Yazı GILES BELBIN Fotoğraf DANNY BIRD
21 Mayıs 1971’de Corriere della Sera, bir önceki gün Giro d’Italia’nın açılış etabında zafere ulaşan Salvarani bisikletçilerinin kaldıkları otel Brindisi’nin merdivenlerinde çekilmiş bir fotoğrafını okurlarıyla paylaştı. Takım fotoğrafları genellikle sıradandır, ancak fotoğraf ilginç bir detayı ortaya koyuyordu: Salvarani’nin alışılageldik bebek mavisi mayoları yerine 10 adam pembe mayo giyiyordu.
Hiç olmadığı kadar pembe
Lecce’den başlayıp 62 km ilerideki Brindisi’de biten 1971 yarışının ilk etabı farklıydı. Zira 1940’ların sonlarından 1992’ye kadar Giro yarış direktörü görevine devam eden Vincenzo Torriani’nin yenilikçi bir fikri vardı. Sıradan bir prolog yahut takım zamana karşı yerine 1971 yarışı, her takımdan tek bir bisikletçinin iki dakikalık intervaller attığı bayrak yarışıyla başladı.
“Her bisikletçi elinde bayrakla 6 km sürdü” diyordu eski Salvarani yarışçısı Pietro Guerra, Giro 100 kitabı için yazar Herbie Sykes’a. “Ardından bayrağı bir sonrakine devrediyorduk. Böyle devam ediyordu. Atletizmdeki bayrak yarışı gibiydi, fakat bisiklet üzerinde ve zamana karşı şeklinde.”
Her üç Salvarani sürücüsünün bitiş çizgisinin sonuna kadar koruduğu marj, Herman van Springel sektöründe üç saniye ile Felice Gimondi tarafından yaratılmıştı. Buna karşın, kaydedilen zamanlar genel klasmana dahil edilmese de sonuç her Salvarani bisikletçisinin ertesi gün pembe mayo giymesi gerektiği anlamına geliyordu. Bu yüzden yarışın ilk etabından sonraki gün yolda 10 pembe mayodan daha azı olmayacaktı. “Çok mutluydular – bir günlüğüne – mayoyu yalnızca eski şampiyon Gimondi değil, sırtlarına geçirmeyi asla ummayan yardımcıları da taşıyordu” diyordu Corriere della Serra. “Nevi şahsına münhasır zamana karşı sayesinde hayalleri gerçeğe dönüştü.”
“İyi bir fikirdi” diyor, 40 yılın ardından görüşlerini yansıtan Guerra. “Halk da eğlenmiş görünüyordu.” Ancak Salvarani’nin 1971 Giro’daki başarısı kısa ömürlüydü. Molteni’den Marino Basso, sonraki gün maglia rosa’yı ele geçirdi ve Ferretti’nin İsveçlisi Gösta Pettersson’un genel klasmanı kazandığı o yıl, hiçbir Salvarani bisikletçisi pembe mayoyu geri alamadı.
Yarışın liderine verilen pembe mayo, 1919’dan bu yana liderlerin sarı mayo giydiği Fransa Turu’nu takiben 1931’de Giro organizasyonu tarafından tanıtıldı. Bununla birlikte, Armando Cougnet ve Emilio Colombo’nun (Giro’nun direktörü ve yarışı organize eden gazete La Gazzetta dello Sport) üstesinden gelmesi gerekenler vardı.
Tour direktörü Henri Desgrange ve sponsor gazete L’Auto istediklerini seçmekte özgürdüler, ancak Giro’da mayonun renk değişikliği için Cougnet ve Colombo, Benito Mussolini ve onun Ulusal Faşist Partisi olan Devlet’in onayına ihtiyaç duyuyordu.
Mussolini’nin renkten hoşnut kalmadığı söylense de La Gazzetta, 1899’dan beri sayfalarını bu renkle basıyordu. Bu nedenle pembe gerçekçi tek seçenekti. Formanın faşizmin sembolünü taşıması koşuluyla sonunda kullanımına onay verildi. Ve böylece ön merkezinde faşistlerin bir sembolünü içeren – bir balta etrafında birbirine bağlanmış bir demet tahta çubuk – Giro’nun ilk pembe mayosu hayat buldu.
Pembe lanet mi?
Pembe mayoyu ilk giyen yarışçı, şüpheli şekilde düz bir rotadan oluşan ve bu bakımdan avantajlı konuma geçirilen İtalyan ulusal şampiyonu Learco Guerra’ydı. Mantua’da son bulan açılış sprintini o zaman dört kez Giro şampiyonluğu olan Alfredo Binda’yı yenerek kazanmıştı.
Guerra artık ulusal şampiyonluk mayosunu Giro’nun pembe mayosuyla değiştirmeliydi ve çok az insan bundan etkilenmişti. “Kadın giysisi gibi soluk pembe renkte” diyordu haberinde La Stampa. “Tricolore ile bezenmiş Guerra daha erkeksiydi: Nasıl desem… İtalyan bisikleti için bir bayraktı.” Ama kadın çamaşırı ya da değil, iki gün sonra Guerra, patlayarak mayoyu Binda’ya kaybetti ve etabı gözyaşlarıyla tamamladı.
Binda ve Guerra’nın her ikisi de pembe mayoyu taşırken yarış dışı kalmıştı. Bu durum mayonun lanetli olduğu spekülasyonlarına yol açtı.
O dönemde Binda dünyanın en iyi bisikletçisi olarak görülüyordu. Tam da bu nedenle Giro organizatörleri rekabeti öldürmesinden korktukları Binda’ya bir yıl önce katılmaması için para ödemişti. Beş etap sonunda organizatörlerin korktuğu başına gelmişti. Ancak altıncıda Binda ağır bir kazaya karıştı ve zorlukla etabı bitirmesine rağmen sonrasında yarış dışı kaldı.
Takip eden iki etabı kazanan Guerra birinciliğe geri döndü. İtalyan taraftarlar mutluydu. Yine de bu sevinç dalgası, Cenova etabı sırasında pembe mayo giyen Guerra’nın yanında koşarak kutlama yapan büyük bir grup içerisinde bir kişinin düşmesi ve İtalyan şampiyonunu düşürmesi ile felaketle sonuçlandı. Guerra’nın Giro’su noktalanmıştı. Binda ve Guerra’nın her ikisi de pembe mayoyu taşırken yarış dışı kalmıştı. Bu durum kitlelerin, mayonun lanetli olduğu spekülasyonları yapmasına yol açtı.
1931 yarışını ve mayoyu bir batıl inanç bulutundan kurtarma görevi görece yeni bir yarışçı olan Francesco Camusso’ya kalmıştı. Sestrière ve Torino’nun geçildiği etapta – ustaca zamanlanmış bir arka dişli değişimi de dahil olmak üzere, 23 yaşındaki bisikletçi rakiplerini geride bırakarak yarışın yeni lideri oldu. Milan’da Camusso’nun şampiyonluğu içten alkışlarla karşılandı. “Camusso tırmanışlarda hep ilk sıralardaydı, kaçış girişimlerine ve takiplere en hızlı yanıt veren ve en etkili olan yarışçıydı” Corriere della Sera’nın görüşü bu yöndeydi. “Bugün, samimi sevinçle, genç bir adamın başarısını selamlıyoruz” yazıyordu La Stampa yazarı Vittorio Varale.
Bugün pembe mayonun peşinde yazılan böylesi hikayeler oldukça fazla. Fausto Coppi, 1949’da beş dağ geçidinde ustalığını konuşturarak 43 saniyelik zaman dezavantajını 23 dakikalık bir liderliğe dönüştürmüştü; “Büyük erkeklerin ağladığı günde” Andy Hampsten, 1988’de dondurucu Gavia’dan çıkarak liderliğini perçinlemişti. Yahut Colle delle Finestre’de atağa cüret eden Chris Froome’un dördüncülükten birinciliğe yükselmesi gibi liste uzayıp gidiyor. Ancak her Giro d’Italia edisyonunu birbirine bağlayan şey, bir erkeğin pembe mayo içinde görünme arzusudur.
Bu mayo Prendas Ciclismo tarafından sağlandı. Tüm replika retro mayolar için prendas.co.uk adresini ziyaret edebilirsiniz.