Bizimle iletişime geçin

Editoryal

Belirsizliğin Kasveti: Yeni Sezona Kontratsız Hazırlananlar

Dağ bisikletinin ülkemizdeki en önemli temsilcisi; 1 kez Balkan, 7 kez Türkiye Şampiyonu, dünya sıralamasında ilk 30’a girmeyi başaran tek Türk bisikletçi Abdülkadir Kelleci, Brisaspor’la yollarını ayırdıktan sonra yeni sezon için kontrat bulabilmiş değil. Başarılı sporcu Cyclist Türkiye’ye konuştu.

Takım sporlarına meraklı sporseverler için, müsabaka dönemlerinin yanı sıra, sezona ara verilen transfer periyotları da bir hayli heyecanlı ve ilgi çekicidir. Her ne kadar bireysel yönü olsa da, aslında sağlam bir takım dayanışmasına ihtiyaç duyulan bisiklette de; sporcular ve takımlar, transfer mevsiminde kendileri için en doğru tercihleri yapmak adına uzun mesailer harcarlar. Ocak’ta başlayacak sezon öncesinde artık takım ve sporcuların pek çoğu bu mesailerini tamamlamış, anlaşmalarını yapmış ve umutla yeni sezona kilitlenmişken, madalyonun diğer tarafında ise henüz kendine bir adres bulamayanlar yer alıyor.

Geçtiğimiz yıl World Tour ve Pro Kıtasal takımların kadrolarında bulunan 80’i aşkın sporcu, Aralık ayının son haftası itibariyle yeni sezon için bir kontrat imzalayabilmiş değil. Bu 80’den fazla ismin içinde kariyerini noktalama kararı alanların olmadığını kalın harflerle belirtmek gerekir çünkü, özellikle pro seviyenin altında mücadele eden ve boşta kaldığı için mecburen emekliye ayrılan sporcuları da eklediğimizde bu sayı çok daha üst seviyelere çıkıyor.

Ne yazık ki ülkemizde de halen daha herhangi bir takımla anlaşamamış bisikletçiler var. Üstelik bazıları, kariyerlerinin en parlak ve verimli dönemini geçiriyorlar. Bu isimlerin başında ise, dağ bisikletinin ülkemizdeki en önemli temsilcisi; 1 kez Balkan, 7 kez Türkiye Şampiyonu, dünya sıralamasında ilk 30’a girmeyi başaran tek Türk bisikletçi Abdülkadir Kelleci geliyor.

Sezon içinde Brisaspor’la yollarını ayıran 35 yaşındaki sporcu; içinde bulunduğu belirsiz durumu ve geleceğe yönelik planlarını Cyclist Türkiye’ye anlattı.

-Geride bıraktığımız sezon senin için nasıl geçti?

“Aslında çocukluğumdan beri hayalini kurduğum klasman derecesine ulaştım. Dünyada ilk 30’a girerek, bu başarıyı elde eden ilk Türk bisikletçisi oldum. Aynı zamanda Türkiye Şampiyonu da oldum. Benim için çok zor bir yıl geride kalsa da hedeflerime ulaşmış olmanın verdiği mutluluğu yaşıyorum.”

-Tüm bu olumlu tabloya karşın kulübünle yollarını ayırdın ve yeni sezon öncesinde de halen bir takımın yok. Neden böyle oldu?

“Takımdan ayrılık sürecimi hazırlayan pek çok etken vardı. Bunların başında ise ekonomik gerekçeler geliyordu. Aslında haklarını vermek gerek, kulübüm bana genel anlamda ellerinden geldiğince destek oluyordu ancak benim sportif hedeflerime ulaşabilmem için ne yazık ki yeterli olmuyordu. Mücadele verdiğim uluslararası organizasyonlardaki rakiplerimin imkanlarıyla kıyasladığımızda yetersiz kalıyordu. Böyle olunca da benim üzerimdeki yük artmaya başladı. Yaptığım sporun zorluk derecesiyle birlikte artan bu yükü daha fazla taşıyamayacağımı anladığımda da hayatımda bazı değişikler yapmam gerektiğine karar verdim. Yaşanan zorluklar, ister istemez insanı yıpratıyor, ben de artık mental olarak rahatlamak adına kulübümle yollarımı ayırma yolunu seçtim.”

-Hayatında ne tarz değişiklikler yaptın?

“Yaşadığım yeri değiştirerek Bursa’ya yerleştim. Burada kız arkadaşımla birlikte bir ev kurdum. Yeni bir şehre uyum sağlamak, sıfırdan bir ev düzenlemek, kulüp ortamından çıkıp ev yaşamına alışmak elbette kolay değildi ve tüm bunlar yaşanırken de Türkiye Şampiyonası’na hazırlanmam gerekiyordu. Kolay bir tercih değildi ancak beni artık bu sporun içindeki herkes az çok tanıyor.  Kendi başıma, farklı şehirlerde düzenlenen yarışlara gidip oralarda kazanıp dereceler elde eden biriyim. Yani mücadeleci bir karakterim var ve ben de bu karakterimi bildiğimden böyle bir tercihte bulundum.”

-Tüm bu zorlu şartlara rağmen 7. kez Türkiye Şampiyonu olmayı başardın. Bu süreçten de bize biraz bahseder misin?

“Şampiyonluğa giden yolda yaşadıklarım, aslında biraz önce kısaca bahsettiğim zorlukların daha detaylı bir tasviri olacak. Bildiğiniz gibi bu sezon yurtdışında pek çok yarışta yer aldım. Bu yarışların bazılarına, kendi imkanlarımla katılmam gerekti. Bisiklet, kask, ayakkabı gibi temel ekipmanları bile kendim temin etmem gerekiyordu. Kulübümden de bu süreçte hem ekipman hem de ekonomik anlamda bir destek alamayınca, geçimimi sağlamak ve yarış masraflarını karşılayabilmek adına bisikletimi satmak durumunda kaldım. Erciyes’teki Milli Takım kampından ayrıldıktan sonra Bursa’ya döndüm ve Türkiye şampiyonası için antrenmanlara başladım. Fakat bu sırada bir bisikletim yoktu. Şampiyonaya 2 ay gibi bir süre varken, ben yarışta start alabileceğim bir dağ bisikleti arıyordum. Tek hedefim; yalnızca start alabilecek bir bisiklet bulabilmekti. Bilindiği gibi Türkiye Şampiyonası için açıklanan ilk tarih Temmuz ayıydı ancak çeşitli nedenlerle organizasyon Ekim ayına kadar birkaç kez ertelendi. Bu ertelemeler bana zaman kazandırdı. Mental anlamda biraz daha rahatladım, antrenmanlarıma odaklanabildim ve süre içerisinde kredi çekip arkadaşımın dükkanından kendime yeni bir bisiklet satın alarak yarış haftasına kadar geldim. Şampiyonadan birkaç gün önce aynı parkurda düzenlenen uluslararası yarışta ilk 10’a girmem bana ayrıca motivasyon sağladı. En nihayetinde ise 7. kez Türkiye Şampiyonluğu mayosunu korumayı başardım. Geride bıraktığım 12 aya dönüp baktığımda, mucizevi işler yaptığımı düşünüyorum. Kulüpten ayrılmışım, şehir değiştirmişim, zorlu şartlar içindeyim ve 1 haftalık bisikletle Türkiye Şampiyonluğu elde ediyorum. Ben her zaman kendini aşmaya çalışan, zorluklarla mücadele eden bir yapıya sahibim ve bu mücadelemin karşılığında başarı elde edince de doğal olarak mutlu oluyorum. Öteki taraftan ise evde kendi kendime kaldığımda düşünmeden edemiyorum; evet 7. defa Türkiye Şampiyonu oldum ama elimde ne var? Hiçbir şey. Tamam bunlar çok önemli, çok prestijli başarılar fakat hayatın gerçeklerini göz önüne aldığımızda şu an bir gelir kaynağım yok.”

-Peki planın nedir, nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsun?

“Şu dönemde biraz olsun dinlenip kendimi yormamaya çalışıyorum, çünkü ne olursa olsun hedeflerim doğrultusunda zorlu bir sezon beni bekliyor. Takımım yok, desteğim yok ve işin üzücü tarafı Türkiye’de halihazırda bulunan kulüplerden gelecek sezon için söz aldığım halde sonrasında beni takımlarına dahil etmediler. Açık söylemek gerekirse, sözlerine güvenerek kulübümden ayrıldım ve şimdi onlar da beni takımlarına almayınca ortada kaldım gibi oldu. Buna karşın isyan etmiyorum. Dünyanın en iyi bisikletçileri arasında da halen kontratı bulunmayan isimler var. Bu da yaşanması gereken bir süreç.”

-Türkiye dışından görüştüğün takımlar var mı?

“Evet, bu aralar birkaç yabancı takımla yoğun bir temas halindeyim, onlardan dönüş bekliyorum. Yakın vadede sürpriz haberlerim olabilir. Görüştüğüm takım menajeri, “Kadir keşke 2 ay önce durumunu bilseydik, direkt takıma alırdık seni. Sen her iki disiplini de yapıp başarılı olan nadir sporculardan birisin” gibi pozitif ifadeler kullandı. Tabi şimdi ona göre planlama yapılması, sponsor bulunması gerekiyor. Kısacası durum şu an bu şekilde. Bakalım zaman neler gösterecek.”

-Her şey istediğin gibi sonuçlanırsa gelecek sezon için hedeflerin neler?

“Takımım olsun olmasın benim hedeflerim değişmez. Her zaman podyumun en üst basamağına gözümü dikerim. Çünkü ben oraya aitim. Her şeyden önemlisi Türk bayrağının yer aldığı formayı taşıyorum. Bunun verdiği gurur, sorumluluk duygusu bambaşka. Dünyanın neresine giderseniz gidin bu formayı taşıyor, Türkiye’yi temsil ediyorsunuz. Dolayısıyla bu formayı gelecek yıl da korumak ilk hedefim.

Bunun yanı sıra, Milli Takım’la birlikte yerel yol yarışı organizasyonlarında yer almayı hedefliyorum. Bizim için antrenmandan ziyade koştuğumuz yarış sayısı daha önemlidir. Hem motive olmak çok daha kolaydır hem de biz bisikletçiler için bir ekmek kapısıdır.

Son olarak da bu sezon olduğu gibi yurtdışı yarışlara katılıp, uluslararası sporcularla mücadele etmek istiyorum.

-Hazır gelecek planlarından konu açılmışken, Türkiye Bisiklet Federasyonu’nda yönetim değişti. Göreve gelen sayın Müftüoğlu’nu tanıyorsun. Nasıl yorumlarsın?

“Evet Emin Müftüoğlu başkanla önceki dönemlerinde çok çalıştım. Umarım görevden ayrılan yönetim gibi olmayıp, bana ve dağ bisikletine daha çok destek verir. Rengimize cismimize bakmadan, başarılı sporcuya her zaman destek olurlar ki ben bu şekilde hareket edeceklerini tahmin ediyorum.

Destekten de kastım şu; örneğin federasyonun hedefi olimpiyatlarsa, diğer ülkelerdeki sporcular olimpiyatlara nasıl hazırlanıyorsa bize de onlarınki gibi bir hazırlık planı yapılsın, eşit imkanlar tanınsın. Katılınacak yarış ve organizasyon planlaması; başarı gözeterek değil, tecrübe kazanımı gözeterek yapılsın. Çünkü başarı, başarısızlıklardan edinilen tecrübeler sayesinde, yanlışlar düzeltilerek elde edilir. Bu şekilde bir yol çizilirse herkes için faydalı olacağını düşünüyorum.”

-Bir önceki sorumda Milli Takım hedeflerinden bahsetmiştin. Orada yeni bir yapılanma söz konusu, bu konuyla ilgili düşüncelerin neler?

“Bence bu da çok yerinde bir hamle olacak. Bunca yıllık tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim ki; eski antrenör yönetiminde yapılan çalışmalar kesinlikle profesyonel sporcuya yönelik değildi. Her gün ağır şartlarda interval çalışması yapılıyordu. Bu durumu her sezon başı hazırlık kampında dile getirdiğimde de bu kez ben kötü oluyordum. Tüm dünyada bu işin bir çizgisi, bu adabı, bir yöntemi vardır. Nereye giderseniz gidin sezon başında interval çalışması yapılmaz. Bu çalışmalar nedeniyle de tüm Türk sporcuların biyolojik sistemi bozuldu resmen. Açık söylemek gerekirse biz de memnun değildik. Görev için adı geçen BrankoFilip ise hepimizin tanıdığı bir kişi, umarım her şey çok daha iyi olur.” 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!