Yazı İrfan Türetgen
Beykoz’da GPS cihazımızı açtığımız bu rotada start noktamız olan bu ilçeye geldiğimizde zaten ısınmak üzere gereken ideal süreci tamamlamış durumdaydık. Beykoz içine henüz girerken Elmalı tabelasını takip ettiğimizde güneş ışınlarına geçit vermeyen sağlı-sollu yüksek ağaçlarla bezenmiş, sert olmayan %7 eğime sahip Beykoz Korusu tırmanışıyla rotamıza başladık. İlerideki daha sert yokuşların ısınma rutini olarak düşünüp fazla hızlanmadan, nabız olarak Zone 4 fazında hafif bir yüklenme ile başlamak yararlı olacaktır.
Zira bu tırmanış aslında Zerzevatçı köyünün sonunda biten toplamda 7 kilometrelik bir uzunluğa sahip. Kısmi olarak düzlüklere sahip olduğundan ortalama eğim %3 görünse de yer yer %14 değerlerini bulan tırmanışlarla süslüdür. Sahilden Zerzevatçı köyünün sonuna kadar ortalama 25 dakikalık bu segmenti “sweet spot training” olarak anılan, egzersiz yoğunluğu ile antrenman hacmini dengeleyen, kısa ama performansı geliştiren bir bölüm olarak değerlendirebiliriz.
“Sweet spot training” FTP değerinizin %90’ı veya maksimum nabız verinizin %80’i olarak baz alınabilir. Bu yoğunlukta tamamlamayı gayret etmenizi önereceğimiz 7 kilometrelik kısım, performansınızı ne kadar süreyle devam ettirebileceğiniz konusunda kendinizi tanımanıza fırsat verip, laktat (anaerobik) eşiğinizin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Verdiğimiz yüzdelerde yapacağınız sürüş esnasında kaslarda üretilen laktik asit artacak ve ek yakıt olarak kullanılacaktır. Bu süreç eşiğinizi de yükseltecektir.
Tepeye vardığınızda, geniş ve temiz asfalta sahip Riva yoluna bağlanacaksınız. Riva yönünde devam ederken hafif inişle nabzınız düşecek, soluklanma fırsatı bulacaksınız. Birkaç kilometre sonunda Mahmut Şevket Paşa Köyü tabelasını görecek ve yoldan sağa ayrılacaksınız. İniş bittiğinde kısa ama sert bir çıkışla tepeye vardığınızda önünüzde güzel bir iniş daha olacak.
Mahmut Şevket Paşa Köyü’ne inen bu temiz yol oldukça keskin virajlara sahiptir. Karşıdan aninden önünüze çıkabilecek araçları unutmadan, temiz asfaltta virajların tadını çıkarıp, bir yandan da kendinizin ve bisikletin (hatta lastiklerinizin) limitlerini test etmek, dönüş kabiliyetlerinizi geliştirmek için mükemmel bir fırsatınız olacaktır.
İniş sonunda artık köyün içindesiniz, bir ihtiyacınız varsa markete uğrayın, çünkü önümüzde epey bir yol boyunca bu fırsat olmayacak. Köyün içinden sağa dönünce Bozhane – Polonezköy yönünde girmiş olacaksınız. Zaten köye inerken birazdan tırmanacağınız yolu da sağınızda görüyor olacaksınız. Bu parkurun en güzel yanı araç trafiğinin oldukça az olmasıdır.
Köyü geride bıraktığımızda sağlı sollu kıvrılarak tırmandığımız yolda, daralan keskin dönüşlerle çevreyi izlemek oldukça keyif veriyor. Asfalt kalitesi çok iyi değil ama temiz yolu seçerek sorunsuz şekilde yola devam ediyoruz. Yol ikiye ayrılıyor önümüzde, sola girerseniz Öğümce üzerinden Bozhane ya da Riva’ya ulaşabilirsiniz. Biz sağdan devam edip Polonezköy güzergâhını kullanıyoruz. Bu noktada gariban, terk edilmiş köpeklerin bulunduğu beslenme noktaları var.
Dikkatli geçmekte fayda var, kimileri sizi umursamazken kimileri diş gösterebiliyor. Göz teması kurmadan, hatta onlara ses vererek, uzaylı değil de normal insan olduğumuzun mesajını yollayarak aralarından süzülüyoruz. Birazdan bir sapak daha çıkacak önümüze. Buradan sağa dönerek Polonezköy yolundan ayrılıyoruz, burnumuz yine Beykoz’a dönüyor.
Keskin 2-3 viraj ve dik inişle bol ağaçlı güzel bir yoldayız tekrar. Bu rotanın en sert fakat kısa yokuşu geliyor karşımıza. Bu 1 kilometrelik tırmanışın en sert kısmında %15’e varan eğim sonlara doğru azalıyor ama dik başladığı için canımıza okuyor.
Kazanım açısından son fırsatımız olacağından, bu kısa segmenti tam güç çıkmanızı öneriyoruz. Aerobik eşiği hedef alarak çıktığımız bu yokuş ardından bu yoldan ayrılmadan Acarlar’a varıyoruz. Buradan Beykoz’a inebileceğiniz gibi, varış noktanıza göre Üsküdar için Anadoluhisarı’na da inebilirsiniz. Artık güzel bir öğün yemeği hak ettik, protein ve karbonhidrat olarak dengeli bir seçimle kaybettiklerimizi yerine koyma zamanıdır.
