Bizimle iletişime geçin

Editoryal

VİRÜS SONRASI BİSİKLET

Tüm hayatı olduğu gibi koronavirüs pandemisi bisiklet sporunu da derinden etkiledi. Birçok yarış iptal edilir yahut ertelenirken, Cyclist Türkiye yaşanan son gelişmelerin sezonun geri kalanına etkilerini araştırmaya çıktı

Yazı ERMAN ÖNER 

Geçmişte hava şartları yahut bölgesel faktörler sebebiyle iptal edilen yahut ertelenen yarışlara şahit olmuştuk. Ancak ne bisiklet ne de spor dünyası bugünkü kadar global bir sorunla daha önce hiç karşı karşıya kalmamıştı.  

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını, çok sayıda bisiklet yarışının ertelenmesine ve yahut iptaline yol açtı. Pandeminin hızlı yayılımı ise hala devam ediyor. Bu da demek oluyor ki yarış takviminde daha da büyük değişimler kapıda. 

Nitekim, erken bir reaksiyonla, bisiklet sporunun paydaşları AIOCC (organizatörler), AIGCP (takımlar) ve EBM (bisikletçiler) ile bir araya gelen Uluslararası Bisiklet Birliği (UCI), yarışların 30 Nisan’a kadar askıya alındığını duyurdu. 

Elbette iptal ve ertelemelerin temelinde sporcu ve halk sağlığı yatıyor. Buna karşın, kısa sürede alınan böylesi kararların bazı kelebek etkileri mevcut. Örneğin; madalyonun diğer yüzünde asıl işleri yarış düzenlemek olan organizatör firmalar 
yer alıyor.  

“Tüm organizasyonlarda ilk öncelik insan sağlığıdır” diyor, yıllarca Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nu organize etmiş ve şu anda Tour of Antalya dahil olmak üzere uluslararası birçok spor etkinliğini düzenleyen, Argeus Travel’ın kurucusu Aydın Ayhan Güney. 

“Gerek organizasyonlar gerekse kamu kuruluşları, halk sağlığını her zaman birinci önemde tutar, tutması gerekir. Diğer taraftan, organizatörlerin kar hedefi sebebiyle sınırları zorladığı görülebilmekte ki bu da istenmeyen sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Bunu bisiklette her zaman görüyoruz” diyor Güney. 

ASO ve diğerleri 

Aydın Ayhan Güney’in sözünü ettiği, organizatörlerin sınırları zorlamasına yakın zaman önce şahit olduk. Futbol, basketbol, tenis ve daha nice branşta spor müsabakaları ertelenirken, Fransa Turu’nun organizatörü ASO, salgına karşın Paris-Nice’i devam ettirme konusunda ısrarcı davrandı. Öyle ki bazı WorldTour takımları inisiyatif alarak, yarış devam ederken çekildiklerini açıkladı.  

İlginç olan ise UCI dahil kimsenin ASO’nun kararlarına müdahil olmayışıydı. Sonuç olarak, yarıştan çok salgının konuşulduğu sekiz etaplık Paris-Nice, yalnızca bir gün kısaltılarak tamamlandı. 

Bu durum, ASO’nun bisiklet sporu üzerindeki gücünün göründüğünden daha yüksek olduğunun bir kanıtı. Bu süreçte UCI’ın devreye girmesi gerektiğini belirten Güney, böylesi koşullar altında yarışa devam edilme kararının organizatöre bırakılmaması gerektiğini söylüyor ve devam ediyor:  

“Fakat bir organizasyonun maddi gücü ne kadar yüksek ise iptali o kadar uzuyor. ASO’nun UCI üzerindeki gücünü görmek için Fransız olan UCI başkanının başkan olana kadar geçtiği süreci incelerseniz daha net fikir sahibi olabilirsiniz.” 

ASO’nun sporcu ve kamu sağlığını tehlikeye atan diretmesinin altında ekonomik kaygılar yatıyor. Zira, yarışın başlayacağı günden aylar önce sponsorluk sözleşmeleri yapan ve gerekli izinleri tamamlayan organizatör firmalar, bütçelerini harcamaya yarış sırasında değil, yarıştan çok önce başlıyor.  

Yarışa kısa süre kala gelen iptal yahut erteleme kararları ise aslında bütçenin çoğunun harcanmış olduğu bir zaman dilimine denk geliyor. Bu durumun organizasyon firmaları için anlamı maddi kayıp demek. 

Yine de Aydın Ayhan Güney, firmalar açısından en sağlıklı çözümün erteleme olduğu görüşünde. “Elbette iptal ve ertelemeler firmayı maddi açıdan büyük zorluklara sürüklüyor. Fakat şu aşamada yarışların ertelenmesi aslında firmalar için en uygun yöntem. En azıdan tarih değişse bile kayıplar minimum düzeyde tutuluyor. Elbette ne olursa olsun maddi ve psikolojik tahribat fazla.”

Normal şartlar altında ertelenen veya iptal olan yarışlar beraberinde bazı dezavantajlar getirir. Örneğin; takımların sezon öncesi programladığı yarış planlamasına bir yarışın tekrar girmesi oldukça zordur. Aynı zamanda iptal ve ertelemeler organizasyon tarafında prestij kaybına yol açar. Fakat Güney içinde bulunulan durumun alışılmışın dışında olduğunu söylüyor. 

Nitekim böyle ekstrem zamanlardan en az hasarla çıkmanın yolu, bir dizi alışılmadık kararın hayata geçirilmesinden geçiyor. 

Sil baştan 

Asya’da Hainan Turu’yla başlayıp Ortadoğu yarışlarıyla devam eden iptal ve erteleme kervanına son olarak Avrupa yarışları da dahil oldu. Bugün artık salgının merkezi olarak görülen Avrupa topraklarında Tour of Flanders, Paris-Roubaix gibi tek günlük anıtsal klasikler, Tirreno-Adriatico, Türkiye Turu gibi haftalık yarışlar ve 21 etaptan oluşan İtalya Bisiklet Turu gibi büyük turlar ileri bir tarihe ertelenen onlarca yarıştan birkaçı arasına girdi. 

Bu gelişmelerin ardından bisikletin yönetim organı UCI, koronavirüs bağlamında 2020 sezonunun yeniden planlanması için geçtiğimiz ay bir araya geldi. Özellikle virüsün Avrupa’da devam eden hızlı yayılımını ve bazı ülkelerin getirdiği kısıtlayıcı önlemleri göz önünde bulunduran bisiklet sporunun yönetim organı UCI, sporcuların ve yarışları yerinden takip edecek tüm insanların güvenliğine ve sağlığına mutlak öncelik verileceğinin altını çizdi.  

Toplantı sonunda yarışların başlaması durumunda yol yarış takviminin yeniden belirlenmesi yönünde UCI, tüm paydaşlarının rızasını aldığı bazı ilkeler ortaya koydu. Buna göre 1 Kasım 2020’ye uzatılan yarış takvimi; sezonun yeniden başladığı tarihte takvimde yer alan yarışlara, üç haftalık Büyük Turlara ve tek günlük Anıtsal Klasiklere öncelik verilerek belirlendi.

UCI, Uluslararası Yol Takvimi’nin revizyonunu şekillendirecek ana ilkeleri açıkladıktan 48 saat sonra, diğer disiplinlerle ilgili belirlediği yol haritasını da bisiklet kamuoyuyla paylaştı. Buna göre; mevcut sağlık koşullarının farkında olunduğunu bir kez daha vurgulayan UCI, aşağıdaki kararlarda fikir birliğine vardı. 

Organizasyonların ertelenmesi ile ilgili talepler, belirlenen hiyerarşiye göre öncelik sırasına sokulacak: UCI Dünya Şampiyonası, UCI Dünya Kupası, Kıta Şampiyonaları, Ulusal Şampiyonalar, UCI Uluslararası takvimindeki etkinlikler. 

Ayrıca, UCI, Tokyo 2020 Olimpik ve Paralimpik Oyunlarının kota mücadelesinin dağ bisikleti, BMX, BMX Freestyle ve para-bisiklet için devam etmekte olduğunu hatırlatarak, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nden (IOC) ve Uluslararası Paralimpik Komitesi’nden (IPC) kota mücadelesinin geriye dönük olarak 3 Mart 2020’de durdurmalarını isteme kararı aldı.  

Sonuç olarak, UCI’ın çakışma ihtimali çok yüksek diğer büyük uluslararası spor organizasyonlarıyla rekabet edebilmeyi ve izlenme oranı en yüksek yarışlara öncelik sağlayarak, bisiklet sporunun görünürlüğünü garanti altına alabilmeyi hedeflediği açık.  

Organizasyonların ise gelecek süreçte kayıplarını minimize etmek adına iptal yerine erteleme seçeneğini devreye sokması ekonomik açıdan son derece doğal. Lakin ertelenen yarışların sayısı, geleceğe dair bazı sorunlara işaret ediyor. 

Bunlardan ilki, profesyonel düzeyde yarış takvimi halihazırda sıkışıkken, ileri tarihe ertelenen yarışlara hem organizatörleri hem de takımları memnun edecek yeni tarihlerin nasıl bulunacağı. Yarışlara takvimin kalan bölümünde yer açılsa dahi, kısa aralıklarla düzenlenecek birden fazla organizasyona takımların kısıtlı kadro yapılarıyla nasıl katılım sağlayacağı bir diğer soru işareti. 

“Tek günlük yarışlar için sıkıntı olmaz, etaplı yarışların ise etap sayıları azaltılabilir. 7 sporcu yerine 6 sporcu ile start alabilirler” diyor Aydın Ayhan Güney ve en büyük sıkıntıyı ufak çaplı yarışların görebileceğini söylüyor:  

“Küçük ve daha az önemli yarışların takım ve sporcu bulması zorlaşacaktır. Yarışların takvimin ikinci yarısına alınacağını düşünürsek, sporcuların bu sıklıkta bu kadar yarış çıkarması zor, bu sebeple takımlar seçici davranacaktır.”  

Güney’in olası çözüm önerileri ise şu şekilde: “Takım bulma sıkıntısı çeken küçük yarışlar için daha fazla Continental takım davet etme hakkı verilebilir. Ancak burada dengeleri ve tarihi zorlayacak yarış Giro d’Italia. Eğer yaşadığımız bu problem öngörülenden daha uzun sürerse mecburen iptaller gelecektir.” 

Kayıp yıl? 

Peki koronavirüs bağlamında, şu ana kadarki iptal ve ertelemelerle bu kararların sezonun geri kalanına etkilerini göz önüne alacak olursak; 2020 için kayıp bir yıl diyebilir miyiz? Başta profesyonel bisiklet için bir kayıp diyen Güney, her kriz döneminin beraberinde bazı fırsatlar getireceğini de ekliyor. 

“Büyük organizatörler bir şekilde toparlar, çünkü çok yarışları var ama küçük organizatörler için kayıp bir yıl olacaktır. Gran Fondo gibi yarışlar için ise erteleme tarihi doğru ayarlanırsa çok kayıp olmayacaktır. Hatta yarış özlemi çeken sporcuların daha yoğun katılımına şahit olabiliriz.” 

Güney’in de dediği gibi; hasretin sona erdiği, yoğun katılımlı yarışlarda görüşmek dileğiyle. Sağlıcakla kalın. 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!