Bizimle iletişime geçin

Turlar

SAPANCA YOLUNDA

Bisiklet kenti olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Sakarya’daki gelişmeleri iki teker üzerinde gözlemleyen Cyclist Türkiye, Sapanca Gölü’ne doğru, şehrin cömert renk tonları arasında pedal basıyor

Yazı ERMAN ÖNER Fotoğraf TARIK GÜL

Bir gün ermişin biri kapı kapı dolaşır. Tek isteği vardır; köy halkından bir somun ekmek alabilmek. Yiyecek ister istemesine ama kimse yaşlı ermişimize insaf edip de yardımda bulunmaz. Sonunda köy sakinlerinden biri daha fazla dayanamaz ve karnını doyurması için ihtiyar adama yemek teklif eder. Bunun üzerine ermiş adam, kendisine yardım eli uzatan köy sakinine tepeye kadar yürümesini söyler ancak tepeye ulaşana kadar arkasına bakmamasını salık buyurur. Adam ermişin dediğine sadık kalarak tepeye kadar arkasına bakmadan yürür. Tepeye ulaşınca başını geriye çevirir ama ne görsün; köy tamamen sular altında kalmış. Rivayete göre Sapanca Gölü işte böyle oluşur.”

Bu hikayeyi bizimle paylaşan Saniye Sezer bir ara duraksıyor; pek çok başarılı kadın sporcuyu Türk bisikletine özveri ve sabırla kazandıran Tuncer Salihoğlu bu esnada, “Sapanca’nın efsaneleri bitmez” diyerek tebessümle araya giriyor. Tuncer hoca gibi bisiklet antrenörlüğü yaparak, gençlerin gelişimi için emek sarf eden Saniye Sezer başını sallayarak Tuncer hocayı onaylıyor. 

Evet, bu ay Salcano Yerli Tur kapsamında Sakarya’dayız. Turumuzun katarsis noktası ise anlaşılacağı üzere Sapanca Gölü olacak. Öncesinde ise Sakaryaspor’un yeni stadı Sakarya Atatürk Stadı’nda bulunan Tuncer ve Saniye eğitmenliğinde 70’e yakın genç bisikletçi adayına fırsat tanınan Bisiklet Eğitim Merkezi’ne göz atıyoruz. İlk olarak Saniye hoca bizlere henüz taşındıkları kulüp binasını gezdiriyor.

İlk bakışta dikkatimi odaların pek çok bisiklet takımına taş çıkartacak kadar geniş ve düzenli olması çekiyor. Saniye hoca “yeni taşındık, zamanla her şey daha da güzel olacak” diye karşılık veriyor. Kendi de eski bir milli bisikletçi olan 1989 doğumlu Saniye Sezer, Bisiklet Eğitim Merkezi’nin 2017 yılında inşası tamamlanan Sakarya Atatürk Stadı’na taşınmasını Sakarya İl Gençlik Müdürü Fatih Çelik’e borçlu olduklarını ekliyor. 

Yerel yönetimin bisiklet sporuna artan ilgisini, şehir merkezindeki trafik adalarını süsleyen bisikletli heykellerden anlamak mümkün. Durumun böyle olmasında şüphesiz, Sakarya’nın 2020 maraton dağ bisikleti dünya şampiyonasına ev sahipliği yapacak olması önemli bir faktör. Ancak yerel yönetimler bisikleti yalnızca sportif yönüyle ele almamış. Bisikletin toplum yaşamına entegre edilmesi ışığında şehir, bisiklet yolları uygulaması için de pilot bölge seçilmiş.

Çalışmaların meyve verdiğini şehir içinde karşılaştığımız, ulaşımını bisikletle sağlayan yerel halktan anlamak rahatlıkla mümkün. 2020’den sonra ne olur ne biter bilinmez, ama şu an için Sakarya hem sportif anlamda kurduğu takımlarla hem de günlük yaşamda bulunan bisikletli sayısı ile bu alanda önemli adımlar attığı görünüyor.

Sakarya bisikleti yalnızca sportif yanıyla ele almamış, şehir ayrıca bisiklet yolları uygulaması için de pilot il olarak seçilmiş

Atılan adımlardan biri de bünyesinde altı takım birden barındıran (Sakarya Büyükşehir, Sakarya Telekom, Sakarya Üniversitesi, Sakarya Gençlik Merkezi Spor Kulübü, Söğütlü Spor Kulübü ve Sakarya Karasu Kuzey Gençlik Spor Kulübü) Bisiklet Eğitim Merkezi. Ferah bir odaya sahip merkezi gezerken bir yandan da Saniye hoca ile bugün pedal çevireceğimiz rotayı tartışıyoruz. Elbette 1970’de başladığı bisiklet eğitmenliğine, 62 yaşında hala aralıksız devam eden Tuncer hocadan birkaç ipucu almayı da ihmal etmeden.  

Sonuç olarak, turumuzun başlangıcını Sakarya Atatürk stadyumundan vermeye karar veriyoruz. Önce Sapanca il ormanına, oradan da turumuzun kraliçesi Sapanca gölüne pedal basacağız. Elbette tırmanış olmadan bisiklet sürmenin keyfi mi çıkar diyerek, Kumbaz sahilinden sonra rotamızı seyir tepesine çevirerek, tura başladığımız nokta Sakarya Atatürk Stadı’na geri dönmeden önce hafif bir tırmanışla günü tamamlayacağız. Bu arada önceden söyleyelim, yolumuz üzerinde başka şehir efsaneleri de bizi bekliyor olacak.   

İlk durak

Bugünkü rotamız boyunca ise bizlere bir yıl önce Bisiklet Eğitim Merkezi sayesinde bisiklet sporuna başlayan iki genç bisikletçi, 16 yaşındaki Sude Emir ve 17 yaşındaki Melek Güler eşlik edecek. Son hazırlıkları da yaptıktan sonra zaman kaybetmeden geçtiğimiz sezon bir üst lige çıkma şansını son anda kaybeden Sakaryaspor’un (takım yeni sezona ikinci ligde başladı) modern görünüme sahip yeni evi önünden startımızı veriyoruz. 

Melek ve Sude turumuzun ilk sektörü, 15 kilometrelik eğimsiz, düz profilli asfalt yoldan ilk durağımız olan Sakarya il ormanına doğru pedal çevirmeye başlıyor. Yolun bu bölümü, Sude ve Melek için bacaklarını ısıtmak adına bir fırsat sunuyor; zira il ormanda kırıcı bir eğim olmasa da tırmanmaya başlayacaklar. Bunun farkında olan ikili düşük vites yüksek devirde pedal çevirmeye başlıyor.

Bu noktada Tuncer ve Saniye hocaların hakkını teslim etmekte fayda var. Hem Sude hem de Melek bisiklet üzerinde son derece zarif duruyor. Bisiklet hakimiyetleri ise parlak bir geleceğin ilk işareti. Sırada ise ikilinin tırmanış yeteneklerini gözlemlemek var. Bunun için ilk durağımız Sapanca il ormanı.

İl ormanı yakın zamanda özelleştirilmiş. Orman içindeki sık kavak ağaçlarının metrelerce yüksekteki dal ve yaprakları arasında gökyüzünü güçlükle görüyoruz. Sarıdan başlayan ağaç yaparakları ise turuncu ve yeşilin kendine özgü tonlarına kadar geniş bir tuvale sahip. Bu bölgeye ailece gelmek isteyenler içinse birkaç bilgi aktarmakta fayda var. İl ormanında macera ve çocuk parkları, yürüyüş yolu, atış poligonu ve dışarıdan gelenlerin kiralayabileceği bungalov evler mevcut. Ve bir de tabi tırmanışlar. 

Sude ve Melek Sapanca Gölü’ne paralel uzanan  3km’lik bisiklet yolunda neşe içinde pedal basıyor

Sude ve Melek tırmaışa başlayadursun, yazımızın başında bahsettiğimiz bisikletin şehir yaşamına sirayet ettiğine dair bir örnekle il ormanda da karşılaşıyoruz. Saniye hoca gelecekte ormanda yapılması planlanan, sporcu eğitim kamp merkezi, dağ bisikleti parkuru gibi çalışmalardan bahsediyor. Bizler bu sevindirici gelişmeleri Saniye hocadan dinlerken, öğrencileri Sude ve Melek tırmanışları birer birer gerilerinde bırakıyor. Zorlanıp zorlanmadıklarını anlamak için rublelerine bakıyorum, ama ikilinin viteslerini yumuşattıklarını söyleyemem. Sanırım ikili buradan da geçer notu aldı. 

Sapanca yolunda

Birbirini çevreleyen uzun kavak ağaçları arasında il ormanı da gerimizde bırakıyoruz. Rotamızın bir sonraki durağı meşhur Sapanca Gölü, aramızda ise gölle yalnızca beş kilometre var. Sapanca Gölü’ne yaklaştıkça Saniye hoca göle dair şehir efsanelerini peşi sıra saymaya başlıyor. Gölde timsah vardan tutun, piranaya kadar uzanıyor fısıltı gazetesi. Ancak en dikkat çekeni yayın balığıyla alakalı.

Saniye hocanın anlattıklarına göre göl içindeki yayın balıkları o kadar büyük ve ürkünçmüş ki, onları gören dalgıçlardan bazıları mesleği bırakma kararı almış. İnternette yayın balığı üzerine yaptığım kısa bir araştırmadan sonra açıkçası diğerlerine oranla bu anlatılanın efsane olmayabileceğine ikna oluyorum. 

Neyse ki bulunduğumuz nokta olan Sapanca Gölü’nün kıyısında görebildiğimiz tek su canlısı, kayalar arasında saklanmış kurbağalar (belki onlar da yayın balıklarından çekiniyorlardır, kim bilir?) ve takım halinde yüzen birkaç ufak balık.    

 Sude ile Melek Sapanca Gölü’ne paralel uzanan üç kilometrelik bisiklet yolunda neşeyle pedal basıyor. İstikamet Kumbaz sahili. Kumbaz sahili sıra sıra kafe ve hediyelik eşya dükkanlarının bulunduğu bir tatil beldesi havasında. Sahil yoluysa iki bisikletlinin yan yana gitmesine engel olacak kadar kalabalık. Özellikle bu lokasyonda Arap nüfusu bir hayli yoğun. Arap turistleri taşıyan o siyah renkli araçların biri geliyor bir diğeri gidiyor. Saniye hoca son yıllarda Arapların göl kenarında kendi geleneklerine uygun evler inşa ettirdiklerini söylüyor.

Tırmanış olmadan asla

Kumbaz sahilinden çıkıp, günün ikinci tırmanışı için 25 kilometre uuznluğundaki mesafeyi eritmek için seyir tepesine doğru gidiyoruz. Saniye hocanın demesine göre Sapanca Gölü’nü bu sefer kuş bakışı göreceğiz, bu da haliyle bizde bir heyecan yaratıyor. Seyir tepesine kadar uzanan yol üzerinde trafiğe dikkat etmekte fayda var, zira kamyon ve tır sayısı hatırı sayılır düzeyde.

Hal böyle olunca, Sude ve Melek’in bisikletlerini aracın üstüne yüklüyor ve yolun bir bölümünü araçla kat ediyoruz. Seyir tepesi ufukta görününce, Sude ve Melek hareketlenmeye başlıyor. Kısa bir düzlüğün ardından da menüdeki ikinci tırmanış karşımızda. 

Sapanca Gölü’ne dair pek çok efsane mevcut; timsahtan tutun da pirana balığına kadar…

Melek ve Sude’nin her pedal basışında Sapanca ve tüm Sakarya’yı görüyormuş hissi uyandıran manzara daha da güzelleşiyor. Ancak genç bisikletçilerimiz arkalarında yükselen tarifsiz manzaradan habersiz, gözleri yolda sürüşe devam ediyorlar. 

Ufak bir zorlanmanın ardından Melek ve Sude zirveye ulaşıyor. Bisikletin altın kurallarından biridir, her tırmanış sonunda bir mükafat ile gelir. Seyir tepesinde de bu kural geçerli. Sıcak havada tırmanışın ardından Melek ve Sude’yi serin esen bir rüzgar ve uçsuz bucaksız Sapanca manzarası kucaklıyor. Seyir tepesinin hemen zirvesindeki yeni özelleştirilmiş restoran depoyu fullemek için iyi bir alternatif.

Seyir tepesinde kısa bir molanın ardından inişle birlikte Sakarya Atatürk stadına doğru yolumuza devam ediyoruz. Başlangıçta başlayan 15 kilometrelik ısınma sürüşü, dönüş yoluyla birlikte bu sefer soğuma sürüşüne dönüşüyor.

Salcano XR001’in renklerine denk düşen yeşil, beyaz ve siyaha bezenmiş Sakarya stadı ufukta görünüyor. Stat etrafında gerçekleşen kısa bir turun ardından rotamızı tamamlıyoruz. Melek ve Sude hallerinden oldukça memnun görünüyor. Yüzlerimizde gülümsemeyle huzur dolu bir günü geride bırakıyoruz; heybemiz ise pek çok öykü ve anı ve efsaneyle dolu.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!