Yazı SEÇİL ÖZNUR YAKAN & ALEXIOS MENEXIADIS Fotoğraf SEÇİL ÖZNUR YAKAN & ALEXIOS MENEXIADIS & HISTORICA
İki senedir Ekim ayında Rodos’tayız ve yanımıza sadece mayolarımızı değil, aynı zamanda bisikletlerimizi de alıyoruz. Bunlar tur ya da şehir değil, daha ziyade yaşça büyük bisikletler. Bu sene Alexios babasının 1977 model Phillips’i ile ben ise bir aile dostumuzun hediyesi olan 1983 model Raleigh ile Rodos’ta olacaktık. Alexios aylar öncesinden bisikletleri tamir etmeye başlamıştı. Eskiyen ve kullanılmayacak durumdaki parçaların orijinallerini bulmak, kullanılabilir durumdakileri elden geçirmek derken zaman akıp geçti. Ekim ayında Rodos feribotundaydık.
Eşyalarımızı bu narin bisikletlere yükleyip, eski jantlara zarar gelmesin diye ağır ağır sürdük. Rodos’a, Pire Limanı’ndan 17 saat süren feribot yolculuğuyla ulaştık. Üçüncü kez gelişimizin sebebi bu sefer bir bisiklet etkinliğiydi: Historica. 2018 yılında ilki yapılan ve tadı damağımızda kalan bisiklet festivaline ikinci kez katılmak için Rodos’tayız. Karşımızda ise bu değerli etkinliğin üç mimarı, Yorgo, Nemra ve Mihali var. Şüphesiz sohbet koyu.
Alexios Menexiadis: Nedir Historica, fikir nereden çıktı?
Nemra Bastıyalı: Historica Rodos’un bisiklet tarihini hatırlatmak isteyen üç arkadaşın vizyonu. Tarihin tozlu depolarından eski bisikletleri, fotoğrafları ve gazete makalelerini, bir de o zamanın kahramanlarının hikayelerini, gece pist yarışlarını, dopdolu velodromu takdir etmek esas amaç. Bir de Rodos’a eğlenmeye gelen yeni neslin bu geçmişi keşfetmesini istedik.
Yorgo Voyatzis: Rodos, on yıllarca geçmişe uzanan köklü bir bisiklet tarihine ve bilinen isimlere sahip. O zamanın genç sporcularının antrenmandan sonra buluşma yeri eski şehir merkezindeki Frantzis bisiklet dükkânıdır örneğin. Bisikleti ve bisiklet sporcusunu çok seven Frantzis, bütün Rodos ve Yunanistan’daki yarışlara antrenör, teknisyen ve organizatör olarak katılırdı. O zamanki küçük ve büyük sporcuları kendi bilgileri ile destekliyordu. Bisiklet sporu haberlerini, İtalyan Gazetta dello Sport ve o zamanın tek haberleşme aracı olan kısa dalgalı radyodan alarak bize iletirdi. Bütün bu anılar bize ilham verdi ve zamanla nasıl bir etkinlik yaratabilir de bisikletseverleri yine bir araya getirebiliriz diye düşünmeye itti.
Mihali Karpathakis: Yavaş yavaş ilk temaslar başladı. Fikrimizi o zamanın kahramanlarına ilettik. Neredeyse herkesin ilk tepkisi şaşkınlık oldu. Ardından herkes duygulanmış, Rodos’ta yaşadıkları bisiklet hikayelerini, arkadaşlıklarını ve “Bana şimdi neyi hatırlattın!” diyerek anılarını paylaşmaya başladı. Küçük, büyük başarılarını anlattılar. Herkesin aklına neşeli ve heyecanlı gençlik anıları gelmeye başladı ve onları yeniden Rodos’ta yaşamak istediler.
Birkaç kişi hemen olumlu tepki vererek hazırlıklara başladı. Gerçek şu ki bir kısım da kırk yıl boyunca bisikletle uğraşmadıktan sonra ne tepki vereceklerini bilemedi. Dolaplardan anılarını hayatta tutan ve onlara duygusal olarak değerli olan eşyaları çıkartmaya başladılar. Eski bisikletler, fotoğraflar, sertifikalar, madalyalar, gazete kupürleri, Nestoridio Kültür Merkezi’ndeki ilk sergi için toplanmaya başladı. Herkes fotoğraftaki kendinin, yanındaki kişinin kim olduğunu, yıl kaç, hangi yarıştan, sonucu hatırlamaya çalıştı, zor şeyler… Geçen yılki ilk etkinlikte açılış gününe bayağı güçlü duygular hakimdi. Rodos’a 60’ların 70’lerin, 80’lerin şampiyonlarından bazılarını toplayabildik.
İlk olarak hayalimizi gerçekleştirmiş olmaktan dolayı bizler çok mutlu olduk. Sevindik, çünkü onların eski bisikletleri, fotoğrafları ve onlarla duygusal bağlara sahip olan eşyaları sergiledik. Aynı zamanda geçmişe yolcuğumuzun aktörü olan kişiler de aramızdaydı. Onların sıcak sözlerinden, içten kucaklayışlarından ve seneye yine gelecekleri sözünden güç aldık. Aklımızda ise gelemeyenler ve artık hayatta olmayanlar vardı, “Başkan” Kostas Ağapiu ve Hristos Tsipidis gibi. Onları hep hatırlayacağız…
Seçil Öznur Yakan: Geçen yılki açılış akşamını hatırlıyorum. O zaman Yunancam yok denecek kadar azdı ve aslında iyi ki de azdı diyorum çünkü kelimeler yerine bakışları, duyguları, hasretle kucaklaşmaları, kafa sallamaları, gülüşleri, gözlerin parıldamalarını, o gece orada olmayanlar için üzüntüleri duydum ve birçok kelimenin verebileceğinden çok daha yoğun yaşadım o geceyi. Bir de Alexios’in heyecanı vardı tabi: eski o güzelim bisikletler bir yanında, diğer yanında ise isimleri ile büyüdüğü yarışçılar, üstelik sonraki gün onlarla beraber bisiklet sürme şansı bulacakken.
Alexios: Benim için iki heyecanlı an oldu: Selânik’te büyürken, babam 1978 senesinde Phillips Manhattan bisikleti ile beni arkada bir minderin üstüne oturtup okuldan alıyordu. Diğer okul arkadaşlarım bizi fakir zannediyor, garip garip bakıyordu… Yıllar sonra o bisikleti sürmek büyük bir heyecan yarattı bende. İkincisiyse bisiklet sporunun efsanesi olan Kanellos Kanellopulos ile Rodos’ta beraber padallamak idi. Kanellos, 1988 MIT Daedalus projesi için pilot ve insan motoruydu. Girit’ten Yunan adası Santorini’ye yapılan 116,5km’lik uçuşu 3 saat 54 dakikada tamamladı. Tarihin en uzun insan destekli uçuşuydu bu.
Rodos’taki bisiklet tarihi ve velodrom
Yorgo: Geriye bakarsak Rodos’un ve bisiklet tarihinin ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğunu görürüz. 1910’lardan beri bisiklet adada oturanların temel ulaşım aracı olarak kullandıkları araçlarından biriydi. İtalyan işgalciler adada kalıcı olarak kalacaklarını düşünerek kendi ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla yoğun altyapı faaliyetlerine girişti. Bunların arasında “Arena del Sole”, yani bugünkü “Diağoras” Belediye Stadyumu da vardı. Stadyum içinde velodrom, atletizm pisti ve futbol sahası da mevcuttu. Tanıklıklara göre velodromda “Motosacoche” (küçük motosiklet) yarışları da yapılıyordu. Başlangıçta atletizm pisti ve futbol sahası toprakmış. Rodos futbol takımı birinci lige çıktığında futbol sahası da çime dönüştürülmüş. Bu iş sırasında, velodrom büyük yarışlara uygun olmayan bir hale gelmiş, çünkü artık çim sahası ve bisiklet pisti aynı seviyede değilmiş.
Mihali: İtalyan işgali zamanında bisiklet yarışları Yunan, Türk ve İtalyan yarışçılar katıldığından dolayı milliyetçi bir karakter taşıyordu. Yunan bir sporcu İtalyanlara karşı zafer kazandığında bu, sadece sportif değil aynı zamanda İtalyan işgalcilere karşı bir zafer anlamı taşıyordu.
Nemra: Onikiada’nın (Dodekanissos) 1948’de Yunanistan’la birleşmesinden sonra, bütün Yunanistan’daki bisiklet etkinliklerine katılan yeni bisiklet takımları kuruldu adada. 60’lar ve 70’lerde Rodos henüz çok turistik olmadan önce, Yunanistan Ulusal Pist Şampiyonası görkemli bir şekilde, akşam saatlerinde adada düzenleniyordu. Binlerce seyirci stadyumu dolduruyordu. O zaman başka bir sosyal aktivite olmadığından yarışlar büyük bir aile eğlencesine dönüşmüştü. Taraftarlar destekledikleri sporcuların zaferlerini çılgınlar gibi kutluyordu.
Yorgo: Velodromun uzunluğu 430 metre, ilk yapıldığında asfalt kaplıydı. Zamanla asfalt zarar gördü. Özellikle yaz ayları boyunca yüzey iyi değildi. 1989 senesinde yeniden yapılandırılmasıyla asfalt çimentoyla değiştirildi. Bu arada İtalyanların o dönem yaz aylarında asfalt sabit kalsın diye ters çiviler koydukları açığa çıktı. Stadyumun üstten kapalı tribünleri, soyunma ve ek hizmet odaları, sporcuların kondisyon çalışabilecekleri salonu ve hazırlık odaları mevcuttu. Ayrıca bekçilerin iki küçük kulübesi de vardı. Sporcular geçmişte her yıl Rodos’ta düzenlenen ulusal şampiyonaya geldiklerinde, bugün basketbol sahasının tribünleri altındaki küçük odalarda kalıyorlardı.
Rodos’taki pist 1991 yılına kadar, Atina’da velodrom inşa edilmeden önce, Yunanistan’ın tek bisiklet pistiydi ve bütün milli şampiyonalar burada yapılıyordu. Ayrıca Balkan Atletizm ve Bisiklet Şampiyonaları da düzenleniyordu. Yıllar boyunca Rodoslu bisiklet sporcuları bütün pist yarışlarında üstündüler, özellikle ilk olarak “Colossus” ve sonra “Diağoras” takımları adına yarışan Mihalis Kundras. 1976’da Montréal Olimpiyatları takımına da seçildi. Pantelis Manikaros ile beraber Cezayir’deki Akdeniz Şampiyonası’nı da kazanan onlardı. Adanın bisiklet takımları en üst kategorilerdeydi ve birçok Rodoslu bisiklet sporcusu, milli takımda Yunanistan’ı temsil ediyordu. Bu gelenek, bugün de devam ediyor ve yüksek sayıda genç, bisiklet sporu ile uğraşıyor.
Organizasyon ekibi ilk Historica’nın ardından istek ve ihtiyaçları dikkate alarak bazı güzel değişiklikler yapmış. 2018 yılında üç gün olan etkinlik, bu yıl dört gündü çünkü programa velodrom yarışı da eklenmişti. Tur ise tarihi ve uzun olarak ikiye ayrıldı. Bizim için keyifliydi çünkü eski şehir içinde bisiklet sürmek neredeyse imkansız. Birincisi, harika görünen taş döşemeli yollarda bisiklet sürmek, hele de böyle narin bisikletlerle hiç konforlu değil. İkincisi ise Rodos’un tarihi merkezi her zaman dopdolu ve sabah çok erken saatler dışında çok kalabalık.
Rodos Belediyesi’nin önünden başlayan turda tarihi şehirde bir tur atıldıktan sonra Monte Smith yani Smith tepesine çıkıldı. Yer yer yerleşim yerleri, yer yer ise Rodos’un çam ağaçları arasından geçerek mola verdiğimiz köye vardık. Bu sene turu ikiye ayırmışlar: tarihi merkezde ve çevresinde pedalladıktan sonra tekrar başlangıç noktasına dönüldü ve bu kadarı bana yeter diyenler bu tarihin içinde bisiklete binmenin verdiği sevinçle sürüşü bitirdiler. Şampiyonlar, adanın çeşitli yarış takımlarından gençler ve de ben sürerim diyenler ise uzun tura devam ettiler.
Biz ilk yıl uzun turu yapmıştık. Alexios babasının üç vitesli bisikletiyle, öndeki grubun içinde uçmuştu. Sonra o üç vitesli bisikletle nasıl çıktı o yokuşu ve nasıl sürdü sporcularla diye çok düşündük ve heyecan ile isteğin birçok şeyden daha önemli olduğuna karar verdik. Ben ise ilk sene tur bisikleti Mavi ile katılmıştım. Rotanın bir kısmını sağanak yağmur altında sürmeme rağmen tura katılan herkes gibi çok eğlenmiştim. Hem bu ortamda bulunmak hem de İtalyanlar tarafından yapılmış ve bariyerleri bile şık yollarda doğanın içinde bisiklet sürmek harikuladeydi.
Köye vardığımda üzerimden sular damlıyor ama yüzümden de gülücükler eksik olmuyordu. Bu arada fren sisteminin ne kadar önemli olduğunu ilk yılki turda bir kez daha anladık. Alexios, eski Phillips bisikletin orijinal frenlerinin kuvvetli olmadığını ve inişlerde çok temkinli davrandığını söylemişti. İkinci sene hem o narin bisikletlere zarar vermemek için hem de üç vites ile özellikle dizlere yüklenmemek için bu sene tarihi turdan sonra organizasyonun ayarladığı araç ile hep beraber molanın verileceği köye gittik.
Köyde bizi yerel ürünlerin olduğu masa ve folklor ekibi karşıladı. Şampiyonlarla beraber bisiklet sürmenin verdiği hislerle, ortam iyice keyifleniyordu. Onlar birbirleriyle beraber olmaktan, biz ise orada olmaktan dolayı çok mutluyduk. Yerel zeytinler, ekmekler, peynirler derken tekrar sürüş vakti geldi. Historica’ya önümüzdeki sene mutlaka katılın ve gelmişken adada birkaç gün daha geçirip bisikletle güzel dağ yollarının tadını çıkarın.
Bisikletgezgini.com adresinde birkaç alternatif rota bulabilirsiniz. O rotaların detaylarını isterseniz size önereceğimiz yer T.C. Rodos Başkonsolosluğu. Bisiklet ile başkonsolosluğun ne alakası var diye sormayın. Historica’nın hayatımıza kattığı güzelliklerden biri de Sayın. Başkonsolos Atıf Şekercioğlu. Atıf beyle Historica 2018’de tanıştık. Beraber bisiklete bindik, görev yaptığı yerlerden, seyahatlerimizden konuştuk. Bisiklete binin ya da binmeyin Rodos’a giderseniz kendisini mutlaka ziyaret edin. Beş dakikalık bir konuşmada bile dünyayı dolaşıp gelirsiniz ve sadece kulaklarınız değil, kalbiniz ve aklınız da açıksa çok şey öğrenirsiniz. Daha önce Boğaz Köprüsü’nü birkaç kez bisikletle geçmiştik. Bunlardan birinde Hollanda’nın o zamanki İstanbul Konsolosu Sayın Onno Kervers ile beraberdik. Hollanda Konsolosluğu’nun bisikletli yaşama verdiği destek her zaman gözlerimizi yaşartıyor.
Bir de hani şu fotoğraflarını görüp de imrendiklerimiz var ya; işe bisikletle giden başbakanlar/bakanlar, çocuklarını okula bisikletle götüren kraliçeler vs. İşte, geçen sene böyle bir ortamda tanıştık Atıf Bey ile. Adaya Historica 2018’den kısa bir süre önce tayin olmuş. Fidusa’nın sağladığı bisikletle katılarak desteklediği etkinlikten sonra Yorgos kendisine özel bir yol bisikleti yapıyor. Adı “Kara Şimşek”. İş yoğunluğu arasında fırsat yaratarak bisikletiyle dere tepe demeden Rodos’u keşfetmeye başlıyor. Bu sene, geçen seneki gibi tarihi tur ile yetinmedi ve kendi bisikletiyle Rodos Başkonsolosluğumuzdan Salim ve Sebahattin beylerle birlikte 50 kilometrelik turu tamamladı. Bisikleti sevenlerin ve kullananların artması, bisikletli yaşama gönül verenlerin arasında hele de böyle karar verici mercideki kişilerin bulunması tabiatıyla çok sevindirici.
Historica 2018’e Türkiye’den Murat Yılmaz ve Atina’dan Aslı Koç Kaya ile Ankara’dan Barış Ümit Kaya katıldı. Sayının seneye daha da artmasını diliyoruz. Historica sadece güzel bir ortamda yapılan bir bisiklet sürüşü değil. Tarihi bir buluşma aynı zamanda. Bisiklet üstünden onlarca medeniyetin geçtiği zamana bir bakış. Etkinliğe eski bisikletler ile katılabilirseniz şık olur ama eski bisikletim yok diyorsanız, o zaman Fidusa size bisiklet temini konusunda yardımcı oluyor. Historica 2020’de görüşmek üzere.
Atıf Şekercioğlu: Rodos. Deniz, güneş ve güzel insanların bir arada bulunduğu yer. Göreve yeni başlamıştım. Bir gün kapımı Rodoslu iki kız kardeş çaldı: Nemra ve Dürefşan. Etkinliği, Historica 2018’i heyecanla anlattılar. Beni resmi açılışa davet ettiler. “Bir şartla katılırım” dedim. “Şayet ben de bisiklete bineceksem”. O dönemde dizimde ufak bir sağlık sorunu vardı. Emanet bisikletle yaptığım şehir içindeki turla yetinmek zorunda kaldım. Akabinde Nemra ve Yorgos’dan bana özel bir bisiklet yapmalarını rica ettim. Sürücü profilimi tespit edip, ölçülerimi alıp şu an keyifle kullandığım Kara Şimşek’i teslim ettiler.
Bisikletin Rodos’un yaşamında, tarihinde özel bir yeri var. Coğrafi yapı, herkese uygun bir rota imkanı sunuyor. Özellikle hafta sonları farklı yaş gruplarından beşerli, 10’lu takımların yollarda azimle pedal çevirdiğini, ter attığını görürsünüz. Kimileri düz yolda, kimileri ise rampalarda. Sabah erken saatlerde köylere yolunuz düşerse, o köyün gençlerinin tura çıkmak için hazırlık yaptıklarına tanık olursunuz. Ada yerlileri, turistler, herkes bir şekilde bisiklete biniyor. Spor için, sağlık için, çevre için, ulaşım için.
Historica 2018 ve 2019’da, isimleri bisiklet çevrelerince iyi bilinen, bir kısmı bizlere göre ileri yaşta olan eski şampiyonlarla bir arada olmak, rampa çıkarken aralarındaki dayanışmayı görmek, kendileriyle sohbet
etmek oldukça keyifliydi.
Demem o ki, bisiklete binmenin yaşı yok.
Bu yazı daha önce Cyclist Türkiye Ocak 2020 sayısında yayınlanmıştır.