Sakarya’nın, kadın bisikleti geleneği Türk bisikletine geçmişten bugüne şekil vermeye devam ediyor. Cyclist Türkiye, bu inşanın mimarı “Kaptan” lakaplı Tuncer Salihoğlu ile Sakarya’da bir araya gelmişti.
Yazı ERMAN ÖNER Fotoğraf TARIK GÜL, TUNCER SALİHOĞLU ARŞİVİ
Günümüz kadınlar WorldTour seviyesini ele alalım. Erkek meslektaşlarına kıyasla daha az ilgi, daha az televizyon yayını, daha az yarış ve daha az sponsor…
Verdiği bir demeçte şöyle diyordu, Hollandalı dünya şampiyonu kadın bisikletçi Annemiek van Vleuten: “Antrenörler bile artık daha az para olduğu için kadın takımlarını tercih etmiyor.” Bir de projeksiyonu Türk kadın bisikletine çevirelim. Neredeyse koca bir hiçlik karşımızdaki.
İşte böyle bir ortamda, bir adam hayatını bugün bile kadın bisikletçi yetiştirme uğruna adıyor. Başka bir deyişle, yaşamına devam etme gücünü bu arzudan alıyor. Yeri geliyor sporcularını yerden kaldırıyor, yeri geliyor zor zamanlardan geçerken, “Kaptan” dedikleri hocalarını bu kez kadın sporcuları omuzluyor.
“Elimden geldiğince, gücüm yettiğince kadınların daha fazla ön plana çıkması için mücadele ediyoruz” diyor, ömrünü adadığı antrenörlük kariyerinde birçok kadın bisikletçiye yalnız bisiklet sporunun inceliklerini değil, aynı zamanda kendi ayakları üzerinde durmayı öğreten, 63 yaşındaki Tuncer Salihoğlu. Ancak onunki iniş ve çıkışlarla dolu bir yaşam.
Adanmak
Gözlerim yenilenen Sakarya stadının yeşil, gri ve siyah boyalı dış cephesinde, stadın etrafını adımlıyoruz. Her bir adımda stadın altındaki kapılar peşi sıra gerimizde kalıyor. Kiminde karate etiketleri, kiminde başka bir spor dalının parlak yazıları. En sonunda aradığımız kelimeyi buluyoruz: Beyaz bir A4 kağıdının üstüne acemice yazıldığı belli “Bisiklet.” Yazının yapıştırıldığı genişçe bir kapıdan içeriye giriyoruz. Burası Sakarya İl Spor Müdürlüğü’nün bisiklet şubesi.
Karşımızda yerleri beyaz fayanslarla kaplı geniş bir alan beliriyor. Türkiye’deki çoğu bisiklet takımın sahip olmadığı fiziksel koşullar burada mevcut. Etrafımız kah trainerlarla kah asacaklara bağlanmış çeşit çeşit bisikletlerle dolu. Dağ, yol yerli yabancı ne ararsan bu odada var. Odanın beyaz boyalı duvarlarını ise Sakarya stadının çimlerinde çekilmiş, kadın erkek genç bisikletçi fotoğrafları süslüyor.
Bizler bu bisiklet mabedini hayretle izlerken, geniş alanın en ucunda, bir kapıyla ayrılmış pimapen bölmeden Tuncer Salihoğlu çıka geliyor. Siyah eşofman takımıyla Salihoğlu, yaşına rağmen hala fit ve atletik.
Bisiklet camiasında kime sorarsanız sorun, Tuncer hocayı herkes tanır. Fakat çok azı “Kaptan” lakaplı Salihoğlu’nun 1971’de başlayan sporculuk geçmişinden haberdar. Zira Salihoğlu gelecek vadeden bir tırmanışçı olsa da yarışçılık zamanında adından pek söz ettiremez.
“Dönemin en iyi tırmanışçısı Yusuf Ecevit ile beraber tırmanıyordum” diyor Salihoğlu. Peki böylesi bir yetenek ne oldu da potansiyeline hiçbir zaman ulaşamadı. Sorunun yanıtı, aynı zamanda Tuncer hocanın bugününü de aydınlatıyor.
Derin bir nefes aldıktan sonra başlıyor: “Keşke benim gibi birinin yanında sporcu olabilseydim” diyor Tuncer Salihoğlu ve ağzından sakince dökülen kelimelerle devam ediyor anlatmaya. “Biz hem başka işlerde çalışıyor hem bu sporu yapmaya gayret ediyorduk. Ne bir kulübümüz ne de başımızda bir büyük vardı. Bu nedenle sporculuk yaşantımda aradığımı bulamadım. Onun kalp yarasıyla da Sakarya’da bu işi daha üst mertebelere çıkartmalıyım diye düşündüm.”
Doğma büyüme Sakaryalı olan Salihoğlu, kendi çektiği sıkıntıları gelecek nesiller yaşamasın ister. Bir süre neler yapabilirim diye düşündükten sonra, 1986 senesinde Sakarya’da açılan antrenörlük kursu Salihoğlu’nun yaşamında dönüm noktası olur. Vakit kaybetmeden kaydını yaptıran Salihoğlu, dönemin İl Müdürü Erdoğan Camyurt’un da destekleriyle kısa sürede Sakarya ilinin kadrolu antrenörü olur.
Salihoğlu için ne bisiklet sporu geçici bir hevestir ne de antrenörlük yalnızca yaşamını kazandığı bir meslek. Zira Salihoğlu her ikisine de hayatını adamış. “1986’dan bu yana ara vermeden mesleğimi severek yapıyorum” diyor Kaptan. “O seneden bugüne her yıl en az 2-3 tane kadın erkek karışık milli takıma sporcu vermişimdir” diye de ekliyor 35 yıla yaklaşan antrenörlük geçmişini bir çırpıda özetlerken.
Yapılmayanı denemek
Türkiye’de bugün bile kadın bisiklet sporcularına hak ettikleri değerin verilmeyişi bir eksik. Salihoğlu’nun antrenörlük yaptığı dönemlerde ise kadın bisikletçi neredeyse parmakla gösterilir haldeymiş. Hal böyleyken Salihoğlu da antrenörlük kariyerine Şekerspor, Devlet Su İşleri ve son olarak Sakarya İhtisas Kulübü’yle devam eder.
Bir ara Milli Takım baş antrenörü Polonyalı Marin Bednarek’in de yardımcılığını yapan Salihoğlu’nun antrenörlük ve kişisel yaşantısı Sakarya Kız Lisesi’nin Beden Eğitimi Öğretmeni Zehra Akkoç’tan gelen teklifle değişir.
“Zehra Akkoç bu işi yapalım dedi ve bana 10 tane kadın sporcu gönderdi. Ben de geri çeviremedim ve onlarla başladım. Kadın grubuyla çalışmak büyük keyif ama bir o kadar da zor” diyor Salihoğlu.
Maddi ve manevi tüm zorluklara karşın Salihoğlu bıkmadan usanmadan kuşaklar boyu kadın bisikletçi yetiştirmeye bugün de devam ediyor. Belki daha büyük takımlarda, daha büyük görevlerde olabilirdi, ama o tercihini hiç düşünmeden, kadın öğrencilerinden yana kullanmış.
Salihoğlu’nun vurgu yaptığı zorluk ise esasen imkansızlıklardan yahut sözünün dinlenmemesinden gelmiyor. Sorunun temeli belki de kadınlara özgü bir durum. “Kapris” diyor uzunca bir iç çektikten sonra Salihoğlu ve devam ediyor. “Kadınların kaprisleri var, o yüzden iki ileri bir geri şeklinde devam ediyoruz.”
Benzer bir durum Salihoğlu’nun çok şeyler beklediği bir jenerasyonun limitlerine ulaşamadan dağılmasına yol açmış. Salihoğlu bugün bile üzülerek hatırladığı o takımın öyküsünü paylaşıyor.
“Olimpiyatlara hazırladığım çok başarılı bir takım vardı; Nurdan Esen, Mehtap Demircioğlu, Saniye Sezer’den kurulu. Bu üçlü çok iyi bir elit gruptu. 2005’te bir araya geldiler ama hepsi en çok kendisiyle ilgilenilsin istiyordu. Haliyle bu da takım içinde kaosa sebebiyet veriyordu. Sorun kişisel egolardı. Planladığım çalışmayı engellediler ve takım dağıldı. Fakat inanır mısınız, yeni jenerasyonda da aynı sıkıntılar yaşanıyor.”
Salihoğlu aynı durumun erkeklerde de yaşandığını ancak kadınlarda olduğu kadar açığa çıkmadığını deneyim ve gözlemleri sonucu söylüyor. Hal böyle olunca Salihoğlu da kendince yeni yöntemler bulmuş. “Eskisi gibi gösterdiğim sevgiyi yansıtmamaya çabalıyorum ve başarıya aç sporcularla çalışmaya gayret ediyorum. Şu anda da Sakarya bünyesinde 12 tane aktif bayan sporcuyla çalışmalarımıza devam ediyoruz.”
Salihoğlu başarıdan söz etse de esas odak noktası kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler yetiştirmek. Bir insana şekil vermek en büyük emelim diyor Salihoğlu. “Temel felsefem sağlam karakterli çocuklar yetiştirmek. Anneleri babaları ‘Allah razı olsun’ diyorlar. İnsani değerler ön planda, spor yapabildiği sürece yapmasını tavsiye ediyorum. Eğitimlerini de ikinci plana atmıyorlar. Yıllar içerisinde doktor, eczacı, iş adamı, rektör birçok meslek grubundan insan çıktı buradan.”
Acı tatlı bir yaşam
63 yaşındaki Tuncer Salihoğlu, Türkiye’de zaman zaman açılıp kapanan kadın takımlarına inat bir istikrar abidesi. Belki de onun sayesinde kadın bisikleti deyince akla ilk gelen şehir Sakarya. Bu gelişimi sağlamak için Salihoğlu aileleri ikna turlarına da çıkmış, sporcularıyla özel konuşmalar da yapmış.
“Hiç çekinmeden bütün sıkıntılarını anlatırlar” diyor Salihoğlu. “Hep beraber oturur çözüm yolları ararız. Ailelerinden doğan sıkıntıları bertaraf etmeye çalışırız. Şükürler olsun ki hepsinin geçiş dönemini kazasız belasız atlattık. Örneğin bir yarışmaya giderken aileler buraya gelir bizi uğurlarlar. ‘Evlatlarımız önce Allah’a sonra sana emanet’ derler.”
Her ne kadar Salihoğlu sporcularının sorumlulukları ve başarılarıyla ilgili olsa, kendisi de aynı zamanda bir eş ve bir evlat. Ve hayat hiçbirimiz için her zaman güzellikler getirmeyebiliyor. Salihoğlu’nun yaşamında da bugün bile izlerini taşıdığı unutamadığı iki olay var. İlki 2006 yılında yaşanan acı bir kaza. İlk günkü gibi acıyı yüreğinde hisseden Salihoğlu, derinlere dalıp gidiyor.
“Allah kimsenin başına vermesin. 2006 senesinde bir trafik kazası oldu. Bir firmaya ait servis otobüsü antrenman yapan bir kızımızı altına aldı. 3, 3 buçuk saat yaşam savaşı verdi ama maalesef hayata gözlerini yumdu. Beni hala derinden etkiliyor. Onu unutamıyorum, unutulacak bir şey de değil zaten.”
Bu dönemde Salihoğlu’nu hayata bağlayan yine sporcuları olmuş. “O zaman işte gerçek dostlar ortaya çıkıyor. Destek verenler kadar korkup kaçanlar da oldu. Fakat bayan sporcularım hep yanımda oldular, beni bırakmadılar. Bir tek kurumum bana destek vermedi.”
Benzeri bir manevi destek, Salihoğlu altı ay içinde bu sefer anne, baba ve eşini art arda kaybettiğinde gelmiş.
“Sorunuma ortak oluyorlar. ‘Niye üzgünsün, yanındayız, bunu da atlatırız’ diyorlar. Bırakma bizi gibilerinden manevi destekleri hala devam ediyor. Jenerasyonlar gelip geçti ama sporcularım bugüne kadar hep yanımda oldular. Bir tılsım yaratmışım demek ki.”
Tuncer Salihoğlu’nun yarattığı bu büyülü tılsım, bugün kadın bisikletine Sakarya’dan fabrika gibi sporcu ama daha önemlisi kendi ayakları üzerinde durabilen kadınlar çıkmasını sağlıyor. Salihoğlu’na ise hayata devam etme gücü veriyor.
Duvarda resimleri asılı her bir sporcunun Salihoğlu için ayrı bir anlamı var. Fakat 35 yıllık kariyeri boyunca spora erken veda etmesinden dolayı en çok içini sızlatan sporcusu Merve Demircioğlu olmuş. “Çok yetenekliydi, keşke bırakmasaydı.Önemli yerlere gelebilirdi” diyor Tuncer Salihoğlu
18 yaşındaki İrem Zeynep Özbek, Tuncer Salihoğlu’nun milli takımlara kazandırdığı onlarca genç bisikletçiden biri. Salihoğlu mantalitesiyle yoğurulan Özbek aynı zamanda Sakarya Üniversitesi Antrenörlük bölümü birinci sınıf öğrencisi. Kendisine hocası Tuncer Salihoğlu’nu sorduk. “Kaptan’ı çok seviyorum. Her anlamda bize karşı çok sabırlı davranıyor. Hepimizle ayrı ayrı ilgilenmeye çalışıyor.”
Bayanlar bisiklet faaliyeti
Türk bisiklet külliyatına bıraktığı Osmanlı’dan Bugüne Türk Bisikleti adlı kitabında Nail Bülbül, kadın bisikletinin Türkiye’deki geçmişine ışık tutuyor
“Batılı ülkelerde, özellikle Avrupa’da bayanlar arasında bisiklet sporu yaygın halde. Açık ve kapalı velodromlarda düzenlenen pist yarışları, her yıl dünya şampiyonalarında yaşanan heyecanı zirveye taşıyor. Bayanlar etaplı yarışlarda da ortaya koydukları performanslarla erkeklerden geri kalmazken, ülkemizde bu alanda faaliyet henüz istenilen düzeyde değil.
Ülkemizde kadınların ilk bisiklet faaliyetleri 1962’de Balıkesir’de başladı. Beden Terbiyesi Bölge Müdürü Selman Boğuşkan’ın teşvikiyle Balıkesir Lisesi Beden Eğitim Öğretmeni Nahide Önalp, Müjgan Atıcı, Zehra Leman Akarsu, Mine Akatıl gibi öğrencilerin yer aldığı bir takım oluşturdu. Öncelikli olarak yol çalışmalarına başlayan kız öğrenciler ilk olarak Ankara’da yapılan Federasyon Kupası’na katıldılar.
Çankaya Lisesi öğrencileri Tülün Cavlı, Nuran Ülker ve Esin Dere’den kurulu Ankara’nın ilk kadın bisiklet takımı Demirspor da katıldı. Daha sonra bunların arasına 1970’de İstanbul’da İbrahim Salim Esenli’nin kurduğu Dilek Özer, Asuman Yılanlı, Ayfer Yılanlı ve Julide Onat’ın yer aldığı Esenspor kadınları da dahil oldu.
İzmir’de ise 1992-1993 sezonunda Bianchi kız ve erkek bisiklet takımları kurulması amacıyla girişim başlatıldı. Sporcuların belirlenip, bisiklet ve malzemeler hazırlanarak il temsilcisi ve antrenör Güner Kocakanat yönetiminde çalışmalara başlandı, ancak tecrübe kazanılması için yapılan birkaç yarışma dışında projeyi gerçekleştirme imkanı bulunamadı. K
adınlar bisiklet faaliyeti olan illerden Kocaeli’de Brisaspor’a mensup sporculardan Ayşegül Demirsoy, Özge Tınaz ve Kübra Aktürk, çeşitli illerde yapılan yarışlarda ilk üç sırayı paylaşırken, 2003 kulüplerarası puan sıralamasında ilk sırayı aldılar. Brisaspor’u temsil eden diğer kadın bisikletçiler de Senem Güler, Merve Tayfun, Esra Kürkcü, Gül Çelebi, Tuba Karaaslan ve Gamze Ayaz oldu.
Sakarya’da ise antrenör Tuncer Salihoğlu gözetiminde yapılan çalışmalara Telekomsporlu Duygu Çokal, Aysel Kılıçaslan, Meral Özkazanlı, Saniye Sezer ve Nurdan Esen katılıyor. Adana’da ise 2001’de oluşturulan Sezen Aksoy Aydın, Ece Şanıvar, Esin Çatak ve Mürevvet Ölçen’den kurulu Gençlikspor kadın bisiklet takımı bir dönemde başarılı sonuçlar aldı.
2009 yılından bu yana Alanya Belediyespor ve bayan bisiklet milli takım antrenörü olarak görev yapan Süleyman Coşar; Çanakkale Gelibolusporlu milli sporcu Ebru Doğan’ın; Konya Çatalhüyük Çumra Belediyespor’dan yetişerek Konya Şekerspor’a transfer olan milli bisikletçi Ahmet Örken, Manisasporlu Egemen Erçevik, Mustafa Çarşı, Recep Ünalan, Brisasporlu Rasim Reis ile birlikte İsviçre’deki UCI tarafından açılan “Aigle Eğitim Merkezi”nde programa göre çalışma yaptığını, 2010’da Triatlon bisiklet yarışında ikinci, saate karşı 10 kilometrelik yarışta ve Duatlon’da Türkiye birincisi olduğunu belirtti. “
Cyclist Türkiye olarak “Kaptan”a rahmet, sevenlerine başsağlığı dileriz.
Cyclist Türkiye Mart 2020 sayısında yayınlanmıştır.