Türkiye yolculuğunu 2 ayda bitiren macera tutkunu çift, Türkiye’yi çok beğendiklerini ve insanlarını çok sevdiklerini söyledi. Türkiye ve İran gezisi planlarını, dünyayı etkisi altına alan corona virüs salgını nedeniyle 3 yıl erteleyen çift, normal hayata geçilmesinin ardından bisikletleriyle yola koyuldu. Hayallerindeki tarihi ve doğal güzellikleri görmek için gece gündüz demeden pedal çevirerek birçok ülkeden geçen çift, 3 ayda Türkiye’ye ulaştı. İstanbul’da tarihi yerleri gezen ve kentin yoğun trafiğinde bisiklet süren macera tutkunu çift, ardından rotalarını doğuya çevirdi. Kapadokya, Ihlara Vadisi ve Göreme’nin tarihi ve doğal güzelliklerini ziyaret eden ikili, güzergah boyunca bazen kurdukları çadırlarda bazen de misafirperver Türk halkının daveti üzerine evlerde konaklıyor.
İsviçreli çift, Erzincan ve Erzurum’un zorlu yollarından da bisikletleriyle geçerek Ağrı’ya geldi. Kış mevsiminin çetin geçtiği ve hava sıcaklıklarının bu sıralar sıfırın altında 20 dereceye kadar düştüğü kentte mola veren ikili, olumsuz hava koşulları nedeniyle otobüsle Doğubayazıt ilçesini ziyaret etti. Burada tarihi İshak Paşa Sarayı’nı gezen Dimitratos ve Wormstetter, Ağrı Dağı manzaralı kara yolundan bisikletleriyle ilerleyerek İran’a doğru yola koyuldu. Macera tutkunlarının Türkiye yolculuğu yaklaşık 2 ay sürdü.
Jason Dimitratos, seyahatlerini hava yoluyla yapmayı düşündüklerini ancak pandemi nedeniyle uçuşları ayarlamakta zorluk çektiklerini ve bu nedenle bisikletlerle yola çıktıklarını söyledi. Macerayı sevdikleri için bisikletle yola koyulduklarını söyleyen Dimitratos, “Türkiye ve Orta Doğu’yu sadece anlatılanlardan duyduk. Türkiye ve İran’a karşı ciddi merakımız vardı. Profesyonel bisikletçi değiliz, normal bisikletlerle rota belirleyip onu kat ediyoruz. Ülkemizden ne kadar uzaklaşabileceğimizi görmek istiyoruz. İstanbul harika bir şehir. Hayatımızda ilk defa hamama girdik. Kapadokya’ya hayran kaldık. Orada balonlara karşı uyanmak inanılmazdı. Ağrı Dağı’nı hep duyduk ve ilk defa göreceğimiz için çok heyecanlıyız” dedi.
Dimitratos, şu ana kadarki seyahatlerinin zorlu geçtiğini belirterek, her gün onlarca kilometre yol kat ettiklerini söyledi. Bölge halkının çok misafirperver olduğunu anlatan Dimitratos, “Burada hiçbir şekilde yalnız kalmıyorsunuz. Bir probleminiz olduğunda sizin için onlarca insan seferber oluyor” diye konuştu.
Claudine Wormstetter, 5 aylık zorlu ve maceralı seyahatlerinin ardından 5 bin 100 kilometre yol kat ederek Ağrı’ya geldiklerini belirtti. Türkiye’nin birçok zenginliğe sahip olduğunu söyleyen Wormstetter, “Türkiye seyahatimizin dokuzuncu ülkesi ve kelimenin tam anlamıyla favori ülkemiz oldu. İstanbul muhteşem bir şehir ama trafiği çok fazla. Özellikle insanlar çok sıcakkanlı, kibar, misafirperver. Bizlere çok fazla çay ikram ettiler. Türkiye gerçekten çok güzel. Ağrı Türkiye’nin sembolü olabilecek bir şehir. Bizlere hediye olarak kalem ve kışlık çorap hediye ettiler” şeklinde konuştu. Wormstetter, İran’a gideceklerini ve 2022 yılının ortalarına kadar seyahatlerine devam edeceklerini sözlerine ekledi.