Bizimle iletişime geçin

Turlar

YERLİ TUR | AVRUPAİ TARZDA

Dondurması, şarap mahzenleri, eşsiz doğası ve yol üstünde heybemize biriktirdiğimiz yerel hikayeleriyle Tekirdağ’da tarihin ve kültürel zenginliğin kalbine pedal basıyoruz

Yazı ERMAN ÖNER Fotoğraf  TARIK GÜL

“Alayım sana bir Murat 131… Yazayım arka tamponuna ‘Güllüm’ diye… Gezdireyim sana bütün Avrupa’yı… Edirne, Çorlu, Keşan, Tekirdağ… ” Videonun durdur butonuna basıp ekip arkadaşım Tarık Gül’le birlikte araçtan aşağı iniyoruz. Hemen akabinde karşıdan bize doğru yaklaşmakta olan iki bisikletçiyi selamlıyoruz. Çok geçmeden sarı mayoları ve Salcano bisikletleriyle Mutlu Erçevik ve İsmail Demir yanımıza geliyor. Salcano Yerli Tur’da bu ay Tekirdağ’dayız. Yahut Müjdat Gezen’in, 1981 yapımı Gırgıriye filminde hayat verdiği Bayram karakterinin deyişiyle Avrupa’da…

Erçevik ve Demir ile Sevgi Yolu yazılı bir tabelanın hemen altında bir araya geliyoruz. Türk bisikletinin biraz içine girmiş herkes Mutlu Erçevik ismini mutlaka duymuştur. Kendisi Türkiye Turu dahil olmak üzere ülkemizde düzenlenen birçok yarışın parkurunu belirleyen kişi. Bu yıl Tour of Antalya’nın yarış direktörlüğü görevini de üstlenen Erçevik aynı zamanda Tekirdağ bölgesi bisiklet antrenörü. 23 yaşındaki genç yetenek İsmail Demir, Erçevik’in gelecek vadeden öğrencilerinden biri. 

İkiliyle rota hakkında kısa bir sohbetin ardından, günün startını vermek üzere hazırlıklara başlıyoruz. Mutlu hocanın ise daha iyi bir fikri var. “İtalya da dahil yediğim en iyi dondurmaları yapan Veis’e gidelim de önce bir dondurma yiyelim” diyor Erçevik. Genelde sürüş sonrası ödül olsa da Erçevik’in teklifi kulağa gayet cazip ve iddialı geliyor. Elbette biz de böyle bir teklifi reddetmiyor ve günün daha başı olmasına karşın rotamızı leziz dondurmalarını tatmak üzer Veis Dondurma’ya kırıyoruz.

Veis Dondurma’dan içeri girer girmez firma sahibi Mustafa Veis karşılıyor bizleri. Hazır kendisini bulmuşken, Erçevik’e dünyanın en iyi dondurması dedirten lezzetin sırrını soruyoruz. Kuşaklardan bu yana dondurma ürettiklerini söyleyen Veis, vazgeçilmez tadın anahtarının doğal meyveler ve salepten geçtiğini ekliyor. “İtalya’da dahi pahalı olduğundan dolayı salep kullanılmıyor. Dondurmayı kaşıkladığınızda uzamasını sağlayan saleptir. Bir de biz yalnızca doğal meyveleri tercih ediyoruz.”

Günün daha başı olmasına karşın rotamızın startını, meşhur Veis Dondurma’dan veriyoruz

Erçevik’in dondurma iddiasında ne denli haklı olduğuna pratikte de ikna olduktan sonra rotamıza başlamak üzere yola düşüyoruz. Bugünkü turumuzun başlangıç noktası Marmara Denizi’nin kıyısında uzanan, Tekirdağ’ın şirin yazlık ilçesi Şarköy.

Bağların içinden

Sevgi Yolu’nun hemen yanı başında bulunan Veis Dondurma’dan kalkıp, Şarköy içerisindeki parke taşlı yollarda birkaç kilometre pedal basıyoruz. Takip ettiğimiz yol bizi genişçe asfalt bir yola ulaştırıyor. Bu vesileyle şehir merkezini ardımızda bırakıyoruz. Yeni istikametimiz Erikçe olacak. Etrafımızı kaplayan zeytin ağaçlarına rağmen yolunun bu bölümünün ciddi rüzgar aldığını belirtmeliyim. Fakat ufak bir detay; rüzgar arkadan! 

Ekstra destek sağlayan rüzgarla birlikte tek yön gidiş geliş yolda Mutlu Hoca ve İsmail ibreyi 50km/h’a kadar dayıyorlar. Hızımız proları aratmayacak cinsten olsa da çevremizden kopuk yol almıyoruz. Nitekim Mürefte yolu üzerinde Türkiye’nin en büyük holdinglerinden bir tanesi olan Sabancı’nın Gülor şarap fabrikasının yanından geçiyoruz. Firma ismini, Güler Sabancı’nın “Gül”ünden ve geçtiğimiz yıl hayata gözlerini yuman dayısı Orhan’ın “Or” harflerinden alıyor. Söylenenlere göre ikili şarap işine ticari bir beklenti yerine gönül bağıyla girmiş. 

Üzüm bağlarını gördükçe aklımıza şarap ve şarap üreticilerine adanan Giro d’Italia ve Tour de France etapları geliyor. Sangiovese, Chianti, Alsace, Languedoc-Roussillon… Derken soluğu Mürefte’de alıyoruz.

Kiremitçilik ve tuğlacılığın gelişmiş bir iş kolu olduğu Mürefte, zamanında Tekirdağ’ın en yoğun yerleşime sahip ilçesiydi. Günümüzde ilçe gelişmişlik anlamında Şarköy’ün gerisinde kalsa da iki şehrin sakinleri arasındaki rekabet iddialara göre hala devam ediyor. Geçmişin “Küçük İstanbul” lakaplı şehri Mürefte’nin bir diğer özelliği de Tekirdağ’ın en eski şarap üreticilerinden biri olan Aker’in evi olması. Ancak günümüzde şarap üretimi kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya.   

Mürefte sakinleri anlatıyor. “İlk geldiğimiz zaman daha fazla bağ vardı. Para etmeyince zeytin, ceviz gibi diğer besin maddelerine yöneldi halk. Yüzyıllardır Şarköy ve Hoşköy Türkiye’nin en önemli bağlarının olduğu bölgelerdi. Düşünün, 40 küsur tane şarap fabrikası vardı, şimdi ise üretim yapan 5-6 fabrika kaldı. Devlet politikalarından dolayı bağcılık kültürü ölüyor. Halbuki bağcılık sosyal ve kültürel bir faaliyettir. Şu an ölmeye yüz tuttu.”

Nesiller boyu süren gelenek

Hal böyle olunca, biz de son sürat pedallarımızı yıllara meydan okuyan Aker Bağ Evi’ne doğru çeviriyoruz. Arkamızda rüzgar, birkaç kilometrenin ardından parke taşlı şirin bir sokaktan, en az sokak kadar şirin Aker Bağ Evi’ne ulaşıyoruz. Kendine has mimarisi ve etrafını çevreleyen saksılar ile Aker Bağ Evi adeta ben buradayım diyor. Kapıda bizleri karşılayan firmanın şimdiki kuşak sahibi Mesut Aker ile içten bir selamlamanın ardından, bisikletlerimizi kapının önüne bırakıp bağ evinde adeta tarihi bir yolculuğa çıkıyoruz.

Aker Bağ Evi’nin her bir duvarında tarihin izleri mevcut. Burası yalnızca şarapla anılan bir yer değil. Ev içerisinde Atatürk’ün yaşama veda ettiği günün Cumhuriyet gazetesi baskısını bulmak da mümkün, Kremlin, Marsilya ve Kızıl Meydan’da kullanılan tuğla ve kiremitleri de… Anlayacağınız 72 yaşındaki Aker, tam bir koleksiyoner. “Ben koleksiyona meraklıyım, elimdeki tarihi eşyalara da sahip çıkar, hatıra diye saklarım. Bu nedenle zamanla bana ‘Al bu sende kalsın, burada sergile” diye emanet edilen değerli eşyalar da oldu” diyor Mesut Aker. 

Üzüm bağlarını gördükçe aklımıza şarap ve şarap üreticilerine adanan Giro d’Italia ve Tour de France etapları geliyor

Üretime 1967 yılında başladıklarını söyleyen Mesut Aker, imalatın dört kuşaktır devam ettiğini anlatıyor. “Aslında üretimimiz daha eskilere dayanıyor ama resmiyeti 67 diyelim. Bizim dedelerimiz 1924 Selanik mübadelesinde gelmişler buraya. Geldiklerinde bağ ekmiş, üzüm elde etmişler. Üzüm olunca da şarap yapıyorlar. Sonuç olarak bu gelenek dört nesilden bu tarafa geliyor. Benim babam, dedem, şimdi de ben ve çocuklarım bu işi yaşatmaya devam ediyoruz. Hatta bu yüzden çocuklarım kimya bölümünde okudu. Çok modern fabrikalar var ama biz eski tip üretimi korumaya gayret gösterdik. Ufak çaplı çalışarak ve ihracat yaparak ayakta kalmaya çalışıyoruz.”

Sürüşümüzün başında dondurma önerisiyle gelen Erçevik, zeytinyağı, sirke, sabun ve daha birçok farklı doğal ürün satan Aker Bağ Evi’ni de listesine ekliyor. “Daha önce antrenman için buradan sıklıkla geçtim ama doğrusu bu satış noktasını bilmiyordum. Bundan sonra zeytinyağı almaya kesin gelirim. Böyle bir ailenin ürettikleri ürünlerde hile yapmasının mümkünatı yok” diyerek, bisikletine atlıyor.   

Performans vakti

Şarköy ve Mürefte’yi gerimizde bırakıyoruz. Fark etmişsinizdir, turumuzun şu ana kadarki bölümü gezinti ve kültürel aktivite şeklinde geçti. Bundan sonra ise pedal darbelerimizi biraz daha hızlandırıyor ve Mutlu Erçevik ile İsmail Demir’e en iyi bildikleri şeyi yapmalarına olanak tanıyoruz: Performans.

Mürefte’yi yavaş yavaş gerimizde bırakırken ufukta Hoşköy beliriyor. Mübadele öncesi adı Horos olan Hoşköy, geçmişte manastır ve kiliselerin yoğun olduğu bir bölge olarak biliniyor. Bu nedenle de zamanında bölgeye “Azizler Bölgesi” denirmiş. Hatta bu sene edindiğimiz bilgilere göre yeni yaptırılan bir kilisenin açılışına, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi Patriği I. Bartholomeos katılmış.

“Aker Bağ Evi’nin her bir duvarında tarihin izleri mevcut

Hoşköy’ü bisikletçilerin dilinden aziz kılan ise köye giden yolun tırmanış yüzdeleri. Bacakları gittikçe ısınan Erçevik ve Demir, ortalama %7, maksimum %21’leri gören tırmanışta adeta bisiklet üzerinde dans ediyorlar. Zorlu tırmanışın ardından girdiğimiz Hoşköy’ün sürprizi ise ardımıza baktığımızda görülen uçsuz bucaksız doğa manzarası olmuyor.

Bunun yerine tırmanışın karşılığını köyün şirin, burada bir ömür geçer dedirten patika yollarında alıyoruz. Yıllandıkça güzelleşen şaraplar gibi yağlı boya tabloları andıran ahşap evlerin önünde sosyal medya için de heybemizi doldurup yolumuza vakit kaybetmeksizin devam ediyoruz.

Mutlu Erçevik ve İsmail Demir bacaklarını iyiden iyiye bulurken sıradaki adresimiz Hoşköy’e dört kilometre uzaklıktaki Gaziköy oluyor. Geçmişteki adı Ganos olan köyün girişinde Erçevik ve Demir bacaklarındaki baraj kapaklarını sonuna kadar açıyor. Amaç yol üzerindeki segmenti İsmail’in almasını sağlamak.

Erçevik önce tempoyu yükselterek İsmail’i taşırken, İsmail ise avına saldırmak için doğru zamanı bekleyen bir kaplan gibi pusuda. Hafif eğimle birlikte tempo bir ara o kadar yükseliyor ki, ikilinin yanlarından jet gibi geçtiği motosiklet sürücüsü neye uğradığını şaşırıyor. Motosiklet sürücüsünün hayret içinde Erçevik’in bacaklarına bakışını görmenizi isterdim doğrusu.

Hoşköy’ü bisikletçilerin dilinde aziz kılan, köye giden yolun tırmanış yüzdeleri

Sonucu merak edenler için söyleyelim, Mutlu hocanın eforunu boşa çıkarmayan İsmail, KOM’u üç saniye farkla aldı. Segment artık emin ellerde!  

Keyfimiz iyice yerine gelmişken duraksamadan gidonlarımızı Tepeköy’e kırıyoruz. Bu köy geçmişten bugüne taşıdığı birkaç tarihi yapıyla dikkatleri çekiyor. Bunlardan ilki, bizim ziyaretimiz sırasında Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi tarafından restorasyon çalışmaları altına alınmış olan Taş Camii. Osmanlı döneminden kalma caminin yanı sıra köye güzellik katan bir diğer tarihi yapı da yine aynı dönem eseri Kemerli Köprü.

Tanıdık topraklar

Şarköy, Mürefte, Hoşköy, Gaziköy ve Tepeköy derken turumuzun bitiş noktası için yolculuğumuza devam ediyoruz. Sol tarafımızda dik sıra dağlar, sağımızda ise masmavi Marmara Denizi. Varış noktamız, bisikletseverlerin yakından bildiği Uçmakdere’den başkası değil. Geçmiş sayılarımızda ( Uçmakdere rotasını yandaki QR kodu kullanarak okuyabilirsiniz) bölgeye ziyaret gerçekleştirmiştik ama hazır bir kez daha yolumuz Tekirdağ’a düşmüş, gaddar yokuşların tadına ve eşsiz manzaranın keyfine kısa da olsa bir kere daha varmamak olmaz.

Her firketede biraz daha hızlanan ikili, Uçmakdere’nin hakkını veriyor

Ufak iniş ve çıkışlarla geçen birkaç kilometrenin ardından, Uçmakdere’nin eteklerine ulaşıyoruz. Mutlu Hoca ve İsmail bir kez daha selelerinden kalkıyorlar. Günün sonuna yaklaşmamıza rağmen ikilinin bacaklarında yorgunluktan eser yok. Her firketede biraz daha hızlanan ikili, Uçmakdere’nin hakkını veriyor. Sonuç ise 300 metre yukarıdan ayaklarımız altında uzanan muazzam bir manzara.

Şarköy’de İtalyanlara parmak ısırttıracak bir dondurma şöleniyle başlayan turumuzun sonunu bizlere has bir yemek ziyafetiyle veriyoruz. Eminiz Bayram da Güllü’ye Avrupa’yı dolaştırırken, Tekirdağ’da durup da Tekirdağ köftesi yedirmeyi ihmal etmezdi.

Bisikletçinin Bisikleti

Salcano’nun UCI onaylı kadrosu UCI XRS001, aerodinamik yapısı, Duraace 9100 grupseti, entegre güç ölçerli karbon Rotor aynakolu ve Zipp jantları ile performans iddiasını ilk bakışta gözler önüne seriyor. Bu iddiasını pratikte de ortaya koyan UCI XRS001, aero bir bisiklet olmasına karşın 52-36 aynakolu, hızlı vites geçişleri ve hafifliği ile Uçmakdere’nin zorlu tırmanışlarında da farkını hissettirdi.

Fakat bisikletin üzerindeki geniş profilli Zipp 808 (ön jant) ve Zipp 404 (arka jant) jant setinin, Trakya’nın sert rüzgarında ve Uçmakdere’nin uzun inişlerinde işimizi epey zorlaştırdığını belirtmek gerek. Yine de Duraace’in
etkin frenleme kabiliyeti ve Vittoria Rubino Pro Slick lastiklerin zemin tutuşu, hız kesmeden inişleri tamamlamamızı sağladı. 25mm genişliğindeki lastikler, girdiğimiz köylerde yer yer bozuk olan asfaltta da konforlu bir sürüş için oldukça yeterliydi. 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Bir sonraki:

KİRLENMEK GÜZELDİR

Kaçırmayın:

KRAL YOLU | TERMESSOS

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!