Röportaj ERMAN ÖNER
“Hayatımda üstesinden gelmem gereken engellerden aldığım en büyük ders, her zaman pozitif şeylere odaklanmaya çalışmanın önemidir”
“Karantina periyodunun başlangıcında biraz geri yaslandım. Ancak sonra düşündüm; olumsuz olmanın ve bunu körüklemenin bir manası olmadığına karar verdim. Problemi olduğu gibi kabul edip, bu durumdan en iyiyi çıkarmaya çalışmalıyız. Hayatımda bazı badireler atlattım. Örneğin; gençliğimde attan düşmüş ve başımdan ciddi şekilde yaralanmıştım. Bu kazadan toparlandım. Bu, üstesinden gelmem gerektiği zorlukların yalnızca ufak bir örneğiydi. Engelleri aşmayı erken yaşta deneyimledim. Buna bisiklet kariyerim de dahil, dirsek ve kalçam kırıldı.
Belki bu sefer koşullar tamamıyla farklı ama bu da aşmamız gereken yeni bir meydan okuma. Hayatımda üstesinden gelmem gereken engellerden aldığım en büyük ders, her zaman pozitif şeylere odaklanmaya çalışmanın önemidir. En moral bozucu ve olumsuz durumların sonunda bile pozitif bir şeyler gelecektir.
Birçok pro bisikletçi gibi ben de etrafımı çevreleyen güzel yollarda sürmeyi seviyorum. Özellikle de bisikletçiler için cennet olarak bilinen Girona’daysanız. Keşke dışarıda sürebilsem ama bu benim elimde olan bir şey değil. Biz de bu durumu değerlendirmek için bu süre içerisinde antrenörümle konuşarak zayıf noktalarıma odaklanmaya karar verdik.
Kilo güç dengesine bakıldığında en büyük saf güce sahip profesyonel bisikletçilerden biri değilim. İşte benim için saf güç üzerine çalışmanın tam vakti. Saf gücümü artırmaya çalışıyorum, bu sayede yola geri döndüğümüzde daha güçlü bir bisikletçi olabileceğim.
Önceki tecrübelerimden edindiğim şey, iç mekan antrenmanlarının gerçekten zor olduğu. Durumun böyle olmasının nedenlerinden biri, dışarıda sürmeyle kıyaslandığında iç mekanda verimli antrenmanın tek yolu sürekli zorlamaktır. Bu da gerçekten güç gerektirir. Dışarıda olduğu gibi bir kaçış noktası yoktur.
Yolda olduğundan daha yorgun hissetmenizin nedeni budur. Uygulayacağınız kuvvetten kaçınmanın herhangi bir yolu yoktur. Dışarıda bazen pedal çevirmeyebilirsiniz, yüksek kadans yapabilirsiniz, önünüzdekinin tekerine girebilirsiniz ve bu sayede biraz dinlenebilirsiniz. Ancak trainer üzerinde saklanabileceğiniz bir alan yoktur. Sen, bisiklet ve trainer.
En başta işe kendime gerçekçi hedefler koyarak başladım. İç mekanda trainer antrenmanlarının zor olacağını biliyordum ve bunu kabullendim. Ayrıca dışarıda olduğu gibi aynı güç çıktılarına ulaşmanın mümkün olmayacağının farkındaydım. Gerçekçi olarak antrenörümle konuştuk, güç verilerini ve yoğunluğu düşürdük. Ve açık fikirlerle yolumuza devam ettik.
Antrenörümle sürekli etkileşim halindeyiz, sürekli sohbet ediyor ve gerçekten eğleniyoruz. Genellikle salı ve çarşamba günleri interval yapıyorum. Tabii intervalin yoğunluğu o haftaki değerlerime göre değişiyor. Perşembe yeniden dinlenme günü. Zwift’te hafif bir sürüş yapıyorum. Bazen tamamıyla antrenmansız da geçirebiliyorum perşembeyi. Ardından cuma ve cumartesi yeniden interval. Pazar günü de genellikle mukavemet sürüşü oluyor.
Böyle devam ettikçe haftalar geçtikçe güç verilerimin yükselmeye başladığını gördüm. Bu da yolda yakaladığım rakamlara yaklaşmamın benim için gittikçe daha kolay olmasını sağladı. Ayrıca Zwift platformuna bağlanmaya başladım. Zwift’in ne denli eğlenceli olabileceğini keşfettim. Size tüm dünyayı nasıl açtığını anladım. Birden kendimi tüm dünyadaki bisikletçi ve bisikletseverlerle etkileşim halinde buldum.
Sınırlar ve kıtalar arasında bir bariyer olmadığını gördüm ve bu platformdan keyif almaya başladım. Wattopia adındaki hayali bir dünyada sürmek, Londra, New York parkurlarında pedal çevirmek, karantinada benimle aynı durumda, evlerinde trainera binen tüm dünyadan insanlarla sosyal platformda kontak halinde olmak gerçekten ilham verici.
Aslında bu, benim çok daha fazla motivasyon bulmama yardımcı oldu. Dört haftadan uzun süredir karantinadayım ve hatta trainer üzerinde bir performans testi bile yaptım. Verilerim gerçekten kayda değer şekilde yükseldi. Vo2/max değerim neredeyse 14 Watt arttı.
Mevcut durumu kabul edip pozitif tarafa odaklanmak yönünde bilinçli bir tercih yaptım. Olumsuz düşüncelere kapılmadım, sonuçta şartları kontrol edemezdim ve kontrol edebildiğim tek şey de kendi tutum ve düşünce biçimimdi. Ben de antrenmanlarımı bu motivasyonla sürdürdüm, hatta Zwift’te yarışa bile katıldım. İlkini kazandım, ikincisinde üçüncü geldim. Bu da bana ekstra motivasyon sağladı.
Aslında yolda yaptığım antrenman düzenim çok fazla değişmedi. Bora-hansgrohe’nin antrenörü Dan Lorang ile çalışıyorum. Düzenli olarak iletişim halindeyiz. Yapacağımız antrenmanları sanki yoldaymışım gibi planlıyor ve gerçekleştiriyoruz. Elbette bazı değişiklikler oldu. Sonuçta gerçek bir yarış yok, bu nedenle en azından şu an için tapering gibi süreçlere ya da yarışlara hazırlanma gereksinimi duymuyoruz. Şimdilik ciddi biçimde sıkı antrenmanlar da gerçekleştirmiyoruz çünkü dediğim gibi, yarış yok.
Öte yandan yolda yapacak olduğum antrenmanlarla kıyasladığımda hala kaliteli antrenmanlar yapıyorum. Şu anda iki hafta daha zorlayıcı, bir hafta daha hafif olacak şekilde ilerliyoruz. Kendimi zorladığım iki haftada 18-20 saat arası trainerda antrenman yapıyorum. Genelde antrenmanlar uzun mukavemet sürüşleri şeklinde geçiyor. İki saat sabah ve iki saat akşamüzeri olmak üzere iki antrenman yapıyorum. Düşük haftadaysam 2,5 hatta bazen 3-3,5 saatlik interval idmanları yapıyorum. Bu tarz antrenmanlar hıza odaklandığınızdan dolayı eğlenceli de oluyor.
Pazartesi genellikle bisiklet sponsorumuz Liv ve takımım CCC’nin organize ettiği bir Zwift sürüşü oluyor. Pazartesi akşamüzeri saat 7’de yalnızca kadınların katılabildiği herkese açık sürüşler yapıyoruz. Bu nedenle haftaya hafif bir sürüşle, bir rejenarasyon sürüşüyle başlamış oluyorum. Gerçekten online sürüşleri seviyorum.
Yarışların olmadığı ve evde sıklıkla zaman geçirdiğim şu dönem, beslenmem hakkında düşünmek için de daha fazla zaman ayırmamı sağladı. Özellikle de pişirdiğim yemekler açısından daha yaratıcı olmam konusunda. Ancak yine de sağlıklı beslendiğinizden emin olmak çok önemlidir.
Ayrıca iç mekan antrenmanları dışarıda olduğundan daha fazla enerjiye mal olur. Bence yapılan en büyük hatalardan biri buradan kaynaklanıyor. Trainerda bir saat sürdükten sonra dışarıya kıyasla daha az sürüldüğünü, daha düşük enerji harcandığını düşünüp yeteri kadar beslenmemek gerçekten büyük bir hata. Özellikle sıvı, hatta elektrolit sıvı alınması çok önemli.
Öte yandan bu süreçte her şey mental dayanıklılıkla alakalı. Pozitif gelişmelere odaklanmak için elimden geleni yapıyorum. İçinde bulunduğumuz zamanı zayıf yönlerime odaklanarak geçiriyorum. Yanımda olmayan ailem ve arkadaşlarımla daha fazla konuşarak zaman geçiriyorum. Kötü haberlere takılıp kalmamaya çalışıyorum.
Elbette bazı ekonomik sıkıntılar olacaktır. Çünkü özellikle takımlar için hayat biraz daha zorlaşacak. Bu noktada benim için karantinanın yarattığı en büyük stres de ekonomik kaynaklı diyebilirim. Karantina bittiğinde ne olacağı, takımların bu süreçten nasıl çıkacağı hepsi birer stres kaynağı benim için de.
Dürüst olmam gerekirse Covid-19 salgınını ilk elden yaşamadım, yahut aile yakınlarım da böyle bir durumla karşı karşıya kalmadı. Bu bakımdan şanslıyım, çünkü sağlığımla alakalı ekstra bir stresi omuzlamak zorunda kalmadım.
İlk olarak yaşantımın değişeceğini kabullenmem gerekiyordu. Çünkü yaşamlarımızın artık salgından önceki gibi olmayacağı bir gerçek ve buna ayak uydurmak, değişime açık olmak herkes için en iyisi. Bu bağlamda düşünüldüğünde bu gibi durumlar aynı zamanda birer fırsattır da. Ancak bu fırsatları ancak açık bir zihinle görebilirsiniz.”
Dediğim gibi, şu an içinde bulunduğumuz şartları kontrol etme yetisine sahip değiliz, yarış takvimi de bunlardan biri. Elbette bir noktadan sonra sezona devam edilecektir. Ama bunun da tarihinin ne zaman olacağı belirsiz. Eminim UCI tüm paydaşlarla görüşüp yeni bir takvimi oluşturacaktır ama şu an için her şey belirsiz. Önümüzdeki haftalarda kadınların yarış takviminin duyurulması gerektiğini düşünüyorum. (Asleigh ile bu söyleşiyi gerçekleştirdiğimizde UCI henüz yeni yarış takvimini açıklamamıştı. Ancak yeni takvim 5 Mayıs Salı itibariyle açıklandı ve konuyla ilgili detaylara buradan ulaşabilirsiniz.)
Tabii bu, bir tek UCI’ın elinde olan bir durum da değil. Hükümetlerin nasıl önlemler alacağı, karantina önlemlerinin ne zaman biteceği gibi virüsün yayılımına göre yönetimlerin çizeceği planlar da kararın alınmasında etkili olacak. Bu nedenle pozitif olmaya ve açık zihinli kalmaya devam ediyorum. Çünkü kontrolü benim elimde olmayan şeyler üzerine enerji kaybetmeyi doğru bulmuyorum.
Yine de dünya şampiyonasına odaklanarak ilham ve motivasyon buluyorum. Düzenleneceğine inancımın tam olduğu ve hakkında tamamen pozitif düşündüğüm bir yarış varsa o da bir tek dünya şampiyonası. Eğer işler yolunda giderse İsviçre’de Eylül’ün sonunda koşulacak ve bana çok uyan bir profili var. İsviçre’deki dünya şampiyonası bu yıl için asıl hedefim ve inanıyorum ki düzenlenecek. Ama yine de şu anda sezonun geri kalanıyla ilgili ne olacağını öngörmek çok zor. Fakat yine de inancımızı korumayı sürdürmeliyiz. ”
Bu özel söyleşi, Cyclist Türkiye Mayıs sayısında yayınlanan ve farklı isimlerin de yer aldığı “Hep Birlikteyiz” adlı yazı dizisinin bir parçası olarak gerçekleştirilmiştir. Yazı dizisinin tamamını Mayıs sayımızda bulabilirsiniz.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!