Yazı Felix Lowe İllüstrasyon Steve Millington
Eğer Fransa Bisiklet Turu rotasını tasarlıyor olsaydınız, nerelere uğramasını isterdiniz? Tamamıyla Fransa sınırları içerisinde mi kalmalı yoksa diğer ülkeleri de ziyaret etmeli mi? Klasik yolları mı kullanırdınız, yoksa yeni ve keşfedilmemiş mekanlar mı araştırırdınız? Kaç tane zamana karşı olmalı? Tour ne kadar uzun olmalı? Ne kadar zor? Hangi istikamet? Etaplar arasında ne kadar transfer olmalı?
Belki de en önemli soru şu olmalı: Tour’u kime uygun tasarlıyorsunuz? İzleyiciler? Yarışçılar? Sponsorlar? İş ortakları? Coğrafik, finansal, lojistik ve teknik kısıtlamalarla herkesi memnun edecek Tour rotası çözümü zor bir testtir.
Tour rehberi
Amaury Sport Organisation, daha iyi bilinen adıyla ASO, Tour de France’ın sahibi ve organizatörüdür; ancak işler UCI’nin belirlediği kurallar dahilinde ilerler. 1990’dan beri sporun yönetici organı UCI, modern Büyük Turlar’ın kodlarını belirledi; en önemlisi uzunluk (15-23 gün; maksimum 3,500km; her etap mak. 240km), zamana karşılar, bölünmüş etaplar (1970’den beri yasak) ve dinlenme günleri (iki adet).
Duyması şaşırtıcı ama dünyanın en büyük bisiklet yarışının yollarını yalnızca iki adam belirliyor. 2007’den beri ASO’nun şefi ve Fransa Turu’nun direktörü Christian Prudhomme’u tanıtmaya gerek yok; ancak yarış direktörü ve orta sınıf zaferleriyle eski bisikletçi – yedi kere Tour koşmuş, sıfır etap galibiyeti; en iyi derecesi 59’unculuk olan Thierry Gouvenou’yu tanımıyorsanız sizi mazur görebiliriz.
“Prudhomme gururla deklare ediyor, ‘nerede irade varsa, orada bir yol bulunur – hatta bu yol bozuk asfalta sahip ve yalnızca iki metre genişliğinde olsa bile“
“Aynı anda birkaç ardışık rota üzerinde çalışıyoruz. Tek dogmam dogmamın olmamasıdır” diyor eski bir gazeteci olan Prudhomme. “Thierry rota için bir keşif turu yapmadan önce tırmanışların bir kısmını ana hatlarıyla taslağa çiziyorum” diyor Prudhomme.
Kişisel bilgilerini GPS, Google Earth ve Strava ile harmanlayarak çalışan Prudhomme ve Gouvenou ikilisi, her başlangıç ve finiş merkezini ayrıntılarıyla belirliyor. Onay ise üçüncü adam, – Mösyö Varış olarak bilinen – asıl işi son birkaç kilometrenin fizibilitesini incelemek olan Stephane Boury’den geliyor.
“Lojistik ve teknik personelden gelen ‘hayır’ cevabı bizi durduramaz” diyor Prudhomme, “ama Thierry gibi eski bir bisikletçiden gelen ‘hayır’ göz ardı edilemez.” Prudhomme 2011 yılında Galibier zirvesinin, 2015 Mur-de-Bretagne’ın, ek olarak 2012’de Korsika Grand Depart’ın, Boury’in öncülleri tarafından yapılmasının imkansız olduğunun söylendiğini alıntılıyor.
Prudhomme, Tour’un sadece geçtiği ülke ve şehirlerde kiracı olduğunu vurgulamakta istekli. “Her istediğimiz yere gidemeyiz” diyor Prudhomme. “Biz sadece konut sahipleriyiz ve yerel yetkililer tarafından kabul edilmeye ihtiyacımız var, onların katılımı olmadan biz bir hiçiz.”
Nihayetinde, Tour büyük bir iştir: Yılda yaklaşık bir etaba ev sahipliği yapmak için 50.000 €’yu, bitiş kenti olmak için ise 80.000 €’yu gözden çıkarmış şehirlerden yaklaşık 250 başvuru geliyor. Bu nedenle Prudhomme nadiren bisikletçilere rota hakkında fikir danışıyor: “İletişim bilgilerine sahip olduğum bisikletçilerin yanında 600 tane de politikacı var. Hızlı arama listemde ise bölüm başkanları, diğer bölge temsilcilerinin dörtte üçü ve 300 belediye başkanı var.”
Prudhomme gururla deklare ediyor, “nerede irade varsa, orada bir yol bulunur – hatta bu yol bozuk asfalta sahip ve yalnızca iki metre genişliğinde olsa bile.” Ancak Prudhomme Tour rotasının yalnızca organizatörlerin iradesine bağlı olmadığının altını çiziyor.
Grand Depart’ı seçmek
Ara sıra yabancı kentlerden başlayan Tour, ASO’nun kasasını doldururken, Fransa Turu’na da yenilik getirdi. Ama yarış düz yol etapları veya prolog ile başlamalı mı?
1967’de ilk ortaya çıkışından itibaren prologlar (8km ya da daha az saate karşı) ya da kısa zamana karşılar 2007’ye kadar koşuldu. O zamandan beri ise sadece dört kez sahne aldılar; bu da Tour’un etap seçiminde düz yol etaplarına doğru bir kayma olduğunu gösteriyor – sprinterlere Tour’un erken aşamalarında sarı mayoyu giyme şansı vermek.
“Prolog gerçekten de genel klasmanı sarsabilir ve ilk günden bir hiyerarşi yaratabilir. Açıkçası, yarışa başlamak için bundan daha iyi bir yol olamaz” diyor BMC’den Richie Porte.
Bu noktadan hareketle, yarış rotası yüksek oranda Grand Depart’a ev sahipliği yapmak için gerekli 2 milyon €’yu kimin ödediğine bağlı. “Fransa’nın coğrafyası göz önünde bulundurulması gereken bir engel. Bu nedenle en azından, yarışın nereleri ziyaret edemeyeceğini biliyoruz” diyor Prudhomme. “Tour’un aşina bölgeleri Normandiya ve Breton kadar olmasa da, her Fransa bölgesinin beş yıl içinde en az bir kez temsil edilmesi gerekli” diye ekliyor Prudhomme.
“Hinault ve Anquetil gibi Fransa bisikletinin yıldız isimlerinin yetiştiği topraklar olduğu için Breton ve Normandiya bölgelerine düzenli gitmeliyiz” diye ekliyor Prudhomme. Bu bölgeler aynı zamanda Prudhomme’un ‘olmazsa olmaz’ dediği 1910’dan beri Tour’da yer alan bir gösteriye en uzak yerleşkeler: Dağlar.
Dağları seçmek
“İdeal Tour içerisinde Alpe d’Huez olanıdır – şüphesiz” diyor yazar Peter Cossins. Yakın zamanda çıkardığı kitabında Alplerin 21 firketesini inceleyen bir adam için şaşırtıcı olmayan bir yorum, ama ‘eşsiz atmosferi’ nedeniyle ‘ikonik’ Alpe d’Huez’i es geçemeyeceğiz iddiası tüm çağdaşları tarafından paylaşılmıyor.
“Alpe d’Huez mükemmel olduğu için dünyanın en meşhur tırmanışı değil. Ünlü çünkü yarış günü gelip çattığında bir festival alanına dönüyor – tanıdık bir festival alanı“
Bisiklet gazetecisi ve Mountain High kitabının yazarı Daniel Freibe, kalabalığın Alpe d’Huez’i özel kıldığını ama tırmanışın ‘idare eder’ olduğunu belirtiyor. Bu arada Faster ve Re: Cyclist kitabının yazarı Michael Hutchinson, Alpe d’Huez’in eğim grafiğini ‘kolay’ olarak yorumluyor.
Tour’u Alpe’in kıvrımlı dönüşlerine sık sık geri getiren şey gelenek ve beklentidir. Fransa’da yaşayan Kanadalı bir amatör bisikletçi olan Will, popüler bloğu cycling-challenge.com’da ‘Alpe d’Huez’den daha iyi 100 tırmanış’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.
“Diğer tırmanışlar her sene kullanılırken, Tour’da hiç kullanılmayan çok sayıda harika yolun olduğunun altını çizmek istedim” diyor Will Cyclist’e. Will, Fransa Turu’nun tarihsel olarak söz konusu tırmanışlar olduğunda büyülü karışımı tutturamadığına inanıyor. “Sorun şu ki insanlar benzerlikleri sever” diyor Will. “Alpe d’Huez mükemmel olduğu için dünyanın en meşhur tırmanışı değil. Ünlü çünkü yarış günü gelip çattığında bir festival alanına dönüyor – tanıdık bir festival alanı.”
Alpe d’Huez’den daha güzel olan ama Tour rotasında yer almayan görkemli Gorges du Verdon, Col de Vaumale (Will’in favori sürüş rotası) veya diğer dünyaca ünlü Route des Lacs (yakınındaki Tourmalet’ten daha yüksek) gibi pek çok güzel tırmanış olduğu kesin. Öyleyse neden bu karışımdan faydalanılmıyor?
İlk olarak, bu yolların pek çoğu sıkı idari düzenlemelerin olduğu, – dar tünellerden bahsetmiyoruz bile, Tour’un geçişine imkan tanımayan ulusal parklarda bulunuyor. Örneğin, Alpe d’Huez’in yakınındaki Col de Sarenne’de yerleşik marmot popülasyonun döngüsü, bisiklet yarışından da önce gelen en önemli öncelik.
Bir de para meselesi var. Avrupa’nın önde gelen kayak merkezi olarak Alpe d’Huez, kolaylıkla gerekli ödemeleri gerçekleştirebilir. Diyelim ki ekolojik tartışmalar giderildi, yine de Route des Lacs’ın bir etap bitimine ev sahipliği yapabilmesi için sakin Saint Lary Soulan beldesindeki tesisin nakit parayı ödemesi gerekir – tıpkı 2011 Galibier için Serre Chevalier’in yaptığı gibi.
Para bulunabilseydi bile, geriye Tour’un genişleyen teknik bölgesini, yalıtılmış bir çıkmaz sokağa sokma görevi kalacaktı. Bu tip lojistik sorunlar tam olarak yarışın neden Malaucène’den değil de sadece Bedaion’den Ventoux’a çıktığının cevabı. Bu aynı zamanda Prudhomme’un neden Massif Cental’in mitik Puy-de-Dome’unu – en son 1988’de tırmanıldı – eski haline getirme rüyasının birçok kez başarısız olduğunu açıklıyor.
Basit tırmanış seçeneklerinin ötesinde, çok sayıda dağ zirve finişinin olduğu rotalar kötü rota planlamasının bir işareti olarak görülür. “Profesyonel bisiklet zirve finişleriyle obsesif hale geldiğinden beri fazlası her zaman hayal kırıklığı yarattı” diyor Friebe. 1952’deki yarışın ilk zirve finişinden itibaren tek taraflı bir yarış koşulduğunu not edin. Fausto Coppi Alpe d’Huez, Sestriere ve Puy-de-Dome’da zafere ulaşan isimdi.
Friebe’ye göre zirve finişi genel klasman favorilerinin yarış boyunca enerjilerini en büyük tırmanışa saklamak için muhafazakar yarışmalarına neden oluyor: “Her şey belirli bir taktik doğru üzerine planlanıyor ve herkes zombi gibi bu taktik etrafında sürüyor.”
Zamana karşıyı seçmek
Belki de zamana karşı diğer tüm disiplinlerden daha fazla yarış izleyicilerinin görüşlerini ikiye böler. Eski bir zamana karşıcı Michael Hutchinson bile, 1980’lerdeki rotalarda zamana karşıların – her turda ortalama 212.5km – aşırı olduğunu itiraf ediyor. Bunun anlamı geçmişte Tour’da başarı, zamana karşı yeteneğine bağlıydı; yine de son 10 yılda yalnızca iki kere 100km’den fazla zamana karşı etabı koşuldu. En aşağı noktaya ise TT’lerin (bireysel zamana karşı) sıkıcı olduğu gerekçesiyle yalnızca 36 kilometre koşulan 2007 Tour’da erişildi.
Prudhomme’un dediği gibi, “TT etaplarını sevenlere oranla dağ etaplarını sevenlerin sayıca fazla olması tesadüf değil.” Pek çok bisiklet izleyicisinin ilgisini cezbedemese de, hala TT’leri Büyük Tur’ların bir parçası olarak tutma üzerine ateşli bir tartışma var. Hutchinson ‘Cinderella disiplini’ olarak adlandırdığı zamana karşıları genel klasmanı yeniden ayarlayan ve bir miktar belirsizlik yaratan bir ‘paha biçilemez yetenek’ olarak tarif ediyor. Daniel Friebe bile TT’de zaman kaybeden yarışçının ertesi gün muhtemelen daha radikal şeyler deneyeceğini kabul ediyor – haliyle ortaya daha iyi bir yarış çıkacak.
Aynı şekilde, Prudhomme ortaya çıkabilecek büyük farkların tamamıyla farkında. “30km üzerinde bile bir zamana karşı, yarışı altüst edebilir” diyor Prudhomme. Görünüşe göre, 139km’lik zamana karşıların olduğu – 1947’den Tour tarihinin en uzunu – artık uzaklarda kaldı ama Hutchinson’ın ‘gerçek bir zamana karşıyı Rubik küpü olarak tarif ettiği’ iki yıl önceki Megève TT gibi değişken profildeki daha kısa zamana karşılar ön plana çıkıyor.
“Takım zamana karşılar yarışları domine ettiği 1927’lerden bu yana Tour’un bekası için azaltıldı ama hala kendilerine has bir yere sahipler”
Takım zamana karşılara gelince, 1978’de olduğu gibi, 153km’lik zamana karşılara şimdilerde şahit olmak oldukça zor. Daha da tuhaf olan, 1927 ve 1928’de yapılan deneydi; bu da yarışmanın büyük bir kısmını, sıkıcı düz ve uzun etapları engellemek için takım zaman-karşı şeklinde yapılmasıydı. Bu fikirden kısa bir süre sonra dönüldü ve TTT (takım zamana karşı) nadiren bir Tour’un en önemli parçası oldu. Ama hala ‘sporumuzun disiplinlerinden biri’ ve bu yüzden de Porte’nin BMC yöneticisi Jim Ochowicz’e göre değerli bir yeri var. Böyle demesinde BMC’nin çifte takım zamana karşı şampiyonu olmasının payı tartışılabilir.
Bitiş noktasını seçmek
Ochowicz bile 1975’ten beri Champs-Elysees’de son bulan Fransa Bisiklet Turu’nun ikonik finalinin övgüsünde yalnız değil. Ochowicz, ‘Paris asla vazgeçilemez’ diye vurgularken, Hutchinson yarışın geleneksel geçiş töreni olmaksızın eskisi gibi olamayacağı kanısında.
Tour’un kurucusu Henri Desgrange yalnızca bir kişinin bitirebileceği zorlu rotalardan mutluluk duyacaktır – ama bu süpürge aracının içinde kalabalığa neden olabilir.
“Tour’un böylesi büyük bir şehrin içinde kaybolduğunu hissediyorum, biraz yarış halktan kopmuş gibi geliyor bana; steril bir etap” diyor Friebe, Vuelta ve Giro’nun çeşitli kasaba ve şehirlerde bitirme eğilimini gerekçe göstererek.
Paris’in son etap olmasının en büyük zorluğu sondan bir önceki gün uzun bir transfer gerekliliği. Günler geçtikçe Tour etapları bir noktadan bir noktaya şekline döner. 1960’daki ilk 150 kilometrelik transfer baraj kapaklarını ardına kadar aralarken, onu 1982 yılındaki 2.000km’lik pedal basmadan yapılan yolculuk takip etti. Bugünlerde bir etabın bittiği noktada ertesi gün diğerinin başlaması nadir görünen bir şey. Bu durum 2016’da iki kere meydana gelmişti.
Alplerin Pireneler üzerindeki görece refahı – Tour’un saat yönünde ve saat yönünün tersi yönüne değişkenlik gösteren rotaları unuttuğu anlamı taşıyor: Bu yıl, Alpler’i içeren dördüncü ardışık Tour’u işaret ediyor, ASO’nun zirve seçimi. “Bir alışkanlığa dönüşüyor” diyor Hutchinson. “Saat yönünde başka bir Tour yapacaklar mı merak ediyorum?”
Felix Lowe, bir sonraki görevinin Tour de France yarış direktörülüğü olmasını uman, Eurosport blog yazarıdır.
EN BÜYÜK BÜYÜK TUR
Yıllar boyu bazı çarpıcı rotalar
1937
Kurucusu Henri Desgrange’ın ardından ilk Fransa Bisiklet Turu üçü kendi içinde üçe ayrılmış sekiz bölünmüş etaptan oluşuyordu. Bu şu anlama geliyor; toplamda 31 etap galibi vardı. Fransız Roger Lapebie dişli kullanımına izin verilen ilk Tour’u kazandı.
1951
Fransa’nın kenar bölgelerinden yola çıkan ve iç bölgelesi Massif Central’a doğru yol alan Fransa Turu, İsviçreli maestro Hugo Koblet tarafından kazanıldı.
1979
1904’ten bu yana yalnızca iki Alpe d’Huez etabıyla en kısa rota olan Tour. Acımasız edisyonda 225km Pireneler’de koşulan beş bireysel zamana karışı ve iki takım zamana karşıyla birlikte toplamda 342km saate karşı etap vardı. Bernard Hinault tarafından kazanıldı.
1987
Berlin’den prolog ile başlayan yarış şehrin 750’nci yıl dönümünü kutluyordu. 4,231km’lik rekor sayıdaki etap sayısıyla (25) , sadece tek bir dinlenme günü ile dokuz HC kategori tırmanışa karşın yarış dar bir zaman farkıyla Stephen Roche tarafından kazanıldı.
1992
Avrupa Birliği’ni yaratan Maastricht Antlaşması’nın imzalanmasını anmak amacıyla yarış rekor sayıda ülkeyi dolaştı (Fransa, İspanya, Belçika, Hollanda, Almanya, Lüksemburg ve İtalya) ve neredeyse 4,000km uzunluğundaydı.
Tour de İstatistik
Her rakam bir hikaye anlatır
5,745km
En uzun rota (1926)
2,428km
En kısa rota (1903)
25
En fazla etap ve bir prolog (1987)
8
En çok bölünmüş etap sayısı, üçe
bölünmüş üç etap da dahil (1937)
84%
En düşük bitirme oranı (1919’da 69 başlayandan sadece 11 bitiren)
9
En fazla zirve finişi (2015)
7
En fazla zamana karşı etap sayısı, toplamda
342km (1989)
36km
En düşük zamana karşı kilometresi (2017)
139km
En uzun zamana karşı etabı (1947)
1km
En kısa prolog etabı (1988)
16
En çok TTT etabı sayısı, toplamda
2,940km (1927)
285km
En uzun TTT etabı (1927 ve 1928)
2,073km
En fazla toplam transfer mesafesi (1982)
253km
Savaş sonrası en uzun başarılı kaçış
(Albert Bourion, 1947)
8
Tek yılda en fazla etap (Charls Pellllllissier, 1930; Eddy Merckx, 1970 & 1974; Freddy Maertens, 1976)
1
Kariyerlerinde tek bir etap galibiyeti olmadan genel klasman şampiyonluğu yaşayanlar (Roger Walkowiak, 1956)
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!