Bunun ön dişlilere geçiş konusunda doğru hamleyi yapmakta zorlananlar için avantaj getireceğini düşünüyorum. Bu sürüşü basitleşmesi ve daha temiz görünümlü hatta daha hafif bir bisiklet haline gelmesi demek. Ayrıca 1x sistem asi bir sürüş hissiyatı demek. ‘Burada pazarlama yapıyorsun’ demeyin.
Campagnolo 12’li sisteme geçerken, Shimano kablosuz sistem için patent alma hazırlığında. Dışarıdan bakıldığında büyük üreticiler savaş halinde gibi görünüyor ama gerçekten tartışmamız gereken bu mu?
“Bu elbette bir rekabet içeriyor. Ama hayat memat meselesi değil” diyor Ritzler. “Sonunda Campagnolo 12’li sistem için patent alırsa şaşkınlık yaşayabilirim.”
Geleceği iyi okumak lazım. Yeni bir ruble dişlisinin ortaya çıkması bahis konusu olabilir. Unutmamak lazım ki Sram, Eagle dağ bisikleti grupsetinde 12’li sistemdeki ikinci yılında. Ama konu yol bisikleti olunca Eagle’ın 10-50 dişli rublesi hakkında tereddütlerimiz var.
Ritzler’in dediği gibi, mesele rublenin bir birine yakın dişlileri değil, onların içinde kendinize en uygun olan seçeneği bulmak. Görünen, Sram’ın kişiselleştirilmeye en uygun grupseti sunmak için ilk sırayı aldığı. Bundan sonrası sizin seçiminiz…
Shimano
Shimano alışılageldiği gibi aynı senaryoyu tekrar tekrar oynamak istiyor. Öte yandan yeri geldiğinde oldukça çevik ve keskin olmaktan tereddüt etmiyor.
Shimano’nun şaşalı grupsetlerinin gelişimini aşamalı olarak izlemek mümkün. Bunun için dört yıllık bir zaman dairesi içinde markanın yapacağı yeniliklere göz atmalı.
İlk yılda, Dura-Ace, yeni özelliklerle donatılmış ve şık bir tasarımla yeniden doğacak. Bir sonraki yıl bu yenilikler Ultegra’ya yansıtılacak. Bir sonraki yıl bu yenilikler 105’e geçecek. Dördüncü yıl ise Tiagra, Sora, Claris gibi alt segmentlere. Sonrasında ise Dura-Ace’de gidilecek yeni değişimlerle dört yıllık yeni bir döngü başlayacak.
2016’da Shimano Dura-Ace R9100 ile asimetrik dişliyi piyasaya sürmüştü. 2017’de Ultegra R8000 ortaya çıktı ve benzer estetiğe sahipti. Ve döngüye uygun olarak birkaç hafta önce 105 R7000 görücüye çıktı. Böylece bu yeni görünüm ve fonksiyonellik homojenik bir yapıya dönüştü.
Bu Shimano kullanıcılarına şunu sunuyor. Yeni teknolojiye yeni ve tazeyken ulaşmak mümkün, ya da birkaç yıl bekleyerek 105 grupsetiyle aynı teknolojiye daha uygun fiyatla sahip olabilirsiniz. Mesela 105 R7000’e bakacak olursak, iki yıl önce Dura-Ace R9100 ile sunulan faklı tip sürücüler ve farklı sürüş tarzları için tercihe bağlı seçenekler bugün 105 ile de sunuluyor.
“Biz bisikletçilerin sürüşten daha fazla keyif almalarını sağlayacak yenilikler peşindeyiz ve kullandığımız yöntem bize göre en doğru olanı” diyor Shimano’dan Ben Hillsdon. Bu ifade tıpkı göç yolunda hızla ve sabit fikirle dümdüz ilerleyen bir balina gibi Shimano’nun düşüncelerini hiç değiştirmeden kendi yolunda ilerleyeceğini gösteriyor.
Ama Shimano’nun yeri geldiğinde bir yunus balığı gibi eğlenceli ve çevik olamayacağı anlamına gelmiyor. Yeni bir patent başvurusu onların yeni projelerinin duyulmasına yol açtı. Neredeyse üçgen sayılabilecek yeni bir aynakol, disk frenler için koruma ve kablosuz hidrolik attırıcılar. Ama Hillsdon Sram’ın eTap’ine karşılık kaynamaya başlayan heyecanımıza su serpmek için hızlı davranıyor.
“Şu anda kablolu grupsetlerin güvenirlilik, bağlantı ve batarya bağlamında elektronik sistemlere göre halen en iyi seçenek olduğunu düşünüyoruz. Ama araştırmalarımız her zaman devam ediyor ve yeni çözümler peşinde yatırım yapmaktan asla vazgeçmiyoruz. Bazen bu yeni fikirleri patentle koruma altına almamız gerekiyor ve uygulamaya geçmemiş birçok fikir için birçok patent dosyamızın olduğunu hatırlatmak isterim.”
Shimano, 12 vitesli sisteme geçişe pek sıcak bakmıyor gibi. Hillsdon’un poker yüzü Shimano’nun benzer bir sisteme geçiş için herhangi bir çalışma yaptığı veya yapmadığı konusunda ser verip sır vermiyor.
“Size doyurucu bir bilgi vermem çok zor yalnız 12’li rubleye sahip olmadığımızı biliyorsunuz. Bu hamlenin ancak pazarı genişletmek için iyi bir adım olacağını söyleyebilirim” diyor.
Ancak bir sonraki denememizde, ondan Shimano’nun 1x sisteme geçişinin daha mümkün bir olasılık olarak göründüğü hakkında ipucu almayı başarıyoruz.
“Shimano halihazırda dağ bisikleti için 1×11 sisteme sahip. Bu sistem şu an birçok avantaj sunuyor. Ön attırıcının –dolayısıyla ön vites kolunun da-sistem dışına itilmesi ile gelen hafiflik, kokpitte sadelik gibi.”
Bu Shimano’nun 1x sistemlerdeki potasiyel mekanik ve aerodinamik faydaları
(ve üretim maliyetlerindeki düşüşü) yeterince test ettiği anlamına mı geliyor? Hillsdon bu soruya ne evet ne de hayır demeyi tercih ediyor. Ama henüz piyasada yol bisikletinde 1x sisteme geçmemiş olmak Shimano için yeni ürünlerini geliştirmeleri için potansiyel bir gelişim noktası olarak görünüyor.
Şüpheye gerek yok ki zaman takviminde büyük değişimler yer alıyor. Shimano bizi hiç ummadığımız yeni bir proje ile karşıladığında yer yerinden oynayabilir. Aksi takdirde, yeni dört yıllık döngünün sona ermesi için 2020’ye kadar bekleyecek ve Dura-Ace’in yeniden doğuşuna tanıklık edeceğiz.