Hazırlayan ARZU TEKİR & SEÇİL ÖZNUR YAKAN
Yayın Kurulu üyelerimiz, Arzu Tekir ve Seçil Öznur Yakan, Kadınlar Günü vesilesiyle bir araya geldi. Bisikletli yaşam, ulaşım, aktivizm üzerine gerçekleştirdikleri sohbete diğer kadın arkadaşlarını da dahil ettiler. Yaşları 22-68 arasında, yaşadıkları yerler ise dünyanın dört bir yanı olan bu kadınların hemfikir oldukları ve bunun için çalıştıkları bisikleti diğerlerinin de günlük hayatlarına katmak.
Seçil: Uzun yıllar Türkiye’de yaşanabilir şehirlerle ilgili çalışmalar yaptın devlet, kamu ve özel kuruluşlarla. Türkiye’de yıllardır aynı konuları konuşup duruyoruz, neden ilerleyemiyor ve yeni sorulara geçemiyoruz bisikletli yaşam konusunda?
Arzu: Bu sorunun cevabını ben de çok düşündüm. Hala Türkiye gibi nüfusun genç, yeni teknolojilerin hızla adapte edildiği bir ülkede, bu ‘bisiklet özgürlüktür, çevrecidir, ekonomiktir’ in ötesinde gözle görülür bir bicimde, ‘bisiklet bir ulaşım türüdür’ algısına geçememiş olmamızdan dolayı üzgünüm. Artık kravatlı, takım elbiseli, kask ve yelekle, o olmadı poşetinden yeni çıkmış eşofmanlarıyla bisiklet üzerinde göstermelik poz veren belediye başkanı ya da bakan fotoğraflarını görmek istemiyorum.
Sigara yasağındaki liderlik ne kadar etkili oldu, hatırla, bir anda hayatta bizde tutmaz denilen yasak hızla uygulandı. Ekonomiye zarar, sağlığa zarar, sağlık sistemine yük. Bakıldığında bu sigara kullanımının azaltılması ile sağlanacak kazanımlar bisikletli ulaşımın yaygınlaştırılmasıyla da elde edilecek… Bisiklet, hala farkına varılmamış bir başlık, ‘untapped opportunity’ siyasiler için. Merak ediyorum, hangi belediye başkanı liderliği üstlenecek…
Bir de bakanlık su kadar bisiklet dağıtıyor, x km bisiklet yolu yapılacağını açıkladı haberleri de çok anlamlı gelmiyor. Bir ara da hatırlarsın, bisiklet yolu boya rengi tartışılıyordu. Her şey tamam da sorun boya renginde tıkanmış kalmış gibi. Ulaşımda, bisikletli ulaşımın payını nasıl artıracağız? Gerçekçi hedefler belirledik mi? Bu hedeflere ulaşmak için, hangi politikaları geliştiriyoruz?
Bu hedefe ulaşınca ekonomik, çevresel ve sosyal kazanımlarımız neler olacak? Ne kadar yatırım yapacağız, bu yatırımın geri dönüşü ne olacak? Dağıtılan bisikletleri kimler kullandı, kazanımları ne oldu? Bunları pekâlâ hesaplayacak uzmanlar, akademisyenler mevcut.
Şehirlerin rekabetinde öne çıkardığı uygulama anlamında görece basit ama etkili projelerden biri bisikletli ulaşım. Başka bir iletişim dili geliştirmek lazım. İyi ajanslarla yapılan, yaratıcı, kolektif aklın öne çıktığı iş birliklerine ihtiyaç var. Bunu yapmak için kim ne bütçe ayıracak o da ayrı sorun.
Önce stratejiyi doğru kurup, hedefleri belirleyip, projelerin iletişim ve tanıtımına ağırlık vermek gerek. Belediyelerin basın ve halkla ilişkiler dairelerinin de yeni yaklaşımlara adapte olması gerekiyor.
Seçil: Bisiklet, altyapı, paylaşım sistemleri vs teknolojisi globalde almış başını gidiyor. Şehircilikte bu takip çok önemli değil mi her şey bu kadar hızlıyken?
Arzu: Evet, Seçil, 2012’de konuştuğumuz bisiklet paylaşım sistemi yerine artık istasyonsuz, elektrikli bisiklet paylaşım modelleri var. Scooterlar devreye girdi. Bunları yaparken şehirler ve teknoloji şirketleri de birbiriyle nasıl çalışacağını öğrenmeye başladı. Daha önceki Cyclist Türkiye’deki yazılarımda paylaştım.
Önce teknoloji şirketine lisans veriliyor, kurallar, sınırlar belirleniyor, bir pilot çalışma yapılıyor, pilot çalışma süresince elde edilen veri incelendikten sonra sistemin nasıl yaygınlaştırılacağına karar veriliyor. Bizde gördüğüm en büyük iki eksiklik, sorunların çözümüne sistemsel yaklaşım ve yerel yönetimlerde tecrübe & bilgi birikimini globalden yerele taşıyacak organizasyonel kabiliyet.
Şehir yönetimlerinde günlük iş yoğunluğu, sürekli değişen gündem sebebiyle şehircilikte güncel gelişmelerin, teknolojilerin yeterince yakından takip edilmemesi, bürokrasi ve ağır hiyerarşi içinde genç ve dinamik çalışanların kent yönetiminde seslerinin ve etkilerinin düşük olması sebebiyle, dünyanın farklı şehirlerinde gördüğümüz gelişmeleri hızla, ülke geneline adapte edemiyoruz.
Seçil: Tüm bunlara rağmen Türkiye’de bisikletliler, seslerinin duyulması için çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Yetkililer sence ne zaman anlayacaklar beraber çalışmanın önemini?
Arzu: Bu anlamda Bisikletli Kadın İnisiyatifini çok takdir ediyorum. Sizlerin çeşitli desteklerle güçlendirilmeniz, çalışmanızın yaygınlaşması açısından çok yararlı olur. Bisikletli ulaşımı öne çıkaran uzmanların ve aktivitelerin amacı araç satın alımını azaltmak değil. O araçlar satılsın ama her gün trafiğe çıkıp verimlilik, zaman, para kaybına neden olmasın.
Gerektiğinde kullanılsın. Zaten, otomobil şirketlerinin reklam bütçesiyle, bisiklet üreticilerin veya sivil toplum kuruluşlarınınkini kıyaslayınca ve mevcut politikalara bakılınca, o araç elbette satılacak ancak hiçbir şehir araç sahiplik oranlarının artması veya trafikteki araç sayısı ile gelişmiş şehir, yaşanılır şehir olmuyor.
Bir yandan İzmir’de gerçekleştirilen Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nu düşün. Kaç ülkede, şehirde İzmir tanıtıldı, bu vesileyle. Güleryüzleriyle, pırıl pırıl özgür kadınları ve şehrin güzelliği fotoğraflara yansıdı. Ne sponsor vardı, ne kurumsal bir organizasyon şirketi. Yaratıcı bir fikir bulmak mühim olan. Bu örnek aslında şunu gösteriyor; Projeleri, fikirleri desteklendiği (veya engellenmediği) taktirde her vatandaş aslında birer elçi, şehrini tanıtmada. Belediye Başkanlarının bu gücü, enerjiyi çok iyi kullanması, kendilerine avantaj sağlar üstelik.
Arzu: Sahi Seçil, sen ve arkadaşların bisiklet aktivisti olmaya nasıl karar verdiniz?
Seçil: Arzu, işte biz buna aktivistlik olsun diye başlamadık. 🙂 Etrafımızda bisiklete binmek isteyen ama çeşitli nedenlerle binemeyen kadınlar olduğunu fark ettik yıllar içinde bisiklete binerken ve 2015 yılında Bisikletli Kadın İnisiyatifini kurduğumuzda, bu kadınlarla dayanışma içinde olalım dedik.
Bizim ilk kez bisikletle trafiğe çıktığımızda yaşadıklarımızı yaşamasınlar ve aslında çözebilecekleri nedenlerden bisikleti bırakmasınlar istedik. Sonra bu ihtiyacın sadece bizim etrafımızdaki kadınlarla sınırlı kalmadığını, Türkiye’nin dört bir yanından bize seslenen kadınlar sayesinde fark ettik.
Kaldırımda güvenle yürümek istediğimizi, işimize bisikletimizle gitmek istediğimizi biraz daha yüksek sesle söylemeye başladık. Dünyanın farklı ülkelerinde “critical moms” adı altında anneler birleşiyor, neden? Çünkü tek istekleri bebek arabaları ile, çocuklarıyla kaldırımda yürüyebilmek.
Boyları standart olmayan, rampası olmayan ya da rampasına araçların park etmiş olduğu, ortasına direk dikilmiş olan vs. kaldırımları protesto ediyorlar. Biz de, hayatlarımızı çok kolaylaştıran bisikletin zaten hayatları zor olan kadınların hayatına girmesi için birkaç adım attık. Buna aktivistlik de, dayanışma de. 🙂
Arzu: Diğer ülkelerde bisikletli kadınları gözlemlediğinde, gördüğün farklılıklar var mı?
Seçil: Bisikletle yolculuk yapmayı sevdiğim için dünyanın farklı yerlerinde bisiklet kullanma ve oradaki bisikletli hayatları gözlemleme fırsatım oldu. Bu şekilde ve de katıldığım bisiklet, ulaşım, şehir planlama vs ile ilgili konferanslarda da dünyanın farklı yerlerinden kadınlarla tanıştım.
Çocuklarını bisikletle okula götüren İstanbul’dan Emel’in de, Mexico-City’den Areli’nin de aynı şeyleri yaşamış olduğunu dinledim ve sorunlarına benzer çözümler bulduklarını da. Şimdi bu kadınlar, kendi deneyimlerini başka kadınlarla paylaşmak için çeşitli oluşumlarda çalışıyorlar: gönüllü olan da var, artık işi bu olan da var.
Arzu: Bisiklet aktivistlerinin seslerinin en çok duyulduğu, görüşlerinin dikkate alındığı ülkeler hangileri?
Seçil: Malum Hollanda ve Danimarka’yı ayrı tutuyoruz, İngiltere’de de Uganda’da da, Şili’de de Avusturalya’da da bisiklet dünyası erkek egemen ve kadınlara özel kulüpler kuruluyor, sürüşler yapılıyor. Bisiklet dünyasında da cinsiyet eşitliği konusunda büyük bir ara var. Nasıl parlamentoda, ofislerde daha çok kadın görmek istiyorsak; bisiklet üzerinde sokaklarda da bunu istiyoruz. Şehirlerin yaşanılabilir olması ancak tüm fertlerin sosyal hayata eşit katılımıyla olacak.
Arzu: Bu sorunun cevabını ben de çok düşündüm. Hala Türkiye gibi nüfusun genç, yeni teknolojilerin hızla adapte edildiği bir ülkede, bu ‘bisiklet özgürlüktür, çevrecidir, ekonomiktir’ in ötesinde gözle görülür bir bicimde, ‘bisiklet bir ulaşım türüdür’ algısına geçememiş olmamızdan dolayı üzgünüm.
Artık kravatlı, takım elbiseli, kask ve yelekle, o olmadı poşetinden yeni çıkmış eşofmanlarıyla bisiklet üzerinde göstermelik poz veren belediye başkanı ya da bakan fotoğraflarını görmek istemiyorum. Sigara yasağındaki liderlik ne kadar etkili oldu, hatırla, bir anda hayatta bizde tutmaz denilen yasak hızla uygulandı.
Ekonomiye zarar, sağlığa zarar, sağlık sistemine yük. Bakıldığında bu sigara kullanımının azaltılması ile sağlanacak kazanımlar bisikletli ulaşımın yaygınlaştırılmasıyla da elde edilecek… Bisiklet, hala farkına varılmamış bir başlık, ‘uptapped opportunity’ siyasiler için. Merak ediyorum, hangi belediye başkanı liderliği üstlenecek…
Bir de bakanlık su kadar bisiklet dağıtıyor, x km bisiklet yolu yapılacağını açıkladı haberleri de çok anlamlı gelmiyor. Bir ara da hatırlarsın, bisiklet yolu boya rengi tartışılıyordu. Her şey tamam da sorun boya renginde tıkanmış kalmış gibi. Ulaşımda, bisikletli ulaşımın payını nasıl artıracağız? Gerçekçi hedefler belirledik mi? Bu hedeflere ulaşmak için, hangi politikaları geliştiriyoruz? Bu hedefe ulaşınca ekonomik, çevresel ve sosyal kazanımlarımız neler olacak?
Ne kadar yatırım yapacağız, bu yatırımın geri dönüşü ne olacak? Dağıtılan bisikletleri kimler kullandı, kazanımları ne oldu? Bunları pekâlâ hesaplayacak uzmanlar, akademisyenler mevcut. Şehirlerin rekabetinde öne çıkardığı uygulama anlamında görece basit ama etkili projelerden biri bisikletli ulaşım. Başka bir iletişim dili geliştirmek lazım. İyi ajanslarla yapılan, yaratıcı, kolektif aklın öne çıktığı iş birliklerine ihtiyaç var. Bunu yapmak için kim ne bütçe ayıracak o da ayrı sorun.
Önce stratejiyi doğru kurup, hedefleri belirleyip, projelerin iletişim ve tanıtımına ağırlık vermek gerek. Belediyelerin basın ve halkla ilişkiler dairelerinin de yeni yaklaşımlara adapte olması gerekiyor.
Seçil: Bisiklet, altyapı, paylaşım sistemleri vs teknolojisi globalde almış başını gidiyor. Şehircilikte bu takip çok önemli değil mi her şey bu kadar hızlıyken?
Arzu: Evet, Seçil, 2012’de konuştuğumuz bisiklet paylaşım sistemi yerine artık istasyonsuz, elektrikli bisiklet paylaşım modelleri var. Scooterlar devreye girdi. Bunları yaparken şehirler ve teknoloji şirketleri de birbiriyle nasıl çalışacağını öğrenmeye başladı. Daha önceki Cyclist Türkiye yazılarımda paylaştım.
Önce teknoloji şirketine lisans veriliyor, kurallar, sınırlar belirleniyor, bir pilot çalışma yapılıyor, pilot çalışma süresince elde edilen veri incelendikten sonra sistemin nasıl yaygınlaştırılacağına karar veriliyor. Bizde gördüğüm en büyük iki eksiklik, sorunların çözümüne sistemsel yaklaşım ve yerel yönetimlerde tecrübe & bilgi birikimini globalden yerele taşıyacak organizasyonel kabiliyet.
Şehir yönetimlerinde günlük iş yoğunluğu, sürekli değişen gündem sebebiyle şehircilikte güncel gelişmelerin, teknolojilerin yeterince yakından takip edilmemesi, bürokrasi ve ağır hiyerarşi içinde genç ve dinamik çalışanların kent yönetiminde seslerinin ve etkilerinin düşük olması sebebiyle, dünyanın farklı şehirlerinde gördüğümüz gelişmeleri hızla, ülke geneline adapte edemiyoruz.
Seçil: Tüm bunlara rağmen Türkiye’de bisikletliler, seslerinin duyulması için çeşitli çalışmalar yapıyorlar. Yetkililer sence ne zaman anlayacaklar beraber çalışmanın önemini?
Arzu: Bu anlamda Bisikletli Kadın İnisiyatifini çok takdir ediyorum. Sizlerin çeşitli desteklerle güçlendirilmeniz, çalışmanızın yaygınlaşması açısından çok yararlı olur. Bisikletli ulaşımı öne çıkaran uzmanların ve aktivitelerin amacı araç satın alımını azaltmak değil. O araçlar satılsın ama her gün trafiğe çıkıp verimlilik, zaman, para kaybına neden olmasın. Gerektiğinde kullanılsın.
Zaten, otomobil şirketlerinin reklam bütçesiyle, bisiklet üreticilerininkini veya sivil toplum kuruluşlarınınkini kıyaslayınca ve mevcut politikalara bakılınca, o araç elbette satılacak ancak hiçbir şehir araç sahiplik oranlarının artması veya trafikteki araç sayısı ile gelişmiş şehir, yaşanılır şehir olmuyor.
Bir yandan İzmir’de gerçekleştirilen Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nu düşün. Kaç ülkede, şehirde İzmir tanıtıldı, bu vesileyle. Güleryüzleriyle, pırıl pırıl özgür kadınları ve şehrin güzelliği fotoğraflara yansıdı. Ne sponsor vardı, ne kurumsal bir organizasyon şirketi. Yaratıcı bir fikir bulmak mühim olan. Bu örnek aslında şunu gösteriyor; Projeleri, fikirleri desteklendiği (veya engellenmediği) taktirde her vatandaş aslında birer elçi, şehrini tanıtmada. Belediye Başkanlarının bu gücü, enerjiyi çok iyi kullanması, kendilerine avantaj sağlar üstelik.
Arzu: Sahi Seçil, sen ve arkadaşların bisiklet aktivisti olmaya nasıl karar verdiniz?
Seçil: Arzu, işte biz buna aktivistlik olsun diye başlamadık. 🙂 Etrafımızda bisiklete binmek isteyen ama çeşitli nedenlerle binemeyen kadınlar olduğunu fark ettik yıllar içinde bisiklete binerken ve 2015 yılında Bisikletli Kadın İnisiyatifini kurduğumuzda, bu kadınlarla dayanışma içinde olalım dedik. Bizim ilk kez bisikletle trafiğe çıktığımızda yaşadıklarımızı yaşamasınlar ve aslında çözebilecekleri nedenlerden bisikleti bırakmasınlar istedik. Sonra bu ihtiyacın sadece bizim etrafımızdaki kadınlarla sınırlı kalmadığını, Türkiye’nin dört bir yanından bize seslenen kadınlar sayesinde fark ettik.
Kaldırımda güvenle yürümek istediğimizi, işimize bisikletimizle gitmek istediğimizi biraz daha yüksek sesle söylemeye başladık. Dünyanın farklı ülkelerinde “critical moms” adı altında anneler birleşiyor, neden? Çünkü tek istekleri bebek arabaları ile, çocuklarıyla kaldırımda yürüyebilmek. Boyları standart olmayan, rampası olmayan ya da rampasına araçların park etmiş olduğu, ortasına direk dikilmiş olan vs. kaldırımları protesto ediyorlar. Biz de, hayatlarımızı çok kolaylaştıran bisikletin zaten hayatları zor olan kadınların hayatına girmesi için birkaç adım attık. Buna aktivistlik de, dayanışma de. 🙂
Arzu: Diğer ülkelerde bisikletli kadınları gözlemlediğinde, gördüğün farklılıklar var mı?
Seçil: Bisikletle yolculuk yapmayı sevdiğim için dünyanın farklı yerlerinde bisiklet kullanma ve oradaki bisikletli hayatları gözlemleme fırsatım oldu. Bu şekilde ve de katıldığım bisiklet, ulaşım, şehir planlama vs ile ilgili konferanslarda da dünyanın farklı yerlerinden kadınlarla tanıştım.
Çocuklarını bisikletle okula götüren İstanbul’dan Emel’in de, Mexico-City’den Areli’nin de aynı şeyleri yaşamış olduğunu dinledim ve sorunlarına benzer çözümler bulduklarını da. Şimdi bu kadınlar, kendi deneyimlerini başka kadınlarla paylaşmak için çeşitli oluşumlarda çalışıyorlar: gönüllü olan da var, artık işi bu olan da var.
Arzu: Bisiklet aktivistlerinin seslerinin en çok duyulduğu, görüşlerinin dikkate alındığı ülkeler hangileri?
Seçil: Malum Hollanda ve Danimarka’yı ayrı tutuyoruz, İngiltere’de de Uganda’da da, Şili’de de Avusturalya’da da bisiklet dünyası erkek egemen ve kadınlara özel kulüpler kuruluyor, sürüşler yapılıyor. Bisiklet dünyasında da cinsiyet eşitliği konusunda büyük bir ara var. Nasıl parlamentoda, ofislerde daha çok kadın görmek istiyorsak; bisiklet üzerinde sokaklarda da bunu istiyoruz. Şehirlerin yaşanılabilir olması ancak tüm fertlerin sosyal hayata eşit katılımıyla olacak.
Areli Carreon / Mexico-City, Mexico
Bisiklet sürmek birçok kişiyi mutlu eder fakat bunu bilmeyen bir çoğunluk var; insanların bisikletli hayatı keşfetmesine, özellikle şehirde yardımcı olmanız gerek. Bu yüzden aktivizme ihtiyacımız var: bu ucuz ve neşeli çözümün gizlilik perdesini insanlara aralamak için. Kadının katılımının her alanda anahtar olduğunu düşünüyorum. Çok uzun süre göz ardı edildik ve bu artık bitti: sesimiz duyulacak.
Zeynep Korkunç / Helsinki, Finlandiya
Bisiklet aktivizmi, insan gücüyle doğaya zarar vermeden şiddet kullanmadan basit ama etkili. Kadınların katılımı kadınlar arka planda kaldığı için çok daha önemli.
Lydia Hadzialexiou / Atina, Yunanistan “podilat-iss-es” www.podilates.gr
Vatandaşlarının görüş ve isteklerini, onların yaşamlarını iyileştirmek için bir ilham kaynağı olarak gören ülkelerde aktivizm önemli olabilir. Bir baskı aracı olarak, aktivizm tartışmanın etkinliğine ve hedef makamların politikalarını değiştirmeye istekli olmalarına bağlıdır. Bisiklet aktivizmi özellikle bisiklete binmenin faydaları hakkında farkındalık yaratabilir, böylece insanların ve karar vericilerin kafasında etkili değişiklikler yapılabilir.
Bisiklet, geçen yüzyılın başlarında kadınların özgürleşmesinde önemli bir rol oynamıştır ve hala birçok toplumda özgürlüğün sembolü olarak görülüyor. Bu nedenle, kadınlar bisiklete binme mesajını daha etkili bir şekilde yayabilirler, çünkü sembol olarak ve özgürlük, haklar ve sürdürülebilir yaşam için mücadele verenler olarak görülebilirler.
Pınar Pinzuti / Milano, İtalya bisikletizm.com
Aktivizmi ‘aydınlanmış kişilerin hazırladıkları ve gerçekleştirdikleri, eylemler ve etkinlikler bütünü’ olarak tanımlarsak, aktivistlerin de ‘aydınlanmış’ kişiler olduğunu söyleyebiliriz. Belli bir konuda farkındalığı daha yüksek olan kişilerin sayısının artmasının toplumun daha iyi yönde evrilmesi için gerekli olduğuna inanıyorum. Tüm bunlar bisiklet aktivizmi için de çok önemli çünkü bisikletin marjinal bir araç olarak görüldüğü ülkemizde, ‘dünyanın en masum ulaşım aracının’ normalleşmesi için daha çok ‘aydınlanmış’ kadına ve erkeğe ihtiyacımız var.
Melis Başak / İstanbul pedalarkadasim.org
Kendimden örnek verirsem, bisiklete başlayan çoğu kişi gibi bisiklet gruplarının sürüşleri, özel gün sürüşleri ile yeni insanlarla tanışıp bisiklet hakkında daha fazla bilgiye sahip oldum. Bu sürüşlerde bulunan kadın öncüler ya da kadınların çoğunlukta olduğu sürüşler daha fazla motive olmamı sağladı. Bu şekilde zamanla bisiklet hayatıma yön verdi.
Yeşim Tin / Güney Amerika ikigocebe.com
Bisiklet hem doğa dostu, hem de bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığına olumlu etkileri olan bir spor, ilgi alanı. Üstelik ücretsiz! Bu ve daha birçok nedenle bisiklet kullanımına teşvik eden tüm çalışmaların çok değerli olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında bisiklet aktivizmi; devletlerin, belediyelerin bisikletliler için çözümler sunması (ücretsiz bisikletler, bisiklet yolları, trafik kuralları) ve de trafikteki diğer sürücülerin bisikletliye saygı duyması adına farkındalık yaratılması gibi nedenlerle de önemli bana kalırsa.
Aktivizmde cinsiyet ayrımı olmaksızın kadın-erkek katılım önemli bence. Bunun yanında, bisiklet aktivizminde, “kadınların bisiklet kullanımını arttırıcı yönde çalışmalar yapılması” açısından bakacak olursak (örneğin; Follow The Women, Bisikletli Kadın İnisiyatifi, Süslü Kadınlar Bisiklet Turu vb.); kadınların eşit haklara sahip olmadığı, kadınların bisiklet kullanımının toplumun geniş kesimlerinde hala tabu kabul edildiği bizim gibi ülkelerde, kadın haklarına, kadınların toplum içindeki varlığına, kadınların sokakta daha fazla yer alabilmesine imkan sağlayacak kadına yönelik pozitif ayrımcılık içeren aktivist faaliyetlerin, toplumsal farkındalık geliştirmek adına daha da önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum.
Vanessa Kelly / Cambridgeshire, İngiltere
Bisiklet aktivizmi önemlidir çünkü araba kullanmak norm olarak kabul edilir ve sokaklar motorlu taşıtlar için tasarlanmıştır. İnsanların bunu görmesini sağlamak ve alternatifleri olduğunu, bunların da yararlarını anlamaları için hem yerel hem de ulusal düzeyde aktivizm gerekir. Bisiklet aktivizmi, çocuklarının sokakta güvenli bir şekilde oynaması ve şehir içinde seyahat etmesiyle, özgürlüğü ve bağımsızlığı deneyimlemesini isteyen sessiz çoğunluğa bir ses verir.
Kadınlar bunu en yakından görenlerdir. Çocuklarının da kullanabileceği güvenli bisiklet altyapısıyla ailelerin, daha kısa yolculuklar için arabadan (veya genellikle pahalı toplu taşıma araçlarından) bisiklete geçeceklerini biliyorlar. Birleşik Krallık’ta kadınların bisiklet aktivizmine katılımlarıyla bisiklet kullanım odağı yoldan, bisiklet yollarına kaydırılabilmiştir. Sadece böyle herkes için bisiklet (Cycling for All) mümkün olur. Bir de kadınların ağ oluşturmada (ki aktivizme anahtardır) ne kadar iyi olduklarından bahsetmek gerek: Seçil ile şu an yaptığımız şey gibi.
Julide Arslan / Follow the Women 2017 katılımcısı
Hareketsizliği önlediği ve trafiği azalttığı için bisiklet ve çocuk yetiştirenin kadın olması, örnek teşkil etmesi açısından kadınların katılımı önemli.
Burcu Büyükkafes / Follow the Women 2017 katılımcısı
Bisiklet aktivizmi daha iyi koşullarda bisiklet sürebilmenin yolunu açıyor. Hiçbir belediye sen talep etmezsen gel haydi sana bisiklet yolu yapayım demiyor örneğin. İnsan, hakları olduğunu ve talep ettiğinde bir şeylerin değişmesini sağlayabileceğini fark ettiğinde, hayatının tüm alanı için talepkar olmaya başlıyor ve bu da daha güzel bir dünya için bir adım oluyor:) Önemli olanın her yaştan ve her cinsiyetten insanın katılımı olduğunu düşünüyorum.
Nur Kılıçel / Bisikleti Kadın İnisiyatifi
Bisiklet aktivizmi önemli çünkü şehirlerin daha yaşanabilir olmasına katkıda bulunuyor. Haklarını talep eden kadın, talep eden sorgulayan çocuklar yetiştirir.
Nikita Lalwani / Vadodara, Hindistan
Hindistan’da bugünlerde daha çok bisikleti görebilirsiniz ancak çoğu erken saatlerde veya gece, nadiren ulaşım amaçlı kullanılıyor. Bazıları bisikleti spor olarak görüyor, bazıları ise boş zaman etkinliği. Hala fakir bir adamın aracı olarak görenler de var. Oysa kısa mesafelerde, araba ve motosikletler yerine kullanılabileceğinin algısı yok. İşte bu yüzden bisiklet aktivizmi. Bisikleti, sıkışık ve kirli şehirlerimizde bir ulaşım ve değişim aracı olarak göstermek için gereklidir.
Dünyada kadınları güçlendirecek hareketler, onlara özgürlük ve güven verir, bisiklet de aynı şekilde onlara hareketlilik sağlayarak hedeflerine ulaşabilmeleri için harika bir araç olur. Kadınlar kendilerine bu değişikliği getirecek liderler olurlarda harika olur. İlginçtir ki, dünya genelindeki “bicycle mayor”lardan yarısından fazlası kadındır. Kadınlar şehirlerimizi, hepimiz ve gelecek kuşaklar için daha bisikletli ve yaşanabilir kılmak için çalışan “changemakers”lardır, ki tüm doğru paydaşları aynı yerde buluşturanlar da kadındır.
Betül Köse / donkisotbisiklet.com
Dünya evrensel olmalı. Yollar, ulaşım, yaşama hakkı sadece motorlu taşıtlar için değil. Bunu anlatmanın ve ortaya koymanın en iyi yolu bisiklet aktivizmdir. Kadınlar tarih boyunca hep ataerkil topluma ve anlayışa karşı savaşını sürdürmüştür. Bunu topluma indirgediğimizde hala sürmektedir.
Erkeklere sözde verilen ‘üstünlük’ kadını hep geri planda bırakmıştır. Bisikletin durumu da aynı kadınlarda olduğu gibi araçların üstünlüğü bisikletin araç olması gerçeğini geride bırakmıştır. Kendimi bu yüzden bisikletin bir parçası hissediyorum. Bisikletin cinsiyeti yoktur. Tüm arka planda bırakılan, üstünlük kurulmaya çalışılan varlıklar için aktivizm çabası önemlidir.
Zeynep Arapoğlu / Bisikleti Ulaşım Platformu, Bisikletli Kadın İnsiyatifi
Bisiklet kullananların bisiklet için harekete geçmesini, kentsel planlamanın bisiklet sürenlerin ihtiyaçlarına cevap verir olması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bir kent, kadın bisiklet sürebileceğini, çocuğunu da yanına alabileceğini düşündüğünde, bisikletli ulaşımın önündeki temel sorunları aşmaya başlamıştır. Bu bakış açısının katılımı açısından dönüşüm sürecinde kadınlar mutlaka olmalı.
Emel Sali – Bisikletli Kadın İnisiyatifi
Bisiklet aktivizmi, bir şehirde bisikletlilerin de olduğunun en görünür halidir. “Biz varız. Ve düzenlemeye göre daha çok olacağız. Ekonomiye, Sağlığa, Çevreye çoğaldıkça katkımız büyük göz ardı etmeyin” demenin halidir. Kadınlar bisikletli olunca, çocuklar da olur. Kadın ve çocukların trafikte olması her şeyi daha hızlandırır ve görünür kılar.
Müge Yorgancı / Şehir Plancısı, İstanbul
Bisiklet ve sosyal değişim arasında kurulan bağ eskiye ve coğrafi olarak bizden uzağa düşüyor. Bugün özellikle kentlerde yürümenin, bisikletle ulaşım hakkının, parkta zaman geçirebilmenin, erişilebilirliğin ve sosyalleşmenin bir tür eşitlik aracı olduğunu düşünen insan sayısı arttıkça politikacıların dikkatini bu yöne çekme şansımız artıyor. Buna bir de iklim hareketine desteği de ekleyebiliriz.
Bireylerin tek başına yaptığı seçimlerin küresel felaketleri önlemekte yetersiz olduğuna ya da kentsel hayatta karşılaşılan sorunların çözümüne olumlu katkısının yetersiz olduğuna dair bir umutsuzluk var. “Dünyayı/İstanbul’u sen mi değiştireceksin” sıkça karşılaşılan bir umutsuzluk söylemi. Bu umutsuzluğa bir yanıt olarak şunu söyleyebilirim; kadınları toplumdaki en önemli dönüştürücüler görüyorum.
Kadın topluluklarının bireysel eylemlerle, pratik yaşamla, aktivizme konu sorunlar ve çözümleri arasında kurduğu bağ daha gerçek, doğa ile olan bağı daha somut. O yüzden kadın aktivizmi daha dönüştürücü, ve hızla büyüyor.
Özlem Özgür Arıkan / Bisikletli Kadın, Mersin
Sevdiğin ve uğruna değeceğini düşündüğün bir şey için sorumluluk almak ve sonuçlara etki etmeye calışmaktır aktivizm. Bisikletten daha alâ kaç şey var dünyayı böyle hızla dönüştürecek? Hele ki bisikletin üstündeki bir kadınsa, dünyanın başını döndürmek işten bile değil! Sokağa çıkmamıza, giydiklerimize ve giymediklerimize, gülmelerimize dair herkesin geniş geniş yorum getirdiği, yapabileceklerimiz ve yapamayacaklarımıza dair öğretilerin ezberletildiği bir çağın kadınlarıyız biz.
Ondandır, bu sınırların dışına çıkaran her şey bana fazlasiyla keyif verir oldu. Biri sokağa çıkma mı diyor, inadına eve giresim gelmiyor. O bisikletin üzerinde yol alırken, arkamdan hayretle bakanlara, korkmuyor musun diyenlere ağız dolusu gülmek, sonra da pedala asılmak istiyorum. Bisiklet, benim için artık biraz da bir itiraz aracı bu yüzden. Ama senin için pazar aracı da olabilir.
Hepsiyle barışık, öyle bir oyun arkadaşı ki bize, ne yokuşta ne dağlarda, ne de şehrin asfaltında ondan cesur, ondan özgür bir bir şey yok. Senden benden başka; yok. Bisiklet üzerinde bir kadın, görmeyi en sevdiğim, günümü güzelleştiren an. Bak diyorum, dünya değişiyor, bir kadın pedala basıyor ve dünya güzelleşiyor. Bu kadar basit, bu kadar kendiliğinden.
Yasemin Duygulu / Mor Pedal, Muğla
Bisikletli özgürlüğün kapısını kadınlara açmak için aktivist oldum. Kendi düşüncemi aşıladığım her kadında aktivist kıvılcımlar oluştu. Bilinir ki kadın rol modeldir toplumda. Önce ailesinde sonra yakın çevresinde etkileşim yaratır. Bisiklet kullanan bir kadının zincirlerini kırmış olması hayranlık uyandırır. Taklit edilir. Örnek olmuştur her anlamda. Spor amaçlı, ulaşımda rahatlık, alışverişte hız, bütçeye pozitif katkı gibi hangi nedenle kullanırsa kullansın bisikletin tercih edilmesini öğütler aslında. Pedalların dönüşü sessiz çığlıklarıdır.
Gidona asılı pazar torbası pankartıdır kadının! “ bakın ben ne kadar mutluyum! Egzoz gazıyla havayı kirletmeden, park sorunu yaşamadan, benzin almadan, üstelik spor yaparak işlerimi hallediyorum . Siz de öyle yapın!” der… Ses getirici büyük eylemlere gerek yoktur bile. Trafikte gördüğünüz her kadın sessiz ama en etkili aktivisttir pratikte…
Detta Regan / Follow the Women kurucusu, İngiltere
Bisiklet sürmek akıl, beden, ruh ve çevre için iyi bir aktivite. Birey için inanılmaz yararları vardır, ancak bu birey bir grupla, özellikle bir kadın grubuyla bisiklet sürdüğünde çok özel bir şey olur. Kadınlar bisiklet sürerken güven kazanırlar ve bu da onları hayatlarının diğer alanlarında da güven sahibi olmaya teşvik eder.
Yerel, ulusal ve uluslararası ağlar oluşturarak kalıcı arkadaşlıklar kurarlar. Bisiklet sürerken her türlü konuyu tartışma fırsatına sahiptirler ve ortak bir tema da varsa harekete geçmek için birbirlerinden ilham aldıklarını ve motive olduklarını hissederler. Çok iyi zaman geçirdikleri bu zaman kendini daha fazlasını istedikleri bir hisse bırakır ve aksiyon böylece devam eder.
Seçil Zor / Mimar-Kentsel Tasarımcı, Bisikletli Kadın İnsiyatifi (BKİ), İstanbul
Bisiklet aktif & dinamik bir araç, bisiklet sürmek ise çevreci ve yeşil bir harekettir. Bu sebeple sürdürülebilir kent içi hareketlilik planlarında, içinden bisiklet geçen projeler her zaman en ön sırada yerini alır. Daha yaşanabilir kentleri kurgulamanın ön koşuludur çünkü. Trafikte daha çok bisikletli var olursa, yerel yönetimler ihtiyaca yönelik daha çok çözüm üretmek, bisikletli yaşamın önündeki engelleri kaldırmak durumundadır.
Çünkü metropollerdeki trafik ve ulaşım sorununa bisiklet kullanımı çözüm üretir. Bisiklette karbon salınımı sıfırdır. Bu sebeplerden dolayı bisiklet aktivizmi önemlidir.
Bisikletli aktivizmde sadece kadınların değil, her yaştan ve cinsiyetten katılım önemli. Ataerkil bir kültüre sahip ülkemizde, sadece kadına değil çocuklara, geylere, lezbiyenlere, transeksüellere uygulanan şiddet gün be gün artarken, ayrıştırılan & hor görülen kesimin bisiklete binmesi, toplumda farkındalık yaratmak adına daha çok ses getirecektir.
Birbirimize “tahammül” edebildiğimiz ve birbirimizle “empati” kurabildiğimiz zaman, hem trafikte hem sosyal yaşamda “bir arada” yaşamak “mümkün” “olacaktır.
Zehra Nur Dilara Balcı / İnşaat Mühendisi,İstanbul
Gün geçtikçe daha fazla sayıda bisikletçi yollarda, şehir planlamalarında ve yerel yönetim uygulamalarında yer talep ettiğinden geleneksel bisiklet savunuculuğunun ötesinde ‘’Bisiklet Aktivizmi’’ ortaya çıktı. Bisiklet aktivizmi bisikletlilerin global bakış açılarına ve haklarına odaklanmanın ötesinde, mevcut coğrafyanın temel dinamiklerini anlamak ve meseleyi lokal olarak siyasi ve kültürel sembollerle çözmek için en önemli unsur.
Çünkü Elizabeth Stanton’un dediği gibi ‘’Biz kadınlar oy kullanma hakkına doğru pedal çeviriyoruz.’’ 1890’lardan bugüne bisiklet sürmek kadınlara daha fazla cesaret, kendine saygı ve özgüven konusunda ilham veriyor. Toplumsal özgürleşme hareketinin en önemli katalizörlerinden biri bisiklet. Bisikletli kadınlar geleneksel kadınlık kavramını yıkarak, cinsiyet normlarınca sınıflandırılamayan, radikal ve politik savunucular yani aktivistler oldular.
Özgür Kavuşer Vardar / Şişli Meşrutiyet Mahallesi Muhtar Adayı, Diş Hekimi Yardımcısı, Anneanne, Nişantaşı Arka Bahçe Yöneticisi, Bisikletli Kadın Aktivist, İstanbul
Yaşamsal ve siyasi değişikliklere ses getirerek dikkat çekmenin en etkili yolunu bisiklet sürmek olarak görüyorum. Süslü kadınlar bisiklet turu ile erkek egemen yapıya ses çıkardık! Güvenli bisiklet yolları istediğimizi toplu sürüşler yaparak, düdük çalarak dile getirdik! Yollarda dikkatsiz sürücüler tarafından kaza geçiren arkadaşlarımız için pedal çevirdik!
Kuzey ormanlarını savunmak için Tekirdağ Saray ilçesi Laladere’ye pedalladık! Şort giydiği için taciz edilen arkadaşımıza destek olmak adına “şortunu giy, bisiklete bin” diyerek pedal çevirdik. Bisikletli aktivist = Yaşam savunucusu
Kadınların dünyada ve ülkemizde artarak devam eden kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, çocuk gelin, eğitim hakkı ve erkek şiddetinin her türlüsü artık katlanılamaz bir hale geldi. Kadın küçücük rahmine yaşamı sığdırıyor, var ediyor. Onlar kadını kocaman dünyalarına sığdıramayarak yok etmeye çalışıyorlar. Hayatın berbat olduğu bir dünyada, yaşamı inadına anlamlı kılmak içimizden doğar.
Kadının aktivizimdeki önemli yeri aslında hayatın içindeki önemli yerinden gelir; bebeği çocuğu dolayısıyla birey ve toplumu aslında kadın şekillendirir (Çocuğu büyüten ona ilk şekli veren çocuğun temel ahlaki değer prensip vs temellerini atan kadındır & annedir.)Ve diğer bir açıdan en sıcak samimi yakın ilişkiler aslında kadınlar arasındadır. Aslında dünyanın en büyük örgütlü yapısıdır 🙂 Yani erkeklere göre daha yan yanalardır bu açılardan baktığımızda kadını anneyi herhangi bir konuda ki aktivist mücadelenin içine almak önemlidir diye düşünüyorum.
Zeynep Heppedal / Öğretmen, Mersin
Bisiklet kullanımı toplumda çevre bilinci oluşturma açısından önemli. Şu anda geldiğimiz noktada her birey araç kullanıyor ve ciddi bir hava kirliliği, trafik gibi sorunlarla karşılaşıyoruz. Oysa bisikleti günlük yaşamımızın içine alabilirsek, çok daha iyi bir dünyaya merhaba demiş oluruz. Bu noktada bisiklet aktivizmi toplumda bu konuda farkındalık yaratma açısından önemli diye düşünüyorum
Kadınların topluma ve çocuklara örnek ve öncü olma gibi bir misyonu var. Kadınların katılımı bu acıdan daha önemli.
Olcay Boynudelik / Öğretim Görevlisi, Don Kişot Bisiklet Kolektifi, İstanbul,
Bisiklet estetik bir araç olduğu için bir davaya eşlik ettiğinde, kalabalık olmasa da gruba olumlu bir dinamizm kazandırıyor. Bu sayede de daha çok sempati uyandırıyor.
Bu olumlu görüntüde kadınların sayısı arttığında her şeyde olduğu gibi bisikletli eylemlerde de inandırıcılık artıyor. Kadının görünür ve de ön planda olduğu her platformda umut artıyor. Özellikle Müslüman ülkelerde kadın ve bisiklet yan yana devrim gibi algılanırken, Feminist Bisiklet örneğindeki gibi sadece kadınlardan oluşan bir topluluğun erkek egemen söylem karşıtı sloganlarla sürüş yapabilmesi çok heyecan verici olabiliyor.
Seçil Orhan / Denetçi, Don Kişot Bisiklet Kolektifi, İstanbul
Önemli çünkü bisiklete bindikçe görünüyoruz, göründükçe de belki özendiriyoruz ve kullanım artıyor. İnsanlar arabasız da şehirde hareket edebileceklerini görüyorlar.
Bir kadın hele ki bir anne olarak, şöyle diyebilirim. Kızım 6 aylıktı bisikletimin arkasında onunla gezmeye başladım. İnsanlar sokakta, araçlarında ya da yaya olarak sürekli taciz ettiler.
“Kadına bak napıyor bu bebeğe yazık değil mi, İstanbul’da binilir mi? Kendini düşünmüyorsun bari çocuğunu düşün.” gibi lafları çok duydum. Sanki çocuğu teneke gibi bağlamış ardımda sürüklüyorum. Ancak bir kere bile bence içlerinden ya da dışlarından acaba biz nasıl düzgün araba kullanırız, aaa ne güzel ben de acaba arabamı bırakıp çocuğu arkama atıp gezsem mi ya şuralara da bisiklet yolu yapılsa ne güzel olur dememişlerdir.
“Helal be kadına” demeleri, onların da sokağa çıkmaları, sayının ve görünürlüğünün artması bisiklete binmenin bir kadın ve hatta anne olarak da mümkünlüğü üzerinden bence çok önemli.
Eda Şirin / Muhasebeci, Don Kişot Bisiklet Kolektifi, İstanbul
Fosil yakıt, hareketsizlik, canlı olan her şey için mücadele etmek, farkındalık yaratmak. Ataerkil bir toplum içerisinde olduğumuzdan kadınların görünürlüğü her yerde olmalı, bisiklet de bunun bir parçası.
Egemen Kuru / Mimar-Marangoz, İstanbul
Dünyadaki ekosistem bu kadar büyük bir hızla dönüşüme giderken, bunun sorumlusu insanlar olarak kendi davranışlarımızın yol açtıklarının daha çok farkında olmaya daha çok sorumlu davranmaya acil olarak ihtiyaç var. Bisiklet kullanmak bu farkındalığı artırmanın en basit en dolaysız yollarından biri. Her bastığın pedalda, kaslarını ve zihnini her hissedişinde enerjiyi kullanma biçimimizi, gereksiz meta üretim/ tüketimlerimizi, doğadan kopan yıkıcı varoluşumuzu çok hızlı bir şekilde sorgulatıyor insana.
Bisiklet zihninle bedeninle uyum ve denge halinde olduğun ve kişinin tümüyle kendi başına yönettiği bir süreç. Bir kadının bisiklete binmesi kendi dileğince hareket etmenin hafifliğini hissettiren harika, özgürleştirici, başka konularda da kontrolü ele almak yönünde kışkırtan bir deneyim bence. Bisiklet kullanmak insana kendi gücünü hatırlatır. Kadınların buna çok daha fazla ihtiyacı var.
Kadınların toplum içindeki eşitsizliğini yaratan ve besleyen dinamiklerle, sürekli artan fosil yakıt kullanımını besleyen süreçler çok da birbirinden farklı değil. Kadınlar bisikletle buluştuğunda hem kendileri dönüşebilir hem de bu hareketi çok daha insan odaklı bir noktaya dönüştürebilir güçteler.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!