Hazırlayan Samed Kunaç
Başlı başına zor bir spor dalı olan triatlonu bir de engellere aldırmadan yapmak ayakta alkışlanmayı hak eder bir durum. Zaten yarışmalarda en büyük tezahüratı minik ve paratriatlet kategorisi sporcular alıyor olması şaşılacak bir durum değil. Ayrıca diğer atletlerden herhangi bir mesafe ayrımı olmaksızın yüzme, bisiklet ve koşu parkurlarında her yıl daha fazla ‘engelsiz’ paratriatlet görüyor olmak, bu sporu şevkle takip eden bizler için büyük mutluluk kaynağı.
Bu sebeple hem Türkiye Triatlon Federasyonu’na hem paratriatlet yetiştirmeyi kendine görev edinmiş antrenörlere ve hem de bu kategorideki sporcuları destekleyen sponsorlara emeklerinden dolayı gönül dolusu teşekkürlerimizi de iletelim.
ITU (Uluslararası Triatlon Birliği) tarafından 2014 yılına kadar 7 farklı klasmanda yarışan paratriatletler, 2014 yılında revize edilen ispat temelli yönerge ile 3 farklı kategoride sınıflandırılıyorlar. 2019 edisyonuna göre ise hareket engelli klasman PTS2-PTS5 arası, görme engelli klasman ve tekerlekli sandalye klasmanı PTWC-1 ve PTWC-2 şeklinde ayrılıyor. Kas gücü kayıpları veya Serebral Palsi gibi kas ve sinir sistemini etkileyen rahatsızlıkları bulunan sporcular bu kategoriler içinde yer alıyor.
Özel kategoriler
Hemen her yarışta kategorileri üzerine karışıklıklar yaşandığından bir miktar terminolojiye de bakalım.
PTS2
İleri düzeyde hareket kısıtı bulunmakla birlikte kas gücü ve hareket kabiliyetine sahip sporcular için kullanılır. Bir bacağı diz üstü ampute sporcular bu klasmanda yarışırlar ve müsabakada protezlerini veya destekleyici ekipmanlarını kullanabilirler.
PTS3
Önemli düzeyde hareket kısıtı bulunmakla birlikte kas gücü ve hareket kabiliyetine sahip sporcular için kullanılır. Her iki bacağı diz üstü ampute sporcular ile bir kolunda kas gücü kaybı bulunan sporcular bu klasmanda yarışırlar ve müsabakada protezlerini veya destekleyici ekipmanlarını kullanabilirler.
PTS4
Orta düzeyde hareket kısıtı bulunmakla birlikte kas gücü ve hareket kabiliyetine sahip sporcular için kullanılır. Bir kolda gelişim bozukluğu veya omuz/diz üstü ampute sporcular bu klasmanda yarışırlar ve müsabakada protezlerini veya destekleyici ekipmanlarını kullanabilirler.
PTS5
Hafif düzeyde hareket kısıtı bulunmakla birlikte kas gücü ve hareket kabiliyetine sahip sporcular için kullanılır. Dirsekte/ayaklarda ortopedik deformasyon, el/ayak bileğinden ampute, hafif serebral palsi rahatsızlığı bulunan sporcular bu klasmanda yarışırlar ve müsabakada protezlerini veya destekleyici ekipmanlarını kullanabilirler.
Bunlar dışında tekerlekli sandalye kullanan sporcular için PTWC-1 ve PTWC-2 ve görme engelli sporcular için de görsel korteks, gözün yapısı veya optik sinir bozukluklarına göre PTVC-1 ve PTVC-2 klasmanları bulunuyor.
Azmin ta kendisi!
Yazının bu bölümü ise modern zaman kahramanlarına ait. Lafın gelişi değil, sayfamızın konuklarından Ekrem Taşkın kahraman bir güneydoğu gazisi. Abdülkadir Özoğul ise Yarı Ironman bitirmiş bir ‘Engelsiz’ sporcu. Her ikisi de yakın dostumuz olunca sohbet uzun. Vakit kaybetmeden başlayalım
Cyclist Türkiye: Sevgili Ekrem sen büyüksün seninle başlayalım. Biraz kendinden ve triatlon ile ilk tanışmandan bahseder misin bize? Abdülkadir sonra söz sende.
Ekrem Taşkın: 47 yaşında, 2 çocuk babası bir Güneydoğu Gazisiyim. Bu sporla tanışmam tamamen tesadüf eseri katıldığım bir toplantı sırasında aldığım bilgiler ile oldu. Bugün geldiğim noktadan gurur duyuyorum. Ülkemi Paratriatlon Dünya Kupası yarışmasında İtalya’da temsil ettim.
Abdülkadir Özoğul: 1994 yılında geçirmiş olduğum trafik kazası sonrası sağ bacağımı kaybettim. 2006 yılında ampute futbol ile spor hayatıma başladım. 2007 yılında koşulara başladım ve kaledyan değnekler ile birçok koşu yarışında iyi dereceler aldım. Sağlık için yüzmeyi öğrendim. 2015 yılında ampute futbolu bırakıp, hobi amaçlı devam ettiğim yüzmeye bisikleti de ekleyebilir miyim diye düşündüm. Aslında amacım balık tutmaya giderken yorulmamak için bisiklet sürmeyi öğrenmekti. Şimdi granfondo koşuyorum! (Gülüyor)
Cyc: Biliyorum ikiniz de başarılarınız ile övünmeyi sevmiyorsunuz ama bahsetmeden olmaz. Bir yanda koşulan yarı maratonlar (21Km) diğer yanda bitirilen Yarı Ironman (1,9Km Yüzme – 90Km Bisiklet – 21Km Koşu) yarışmaları var.
E.T: 50’nin üzerinde madalyam var. Triatlon ve Duatlon dışında yarı maraton ve açık su yüzme yarışmalarında derecelerim var. Antalya, Lizbon, Adana ve Balıkesir’de yarı maraton koştum. 2018 yılında Sessiz Çığlık Projesi kapsamında engelli haklarına dikkat çekmek amacıyla İstanbul’dan Lahey’e kadar 49 günde 4.521Km bisiklet sürdüm. Bunu protez bacakla başaran dünyadaki tek engelli sporcu olmak benim için bir gurur vesilesi.
A.Ö: 2016 yılında İzmir Duatlonu ile Carraro Ailesi’nin bir ferdi oldum. Onların da desteği ile Türkiye Şampiyonu oldum ve 2017 hedefimi Half Ironman bitirmek olarak belirledim. Triatlon branşında 2017 Türkiye ikinciliğinin yanı sıra, Türkiye’nin ilk Yarı Ironman Paratriatlet’i olmanın gururunu yaşadım. Bu tarif edilemez bir duygu benim için. 2018’de gelen Triatlon Türkiye birinciliğinin yanında İstanbul Boğazı’nı yüzerek geçmenin ve Çeşme Granfondo’da elde ettiğim birinciliğin anlamı büyük benim için. Bu noktada sponsor desteği çok önemli. Yarışlarda yanımda ailem varmış gibi destek görüyorum. Bu da beni ekstra motive ediyor.
Cyc: Sizler büyük hedefleri olan azimli sporcularsınız. Ayrıca engelli
vatandaşlarımıza da örnek teşkil ediyorsunuz. Başkalarının hayal bile etmekte
zorlandığı yarışmaları ‘Engel Tanımaksızın’ başardınız. Sırada
neler var?
E.T: Hedefim 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları’nda ülkemi temsil etmek. Bunun için de mesaiden kalan zamanımı -ailemin de desteği ile- antrenmanlara ayırıyorum. Ancak bu hedef çok uzak görünüyor. Zira 2020’deki oyunlara katılabilmek için 2019 yılında uluslararası yarışmalarda puan toplamak gerekiyor. Bu da tahmin edersiniz ki zahmetli ve maliyetli bir iş.
A.Ö: Temel hedefim engellerin engel olmadan spor ve sosyal hayatın beraber var olabileceğini herkese göstermek ve tabii ki uluslararası yarışmalarda –öncelikle Alanya’da- ülkemi temsil etmek benim de en büyük hedefim.
Cyc: Biraz da nasıl antrenman yaptığınızdan bahsetsek?
E.T: Ben antrenörüm eşliğinde haftanın her günü düzenli antrenman yapmaya gayret ediyorum.
A.Ö: Bizler normal iş hayatları olan insanlarız ve bulduğumuz her boş anımızı idman yaparak geçirmemiz gerekiyor. Hafta içi birisi uzun mesafe olmak üzere en az üç gün bisiklet, 2 gün yüzme ve 2 gün koşu şeklinde idman programımı kendime göre ayarlıyorum.
Cyc: Tabii her şey dikensiz gül bahçesi değil. Biraz da sorunlara değinelim mi?
E.T: Paratriatlonun geliştirilmesi için paratriatlet sporcuların klasmanlarının doğru yapılarak Avrupa ve dünya standartlarında yarışmaları sağlanmalı. Engelli sporcuların sayılarının arttılması ve sporcuların yarışmada kullandıkları teçhizatların (protez, tekerlekli sandalye, bisiklet vb) temin edilmesi kolaylaştırılmalı. Antrenman imkanları artırılmalı ve engelli sporculara maddi destek sağlanmalı diye düşünüyorum.
A.Ö: Ben de kategorizasyondan yana dertliyim. Engelli sporcu arkadaşlarımızın sayısı artıyor. Fakat doğru kategorilerde değerlendirilmediğimiz zaman haksız sonuçlar ortaya çıkıyor. Mesela ben değnek yardımı ile koşarken, koşu protezi ile yarışan birine nasıl rakip olabilirim ve nasıl aynı kategoride mücadele edebiliriz ki?
Bir de yarışlarda değişim alanlarında tek ayağımın üzerinde yarışmanın verdiği yorgunluğun üzerine yine tek bacak üzerinde zıplayarak hareket etmek güç oluyor ama onu da bir refakatçi desteği ile çözüyoruz. Triatlon zor spor ama paratriatlon daha zor. Fakat şunu unutmayın imkansız değil. İnsan oğlu her şeyi başarabilir. İstek, azim ve inanç olduktan sonra.
Evet bu aylık da bu kadar. Tadımlık da olsa hem sohbetimizi hem de konumuzun önemini ve terminolojiyi dilimiz döndüğünce aktarmaya çalıştık. İşin teknik kısmını eminiz ki Türkiye Triatlon Federasyonu gerektiği şekilde ele alacaktır. Yeni sayılarda yeni konularla görüşmek üzere.