Cyclist: Spor kariyeri devam ederken çocuk sahibi olmak çoğu kişiye mümkün gelmeyebilir ama sen bu düşüncenin üstesinden nasıl gedin?
İpek Onaran: Çok istediğim bir şeydi . Triatlon kariyerime başladığımda her şeyi planlamıştım. Yani ilk başladığım zaman beş sene sonraki planım hazırdı. Ve bu da Ironman Dünya Şampiyonası’nda yarışmaktı. Gerçekten de beş sene sonra Ironman’de yarıştım. Kendi hedeflerime ulaşmıştım. Ondan sonra çocuk planı yaptık, evlendikten bir sene sonra da gerçekleşti.
Cyc: Sporcu olmanın bu süreçte artılarını gördün mü, özellikle mental anlamda?
İpek Onaran: Evet, bütün olaylara daha sakin yaklaşabiliyorum. Benim bir de salgınla birleşen sıradışı bir doğum hikayem olduğundan, herkes sporcu olmasan bunun altından kalkamazsın diyordu. Bana annelikle ilgili bir sürü şey anlatılıyordu. Ben hep abartıldığını düşünüyordum. Gerçekten çok farklı bir duygu. Ironman mi zor çocuk bakmak mı, çocuk bakmak daha zor. Tabii o zorlukların yanında yaşattığı bir sürü güzellikler var.
Cyc: Hamilelik sürecinde antrenmanlara devam ettiniz. Nasıl bir programla spordan uzaklaşmadınız?
İpek Onaran: Bu çok kişisel bir konu. Ben hamileyken spor yaptım siz de yapın demekten çekiniyorum. Ya da ben bir şey yapmadım, siz de yapmayın diyemem. Her şeyden önce doktor görüşü alınması lazım. Ben kendi hekimimle görüştüğümde bana hamile pilatesini önerdi. Yüzme yapabiliyordum, ikisine devam ettim. Ama koşmadım.
Hamileliklerinde koşan bir sürü insan var. Ben kişisel olarak doğru bulmadım. Pilates ve yüzmenin çok faydasını gördüm. Doğumdan sonra sekiz kiloluk bir bebeği taşıdığınız için, bel ve sırt ağrılarına inanılmaz faydalı oluyor. Hamilelikte de oluşan kiloyu taşımak için faydalı. Ben sağlık açısından yaptım ama tabii doğumdan sonra spora dönüşüm de daha kolay oldu.
Cyc: Doğum sonrası için nasıl bir antrenman programı izliyorsunuz?
İO: Bana hep ilk altı ay ağır spor yapmamam söylendi. Bunu en başta antrenörüm olan ağabeyim Mert Onaran söylüyordu. “İlk altı ay çok önemli. Çünkü emzirme vücuttan çok şey götürüyor. Lütfen ağır spor yapma” dedi hep.
Benim doğumum 22 saat sürdü ve meğerse kalçamda bir zedelenme oluşmuş. Ben doğum sonrasında koşuya başlayınca ki çok yavaş pace’lerde koştum, kalçamda stres kırığı oluştu. Aslında stres kırığı çok yükleme ile oluyor. Mesela Jan Frodeno’da haftada 40 saat antrenman yaparken oldu. Ben altı-yedi pace’lerde koşarken stres kırığı oldu.
İyileştikten sonra yeniden minik minik spora başladım. Vücudun çok gerçekten bir hafızası var. Eskiden ne yaptıysam şimdi onun meyvelerini topluyorum. Geçenlerde bir fotoğraf paylaştım. Spor mu yaptın diye sordular, gerçi emzirme de kilodan götürüyor ama vücut sizi yarı yolda bırakmıyor. Eskiden yaptığım iyi, düzenli beslenmelerin, yaptığım sporların sonucu gördüm.
Cyc: Sporcu İpek Onaran’ın hedefleri neler, kendine çizdiği yol nasıl?
İO: Tekrar spora döndüm ama bunu kademeli kademeli yapacağım. Ben 10 senedir matematik öğretmeniydim. Hamilelikle birlikte öğretmenliği bıraktım çünkü hep triatlon antrenörlüğü yapmak istiyordum.
Gençliğimden beri şanslıydım ki çevremde, İzmir’de bilgisini paylaşan, deneyimlerini aktaran çok güzel insanlar vardı. Şimdi ise bu deneyimi paylaşmam lazım diyen ben oldum.
Artık çok üst seviyelerde yarışır mıyım bilmiyorum. Oğlum Janberk’in durumuna da bağlı. Spor kesinlikle hayatımda olacak, yarışlara da katılırım ama çok mücadeleci olur muyum, şu an kestiremiyorum.
Cyc: Bisiklet antrenmanlarına nasıl devam ediyorsun?
İO: Çocuktan bağımsız ben zaten trainer’cıydım. Dışarıda bisiklete binmekten çok korkuyordum çünkü arkadaşlarımın başına hep bir şey geldi. Yurt dışıyla kıyasladığımız zaman zaten bisiklet yollarımız yok. Kazalar yurt dışında da oluyor ama ülkemizde bisiklete binen insan sayısıyla orantıladığınızda kaza oranı bizde daha yüksek. O yüzden hep trainercıydım. Full Ironman’e hazırlanırken dört saat trainer yapmışlığım var. Çocuk da benim için bir bahane daha oldu.
Cyc: Pandemiyle birlikte, smart trainer’lar ve Zwift çok moda oldu. Sende yanılmıyorsam Wahoo’nun KickCore modelini kullanıyorsun?
İO: Zaten Wahoo markasını çok seviyordum. Mehmet Bey’le (Kaleli) yollarımız kesişti sonra. Bir işbirliği başlamış oldu. Ben çok mutlu oldum bundan. İşbirliği olmasa bile doğum hediyesi olarak bir smart trainer üzerinde de şakalaşıyorduk.
Ben trainer’ı çok yararlı buluyorum. Bir kere çok efektif, zamandan çok kazanıyorsunuz. Daha önce smart trainer kullanmamıştım ama şu an çok keyif alıyorum. Normalde evde bisiklet antrenmanını sıkıcı bulurlar. Ben öyle bulmuyorum.
Bir bisiklet antrenmanına çıkmak için giyindisi soyundusu, ona göre kıyafetleri, indirdisi bindirdisi… Bir de İstanbul gibi bir yerde yaşıyorsanız hemen kapı önünden bisiklete başlayamıyorsunuz. Zaman olarak da çok kazancınız oluyor trainer ile. Evdeyken istediğiniz zaman mola verebiliyorsunuz. Ve pedal kesmediğiniz için ne verirseniz onu kazanıyorsunuz. Ben dışarıda üç saat bisiklet antrenmanı yapacağıma, bir buçuk saatte aynı verimi trainer’da alabiliyorum.
Cyc: Wahoo’nın sunduğu gerçeklik hissi hakkında neler söylemek istersin?
İO: Zwift ile bağladığınızda, Wahoo KickCore size o parkurla aynı yokuş hissiyatı veriyor, ona göre viteslerini ayarlıyor. Bir de Wahoo’nun bir aparatı var, onunla birebir dışarıdaki hissiyatı sağlıyor. Bir tek sıcak havalar zorlayabiliyor ama benim gibi balkonda antrenman yapıyorsanız sorun olmuyor. Balkonda bilgisayarı önüme koyarak devam ediyorum. Katlanabildiği için evde yer de kaplamıyor KickCore. Ve hafiflik olarak daha taşınabilir bir trainer. O yüzden evde hiç sıkıntı yaratmıyor bana.
Cyc: Zwift dışında, trainer üzerindeyken izlemekten keyif aldığın diziler var mı?
İO: Vikings dizisi vardı. Bütün sezonlarını bitirdim. Konulu diziler, filmler izlemiyorum çünkü anlamıyorsunuz. Vurdulu, kırdılı, anlamayı gerektirmeyen, görsel ağırlıklı yapımlar iyi oluyor. Müzikte bile tempo ağırlaşınca senin de modun düşüyor. Bu arada eşim de crossfit yapıyor. O da şimdi KickCore’u çok sevdi. Bisiklet aldık trainer yapıyor. Ve crossfit’i en iyi destekleyen şey aslında bisiklet.
Cyc: Anne olmak isteyen sporculara tecrübelerinizden yola çıkarak nasıl tavsiyeler verirsiniz?
İO: Korkmasınlar. Çocuk olana kadar gezdin gezdin, çocuktan sonra gezemezsin, yapamazsın gibi şeyler onları ürkütmesin. Zaten bunu hayatımızın her alanında duyuyoruz. Benim TEDX konuşmam da bunun üzerindeydi: “Kaybetmenin zaferi.” Bana bir daha spora dönemezsin dediler. Zor ama istediğin zaman her şey oluyor. Bahane bulmak istediğin zaman çok şey buluyorsun. Çocukla alakalı bir şey değil. Cesaretli olsunlar, istesinler ve vazgeçmesinler.