Yazı Giles Belbin Fotoğraf Danny Bird
1895 Fransa Turu’nun 12’nci etabının sonları yaklaşırken iki Cafe de Colombia bisikletçisi aksiyonun en başındaydı. Lucho Herrera ve Fabio Parra, Morzine’den Lans-en-Vercors’a kadar yediden fazla kategorize edilmiş Alp tırmanışı boyunca 265km yarış koşmuşlardı. Bitiş çizgisine yaklaşılırken günün son tırmanışında dünyanın en iyi tırmanışçılarını gerilerinde bırakan ikili nihayet yalnızdılar. Bir gözleri ertesi gün geçilecek zamana karşıda olan Bernard Hinault, Greg LeMond ve Stepen Roche gibi bisikletçiler Tour’un en uzun etabında iki Kolombiyalıyı genel klasman tehdidi olarak görmüyorlardı.
İşte bu sayede Kolombiyalılar ayaklarına kadar gelen bu fırsatı geri tepmedi. Parra halihazırda tırmanışın zirvesine ulaşmış ve son bir kilometre bayrağını görmüşken, bir önceki gün sırtında polka-dot mayoyu taşırken Avoriaz’da etap galibiyetine ulaşan Herrera takım arkadaşıyla köprü kurmayı başardı. Bu arada Kolombiya’da Caracol Radyo için yarışı anlatan sunucu avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Herrera Parra’yı yakalayıp, Cafe de Colombia pankartlarıyla kuşanmış yolda (marka aynı zamanda dağların kralı mayosunun da sponsoruydu) takım arkadaşı için çalışıyordu. Radyo anlatıcısı “Birinci ve İkinci!” diye haykırdı. Son viraj dönülüp de Parra birinciliği alırken Herrera mayosunun cebinden bir şapka çıkardı. “Kolombiya! Kolombiya! Kolombiya! Kolombiya! Kolombiya!…. Parrrraaa!” Parra ve Herrera hem takımları hem de ülkeleri için tarihe geçen unutulmaz bir zafer elde ederken anlatıcı duygularına engel olamamıştı.
Bir sonraki gün 30km’den uzun bir mesafeden solo atak gerçekleştirip, Saint-Etienne’e inişte düşerek günü ambulansta tamamlamasına rağmen Herrera hanesine bir etap galibiyeti daha yazdırdı. Ertesi gün Kolombiya’nın günlük gazetesi El Tiempo, “cesaretin bedeli” başlığını ön sayfadan girerken Herrera’nın kanlı bir pozuna manşette yer verdi.
“Kolombiya bisiklet elitlerinin arasına girdi. Rapor edilene göre Bogota’da takımı karşılamaya iki milyondan fazla kişi katıldı“
Dört günde kazanılan üç etabın takıma hatırı sayılır dönüşleri oldu. Ancak dahası da vardı. Parra çaylak bisikletçiye verilen beyaz mayonun (günümüzde en başarılı genç bisikletçiye verilen beyaz mayonun formatı 1987’de değişti), Herrera ise polka-dot mayonun kazananı olarak Paris podyumundaydı. Tüm bunları alt alta yazdığınızda, ilk sezonunda olmasına karşın Cafe de Colombia inanılmaz bir Tour geçirmişti.

Associated Press’den Jairo Anchique Kolombiya’nın bisikletin elitleri arasına girdiğini söylüyordu. “Bugünden itibaren Kolombiyalılar 1986 Fransa Turu’nun sarı mayosu için sıkı bir adaydır.” Rapor edilenlere göre iki milyona yakın insan Bogota şehir merkezinde hayatı durdurarak takımın evine dönüşünü kutladı.
Küçük başlangıçlar, büyük planlar
1985 Kolombiya bisikleti için kabuğunu kırdığı yılı temsil etse de Kolombiyalı bisikletçiler ilk defa Avrupa’da yarış koşmuyorlardı. 1980’de Alfonso Flores amatör Tour de France olarak adlandırılan Tour de l’Avenir’i kazanmıştı. Ve üç yıl sonra batarya markası Varta tarafından desteklenen, Kolombiyalı amatör bisikletçilerden kurulu ulusal takım kendi başına Fransa Turu’nda yarışma hakkı kazanmıştı.
Orada da Patrocinio Jiménez efsanevi Tourmalet tırmanışında yarışa hükmetmiş ve puantiyeli mayoyu bir süre üzerinde taşımıştı. Aynı mayo bir sonraki yıl ilk Fransa Turu’nu koşan Herrera tarafından da giyildi. Alpe d’Huez’in eteklerinde, ilk Tur etabında Bernard Hinault ve Laurent Fignon ikilisine atak çekerek Herrera kendi adına ilk Tour etap galibiyetini kaydetti. Bisiklete sporunun en tanınmış tırmanışlarından birinin zirvesine ilk önce gelmek Herrera için etkileyici bir sonuçtu.
Kahve uzun zamandır Kolombiya’nın en önemli ürünlerinden biriydi ve ülkenin ulusal kahve üreticileri federasyonu, takımın ismini Cafe de Colombia ile değiştirerek, 1986’da takımın sponsorluğunu üstlendi. Bu gelişme Herrera ve Parra’nın profesyonelliğe adım atmasını sağladı ve Cafe de Colombia mayosu, bisiklet sporun en önemli yarışlarında yarıştığı için Avrupa’da tanınır hale geldi. Kolombiyalı bisikletçiler ise kendine özgü tırmanış tarzları nedeniyle escarabajos – veya karaböcekleri – olarak tanındı.
Takımın elde ettiği en iyi derece Herrera’nın 1987’de İspanya Bisiklet Turu’nu kazanmasıyla geldi. Bu sonuç aynı zamanda Herrera’yı büyük bir tur kazanan ilk Güney Amerikalı yapmıştı. Herrera ünlü Lagos de Covadong etabını kazandıktan sonra, lider mayoyu Alman Reimund Dietzen’den devraldı.
“Herrera liderliği zamana karşıda Sean Kelly’e kaybedene tek elinde tuttu. Liderlik koltuğuna ise Kelly’nin sele yanığı sebebiyle yarış dışı kalmasıyla tekrardan geçti“
Liderliğini son zamana karşı etabına kadar korumayı başarsa da etap sonunda mayonun yeni, sahibi Sean Kelly olmuştu. Herrera şanslıydı ki Sean Kelly bir sonraki gün sele yanığı sebebiyle yarış dışı kaldı. Bu sefer Herrera liderlik mayosunu Madrid’e kadar korudu ve yarışı en yakın rakibinin beş dakika önünde kazandı.

Ülkenin o zamanki cumhurbaşkanı Virgilio Barco, Herrera’yı Kolombiyalı yayıncı RCN aracılığıyla cumhurbaşkanlığı sarayından tebrik etti. Barco canlı yayında Herrera’ya “bugünün ülke için tarihi bir gün olduğunu ve ona Kolombiyalıların en içten kalbi selamlarını ilettiğini” söyledi. Buna karşılık Herrera cumhurbaşkanına, “galibiyetinin ülkeye barış getirmesine yardımcı olacağını umduğunu” söyledi.
Hem takım hem de Herrera için kayda değer bir diğer başarı da 1987 Tour de France’da kazandığı dağların kralı mayosu ve genel klasman beşinciliğiydi. Buna ek olarak Herrera 1988’de Dauphine Libere’yi kazandı ve üç büyük turda da takım adına tırmanış mayosunu elde etti. Parra ise 1988’de Kelme’ye transfer olmadan önce İsviçre Turu’nda podyum derecesi yaptı.
Kahve endüstrisindeki çalkantıların ardından Kolombiya kahve federasyonu takımdan desteğini çekti ve takım 1990 sezonundan sonra Avrupa macerasına son verdi. Cafe de Colombia bisiklete 2010’da isim sponsoru Colombia Es Passion adıyla geri döndü. Ve o dönem kadrosunda Nairo Quintana ile Estaban Chaves vardı.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!
