Yazı James Spender Fotoğraf Juan Trujillo Andrades
Cyc: Uzun ataklarla yarış kazanmanın yabancısı değilsiniz ve bu yıl Tour de France’ı, tarihin en cesur kaçışlarından birini yaparak, ilk defa kazanışınızın 50. yıl dönümü. Bize biraz o günden bahseder misiniz?
EM: 1969 sezonuna Tour of Flanders, Milan – San Remo ve Liege-Bastogne-Liege’i kazanarak başlamıştım. Ardından Giro’dan ihraç edildim [Merckx daha sonra aklandığı bir doping suçlamasıyla karşı karşıyaydı]. Bu yüzden Tour’a kazanmayı gerçekten arzulayarak başladım. 17. etaba girilirken üstünlüğümü kurdum. Ardından da Tourmalet’de atak yaptım. Takım zaten sarı mayoda olduğumu ve yavaşlamam gerektiğini söylüyordu, ancak yapmadım. Aklımda pedallara yalnızca daha fazla ve daha fazla yüklenmek vardı.

Cyc: Tourmalet etabı öncesi genel klasmanda sekiz dakika, 21 saniyeyle öndeydiniz. Neden atak yaptınız? Liderliğinizin garanti olmadığını mı düşünüyordunuz?
EM: O günlerde yarış radyosu yoktu, yalnızca takım aracında sportif direktör ve bir de zaman tabelası vardı. Tourmalet’ye girerken bir dakikayla önde olduğumu biliyordum. Ancak bisikletçi olarak bazı noktalarda atak yaparak, diğer bisikletçilerle aranızdaki farkı kesin bir şekilde göstermek istersiniz. Bu nedenle, hız kesmeden gittim ve Mourenx’e sekiz dakika önde geldim.
Cyc: Finişte toplanmış gazetecilere o meşhur sözünüzü sarf ettiniz, “Umarım artık beni değerli bir kazanan olarak görmenizi sağlayacak bir şey yapmışımdır.” Bu anı planladınız mı?
EM: Hayır, planlı değildi. Önde olduğum için mutluydum, ama aynı zamanda gergindim de – yalnızca Paris’te çizgiden geçtiğinizde kazandığınızdan emin olursunuz, öncesinde her şey olabilir; kaza yapabilir ya da hastalanabilirsiniz. Ancak, Paris’teki bitiş çizgisinden lider olarak geçmek kariyerimin en özel anıydı. Daha fazla kazandıkça, omuzlarınıza bir kez daha kazanmak için daha fazla baskı yüklenmesine karşın, kazanmaktan her zaman mutlu oldum.
“Bence önemli olan sarı mayoyu taşıyabilmek, yeşili değil. Sagan komple bir bisikletçi ama Büyük Tur kazanabilecek yeteneğe sahip değil. Ben daha komple bir bisikletçiydim”
Cyc: Geçtiğimiz sene Chris Froome’un Tour’da yaşadıkları baskı mıydı, yoksa Geraint Thomas şanslı mıydı?
EM: Froome’un beşinci Tour’u kazanamamasının tek bir nedeni yok; ama kazanmasına şaşırmış olmama karşın, Geraint şanslı değildi. O, yarışlarda etaplar kazanan çok yönlü bir bisikletçi. Ama kendini ispatladı ve gerçekten güçlü bir takımı vardı. Gelecek yıl ise eminim ki Nibali ve Dumoulin’den daha çok şey göreceğiz.
Cyc: Bisiklet sizin zamanlarınızda olduğundan artık daha mı tehlikeli bir spor? Keza, yıldan yıla yarışlarda meydana gelen kaza sayısı artıyor.
EM: Esas problem, bisikletçilerin büyük bölümünün artık peloton içinde antrenman yapmaması. Bir ay süresince dağlara gidiyorlar, tek başlarına antrenman yapıyorlar, yalnız tırmanıyorlar ve yalnız iniyorlar. Ama aynılarını yarışta yapmaya kalktıklarında korkuyorlar; çünkü peloton içerisinde sürme tecrübesi edinemiyorlar. Bu nedenle, kariyerim boyunca koşabildiğim kadar yarış koştum. 1975’te 195 yarışa girdim. Bence sporu daha heyecanlı hale getirmenin tek yolu bu; tüm büyük bisikletçilerin büyük yarışlara girmesi gerek.
Cyc: Günümüzün en heyecan verici bisikletçisi sizce kim?
EM: Egan Bernal’den [Team Ineos] etkilendim. İnanılmaz bir yarışçı, daha da güçlenecektir. Ve tabi bir de Sagan var.
Cyc: Yorumcular Sagan’ı size benzetiyor, sizce yerinde bir benzetme mi?
EM: Evet, çünkü o da atak bir bisikletçi. Ama Sagan asla Fransa Turu’nu kazanamayacak! Bence önemli olan sarı mayoyu taşıyabilmek, yeşili değil. Sagan komple bir bisikletçi ama Büyük Turları kazanabilecek tırmanış yeteneklerine sahip değil. Ben çok daha komple bir bisikletçiydim. Ayrıca daha iyi bir zamana karşıcıydım, değil mi?

Cyc: “Yamyam” lakabını almanızı sağlayan da çok yönlülüğünüz müydü?
EM: Aslında, pek çok insan bana bu takma adla seslenmezdi, ancak sonradan daha sık işitmeye başladım. Kariyerim boyunca bana bu takma adla seslenen nadir kişilerden biri Christian Raymon’du [Peugeot-BP-Michelin takımının Fransızı]. Kızına benim nasıl bir yarışçı olduğumu anlattı ve kızı da beni “Yamyam”a benzetti. Ama o bile, o zamanlar bana, “Hey Cannie [İngilizce Yamyam’ın (Cannibal) kısaltılmışı] nasılsın?] derdi; “Cannibal” değil.
Cyc: Geçtiğimiz aylarda eski kadro üreticiniz Ugo De Rosa ile bir araya geldik ve bize, yarış kazandığınızda ona armağanlar hediye ettiğinizi anlattı. Bugün çoğu takım menajeri bile sporcularına benzeri bir jest yapmıyor.
EM: Ugo’nun beyaz saçlarının sebebi benim! Ugo De Rosa en iyi kadro üreticisi ve mekanisyendi. Özellikle de benim gibi ekipmanına son derece titizlikle yaklaşan biri için.
Cyc: Ancak insanlar sıklıkla sizin, şu sözünüzü paylaşıyor: “Gelişimi satın alma, yokuş yukarı sür.” Bunu gerçekten siz mi söylediniz?
EM: Aslında tam olarak kastettiğim şeyi bu karşılamıyor. Farkı yaratanın ekipman değil, sporcunun kendi olduğunu vurgulamak istemiştim. Bisiklet, Formula 1 değildir. Bisiklet yalnızca bir araç. Nitekim, evimin salonundan daha çok garajında zaman harcamışımdır.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!
