Fikret Kaplanoğlu, bisikletçilerin tanımıyla Fikret Albay, 16 Ocak sabahı hayatını kaybetti.
Onu ilk gördüğüm anı bugün gibi hatırlıyorum.1990’lı yılların başıydı. O zamanlar Galata Kulesi’nin altında yer alan tarihi bisiklet mağazası Bahar Hırdavat’a gelmişti. Gelir gelmez herkes ayağa kalkmış, hürmetle başköşeye oturtmuşlardı. 1970’lerden beri Türkiye’nin her yerini, köy köy dolaştığını o zaman öğrenmiştim. Ömrümde duymadığım, görmediğim yerlerden söz ediyordu. Adeta ayaklı bir coğrafya kitabıydı.
Daha sonraki yıllarda onunla tekrar karşılaştık. Her anlattığını yine hayranlıkla dinledik. Sonu gelmez hikayelerinin bir kısmını dinleyenler de öğrensin diye Açık Radyo’da Esra Ertan ile yaptığımız Şeytan Arabası programına da davet ettik.
25 Eylül 2013’te yaptığımız program kaydını dinlemek ve Fikret Albay albümünden bazı fotoğrafları görmek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
**
2020 başında bütün dünyayı esareti altına alan Covid-19 salgınından sonra, onun da içinde bulunduğu, kendilerine “Dinozorlar” diyen ekiple Cyclist için bir söyleşi yapmıştık. Grubun en kıdemlisi olarak Fikret Albay’la da görüşmek istemiştik ama sağlığı elvermediği için daha önce anlattıklarından küçük bir derleme yapmıştık. Onu da aşağıda bulacaksınız.
Ruhu şad, mekanı Cennet olsun.
Aydan Çelik
Fikret Kaplanoğlu:
İngiliz anne kızı görünce bisikletçi olmaya karar verdim
“Efendim ben 1931 Ankara doğumluyum.
Bisiklete ilk olarak 1938’de Cebeci Çayırı’nda bindim. Kiralık bir üç tekerliydi.
Ortaokuldayken külüstür bir bisiklet aldım. 1946’da Heybeliada’ya Deniz Lisesi’ne gelince bisiklet Ankara’da kaldı. Kardeşlerim binmeye devam etti.
Sonraki yıllarda bisikletle pek içli dışlı olmadım. Daha çok voleybol ile ilgilendim. Ama yarbaylığım döneminde yavaş yavaş bu sporu bırakmaya karar verdim. Albaylığım geldiğinde yapacağım başka bir spor aramaya başladım.
1969 ya da 70 olmalı, eşimle Denizli’ye otobüsle seyahat yapıyoruz. Aydın yakınlarında bir benzin istasyonunda mola verdik. Aşağıya indik. Bir kalabalık toplanmış. Yaşlıca bir kadın ve yanında bir genç kız. İki külüstür bisikletle İngiltere’den yola çıkmışlar, Türkiye’ye gelmişler, oradan da Hindistan’a gideceklermiş.
Orada zihnimde bir şimşek çaktı: “Bu harika bir şey. Ben de bu işe başlayabilirim” dedim.
Planı yaptım: 73’te Albay olacağım. Bir yıl sonra da tura çıkacağım.
Ankara’nın bütün köy ve kasabalarında antrenman yaptım. Sporcu bir geçmişim olduğu için bisiklete çok kolay uyum sağladım.
Genetik olarak da avantajlarım vardı. Bizim ailede herkes sporcudur. Kardeşlerimden Şengün Kaplanoğlu, Türkiye basketbolunun efsane isimlerinden biridir.
İlk turumu 8-13 Mayıs 1974’de Ankara-İzmir arasında iki arkadaşımla beraber yaptım.
İzmir’de Hasan Tahsin anısına yapılan ilk kurşun anıtının açılışına yetiştik ve çelenk bıraktık. Basın büyük ilgi göstermişti.
Ondan sonra bisikletin selesinden hiç inmedim.
En uzun turumu 1990’da yaptım. Bir buçuk ayda 3200 km yol kat ettim.
Hopa’ya kadar gittim. Ama kestirmeden gitmedim. Bir daire çizdim.
İstanbul, İznik, Nallıhan, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Sivas, Tokat’a gittim. Oradan Ordu’nun yaylalarından Ordu’ya indim. Ordu’dan da Hopa’ya devam ettim. Rize, Samsun, Sinop, İnebolu, Cide üstünden de İstanbul’a döndüm.
Her turumu düzenli bir şekilde not ettim. Çizelgeler çıkarttım.
Bugüne kadar 150 bin kilometrenin üstünde yol yaptım.
İlk turumu yaptığımda 42 yaşındaydım. O zaman kendimi yaşlı zannediyorum. Şimdi seksenlerimin sonuna geliyorum, kendime ihtiyar demiyorum…”
Cyclist Türkiye ailesi olarak Fikret Albay’a rahmet ve sevenlerine başsağlığı dileriz.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!