Bizimle iletişime geçin

Editoryal

NEDEN İŞE BİSİKLETLE GİTMELİ?

İşe bisikletle gitmek gibi basit bir eylem ancak dünyaya bakışınızdan ülke ekonomisine ve hatta dünyamızın geleceğine kadar geniş bir yelpazede devrimci katkılar sağlıyor. Tanzer Kantık işe neden bisikletle gitmek gerektiğini verilerle açıklıyor

Yazı Tanzer Kantık 

Günümüzde ulaşımın şehirlerin en önde gelen sorunu olduğu hepimizin malumu. Şehirlerimizdeki bu “ulaşamama” sorunu aynı zamanda çevre ve sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor. Zaman ilerledikçe de şehirlerimizin bu konuda daha iyiye değil kötüye gidiyor olmasının sebebi, ulaşımı trafik kavramı ile karıştırıyor olmamız. Ulaşımı insanların hareketi olarak görmek, tanımlamak ve ona göre politikalar oluşturmak yerine otomobillerin hareketi olarak görmek sorunu çözmüyor. En büyük ulaşım altyapısı yatırımlarımız otomobil ile ulaşıma yönelik. 

Öte yandan Avrupa, Amerika ve Asya kıtalarındaki birçok ülke, şehirlerinde yaşadıkları bu sorunu çözmek için birkaç ilke üzerinden hareket ediyor. Şehir merkezlerinde daha az özel araç kullanımı, daha konforlu ve yaygın toplu ulaşım, daha çok bisikletli ulaşım altyapısı ve yaya alanları… Bu ilkeler aynı zamanda daha çok yol yaparak değil, yol azaltarak yani yol diyeti yaparak yürütülüyor. Ülkeler şehirlerindeki bazı büyük bulvarları yayalaştırarak hem kentlerini daha yaşanabilir sağlıklı bir çerçeveye taşımayı amaçlıyorlar hem de bisikletli ulaşım altyapısı yatırımlarını yıldan yıla arttırarak bisikleti, ulaşımın güçlü bir alternatifi haline getirmeye çalışıyorlar. 

Şehirleri gelecekte oluşması muhtemel kötü koşullardan kurtaracak olan ulaşım araçlarından en önemlisi bisiklet ve işe bisikletle gitmenin bireye ve kente sağladığı birçok fayda var.  

Aslında sadece işe değil; okula, alışverişe, arkadaşlar ile buluşmaya bisiklet ile gitmek. O zaman gelin hep birlikte işe bisiklet ile gitmenin hem kişisel hem de toplumsal faydalarına bakalım.

Öncelikle bir yerden bir yere ulaşmak için bisikletin selesine oturup pedal çevirmeye başladığınızda, enerji, çevre ve sağlık alanlarında toplum açısından olumlu bir döngüyü başlatmış oluyorsunuz. Gidilen her kilometre, dönen her pedal toplumsal fayda barındırıyor. Bu faydalar ölçülebilir ve tanımlanabilir faydalar üstelik. 

“Kendi başınıza kendi enerjiniz ile normalde olduğundan kat kat fazla verimle yol alıyor olmanın ayrı bir hazzı var. Bunu ancak bisiklet kullandığınız zaman anlayabiliyorsunuz”

Bu yılın başında ECF (European Cycling Federation) yani Avrupa Bisiklet Federasyonu tarafından yayınlanan “The Benefits of Cycling” yani “Bisiklete Binmenin Faydaları” isimli rapor, bu konuda bize oldukça çarpıcı veriler sunmakta. Rapor, Avrupa Birliği ülkelerinde, bisikletli ulaşım sayesinde ortaya çıkan faydaları yapılan araştırmalar ve ölçümler çerçevesinde somutlaştırıyor. Rapor aynı zamanda geçtiğimiz günlerde Bisikletli Ulaşım Derneği (Bisuder) tarafından Türkçe’ye çevrilerek kamuoyu ile paylaşıldı.

Raporda 28 AB ülkesi AB-28 olarak nitelendirilmekte. İlk aşamada bütüncül bir bakış ile Avrupa’da bisikletin yıllık katkısının 150 milyar Euro olduğu belirtilmiş. Oldukça yüksek bir rakam değil mi? Belki de nasıl olur diyenleriniz vardır. Bunun yanında ulaşımdaki yansımaların, karayolu taşımacılığının çevre, sağlık ve hareketlilik alanlarındaki maliyetinin de 800 milyar Euro olduğunun altını çiziyor.

Bisiklete binmenin yararlarının somutlaştığı dokuz temel başlık içermekte rapor. 

Bu başlıklar;

• Çevre ve İlkim

• İş ve Ekonomi

• Sosyal İlişkiler

• Enerji ve Kaynaklar

• Teknoloji ve Tasarım

• Hareketlilik

• Sağlık

• Zaman ve Alan

• Kültürel Çeşitlilik

 Kısa kısa her başlığa dair bazı verileri ortaya koyarak ilerleyelim. AB-28 ülkelerinde işe bisikletle gidip gelmenin 16 milyon ton karbon emisyonunu önlediği tespit edilmiş. Bu miktar Hırvatistan’ın tam bir yıllık emisyon salınım değerine eşit. 

İşe bisiklet ile gidenlerin azalttığı hava kirliliğinin değeri 435 milyon Euro. Hava kirliliğinin AB-28’de yılda 400 bin ölüme neden olduğu belirtiliyor.

Yıllık yakıt tasarrufu miktarı da 3 milyar litreden fazla. Bu miktar İrlanda’nın karayolları taşımacılığında bir yılda harcadığı miktara eşit. Bisiklet ile işe gitmek “akaryakıt fiyatlarına zam” haberlerine artık aldırmamanız da demek aynı zamanda.

İşe bisiklet ile gitmenin AB-28 ülkelerinde yılda 18.100 erken ölümü önlediği belirtiliyor. Bunun mali değeri ise yıllık 52 milyar Euro. Bisiklete binmenin tıbbî olarak ispatlanmış yararlarından birisi de diyabet (tip 2), meme kanseri, kardiyovasküler hastalıklar, kolon kanseri ve osteoporoz gibi hastalıklara yakalanma riskini düşürüyor olması. Bu faydalar eklenince sağlık anlamında ortaya çıkan fayda 74 milyar Euro’yu buluyor ki bu miktar, İspanya’nın yıllık sağlık harcamasından fazla.

İşe düzenli olarak bisiklet ile gidip gelen çalışanların, yıllık bazda daha az hastalandıkları için işe devamsızlık seviyeleri diğer çalışanlara göre üçte bir oranında daha az. Bu veriyi bence işvereninize söylemelisiniz.

Bana en çarpıcı gelen istatistiği de vererek işe, okula bisiklet ile gitmenin yani bisikleti ulaşım aracı olarak kullanmanın toplumsal fayda kısmını özetlemiş olayım.

Okula bisiklet ya da yürüyerek giden çocukların sınıfa vardıktan sonra ilk 4 saat boyunca konsantrasyon ve öğrenme kapasiteleri, okula araba ile gelen çocuklara göre %8 daha fazla. Yani çocuk okula bisiklet ile gidince daha çok öğreniyor. 

Peki benzeri veriler ülkemizde bulunuyor mu? Daha doğrusu şunu sormak gerekiyor “Bisikletli ulaşımın verisi Türkiye’de ölçülüyor mu ve değerlendiriliyor mu?” Doğrusunu söylemek gerekirse sadece bisiklet değil birçok alanda veri ile aramız pek iyi değil. Veri elde ediyor olsak da bunların yorumlanması ve görselleştirilmesi için “açık veri” halinde sunulması noktasına da henüz gelemedik. Peki hiç mi veri yok? Elbette var. İstanbul ve İzmir’in bu anlamda bazı verileri mevcut.

İlk önce İstanbul için elde edilen bazı verilere bakalım.

Daha önce İstanbul Büyükşehir Ulaştırma Daire Başkanlığı yapmış, Türkiye’de “Ulaştırma Mühendisliği” kavramının oluşmasında önemli görevler yerine getirmiş Sayın Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı hocamız 2018 yılında yaptığı bir sunumda Türkiye ve İstanbul için bazı önemli verilere yer vermişti.

Enerji Bakanlığı’nın 26 şehirde ve 2600 kişi üzerinde yaptığı ankete göre;

• “Bisiklet bir oyuncak mı yoksa bir ulaşım aracı mı?” sorusuna katılımcıların %66,7’si ulaşım aracı cevabını vermiştir.

• “Güvenli yollar olsaydı kısa mesafeli seyahatlerinizde bisiklet kullanır mıydınız?” sorusuna katılımcıların %53’ü evet demiştir.

• Ülkemizde bisikletin toplu ulaşım sistemlerinde kullanım oranının %25 olması durumunda sadece enerjiden elde dilecek tasarruf miktarı yaklaşık 24 milyar Dolar.

• İstanbul’da tüm araçlar içerisinde bisiklet kullanım oranının %10’a ulaşması durumunda enerjiden elde edilecek tasarruf miktarı yaklaşık 18 milyar Dolar.

Bahçeşehir Üniversitesi’nde 9342 kişi üzerinde yapılan anket ile İstanbul’daki vatandaşların tercih ve görüşleri alınmıştır.

• Buna göre ev-iş veya ev-okul arası bisiklet kullanıcı oranı %0,5’tir.

• “İstanbul’un ulaşımına çözüm olacağını düşündüğünüz çözümü işaretleyiniz” anket maddesinde bisiklet %7 ile raylı sistemler (%11) ve akıllı ulaşım sistemleri (%8) önerilerinden sonra üçüncü sırada yer almıştır.

Bu veriler içerisinde 24 ve 18 milyar Dolar rakamları sanırım en çarpıcı olanları. Sadece bir boğaz geçiş köprüsü veya tünelinin maliyetinin 3-4 milyar Dolar olduğunu düşünürsek sanırım rakamların önemi daha anlaşılır olacaktır.

“AB-28 ülkelerinde işe bisikletle gidip gelmenin 16 milyon ton karbon emisyonunu önlediği tespit edilmiş. Bu miktar Hırvatistan’ın tam bir yıllık emisyon salınım değerine eşit”

İzmir’de ise İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Körfezi kıyısı boyunca var olan bisiklet yolu ve sahil şeridinde yaya ve bisikletli sayaçları ile ölçüm yapmakta. Sistem ikinci yılına girmiş olmasına rağmen veriler kamuya açık değil. Ancak kamuya açık olmasa da elde edebildiğim bazı veriler var.

Örneğin; 2018 yılı başında 6 sayaç ile devreye giren sistemin 2018 Kasım ayı bisiklet geçiş verisi tüm sayaçlarda toplamda 982.699. Bu sayaç başına geçişin 163.783 olması demek. İzmir’de 2018 yılının sonuna gelindiğinde bisiklet sayaçları 1 milyondan fazla bisiklet geçişini saymıştı. Benzeri veriyi aslında 2019 yılının Kasım ayında tekrar ele alarak karşılaştırma yapmak daha sağlıklı olurdu ancak 2019 Temmuz ayı ortasında iken elimizdeki veri aslında bize bir şeyler söylüyor.

2019 Temmuz ayı ortası itibariyle sayısı yediye yükselmiş olan sayaçlarda sayılan toplam bisiklet geçiş sayısı 819.174 adet. Sayaç başına ortalama geçiş ise 117.024 çıkmakta. Yedi sayacın şimdiye kadar 2019 yılı günlük geçiş ortalamaları 250-1500 arası olduğunu düşünürsek 2019 yılı sonu geçiş sayılarının 2018 yılının çok üstünde olacağını şimdiden söyleyebiliriz. Ancak isterdim ki bu veri yıllık, aylık, haftalık ve günlük bölümler halinde açık halde ya da talep edildiğinde ulaşılabilir olsun. 

Bu en kaba haliyle aktardığım sayaç verisi bile aslında bize bazı şeyler söylüyor. Sayaçların ölçüm yaptığı 2018 yılı başından bisiklet paylaşım sistemi Bisim’e bildiğim kadarıyla 2 istasyon daha eklendi. Bu eklemeler ile paylaşımlı bisiklet kullanımı arttı. Hatta dört milyona yaklaşan nüfusu ile İzmir’de paylaşımlı bisiklet sayısı çok az. Daha çok olsa daha çok kullanılacağını arzın hemen talebi yakalamasından anlayabiliyoruz. Sayaç verilerindeki artış sadece bisiklet paylaşım sistemi ile açıklanamaz. Genel bisiklet kullanımında da gözle görülür artış var. Doğru politikalar izlendiğinde bu sayı daha da artacaktır.

Gelelim işe bisiklet ile gitmenin bireysel fayda tarafına. İki yıl boyunca evinden işine soğuk, yağmur, çamur demeden bisikleti ile gitmiş ve sonra bu lüksünden mahrum kalmış birisi olarak sanırım bunun varlığını da yokluğunu da en iyi değerlendirebilecek kişilerden sayılabilirim. 

İşe bisiklet ile gitme imkânımı elimden alan iş yeri taşınma sürecinde işverenim ile aramızda geçen diyalog şuydu: “Araç vereceğim sana işe rahatça gidip gelebileceksin” demişti işverenim. Ben de kendisine, “İşe bisiklet ile gidip geliyor olmak benim için daha konforlu” demiştim. Oldukça şaşırdığını söyleyebilirim.

İlk olarak ulaşımınızı (ev-iş/okul) bisiklet ile yaptığınızda bunun size sağladığı sağlık boyutunu çok net yaşıyorsunuz. İki yıllık işe bisiklet ile gitme döneminde hiç hasta olmadığımı söyleyebilirim ve işe hiç geç kalmadığımı da. İşe geldiğinizde bir yorgunluk, mahmurluk ya da uykulu olma durumu yaşamanız mümkün değil. Akşam dönüşler için de aynı şey söz konusu. İşiniz ne kadar yorucu ve sizi gün sonunda ağırlaştırıcı olursa olsun seleye oturup pedal çevirdiğinizde her şey değişiyor. Tazelenip yenilendiğiniz bir yolculuk başlıyor. Öte yandan işe bisiklet ile gitmediğimden beri hem sabahları ayılmakta güçlük çekiyorum hem de işe geç kalma sayım arttı maalesef. Sabah ve akşamüstü 7-8, günde toplamda 20 kilometreye yakın bisiklete biniyor olmak ortalama bir fiziksel aktivite iken aslında zihinsel bir yenilenme sağlıyor. Zihinsel yorgunluk fiziki yorgunluktan daha önemli. 

Bir de yaşamı algılama boyutu var bisikletin. Şunu kesinlikle söyleyebilirim ki sabah işine 30 dakikada özel aracı ile giden birisi ile bisikleti ile gidenin deneyimleri çok farklıdır. Bu fark, daha zengin deneyim yaşıyor olmasından dolayı pozitif anlamda bisikletten yana. Aynı zamanda bisiklet kullanım sırasında hemen hemen tüm duygular en üst seviyede. Bu da aslında yukarıdaki çocuklardaki öğrenme kapasitesini arttırma bulgusunu açıklıyor. 

Hayat içine su doldurduğunuz balon gibi ne kadar doldurursanız o kadar genişliyor. Kendi başınıza kendi enerjiniz ile normalde olduğundan kat kat fazla verimle yol alıyor olmanın ayrı bir hazzı var. Bunu ancak bisiklet kullandığınız zaman anlayabiliyorsunuz. Bu da bisikleti sizi A noktasından B noktasına taşıyan bir araç olmaktan çıkarıyor. Başka bir şeye dönüşüyor bisiklet.

Hepimiz bilmeliyiz ki gelecekte bizi bekleyen en büyük tehlike iklim değişikliğidir. İklim değişikliğine sebep olan en önemli unsur ise zehirli sera gazı salınımıdır. Bunun büyük bir kısmını da fosil yakıtlı otomobiller üretmektedir. Bisiklet bu anlamda herkesin kapısının önünü süpürmesi demektir. İşe bisiklet ile gidiyorsanız özel otomobil ile kentinize bırakacağınız kilogramlarca karbondioksiti en başından bertaraf etmiş oluyorsunuz. Bu da en çok değer verdiğimiz varlık olan çocuklarımızdan başlayarak hepimiz için daha sağlıklı bir dünya demektir.

Bir kent en iyi bisiklet ile ve yaya olarak tanınabilir. Bisiklet geçip gitmenizi değil, durup görmenizi sağlıyor. Bisiklet söz konusu olunca bir yerden bir yere götürülmek değildir, söz konusu olan şey “gitmek”tir. Bisikletin üstünde bakan değil gören olursunuz. 

Son olarak söylemeliyiz ki işe bisiklet ile gitmenin ideal mesafesinin 7-10 kilometre olduğu belirtiliyor. Bundan daha uzun mesafeler ise bisikleti toplu ulaşım araçları ile entegre ederek gidilebilir.

Bisiklet sadece belirli parçalardan oluşan bir araç değildir. Bisiklet, adeta “parçalarının toplamından daha fazlası” sözünün biçim
bulmuş hâlidir.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!