Bizimle iletişime geçin

Haberler

VİETNAM’DAN TÜRKİYE’YE 12 BİN KİLOMETRE BİSİKLET SÜRDÜLER

Vietnam’dan başladıkları 12 bin kilometrelik bisiklet turunu Messe Frankfurt’un desteği ile Türkiye’de sonlandıran Fransız kardeşler Joseph ve Rafael ile firmanın İstanbul ofisinde bir araya gelerek altı ay süren yolculuğu dinledik

Röportaj Özge Seçkin

Cyclist Türkiye: Öncelikle sizleri tanıyalım istiyoruz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Raphael: Adım Rafael, 25 yaşındayım. Mühendisim ve daha önce Kolombiya’da çalışıyordum.

Joseph: Ben de Joseph, Raphael’in kardeşiyim. 23 yaşındayım ve bir buçuk senedir Vietnam’da yaşıyorum. Okulum ve eğitimim bittikten sonra Vietnam’a gitmeye karar verdim ve burada azınlıklar için birtakım çalışmalarda bulundum.

Sonra bir gün kardeşimi aradım ve Vietnam’dan Fransa’ya bisiklet sürmek için bana eşlik edip etmeyeceğini sordum. O da tabii ki evet dedi ve Vietnam’a yanıma geldi. Böylece yolculuğumuz başlamış oldu.

Cyc: Yola çıkma süreci nasıl ilerledi?

R: Önce Vietnam’ın kuzeyinde yer alan Oşimin şehrinden yola çıktık. 1 Aralık 2018 tarihinde yola çıktık. Gün gün şehir şehir bisikletimizle yol aldık.

En son durağımız olan Gürcistan’ı da geçtikten sonra tüm Karadeniz’i dolaşarak İstanbul’a ulaştık. Buradan da Fransa’ya kadar olan yolumuza devam edeceğiz. Günde 100 km sürerek tahmin ediyoruz ki 2 ay içinde günde evimize (Fransa) ulaşmış olacağız. Tabii mola vererek, dinlenerek.

J: Tahmin ediyoruz ki şu ana kadar yola çıktığımızdan beri 12.000 km yol kat ettik. Normalde Pakistan’ı ve İran’ı da geçecektik. O arada ben hastalandım ve vize almak çok zorlaştığı için Gürcistan’a mecburen uçakla gelmek zorunda kaldık.

Yeni bir proje olarak da gittiğimiz ve geçtiğimiz yerlere 10.000 adet meyve ağacı dikerek geçmeyi planlıyoruz. Asıl projemiz de bu diyebiliriz. Vietnam, Tayland, Myanmar, Hindistan gibi yerlerden geçerken bu planımızın bir kısmını hayata geçirdik.

Fransız kardeşler Joseph ve Rafael Molcard, Messe Frankfurt firmasının desteğiyle Vietnam’dan başladıkları 12 bin kilometrelik turlarını İstanbul’da sonlandırdı.

Türkiye’de de bu konuda bize destek olacak bir sivil toplum kuruluşu ile iletişime geçebilirsek burada da hayata geçirmeyi istiyoruz. Umuyoruz ki bu gezimiz sonunda 10.000 ağaç dikmeyi başarmış olacağız.

Cyc: Tura çıkmadan önce ne gibi hazırlıklar yaptınız? Yanınıza neler aldınız ve bisikletinizi bu tur için nasıl hazırladınız?

J: Tura çıkmadan önceki hazırlık süreçlerimiz aslında kolay oldu. Çünkü Vietnam’da bir şirket bize bisikletimiz ve yanımıza almamız gerekenler konusunda sponsor oldu. Bisikletlerimizin markası Trek 807 idi. Sponsorumuz olan firma, bisikletlerimizi her şeyiyle hazırladı ve bize teslim etti.

Biz de bu süreçte forumlardan internetten araştırmalar yaptık. Nelere ihtiyacımız olabilir, neler gerekir diye. Bisiklet gruplarına sorular sorduk. Neler almamız gerekir diye onlar bize bilgi verdi ve yardım ettiler.

R: İkimizin bisikletlerinde arkada ikişer çanta vardı. Bu çantalara kıyafetler, kamp eşyaları, bisiklet tamir parçaları gibi önemli ufak şeyler ve mümkün olduğunca az eşya alarak yola çıktık.

Cyc: Tura çıkmak istediğinizi ailenize söylediğinizde verdikleri tepki ne oldu?

J: Ailemiz bu durumu inanılmaz buldu. Biz beş erkek kardeşiz ve bir de küçük kız kardeşimiz var. Ailemiz çok mutlu oldu, çünkü çok güzel bir deneyim olacağını biliyorlardı. Babam da motorcu ve bu işi yapmamız için bizi çok destekledi. Haritada bir sonraki yeri seçerken nereye gitmemiz gerektiği konusunda dahi bize yer yer yardımcı oldu.

Cyc: Tur boyunca ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Yaşadığınız en büyük zorluk ne oldu?

  R: Bisiklet sürmek bizim için çok zorlayıcı olmadı çünkü ikimiz de sportif kişileriz. 100 km bisiklete binmek bu anlamda bizi çok zorlamadı. Fakat bütçemiz olmadığı için her gün farklı bir yerde kalmak durumu inanılmaz zordu. Tren istasyonunda uyan, kamp yap bunlar biraz zor oldu bizim için. Çünkü 100 km sürüşten sonra yorgun oluyorsunuz ve dinlenmek istiyorsunuz, farklı bir yere gitmeden önce dinlenmeniz, enerji toplamanız gerekiyor.

Konaklayacak yer bulmak ve her gün bir yerden bir yere gitmek gerçekten çok zor. Bazen bizi evlerinde misafir eden ailelerin yanında kaldık. Bizi çok arkadaşça karşılayan insanlar oldu.  Sürüşten ziyade işin bu kısmı mental olarak bizi en çok zorlayan nokta oldu fakat neyse ki iki kişiydik, bu pek çok şeyi kolaylaştırdı ve birlikte olmak birçok şeye katlanmayı sağladı.

J: Bu bizim ilk uzun rotamızdı ve bir sürü güzel anı yaşadık. Biz Avrupalıyız ve farklı bir kültürümüz var. Geçtiğimiz yerlerde örneğin Hindistan’da bir sabah gözümüzü açtık ve biz uyurken başımıza toplanmış kalabalık bir grup insanın bizi seyrettiğini gördük. Ne yaptığımızı anlamaya çalışıyorlardı.

Daha önce çok seyahat ettik ama hiç bisikletle bu kadar uzun yol kat etmemiştik. Bu şekilde çok fazla şey görme şansımız oldu. Bütün kültürlerden, geçtiğimiz yerlerden farklı farklı şeyler öğrenebildik. Yeni bir sürü şey öğrendik. Hatta gittiğimiz bir çok yerde o yöreye ait yerel dilleri bile öğrenmeye çalıştık. Bütün gördüğümüz, tanıdığımız kültürlerde çok sıcakkanlı ve arkadaşça yaklaştılar bize.

Gittiğimiz her ülkede mutlaka arkadaş olduğumuz insanlar oldu. Birbirimize numaralarımızı, mail adreslerimizi dahi verdik iletişimde kalabilmek için.

İnsanlara ilk olarak kendimizi ve yaptığımız turu anlattığımızda bize inanamadılar. Özellikle Türkiye’de, değil Vietnam, Karadeniz’den İstanbul’a bisikletle gideceğimizi bile söylediğimizde inanılmaz şaşırdılar. Trabzon’da bu konuşma olduğunda “İstanbul’a ? Bisikletle? Gerçekten mi?” şeklinde tepkilerle karşılaştık hep. Oysaki bu, turun sadece ufak bir kısmıydı.

J: Trabzon’u çok sevdik. Sinop ve Samsun da Türkiye’de en beğendiğimiz şehirlerdendi. Bizi çok güzel ağırladılar. Bir balıkçının bizim için yaptığı “menemen” en sevdiğimiz yemek oldu ve tabii ki de “Kuymak” da en çok beğendiklerimizden.

Cyc: Tur boyunca başınızdan geçen ilginç şeyler oldu mu?

R: Hindistan’a gittiğimiz ilk gün çok şaşırmıştık. Yeni bir kültür, yeni bir sürü arkadaş. Yedi gün boyunca tek bir kuruş bile harcamadık. Herkes bizi yemek yemeğe, kahve içmeye davet etmişti. Bankadan para dahi çekmiştik ama hiç harcama fırsatımız olmadı. Keza Türkiye’de de aynısını yaşadık. Özellikle Karadeniz’de belki günde 20 bardak çay içtik, fındık yedik. Bize hiç para harcatmadılar. Sürekli bir yerlerde misafir edildik.

J: Sinop’ta Ramazan’ın son gününe denk gelmiştik ve gündüz yiyecek hiçbir şey bulamadık. Ama akşam bir aile bizi yemeğe davet etti ve çok büyük bir aile ile çok büyük bir masada yemek yedik. İnanılmaz güzeldi her şey. Çok kalabalıktı ve harika yemekler vardı. Yediğim en güzel yemeklerdi diyebilirim.

R: Bir de yine Hindistan’da gitmemiz gereken yolu durup resim çekmekten, selfie çekmekten gidememiştik. İnsanlar 20-30 kez bizi selfie çekmek için durdurmuşlardı ve o gün yola devam etmekte çok zorlanmıştık. Kimseyi kırmamak için geri çevirmek istememiştik fakat zaman çok değerliydi bizim için ve yola da devam etmemiz gerekiyordu. Gerçekten zor bir zamandı.

Cyc: Bu turun sizdeki fiziksel ve zihinsel etkilerini nasıl tanımlarsınız? Mental ve fiziksel açıdan sizde yarattığı değişimler oldu mu?

R: Evet, gerçekten çok fazla değiştik. Çok fazla kültür tanıdık. İnsanlara ve kültürlere karşı ön yargılıydık belki. Ama bu düşünceler artık tamamen değişti.

J: Tutkularımız arttı. Bisikletle beraber daha girişken olduk. Daha azla yetinmeyi, geçinebilmeyi öğrendik. Bazı günler günde beş dolar ile yaşadık. Sabırlı olmayı, dayanmayı öğrendik.

Cyc: Bisiklet günlük hayatta sizin için ne ifade ediyor?

J: Eskiden olduğundan çok daha güzel bir anlama sahip artık bizim için. Size mutluluk sağlıyor, sağlık veriyor. Günlük hayatlarımızda çok fazla bisiklete binen biri değildik önceden, profesyonel bisikletçi zaten değiliz. Önceden sadece yapmayı sevdiğimiz bir etkinlikti diyebiliriz. Ancak şimdi çok daha farklı bir anlamı var.

R: Bisiklete binmek bizde şu an bağımlılık yarattı diyebiliriz. Şu an bisikletle olmaktan inanılmaz mutluluk duyuyoruz.

Cyc: Bu turdan sonra yapmayı planladığınız şeyler neler?

R: Bu tur bittiğinde ben mantar yetiştirmek istiyorum ve Joseph’te bir hostel açmak istiyor. Ama iki senede bir buna benzer turlar yapmak istiyoruz. Şimdiye kadar ektiğimiz ağaçları görmek, çocuklarımızın büyüdüğünü kontrol etmek istiyoruz.

J: Şu an bütün Karadeniz’i geçtik, İstanbul’dayız ve bundan sonraki rotamız Yunanistan olacak.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!