Specialized Vado 6.0’ın Cyclist Türkiye ofisine girişiyle hava bir anda değişiyor. Karşıdan olağanca haşmetiyle bize doğru yaklaşan Vado karşısında ister istemez ciddileşiyor, oturduğumuz yerde hazır ola geçiyoruz. İlk görüşte aşk mı dersiniz bilinmez, ama bir şey kesin, gözlerinizi ondan alamayacağınız bir gerçek. Zira Vado 6.0 en az, Amerikan bisiklet devi Specialized’ın ağır abileri Venge ve Tarmac kadar havalı bir bisiklet.
İlk başta dikkatleri üzerine çeken bisikletlerden oldum olası hoşlanmışımdır. Bu nedenle Vado 6.0’la da iyi anlaşacağımızı daha en başında tahmin edebiliyorum. Çalışma masamın hemen karşısına “park ettiğim” Vado’yu seyre dalıyorum. Mat gri kadro, ben buradayım diyen gidon, motosikleri aratmayacak jant ve lastikler, alın borusuna işlenmiş, markanın parlak siyah kabartmalı “S” logosu ve hatta göz alıcı bir detay olarak parlak siyah matara kafesi… Tüm bu tasarım Vado 6.0’ı, çarpıcı bir görünüme kavuşturuyor. Kısacası, Vado 6.0’da bir bisiklette olmasını isteyeceğiniz tüm özellikler mevcut, hatta fazlası da; çünkü Vado 6.0 bir elektrikli şehir bisikleti.
Türkiye pazarında elektrikli bisikletler kendilerine yeni yeni yer edinirken, Specialized Vado 6.0, serinin 3’üncü jenerasyon modeli olarak bizleri selamlıyor. Yeni Vado, mantalitesiyle uyumlu gayet anlaşılır bir slogana sahip: “Siz, sadece daha hızlısınız!”
Firmaya göre, elektrikli de olsa Vado 6.0’yla sürüş heyecanı ve keyfini kaybetmiyorsunuz. Aynı görüş, markanın sahibi Mike Sinyard tarafından da paylaşılıyor.
“Yoğun çalışan hayatlar, daha hızlı bisiklet ararlar” diyerek ikinci bir motto oluşturmuş. Söz konusu iki slogan sayesinde Vado 6.0’dan neler beklemem gerektiği konusunda zihnimde sağlam bir fikir ediniyorum. Ve çok geçmeden ben de kendi sloganımı yaratıyorum: “Hızlı bir bisiklet, ta ki ben de pedal çevirdikçe.”
Bisiklet sürmekten büyük keyif alan bir bisikletsever olarak Vado 6.0’ın sürüş hissiyatına özen göstermesi tamamıyla isabetli bir karar. Ancak her elektrikli bisiklette olduğu gibi Vado 6.0’dan da beni dik yokuşlarda desteklemesini bekliyorum. Alt borunun üstünde bulunan “power” tuşuna basıp, yeşil ışıkları yakmadan önce (Burada trafik lambasına atıfta bulunmuyorum, motor çalışmaya başladığında gerçekten ışıklar yeşile dönüyor!), Specialized mühendislerinin Vado 6.0’da bir önceki halefi 5.0’dan farklı ne gibi dokunuşlar yaptığına göz atmak istiyorum.
Specialized, 70 derecelik alın borusu açısı, düşük ağırlık merkezi, ön ve arka sokma mil akslarını “Body Geometry” adını verdiği kadro açıları sayesinde güçlendirdi. Bu sayede marka ağır elektrikli bisikletlerin jantlar, aks ve göbekler üzerinde yarattığı gerilmeyi en aza indiriyor.
Vado 6.0’ın Electrak lastikleri Specialized’in ses getiren lastik teknolojisi Gripton bileşimini içeriyor. Bu sayede lastikler sürücüye yumuşak ve esnek bir sürüş hissi vadediyor.
Vado 6.0, Kaliforniya merkezli firmanın son model şehir bisikleti olsa da, markanın dağ bisikleti Levo ile aynı motora sahip, ancak tamamıyla farklı bir bataryayla. Vado’nun aküsü, Tesla araçlarıyla aynı akü hücresine sahip, yalnızca Tesla’ya oranla daha az hücreye (40’a 7 bin) bulunuyor. Yeni Vado 6.0’ı test etmeden önce yeterli donanım bilgisine sahip olduğumuza göre inceleme kısmının en eğlenceli bölümüne geçebiliriz.
Kusursuz sürüş hissi
Madem ki Vado 6.0 bir şehir bisikleti, onu test etmenin de en iyi yolu, evden işe gitmek diye düşünüyor ve rotamızı Kadıköy’ün Yel Değirmeni semtine kırıyoruz. Anadolu Yakası’na aşina okurlarımız, Yel Değirmeni’nin dar parke taşlı yolları ve tabii ki yer yer eğimin %10’lara ulaştığı dik yokuşlarıyla anımsayacaktır. Kızıltoprak’taki Cyclist Türkiye ofisine kadar Vado 6.0’ı, düz yolda da test etme şansı yakalayacağım. Niyetim, Vado 6.0 hakkında tüm yönleriyle bir fikir edinmek.
Çalan alarm ile yeni bir güne ama her şeyden önemlisi yeni bir elektrikli bisiklet deneyimine uyanıyorum. Vado 6.0’la birkaç gün ve sürüş yapsam da gözümdeki görünüm harikası ilk günkü tazeliğini koruyor. Specialized’ın Echelon II model kaskını takıp, işe gitmek üzere apartmandan dışarı çıkıyorum.
Tüm elektrikli bisikletlerde olduğu gibi Vado 6.0 da normal bir bisiklete göre ağır bir bisiklet. Eğer asansörsüz bir apartmanda ikamet ediyorsanız ya koruma seviyesi yüksek bir kilit ile Vado’yu apartmanınızın içerisinde uygun bir yere kilitleyin ya da biraz kol kası yapmaya hazır olun.
Apartmanın sokak kapısından çıkmamla sert bir yokuş beni karşılıyor. Normal bir bisiklet olsa, ısınmamış bacaklarla böylesi bir yokuşu tırmanmayı göze almazdım, ama Vado 6.0 normal bir bisiklet değil. Yokuşun en dik yerinde Vado’ya atlıyor ve pedalları çevirmeye başlıyorum. Evet, Vado 6.0 sürüş hissini kesinlikle öldürmüyor, ama pedala uyguladığım her gücün karşılığını ekstra destekle geri ödüyor. Sonuç, bacaklarımda yokuşu hissetsem de terlemeden düzlüğe ulaşıyorum.
Bacaklarım dönmeye başladıkça Sport ve Turbo modları denemek üzere kendime yeni yokuşlar arıyorum. Söz konusu Yel Değirmeni olunca, bu konuda çok zorlanmıyorum. Gözüme kestirdiğim 700 metrelik ortalama %8 eğimli rampaya Turbo modda başlıyorum. Vado 6.0’ın motor desteği beni adeta pedala daha fazla güç vermeye teşvik ediyor. Buna bir de yokuş yukarı yanlarından 25 ile geçtiğim insanların şaşkınlığı (belki de bu sebeple Specialized Vado 6.0’a araba kornalarını aratmayacak bir zil eklemiştir) eklenince değmeyin keyfime.
Bu noktada bir parantez açıp, Vado 6.0’ın A sınıfı bir beyaz eşya kadar sessiz çalışan motoruna hakkını teslim etmeliyim. 250 watt ile pedal çevirme oranınızı %320’ye kadar artırabilen motor, otomobil hissine benzeyen pürüzsüz ve doğrusal bir hızla çalışıyor. Vado 6.0’ın 50mm’lik kilitlenebilir süspansiyonlu Suntour maşa yol kaynaklı çukur ve setlerin sönümlenmesinde başarılı bir iş çıkarıyor.
Aynı başarılı performans Vado 6.0’ın TRP Munich disk frenleri için de geçerli. Özellikle inişlerde verdiği frenaj güveni benim gibi ihtiyatlı bir sürücü için son derece önemli.
Yokuş tamamlanıp de düzlüğe geldiğimizde Vado 6.0 kendini bana bir kez daha hayran bırakıyor. Alaaddin’in uçan halısı gibi Vado 6.0 da düzde sessiz sedasız akıyor. Bana kalansa Moda sahilinde yanımdan bir film şeridi gibi geçip giden deniz ve kuşları seyretmek.