Bizimle iletişime geçin

Editoryal

Tarih ve duygu yüklü bir tur

Ege Üniversitesi Bisiklet Topluluğu tarafından bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Çanakkale Şehitlerini Anma Turu ile sizleri geçmişte yolculuğa davet ediyoruz

Carraro’nun sponsoru olduğu 13’üncü Çanakkale Şehitleri Anma Turu 30 Nisan Cumartesi günü 27 üniversiteli gençler ile serüvenine başlandı

Hazırlayan Burak İnanç

Bugün sizlere hikaye tadında bir turdan bahsedeceğiz. Karşımda Ege Üniversitesi Bisiklet Topluluğu (EBİT) Başkanı Ekin Öztürk ve Topluluk Eğitmeni Emre Özer var. Soru- Cevap eşliğinde neler yaptık, neler yapıyoruz, önce bir bunları anlatmaya çalışacağız.

BURAK: Merhabalar Ekin, bizlere topluluğunuzdan ve yaptıklarınızdan kısaca bahsedebilir misin?

EKİN: Bisiklet topluluğumuz, Ege Üniversitesi topluluklar bünyesinde olup çevreye, insanlara, trafiğe karşı duyarlı olmayı amaçlayan, bisikleti bir amaç değil araç olarak kullandırtmaya çalışan bir topluluk. Bu noktada EBİT olarak İzmir çevresinde hafta sonu git-gel şeklinde düzenlediğimiz turlarımız mevcut. Bu turlara ek olarak kış ve yaz kampları yaparak yılın yorgunluğunu atmaya çalışıyoruz.

BURAK: Hafta sonu turlarının dışında büyük etkinlikler düzenliyor musunuz?

Burada Emre söze giriyor.

27 kişinin katılımıyla Ege Üniversitesi’nden start alan anma turu, Çanakkale Şehitliği Abidesi önünde son buldu

EMRE: Elbette sadece hafta sonu turları ile sınırlı kalmıyoruz. Yıllardır süre gelen Çanakkale Şehitlerini Anma Turu’nu gerçekleştiriyoruz. Hatta bu yıl 13’üncüsünü düzenledik. Ek olarak yeterli destek bulunması halinde de üniversitelerarası bisiklet festivali düzenlemeye çalışıyoruz.

BURAK: Hazır lafı açılmışken izniniz olursa, bende de derin izler bırakan Çanakkale Şehitleri Anma Turu hakkında konuşmak istiyorum. Tur içerisinde de beraberdik fakat sizlerden detayları tekrar almak isterim.

Bu esnada söze başlamak için Ekin ve Emre sabırsız ve heyecanlı gözlerle birbirlerine bakıyorlar. Söze ilk olarak Ekin başlıyor.

EKİN: Emre’nin de dediğini gibi bu yıl 13’üncüsünü düzenlediğimiz geleneksel turlarımızdan birisi haline geldi Çanakkale Şehitleri Anma Turu. 

BURAK:  Buradan Çanakkale’ye kadar bisiklet sürebilmek günlerce hiç kolay olmasa gerek, katılımcıların hepsi uzun süredir bisiklet sürüyor mu, yoksa tecrübesiz bir ekiple mi yola çıkıyorsunuz?

 EKİN: Çok büyük bir kısmı aktif bisiklet kullanıcısı olmadan bu tura hazırlanıyorlar. Her yıl aramıza katılan yeni üyelerimizi sene başında ufak turlarla bisiklete ısındırmaya çalışıyoruz. Zaman içerisinde harika bir gelişim kat ediyorlar. İlk turlarında çoğu kişi doğru vites ve fren yapamazken zaman içerisinde hem kondisyon kazanıyor hem de bisikleti daha verimli kullanmasını öğreniyorlar.

BURAK: Başlangıç seviye bisiklet süren bir kişinin kısa zaman içerisinde böylesi uzun bir tura çıkıp, tamamlayabiliyor olması takdire şayan gerçekten. Peki hangi tarihlerde bu turu gerçekleştiriyorsunuz, isterseniz turdan da ufak ufak bahsedelim.

EKİN: Akademik takvim sebebiyle genellikle her yıl Nisan ayının sonu, Mayıs ayının başlarında tura çıkmış oluyoruz.

EMRE:  Bu yıl 30 Nisan Cumartesi günü yola çıktık. Toplamda 9 gün boyunca 27 kişi kamplı olarak gerçekleştirilen turda 670km pedal çevirdik. Rotamızı hep olabildiğince sahil şeridi üzerinden sakin yerlerden götürmeye çalışıyoruz. Bu yılki rotamız: İzmir- Çandarlı- Ayvalık, Küçükkuyu- Babakale- Geyikli- Bozcaada- Çanakkale olacak şekilde planladık.

İzmir- Çandarlı- Ayvalık, Küçükkuyu- Babakale- Geyikli- Bozcaada- Çanakkale rotası takip edildi

Şimdi sizlere turumuzu kısaca hikaye tadında anlatmaya çalışalım. İyi okumalar!

Ege Üniversitesi Bisiklet Topluluğu’nun düzenlediği Carraro’nun sponsoru olduğu 13’üncü Çanakkale Şehitleri Anma Turu 30 Nisan Cumartesi günü 27 üniversiteli genç ile birlikte harika bir serüvene başlandı.

Turun 1. günü Ege Üniversitesi Kampüsünden Çandarlı-İzmir’e kadar 100km’lik bir sürüştü. Tur sabahında herkes son hazırlıklarını yaparken yaşadıkları heyecan gözlerinden okunuyordu. Polis sirenleri eşliğinde kampüsten çıkış yapılırken her bir katılımcının tüyleri diken diken olmuştu.  Siren seslerine kulak verip arabasından selam veren, yol üzerinde durup bizlere el sallayan insanların şaşkınlığı bizleri daha da mutlu etti. Ağzımız kulaklarımızda bisiklet sürüyorduk. Herkesin mental ve fiziksel dayanıklılığı yerinde olması sebebiyle ilk gün kamp yeri olan Çandarlı’ya rahat bir şekilde ulaşıldı. Kimisi ilk kamp deneyimini, kimisi ise ilk defa yemek yapma deneyimini yaşıyordu. Gözlerde ‘’biz bir şeyleri başarıyoruz‘’ cümlesini ima eden bakışlar yer almaya başlamıştı bile çoktan. İlk günün yoğunluğuyla herkes birer birer çadırına çekildi ve gece sessizliğe büründü. Böylece ilk günün sonuna gelindi.

Yolculuğun başından sonuna kadar her kilometresi ayrı bir keyif içerisinde geçti. İzmir’den çıkılıp Çanakkale’ye gidilen bu yolda rotaların her biri özenle seçilmişti. Araç trafiğinin az olduğu, insana ve doğaya temas etmeden geçemeyeceğiniz yolların üzerinde izler bırakılarak ilerlendi.

Turun en zorlu etaplarından birisinden bahsetmek istiyorum sizlere. Aslına bakarsak zor denildiğine bakılmasın tamamıyla mental açıdan yıpratıcı fakat belirli seviyeden sonra fiziksel yorgunlukta baş göstermeye başlıyor. Küçükkuyu – Babakale rotası yani turun 4’üncü günü, yani herkesin merakla beklediği gün başlamak üzereydi. Bu rotanın özelliği katılan kişiler için birer kırılma noktası olmasıydı.

Sebebine gelecek olursak; turun tam olarak ortasında olması mental açıdan kişilerin kendilerini en üst seviyede tutmaları gerektiği bir gün, eğer ki düşüş yaşanması halinde geride kalan günler kişi için biraz çekilmez olabiliyor. Rotanın özellikle araç trafiğinden uzak olması, köy yolları üzerinden gidilmesi harika bir ayrıntı. Görülen manzaraların eşliğinde insanın kendini sorgulamaması içten bile değil. Hiçbir güzel manzara sizlere gelmiyor tabi ki de siz onlara gideceksiniz. Ne kadar çok çaba o kadar çok tatmin duygusu oluşturuyor. Yokuşun biri bitip diğeri başlıyor. Bir yandan grup içerisinde problem çıkmaması için çabalarken bir diğer yandan da hava kararmadan o eşsiz manzaraya yetişme telaşı sarıyor içimizi. Böylesi hissiyatları detaylandırarak anlatmakta işin büyüsünü biraz kaçırabilir açıkçası.

Gün sonunda Babakale içerisinde yer alan Eski Osmanlı Kalesi’nin sularına tırmanılıyor  içten  bir nefes çekip ufka doğru uzun uzun bakıyoruz. Derin düşüncelere dalıp güneşin usul usul batışını izlemek zamanda farklı bir boyut açıyor bizlere.

Çanakkale’ye bağlı Babakale Köyü’nün bir önemli tarafı da coğrafi konum olarak Asya’nın en batısında yer alması. Tarihi Osmanlı Kalesini ziyaret ederek günbatımını izlemenizi tavsiye ederim.

İlerleyen günlerde Çanakkale içerisine ulaşım sağlanıyor. Öncelikle Troya Antik Kenti’ni ziyaret ettiğimiz turda bisikletle ulaşımın sağlanması sebebiyle Gelibolu Yarımadasında yer alan kutsal toprakların tamamını ziyaret etme fırsatı bulamıyoruz. Çanakkale içerisindeki ilk günümüzde   Kilitbahir Kalesi’ni, Namazgah Tabyasını, Şahindere Şehitliğini, Alçıtepe’yi ve Çanakkale Şehitleri Abidesini ziyaret ediyoruz. Son gün ise 57. Alay’ı, Conk Bayırını, Anzak Koyunu  ziyaret ederek turumuzu sonlandırıyoruz.

Şehitlerimizin kanıyla sulanmış olan bu kutsal topraklarda herkesin ziyaret sırasında boğazı düğümleniyor emin olun. Çanakkale Şehitleri Abidesi’nin altında dalgın dalgın düşünmeden edemiyor insan. Bunca uzun sürüşün yaratmış olduğu yorgunluk bir anda uçup gidiyor üzerimizden.  Anlatmaya gerek kalmadan hissedilen kahramanlıkların yaşandığı Çanakkale’yi bisikletle ziyaret ediyor olabilmek gurur verici.

 Turumuzun sonuna geldiğimizde arkamıza dönüp baktığımız zaman birbirinden güzel anılar biriktirdiğimizi fark ediyoruz. Yolculuğun başı ile sonu arasında herkeste bir değişim olduğu aşikar. Bu yolculuk herkeste bir devinim yarattı fark ettirmeden. Kimimiz bir başka kimlik kazandık, kimimiz kabuklarını kırmaya başladı bile çoktan.

Bu turun en önemli amaçlarından birisi Çanakkale Şehitlerini yad etmek, şehitlerimizi anlamlı bir biçimde ziyaret etmek olsa da kişilerin benliklerini, hem fiziksel hem psikolojik sınırlarını, yemek yapabilme becerilerini, zor şartlarla karşılaştıklarında üstesinden gelebilme yetilerine kadar birçok alanda etkisi olduğundan habersiz uzun soluklu bir serüvendi. Tur esnasında  zaman zaman sinirlerin bozulduğu, gözlerden yaş aktığı, yorgunluktan bisiklet sürmeyi artık istemeyen bacakların halsizliği yaşansa da  gün sonunda herkes ağız dolusu gülüp birbirine destek olmayı unutmadı.

Turda emeği geçen başta Accell Bisiklet/Carraro ailesine, bizlerle suyunu, kahvesini paylaşan ismini hatırlayamadığımız nice insana ve turda yer alıp birbirini her zaman destekleyen katılımcıların her birine ayrı ayrı çok teşekkür ederiz.

Aktif olarak 7 yılı aşkın bir süredir bisiklet süren Burak İnanç. Türkiye’nin birçok bölgesine bisikletle tur yaparak ziyaret etme fırsatı buldu. Şu anda ise Accell Bisiklet’te Pazarlama Uzmanı olarak görev almakta.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!