S&C: André Greipel

Yazı – Fotoğraf Peter Stuart 

Cyclist: Geçtiğimiz yıl Haziran ayında emekli olmayı düşündüğünüzü duyduk. Doğru mu?

André Greipel: Critérium du Dauphiné bittiğinde aklımdan geçen tam olarak buydu. Bırakmaya hazırdım ancak ailem, antrenörüm ve çevrem beni devam etmeye ikna etti. Bu nedenle geçtiğimiz yıl Tour koşmak bile büyük bir başarıydı. Yalnızca orada olmak ve Paris’i görebilmek büyük anlam ifade ediyordu.

Cyc: Fransız ekibi Arkéa-Samsic ile geçen zaman nasıldı? Kariyerinin bu döneminde WorldTour’dan Pro
Kıta seviyesine geri adım atmayı garipsedin mi?

AG: Hayır, Pro Kıta statüsüne Arkéa-Samsic ile geçiş yapmış olmaktan dolayı gerçekten çok mutluydum. Yine de bu sadece bir unvan. Her anlamda profesyonel bir takımdı ve farklı bir kültür tanımak kadar farklı bir dil öğrenmek de hoştu.

Önemli yarışlara da katıldık, ancak sezon başında geçirdiğim bakteriyel hastalık çok yardımcı olmadı. Takım arkadaşlarım maksimumlarını verdi ama beklediğimizi bulamadık. Sadece takımla bir adım daha atabileceğimizi hissetmedim.

Geçmişe takılmayı pek sevmiyorum. Bu nedenle, sözleşmemi feshetmeyi kabul ettikleri ve bana yeni bir projeye dahil olma imkanı verdikleri için müteşekkirim.

Cyc: Şimdi ise Israel Start-Up Nation’dasın, takım içindeki rolünü etap avcısı olarak mı, yoksa gençlere rol gösterici olarak mı tanımlarsın?

AG: Umuyorum ikisi de olacak. Sprint etapları için etrafıma kurulmuş bir takım veren sportif direktörün bana güveni ortada. Bunu gerçekleştirecek yeteneğe sahibiz, umuyorum ki yarışları kazanmak için iyi pozisyon yakalayabilirim.

Cyc: İsrail’deki antrenman kampının bir parçası olarak geçtiğimiz aylarda Holocaust müzesini gezdin. Bir Alman olarak İsrail takımında olmak nasıl hissettiriyor?

AG: Almanlar olarak geçmişimizle sürekli yüzleşmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Müzeyi gezmek oldukça duygu yüklüydü. Kesinlikle Alman olarak kendinizi süper rahat hissetmiyorsunuz. Fakat aynı zamanda geçmişi değiştiremeyeceğimizi de düşünmelisiniz.

Cyc: 15 yıldır profesyonel bisikletçisin. Bu süre zarfında pelotonda nelerin değiştiğini gözlemledin?

AG: Her şey giderek daha fazla bilimselleşiyor. Artık herkes rakamlar üzerine kafa yoruyor. Birçok bisikletçi kendi kararlarını bile almıyor, takım büyük oranda her şeyin kararını
veren taraf.

Cyc: Sence bu durum rekabeti arttırdı mı, yoksa yarışı ve yarışçıları daha sıkıcı bir hale mi getirdi?

AG: Benim görüşüme göre, yarış sırasınca kendinizi dinlemeniz kadar kendi kararlarınızı almanız da son derece önemlidir. Bu nedenle kendi fikirlerimi şekillendirmeye ve içgüdülerimi takip etmeye çalışırım.

Yeni çalışma şekillerine karşı tutucu değilim, ancak en sonunda her zaman içgüdülerime kulak veririm.

Cyc: Israel Start-Up Nation standart olarak disk frenli bisikletler kullanıyor. V frenlerden diske geçişte endişeli misin?

AG: Hayır, açıkçası hoşuma gitti.
Disk frenlerin daha güvenli olduğunu söyleyebilirim. 40 derece sıcakta yokuş inerken lastiği jantta tutan yapışkandan dolayı endişelenirsiniz. Ve çok fazla frenaj jantın çok sıcak olmasına ve lastiğin ayrılmasına neden olma
olasılığı taşır.

UCI’ın minimum ağırlık kuralı güncel değil, yoksa disk frenli bir bisikletle 6,8 kg’nin altına inmek zor değil. Akslar daha fazla güvenlik ve sertlik sunuyor. Bu yüzden artık minimum ağırlık kuralı gerçekten gerekli değil. Ayrıca, disk frenli bisikletlerde sprinte kalktığınızda, aksın gerçekten daha fazla sert olduğunu hissedebiliyorsunuz.

Favorim olarak bir tane seçmem gerekirse, Champs-Elysees’deki ilk galibiyetimi söylerdim. Sanıyorum sekiz ya da dokuzuncu sıradan gelerek kazanmıştım.

Cyc: Söylentiler kulaktan kulağa yayılır, sprint eforu sırsında karbon bir kadroyu kırdığın doğru mu?

AG: Zincir kırdığım oldu ama sprint esnasında tüm bisikleti hiç kırmadım.

Cyc: 2,000 Watt ürettiğin bir yarışın sonunda aklından neler geçiyor?

AG: Gün sonunda tek yaptığımız pedallara mümkün olabildiğince sert asılmaya çalışmak. Tabii elbette uzun bir yarışın ardından sprinte geldiğinizde 1,900 ya da 2,000 Watt basamayabilirsiniz, belki 1,700 ve biraz üstüne çıkmışımdır. Antrenmanlarda ise rakam yükselir çünkü öncesinde yüksek efor göstermemişsinizdir. Ancak bu her zaman benim güçlü yönüm oldu – diğerleri kadar aero değilim, özellikle de şu anki bazı sprinterlerden.

Cyc: Kariyerinde hala unutamadığın bir sprint var mı?

AG: Aklıma gelen birkaç iyi sprint var. Açıkçası tüm sprintlerim hafızamda – her birinde ne olduğunu detaylıca hatırlıyorum. Bir tanesini favorim olarak seçmem gerekirse, Champs-Élysées’deki ilk galibiyetimi söylerdim. Bu galibiyeti, kazanmanın imkansız göründüğü bir pozisyondan çıkarak almıştım. Sanıyorum son düzlüğe sekiz ya da dokuzuncu sıradan gelmiş, yine de kazanmayı başarmıştım.

Söz konusu Champs-Élysées’de sprint etabı olduğunda, üç haftalık zor bir yarışın ardından bacaklarınızda kalan gücü son damlasına kadar tüketirsiniz. Bu nedenle en iyimi denediğimi hatırlıyorum.

Cyc: Kariyerine başladığında önünde hangi sprinterler vardı?

AG: Birkaç iyi sprinter vardı. Alessandro Petachhi’nin hoş bir stili vardı. Sprinte başladığında çok ufalırdı. Aynı zamanda hiçbir sprintere özenmedim çünkü daha fazla kendi gelişimime odaklanıyordum.

Cyc: Pro bisikletçilerin vegan olmaya başladıklarını görüyoruz, senin de başvurabileceğin bir yöntem mi?

AG: Takdir ediyorum ama ben yapamam. Yiyeceklere aşırı düşkünüm.

Cyclist Türkiye Temmuz sayısından

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir