Bisiklet sürerken köpek saldırırsa ne yapmalıyız ?

Bisiklet sürerken köpek saldırırsa ne yapmalıyız ?

Yazı: Selim Ataz


Köpekler, bisikletçiler için trafikten sonra gelen, nereden ve ne zaman ortaya çıkacağı belirsiz, en büyük tehlikedir. Amerika’da yapılan istatistikler, bisiklet kazalarının %50’sinin sürücülerin kendi kendilerine düşmesinden, %17’sinin motorlu araçlar ile çarpışmalarından, %16’sının diğer bisikletçilerle çarpışmalarından, %8’inin köpekler ile çarpışmalarından ve %9’unun diğer sebeplerden kaynaklandığını göstermektedir. Birleşik Devletlerde sahipsiz ve başıboş köpeklerin az sayıda olduğunu göz önüne aldığımızda, ülkemizdeki durum daha ciddi boyutlardadır.

Köpeklere karşı etkili mücadele edebilmek için onların davranış biçimleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Köpeklerin doğasında, diğer yırtıcı hayvanlarda olduğu gibi, yiyecek için avlanma içgüdüsü saklıdır. Hazır yiyecekler ile beslendiklerinden beri avlanmaya gerek duymayan köpeklerin canları sıkılır ve kendilerine alternatif eğlenceler ararlar.

Köpekler size ve altınızdaki gösterişli bisiklete, çekici bir oyun aracı veya potansiyel yiyecek gözüyle bakarlar. Yanlarından geçerken kendilerine ait bölgeyi istila ettiğinize ve mutlaka incelenmeniz veya kovalanmanız gerektiğine inanırlar. Bazıları sadece meraklıdır. Tuhaf bir aletin üzerine binmiş, garip giysiler içindeki yabancıyı keşfetmek isterler ve sizinle tanıştıktan sonra bir daha rahatsız etmezler.

En tehlikeli köpekler, kovalamak ve hatta saldırmak üzere eğitilenlerdir. Sahipleri, kimi zaman zevk olsun diye, bir işaret vererek onları bisikletlilerin üzerine salarlar. Bir de intikam peşinde olanlar vardır. Geçmişte bisiklet sürücüleri ile tatsız deneyimleri bulunan bu köpekler, yaşadıkları olayın acısını sizden çıkartmaya çalışırlar.

İşin kovalama ve saldırı kısmında, köpeklerin değişik tarzları vardır. Kimileri sadece havlar ve hiçbir harekette bulunmaz. Bazıları, kendi dolaşım sınırlarını geçtiğinizde takibi sona erdirirler. Belirli bir mesafe bırakıp, havlayarak izleyenler, etrafınızda dolaşarak koşanlar da vardır. Direkt bisiklete odaklanıp, sürücüyü düşürmeyi hedefleyen, bisikletin önüne geçerek sizi durdurmaya çalışan, çalıların arasına usulca saklanıp, aniden ön tekerleğinize doğru zıplayan ve ne yapacağını kendi de bilmeyen köpek karakterleri ile karşılaşmakta mümkündür.

Köpek saldırılarında uygulanacak en basit strateji, pedallara yüklenip, kaçmaktır. Tabii formda ve antrenmanlıysanız… Köpekler çoğunlukla sesli komutlara tepki verirler. Abartılı bir “Hoşt!” çığlığı, size kaçmak için zaman kazandırabilir. Yumuşak bir ses tonuyla “Gel Kuçu Kuçu” veya “Cici Köpek” diyerek yaklaşmak, kafalarını karıştır çoğu zaman. Bu tavrınız onlardan ürkmediğinizi, oyuna katılmayacağınızı gösterir ve kovalama işinin zevkini kaçırır. Bir de “Otur!” komutunu denemelisiniz. Köpek eğitimli ise bu komutu mutlaka anlayacaktır.

Her zaman karşılaştığınız bir köpek varsa, durup onu yakından tanımak ve dost olmak ta iyi bir yöntemdir. Su matarası bazen mucizeler yaratabilir. Mataranızı sıkarak, suratına fışkırtacağınız su, hedefe kilitlenmiş bir köpeğin geri çekilmesini sağlar.

Köpekler yüksek sesten nefret ederler. Tecrübeli bisikletçiler yanlarında yüksek ses çıkaran aletler veya “ultrasonik köpek caydırıcısı” taşırlar. Yüksek ses çıkaran aletlere bir süre sonra alışabilen köpekler, caydırıcıdan her zaman rahatsız olurlar. Gelişmiş ultrasonik teknolojisini kullanan bu cihaz, sadece köpekler tarafından duyulabilen, rahatsız edici, güçlendirilmiş yüksek ses üretir. 6 metre mesafeye kadar istenmeyen köpeklerin yaklaşmalarına engel olur. Küçük bir cep telefonu boyutlarındaki bu alet, doğada spor yapanlar, yürüyüşe çıkanlar, satış/pazarlamacılar, bisiklet sürücüleri, posta/mektup/kargo taşıyıcıları için çok kullanışlıdır. Köpeklere hiçbir zararı veya yan etkisi yoktur ve köpek eğitimi için de yararlı bir yardımcıdır.

Saldırıda bulunan köpek başıboş değil ise, durup sahibiyle konuşmak kalıcı bir çözüm yaratabilir. Bu görüşme sırasında sinirli ve saldırgan tavırlardan kaçınmanızı öneririm. Öfkelenmeden, köpeğin yaratacağı tehlikeleri ve size verebileceği zararları anlatın sahibine. Büyük ihtimalle, bu kötü davranışı yüzünden köpeğini cezalandıracak ve olayın bir daha tekrar etmemesini sağlayacaktır. Ne yaparsanız, yapın, ama sakın bisikletinizi köpeğin üzerine sürerek ondan kurtulmayı denemeyin. Mutlaka dengenizi kaybedip düşersiniz ve oyunu rakibiniz kazanır.

Okurken kolay gibi gözüken teknikleri uygularken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, her şeye rağmen hakimiyetinizi korumaktır. Özellikle grup halinde dolaşıyorsanız, bisikletinizin kontrolünü kaybetmemeye çalışın. Köpekle uğraşırken, akan trafiği göz ardı etmeyin.

Tüm ince stratejilere aldırmayan, sivri metalli boyunluk takan, iri cüsseli bir köpek tarafından kovalanıyorsanız, size önerebileceğim en son çare ise dua etmeye başlamaktır! Her bisikletseverin, fanatik birer hayvansever ve doğasever olduğunu sanıyorum. Bu yüzden köpeklere fiziksel tepki verilmesine de karşıyım. Köpeklerin takibinden tekmeler atarak veya bisiklet pompasını savurarak kurtulmaya çalışmak bana çok zalimce geliyor. İnanın bu yöntemler hiçbir işe yaramayacak ve acemi sürücü ya pompasından ya da ayakkabısından olacaktır. Dahası, köpek sinirlendiği için, geçerli bir ısırma sebebi doğacaktır.

Daha gaddar bisikletçilerin, köpekler ile kimyasal savaşa girdiklerini de biliyorum. Göz yaşatıcı sprey sıkmak gibi çirkin yöntemlere başvuranlar, köpeklerin kin tuttuğu herhalde bilmiyorlar. Eğer rüzgar ters yönden eserse veya iyi nişan alamazlarsa, sıkılan spreyin kendi suratlarında patlayacağının da farkında değiller bence.

Aslında “Köpek-Bisiklet” ilişkisinin yapıcı örnekleri de yaşanıyor. Bunlardan bana en ilginç geleni, 1930’lu yıllarda Rus ordusunun, soğuk iklimli geniş alanlardaki nöbet görevi için geliştirdiği bisiklet-köpek-asker birliği modelidir. Bu birliğe bağlı bölüklerde, özel eğitimli köpekler, arka tekerleğe bağlanmış veya elde tutulan tasmalar yardımı ile bisikletli askerlerin yanlarında koşuyorlardı. Arazide dolaşan bisikletlilere aynı hızla eşlik eden köpeklerin görevi, etrafı koklayarak olası tehlikeleri haber vermek ve askerler uyurken bölüğü savunmaktı. Günümüzde de, köpekli bisikletçiler için, arka tekerlek göbeğine bağlanan ve köpekle bisiklet arasında belirli emniyet mesafesi bırakan özel tasmalar satılmaktadır.

Ülkemizdeki büyük yerleşim merkezlerinde bisikletli yaşama geçişi zorlaştıran en büyük etkenlerden biri de, kent sokaklarında cirit atan başıboş hayvanlardır. Avrupa şehirlerinde sahipsiz hayvanlar görmek çok zordur Ayrıca, serbest bırakıldıkları zaman tehlike yaratan veya zarar veren hayvanların sahipleri, korkunç tazminat ve hapis cezalarına çarptırılmaktadır. Yerel yönetimlerin, insaniyet sınırları içerisinde, başıboş hayvanlara yönelik bir denetim mekanizmasını hayata geçirmesini, bisiklet dostu, eğitimli ve sahipli köpeklerin bulunduğu bir çevrede, keyifli sürüşler yapabilmeyi ümit ederek, yazımı sonlandırıyorum.

Sayın Selim ATAZ ın izinleriyle nethaber.com dan alınmıştır.

Selim Ataz

1967 yılında İzmir’de doğdu. İş hayatına 1990’da, bisiklet sektöründe İTEK A.Ş bünyesinde başladı. Kariyerine 1996’da Bianchi Bisiklet A.Ş Kalite Güvence Yöneticisi olarak devam etti. 2011’de şirket Hollandalı Accell Group tarafından satın alındıktan sonra görevini Genel Müdür Yardımcısı olarak sürdürdü. Accell Bisiklet A.Ş’de satış ve pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmektedir. TSE-Bisiklet Ayna Komitesi Başkanı olan Selim Ataz, Türkçe bisiklet terminolojisinin oluşması ve uluslararası standartlara eklemesi, Üniversite-Sanayi işbirliğiyle “Bisiklet Test Cihazları Geliştirmesi” gibi projelerin fikir sahipliğini ve yürütücülüğünü yapmıştır. Selim Ataz, 2022 yılının başından beri İTEK A.Ş’de yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktadır.

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir