Bizimle iletişime geçin

Editoryal

AĞIRLIK SIRTTA MI BİSİKLETTE Mİ?

Profesyonel bisikletçilerin daha hızlı tırmanabilmek için su şişelerini forma ceplerine aldıkları bilinir.Peki bu taktik gerçekten işe yarıyor mu?

Yazı James Witts 

Yazar Tim Krabbé, The Rider (Bisikletçi) adlı kitabında, Jacques Anquetil’in zafer kazanmak için her çareye başvurmaktan kaçınmadığını şu hikayeyle anlatır: “Her tırmanıştan önce su şişesini suluk kafesinden alıp formasının arka cebine koyuyordu. Hollandalı yardımcısı Ab Geldermans yıllarca aynı şeyi gördükten sonra, sonunda dayanamadı ve nedenini sordu. Ve Anquetil açıkladı. ‘Bir bisikletçi’ dedi Anquetil, ‘İki parçadan oluşur; bir insan ve bir bisiklet.

Tabii bisiklet, insanın daha hızlı gitmek için kullandığı bir alettir ama aynı zamanda ağırlığı ile onu yavaşlatır. İşler zorlaştığında bu durum gerçekten önem kazanır ve tırmanışlarda bisikleti mümkün olduğunca hafifletmek gerekir. Bunun için şişeyi suluk kafesinden almak iyi bir yöntemdir.’ Bu yüzden Anquetil her tırmanıştan önce şişeyi suluk kafesinden alıp arka cebine koydu.” 

Bu hikayenin gerçekliği konusunda şüpheler var ve bunun en bariz sebeplerinden biri Anquetil’in forma cebinde şişeyle bir tane bile fotoğrafının olmaması, ama marjinal kazanımların çok önem kazandığı günümüzde Anquetil’in bu yaklaşımının bir avantaj sağlayıp sağlamayacağını görmek istedik.

Sarkaç sallanır

Kanada Brock Üniversitesi’nde çevresel ergonomi öğretim üyesi Stephen Cheung “Bu konuda yayınlanmış literatür olduğunu sanmıyorum; dolayısıyla karşılaştırma yapabileceğimiz en yakın örnek küçük ve büyük sırt çantaları” diyor, “Sezgisel olarak, ağırlığı ne kadar aşağı yerleştirirseniz  metabolizmanın yükü de o kadar azalır derdim; çünkü daha alçakta bulunan bir ağırlık merkezi, stabil kalmak için daha az enerji gerektirir. Ama sırt çantaları üzerine yapılan araştırmaların çoğu bunu yansıtmaz.”

Japonya’daki Kyushu Üniversitesi’nden Profesör Abe kişinin vücut kütlesinin yüzde 15’ine denk ağırlık taşıyarak yürümesinin enerji maliyetini incelemiş. 14 denek koşu bandının üzerinde, sırtlarında ağırlık olacak ve olmayacak şekilde, süreyi beşer dakika uzatarak yürütülmüşler ve elde ettikleri sonuçlar, yük sırtın alt kısmı yerine üst kısmında taşındığında enerji maliyetinin azaldığını göstermiş. “Teori, nispeten düşük hızlarda yükün döner sarkaç gibi hareket ederek (yani enerjiyi yürüme hareketine geri vererek) enerji maliyetini azaltıyor olması” diyor Cheung, “Ancak bisikletin ulaştığı yüksek hızlarda bu sarkaç etkisinin bir faydası olmaz.” 

“İnişlerde, ve eğer engebeli bir arazideyseniz şişenin ağırlığını üzerinizde taşımanız daha doğru olur; çünkü bisikletçi olarak fazladan süspansiyon sağlarsınız”

Amerika’daki Cornell Üniversitesi’nde mekanik dersleri veren Andy Ruina’ya göre eğer şişe yerinde sıkıca durmuyorsa, cepte yaptığı yanal hareket gerçekten de enerji tasarrufuna engel teşkil edebilir. Su şişesinin Anquetil’in arka cebinde çok hafif de olsa hareket etmesinin ne kadar enerji kaybettirdiğini hesaplamadan önce “Her şey enerji bilimi ve güce dayanıyor” diyor, “Bu örnekte tork; güç, şişenin hareket ettiği mesafe ve bu hareketi saniyede kaç kez yaptığının çarpımı ile hesaplanır.”

Runia, “Anquetil’in metal şişesiyle içindeki sıvının toplam 1 kilo geldiğini, pedala her basışında şişenin 1 santim ileri-geri oynadığını ve pedal çevirme hızının 90 rpm olduğunu varsayarsak, şişe dakikada üç kere gidip gelecektir” diye ekliyor, “Bu eşitliğe göre tork (yerçekimi x kütle), 98.8 x 1 kg x 0.01 yer değiştirme formülü, dakikada üç kez pedal basma ile çarpıldığında, şişenin arka cepte yaptığı hareket 0.3 watt enerji kaybına denk geliyor.”

Kıpraşma yahu!

İşte bu kadar… Tırmanışlarda Anquetil’in su şişesini forma cebine alması bir hataydı. Cheung “Pek değil” diyor, “Sele üzerinde ayağa kalkıp yokuş yukarı giderken vücudunuzun üst kısmı nispeten sabittir ve iki yana salınan bisikletten çok daha az yanal hareket üretir. Dolayısıyla şişeyi cebine alarak sadece bisikleti hafifletmekle kalmıyor, bisikletin yaptığı salınım hareketinin neden olduğu enerji kaybını azaltıyor.” 

Dünyaca meşhur bisiklet teknisyeni, kadro tasarımcısı ve teknoloji yazarı Lennard Zinn “Hayır, aynı fikirde değilim” diyor, “Sele üzerinde ayağa kalktığınızda, üst bedeniniz yanlara doğru çok hareket etmese de, her pedal basışınızda vücudunuz yukarı-aşağı hareket eder. Dolayısıyla kadroyu daha fazla oynatıyor da olsanız, şişenin ağırlığı ne kadar aşağıda ise enerji kaybı da o kadar az olur derdim.” Bu, profesyonel Dünya Turu takımlarınca da desteklenen bir teori. UCI’ın 6.8 kiloluk minimum ağırlık standartlarını karşılamak üzere selelerinde safra taşımak yerine genellikle orta göbeğe fazladan ağırlık takıyorlar.  Ancak Ruina, Zinn ve Cheung’un hemfikir olduğu bir konu var: bisikletiniz düz yolda ve dik duruyorsa, su şişesinin suluk  kafesinde durmasıyla forma cebinde durması arasında enerji maliyeti açısından bir fark yoktur; çünkü sprint ya da tırmanışlarda olduğu gibi yukarı-aşağı hareket etmezsiniz.

Zinn “yine de” diye devam ediyor, “Anquetil şişesini gidonda taşıyorsa işler değişirdi.” Bisikletçiler 1960’lı yıllara kadar gidonlarında ikinci bir su şişesi taşırlardı; çünkü o zamanki Tour kurallarına göre bisikletçilerin bisiklet pompalarını yanlarında bulundurmaları gerekiyordu ve pompa genellikle kadro borusunu baştan başa kapladığı için suluk kafesine yer kalmıyordu.  Zinn, “Gidonda taşıdığınız şişeyi cebe almanın faydasını anlayabiliyorum” diye ekliyor, “Kendinizi yokuş yukarı zorlarken ya da sprintlerde bisiklet gerçekten de bir yılan gibi kıvrılır ve sadece düz bir hatta kalabilmek için bile çok enerji kaybedersiniz.”

Şu ana kadar sabit ya da hareket eden ağırlık konusunu hiç gündeme getirmedik ancak Zinn’e göre bu kavram hız arttıkça önem kazanıyor. “İnişlerde, ve eğer engebeli bir arazideyseniz –ki bu daha çok dağ bisikletinde karşılaşılan bir şey- şişenin ağırlığını üzerinizde taşımanız daha doğru olur; çünkü bisikletçi olarak fazladan süspansiyon sağlarsınız” diyor. Buna karşın kadro üzerine sıkı sıkı tutturulmuş şişe, yoldaki her tümsekte zıplamaya zorlanacak ve size enerji harcatacaktır. “Bir de şişe tam dolu olmadığı zaman ortaya çıkan çalkalanmaya bağlı direncin kaybettirdiği enerji sorunu var” diyor Zinn.  

Sonuçta öyle görünüyor ki, tıpkı Anquetil’in hikayesi gibi, bu konu da doyurucu kesinlikte bir bilimsel sonuca ulaşamıyoruz. Ama psikolojik açıdan size kendinizi iyi hissettirecekse, denemeye değer.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!