Yazı Giles Belbin Fotoğraf Danny Bird
Brooklyn takımının dünyanın en büyük bisiklet yarışları üzerinde söz sahibi olması çok zaman almadı. 1973 Milan-San Remo’da Roger De Vlaeminck, peşinden gelen İtalyan bisikletçi Wilmo Francioni ile Poggio’da atak yaptı. İtalya’nın en sevdiği oğlu Felice Gimondi yarışın iki lideri için tehdit oluşturuyordu. Buna rağmen, Roger Vlaeminck final düzlüğünde pedal kesti ve vitesini büyüğe aldı. Belçikalı kararlıydı ve galibiyeti yalnızca iki saniyeyle de olsa hanesine yazdırdı.
“Via Roma’da bitiş çizgisinden ilk geçen, Vlaeminck’in yıldız ve çizgili mayosuydu” diye yazıyor La Stampa’dan Gianni Pignata. Takım menajeri kazanması halinde De Vlaeminck’e araba sözü vermişti. De Vlaeminck’in yarış sonu ağzından “Umarım anahtarlar kontaktadır” cümlesinin döküldüğü rivayet edilir.
Yakın finişe rağmen, yıllar sonra bile hatırlanacak bir Primavera olmamıştı. Eddy Merckx soğuk algınlığı ile boğuşuyordu. Merckx’in yokluğunda ise herkes daha açık ve heyecan verici bir yarış umut ediyordu ama hayal kırıklığına uğradılar. “Yarış 280km uzunluğundaydı ancak gerçek yarış 8km sürdü” Pignata sitem ediyordu. Yine de, 1973 Milan-San Remo Brooklyn’in ilk büyük galibiyeti olarak tarih kitaplarındaki yerini aldı.
De Vlaeminck, Brooklyn’in yıldız bisikletçisiydi. Belçikalı bir ay önce de takımın ilk galibiyetini GP Monaco’da elde etti ve takımın bisiklet sporu içinde varlığını sürdürdüğü beş yılın tamamında, “Captain America” ile özdeşleşen Brooklyn mayosuyla yarıştı.
Tatlı başlangıç
Brooklyn’nin hikayesi Ambrogio ve Egidio Perfetti kardeşlerin, savaş sonrası şekerlemeler ürettikleri Milan yakınlarındaki Lainate’de Dolficio Lombardo’yu kurmasıyla 1946’da başladı. 10 yıl sonra, 1950’lerin New York’unun gösterişini çağrıştıran tamamı ülke sınırları içerisinde yapılan sakızları ürettiler. Sakızın ambalaj tasarımı ikonik Brooklyn Köprüsü ve “La Gomma Del Ponte”nin (Köprünün Sakızı) çizgilerinden oluşuyordu. Böylece, Brooklyn Sakız’ı doğdu.
Gelişen marka algısıyla Ambrogio’nun oğlu Giorgio, 1971’de Milan Ticaret Fuarı’nı ziyaret etti. Giorgio, Gios bisikletlerinin standına geldiğinde yeni bir fikir doğdu: Sakız üreticisi Brooklyn’in sponsoru olduğu Gios’un “Easy Rider” modelinin ödül olarak verileceği bir bisiklet yarışı düzenleme planı. Kilit bir ilişkinin temeli böyle atıldı. İlerleyen zamanda Brooklyn, Dreher bisiklet takımının isim sponsoru olduğunda takımın bisiklet sağlayıcısı olarak Gios’u tercih etti.
Brooklyn tek günlük yarışların takımı olarak ün yaptı. Bu bir sürpriz değildi, çünkü Vlaeminck takımın meşhur renkleriyle yarıştığı süre boyunca yediden fazla anıtsal tek günlük yarış kazandı. Bu ün takımın etaplı yarışlardaki performansının kötü olduğu yönünde bir algı yarattı. Halbuki, De Vlaeminck yalnızca Tirreno-Adriatico gibi uzun soluklu bir yarışı rekor seviyede, yani beş kere kazandı. Ayrıca, Giro d’Italia’da iki kez puan klasmanında adı zirvede yazıyordu. Takımın bir başka üyesi Giancarlo Bellini, 1976 Tour de France’da polka dot mayoyu kazandı. Diğer yandan Patrick Sercu Giro’da birden fazla etap galibiyetinin yanı sıra, 1974’de Fransa Turu’nda puan mayosunu üzerinde taşıdı.
Bir sonraki yıl Sercu mayosunu savunmak istemiş olabilir ancak bir dizi beklenmedik olay döngüsü bu isteğe engel oldu. 1975 Ocak ayının sisli bir gününde, akşam yemeği için evine dönmekte olan Egidio Perfetti, evinin giriş kapısı önünden kaçırıldı. Yüzüne kloroformlu bir bez bastırılarak arabaya bindirilen Perfetti, gözünü karanlık bir odada açtı. Perfetti serbest bırakılması için gerekli iki milyar lira ödenene kadar günlerce esir tutuldu. Fidyenin finanse edilmesi Brooklyn’in yarış programının darbe alması anlamına geliyordu. Sonuç olarak takım 1975’de Fransa Turu’nu koşamadı.
Büyük Turlarda takımın zafere en fazla yaklaştığı an Belçikalı Johan De Muynck’in Giro’yu 19 saniyeyle ikinci bitirmesiydi. Takım içi çekişmeler De Muynck’in kazanma ihtimalini baltaladı. Aynı ayın başında De Muynck, Tour de Romandie’yi takım liderini çileden çıkartmasına rağmen kazanmıştı.
Giro’da da De Muynck, takım lideri De Vlaeminck’in taşıdığı pembe mayoyu yaşanan bir kazadan faydalanarak omuzlarına geçirdi. Takımın içinde giderek artan gerilim Giro’nun 6’ncı etabında doruğa çıktı. Takip eden iki haftada yarış liderliği için De Muynck ve Felice Gimondi arasında amansız bir rekabet yaşandı; ancak Gimondi’nin takımından gördüğü destekle kıyaslandığında, De Muynck adeta tek başına yarışıyordu. Maglia Rosa adlı kitabında Herbie Sykes, takım menajeri Franco Cribiori’nin takımı De Muynck’un arkasında birleştirmeyi denedi, ancak De Vlaeminck’in bu teklifi reddettiği yazıyor. De Vlaeminck ilerleyen etaplarda bisikletini fırlatıp, Passo Manghen ormanına doğru koşarak yarışı terk etti. Aynı etapta Ronald De Witte, bağlı olduğu liderinin ayak izlerini takip etti ve yarışı bıraktı.
İtalyan basınında Brooklyn takımı, “Paramparça” sözcüğü ile kendine manşetlerde yer buldu. “Bunu söylediğime üzgünüm ama ihanete uğradım” diyor De Muynck. “Bence acı çekmelerine karşın De Vlaeminck ve De Witte etabı tamamlayabilirlerdi ama yapmadılar.”
Brooklyn’in pelotona veda ettiği 1978 senesinde De Muynck, Giro’yu Bianchi adına kazandı. Bisiklet içindeki varlığı sona ermiş olsa da ekip bugün bile talep gören Brooklyn tasarımlı mayolarıyla bir külte dönüştü. Aslında, film yapımcısı Spike Lee 1980’lerde, “She’s Gotta Have It” adlı filminde yer alan ve daha sonraları basketbol efsanesi Michael Jordan ile bir dizi Nike reklamında boy gösteren karakter Mars Blackmon’u yarattığında, Lee, Brooklyn takımına ait bir kep takıyordu. 1970’lerde kurulan bir İtalyan bisiklet takımı Amerikan reklamlarının en meşhur figürlerinden birine mi dönüşmüştü? Takımın kısa zamanda bisiklete bıraktığı akıllardan çıkmayan izin bir ispatı.