MAYOLARIN ÖYKÜSÜ – NO10: BIANCHI

MAYOLARIN ÖYKÜSÜ – NO10: BIANCHI

Yazı Giles Belbin  Fotoğraf  Danny Bird

Mayıs 1911’de Giro d’Italia’nın üçüncü edisyonu Roma’da başladı. Bianchi bisikletçileri Giro pelotonunda 1909’dan beri yer alıyordu. Giovanni Rossignoli birkaç etap zaferini ve genel klasman üçüncülüğünü ilk yarışta Bianchi formasıyla kazandı, bir sonraki sene ise takım hem üç etapta üçüncülük hem de genel klasmanda dördüncülüğünü kazanarak Giro’ya iyi bir dönüş yaptı. Bu başarı, Bianchi’ye binen Ezio Carlaita’nın bir eseriydi. 

İtalya bisiklet sahnesinde bol kazançlı sözleşmeler verilmez, kazanılır. Bianchi sahip olduğu değeri ulusal bazda göstermek için Giro’yu kazanmak niyetindeydi, bu nedenle 1911 sezonunda kendini ispatlamış bir şampiyon olan Carlo Galetti’yi takıma aldılar. Milanolu bisikletçi ‘Kanalın Sincabı’ olarak adlandırılıyordu ve Bianchi’nin rakibi olan Atala takımının 1 – 2 -3 yaptığı 1910 Giro’da şampiyonluğu kazanmıştı. Artık Carlo, Bianchi’ye çok istedikleri zaferi getirmek için formaları değiştirmişti.

1911 Giro’su ilk defa Alp’lere çıkıyordu, Sestrière’ye ilkbaharda yağan kar yağışı, bölgede yürümeyi dahi güçleştirmişti. Galetti etabı ikinci sırada bitirerek, bir sonraki gün öne geçmeden önce, yarışın takım arkadaşı Rossignoli ile ortak liderliğini yaptı. Galetti sondan bir önceki etap Napoli’de pelotonun arasına dalan korkutucu bizon sürüsüne rağmen üstünlüğünü yarışın biteceği Roma’ya kadar korudu. Galetti bu sonuçla tarih kitaplarına İtalya Turu’nda iki şampiyonluğu üst üste kazanan ilk bisikletçi olarak girdi ve bunu yaparken de Bianchi’ye ilk büyük galibiyetini verdi.

Tarih yazılıyor 

Bianchi takımının hikayesi ilk olarak Milano’da yazılmaya başladı. 1865 yılında doğan Edoardo Bianchi erken yaşlarda ailesini kaybetti. Martinitt yetimhanesinde hayatına devam eden Edoardo, sekiz yaşından itibaren demirci olarak çalıştı. Zamanla farklı atölyelere geçen genç Edoardo kendi küçük bisiklet mağazasının arkasında hassas aletler ürettiği kendi işini 1885 yılında kurdu. 

Bianchi bisiklet üretimine geçti ve kısa sürede bisiklet tasarımlarıyla ön plana çıktı. Edoardo, John Boyd Dunlop’ın havalı lastiklerinden fayda sağlayan ilk kişilerden biriydi ve beş yıl içinde Bianchi iki kat daha büyük bir tesise taşınmak zorunda kaldı; bu onların büyüme hızını gösteriyor.

Edoardo yaptığı yeniliklerden Monza’da Kraliçe Margherita’ya kendisinin tasarladığı ve ürettiği bir bisiklete binmeyi öğretmek için kraliyet villasına davet edilmesine kadar iş dünyasında başarılarla geçen 10 yılı geride bıraktı. Sonuç Bianchi markasının kraliyet mührü ile onaylanması oldu, bisikletlerin popülaritesi gittikçe artıryordu.

Hızla geçen dört yılın ardından Bianchi pro bisikletçilere sponsor oldu. Haziran 1899’da Gian Ferdinando Tomaselli, Vincennes velodromunda düzenlenen iki kilometrelik bir yarış olan Gran Prix de Paris’yi koştu. “Tomaselli için yükselen alkış ve tezahüratlar ancak soyunma odasına dönndüğünde son buldu” diye rapor ediyordu Fransa’nın günlük gazetesi Le Petit Parisien. Bianchi profesyonel bisiklet üreticisi olarak ilk galibiyetini kutlarken, Tomaselli, İtalya’ya 8.000 frank daha zengin biri olarak döndü.

Galetti sondan bir önceki etap Napoli’de pelotonun arasına dalan korkutucu bizon sürüsüne rağmen üstünlüğünü yarışın biteceği Roma’ya kadar korudu.

Daha fazla galibiyet orijinal ‘şampiyonların şampiyonu’ Costante Girardengo ve Gaetano Belloni gibi büyük zaferler elde eden, döneminin en büyük isimleri eşliğinde göz alıcı bir tarzda geldi. Girardengo 1918 Milan – San Remo yarışını finişe 180km varken yaptığı solo atakla kazandı. Girardengo’nun yarışı ikinci sırada bitiren takım arkadaşı Belloni ile arasındaki zaman farkı 13 dakikaydı. Saygı gören bir bisiklet gazetecisi olan Pierre Chany daha sonradan bu farkı “yüce” olarak tanımlayacaktı.

En iyilerin en iyisi

Eğer Girardengo Bianchi adına yarışan ilk ‘şampiyonların şampiyonu’ysa, 1940 ve 1950’lerde takım bir diğer şampiyonların şampiyonu ile özdeşleşmişti: Fausto Coppi.

 1918’de Girardengo’ya benzer şekilde Coppi Bianchi formasıyla ilk büyük zaferine Milan – Sna Remo’nun 1946 edisyonunda ulaştı. Yarışın başlangıcından 50km sonra Coppi bisiklet aklını devreye sokarak günün ilk kaçış grubunun içine dahil oldu. Turchino Geçidi zirvesinde tünelden çıkıldğında Coppi yarışın en önünde yalnızdı. Yarışın yarısından fazlası bitmemişti ama görev başındaki usta Coppi her pedal darbesiyle liderliğini arttırıyordu. 

Efsaneye göre, kalabalık bir kafede insanlar yarışı radyodan dinlerken bir ses Coppi’nin geldiğini haykırdı. Coppi öyle avantajlı bir konumdaydı ki kafeye geldi, kahvesini içti ve sakince hesabı ödeyerek yolunda devam etti. Coppi o gün yarışı 14 dakika farkla kazandı ve hatta radyo sunucusu diğer yarışçıyı beklediği süre içerisinde radyodan müzik yayını yapmak zorunda kaldı. 

“O, cesaret etti ve kazandı” ertesi gün La Stampa’nın başlığı böyleydi. 

Bianchi zamanla stiliyle ün yaptı (Pablo Picasso kendi Bianchi bisikletini sanat tarihinin en saf ve güzel heykeli olarak tarif ediyordu), bu nedenle Coppi marka için kusursuz bir yüzdü. O, zarafet ve duyguları ile yarıştı. Andre Leducq, Coppi’yi suluboya resim yapan bir artist gibi bisiklet sürerdi diyerek tanımlıyordu.

Coppi dört Giro şampiyonluğuna ulaştı, Milan – San Remo’yu üç defa kazandı, Tour of Lombardy’de beş defa mutlu sona ulaşırken, Paris – Roubaix ve gökkuşağı mayoyu Bianchi renkleriyle birer kez elde etti. Coppi aynı zamanda Fransa Turu’nu iki kez kazanırken, 1949 ve 1952’de Giro/Tour dublesi yaptı.

Onun 1949 Giro galibiyeti büyük rakibi Gino Bartali’yi yok eden beş Alpin geçişi boyunca ünlü dokuz saatlik itiş kakışın ardından geldi. Bianchi ile eşanlamlı hale gelen Coppi, en büyük eforunu harcadığı ertesi gün manşetlere ‘Coppi’nin başyapıtı’ başlığıyla çıktı.

Efsaneye göre, kalabalık bir kafede insanlar yarışı radyodan dinlerken bir ses Coppi’nin geldiğini haykırdı. Coppi öyle avantajlı bir konumdaydı ki, kafeye geldi, kahvesini içti ve sakince hesabı ödeyerek yolunda devam etti.

Bianchi formasını giyen diğer büyük isim, Giro, Dünya Şampiyonluğu, Milan – San Remo ve Lombardy’yi takımla kazanan Felice Gimondi’ydi. 1998’de Giro/Tour dublesini gerçekleştiren son bisikletçi olan Marco Pantani de bunu Bianchi takımıyla başardı.

Bugün, WorldTour takımları LottoNL-Jumbo geleneği sürdürüyor. Bisikletler artık Coppi, Gimondi ve Pantani yıllarıdnan çok farklı olsa da, ünlü Celeste rengi zamana meydan okuyor.

Bu forma Belçika’nın Boom şehrindeki yeni Bisiklet Deneyim Merkezi’nde sergilenecek olan Paul Van Bommel’in bisiklet hatıra koleksiyonunun bir parçasıdır. Detaylar için deschorre.be/develodroom.html. 

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir