Bizimle iletişime geçin

Profiller

EDWARD THEUNS

Bisikletçilerin yaşadığı kazalarla anılması bisikletin makus talihidir. Bu duruma en iyi bilenlerden biri de şüphesiz Yeni Zelandalı bisikletçi Jesse Sergent. Tour of Flanders’ta servis aracı çarpmasıyla bir anda spot ışıklarının kendisine döndüğü Sergent, “Artık bu kazayla anılan bir bisikletçi olarak kariyerime devam edeceğimi biliyorum” der kazaya ilişkin fikri sorulduğunda. AG2R La Mondiale adına yarışan sporcusu aradan geçen aylardaysa henüz 28 yaşında bisiklet kariyerini noktalar. Daha yakın bir örnek ise Tour of California’da düştükten sonra kırık köprücük kemiğiyle bilinçsiz bir şeilde bisikletine tekrardan binmeye çalışan Tom Skujins’tir. Letonyalının kaza anları sosyal medyada en çok paylaşılan görüntüler arsına bir anda giriverir. Bu duruma bir başka örnek de bu yıl Türkiye Turu’nda yarışan ve Yeşil Mayo’yu kazanan Edward Theuns’e ait. Belçikalı sporcu elde ettiği başarılarla çekemediği dikkati Trek – Segafredo’yla koştuğu kariyerinin ilk World Tour sezonunda üstelik Tour de France’da geçirdiği kazayla istemeden de olsa yakaladı. 26 yaşındaki Theuns bireysel zamana karşıda düşmüş ve sırtında kırıklar oluşmuştu.

Kaza sonrası ilk büyük tur yarışına kırıcı tırmanışların olduğu Vuelta’ya katılarak yapan Theuns, Contador’un son büyük turu olma özelliği de taşıyan İspanya Bisiklet Turu deneyimini soruyoruz, “Vuelta neredeyse her etabı tırmanış dolu, süper zor bir yarıştı. Contador’un bizimle olması farklı bir heyecan kattı. Takım ruhu çok güçlüydü. Contador ilk hafta hastalanmış sonrasında toparlamıştı. Angliru zaferiyle bitirmesi bizim için büyük ödüldü. Üç hafta boyunca genel klasmanda onu iyi bir yere taşımak, birkaç saniye daha kazanabilmek için büyük emek sarf etmiştik. Epik bir tırmanış olan Angliru’da onun zaferine şahit olmak benim için unutulmazlar arasında. Çok zor bir etaptı. Kariyerini bitirirken böyle bir zafer alması, İspanyol seyircilerin ilgisi adeta kendimizi rock yıldızları gibi hissediyorduk.”

undefined

Tırmanışlarla dolu Vuelta sonrası Edward Theuns, yarış öncesi sprint ağırlıklı Türkiye Turu’ndan beklentilerini şöyle anlatmıştı bizlere, “Vuelta boyunca çok fazla tırmanış yapmıştık ve bu sprintlerimi etkilemişti. Burada ise sprinte uygun etaplar yarışı domine ediyor. Ama bu benim için olduğu kadar diğer sprinterler için de aynı. Sam Bennett’ın burada olduğunu görüyorum. Oldukça güçlü bir isim ve rakiplerimden en zorlusu da o olacak. Buraya iyi bir takımla geldik ve en az bir etap kazanacağımıza inanıyorum.”

Geçmiş yıllara oranla TUR’da bu sene daha düşük bir sprinter profilinin olması Theuns’ü favoriler arasına ilk sıradan soksa da Theuns yarış öncesi verdiği demeçte sprint finişleri konusunda tedbirli yaklaşıyor. “Bu yıl katıldığım yarışlarda çok başarılı sprintler attığımı söyleyemem. En iyisinde dahi sprinte geç kalkmıştım. Burada da takıma ihtiyacım var. İyi bir sonuç almam için onların yardımıyla finişte doğru yerde olmam çok önemli.”

Theuns’ün bu sezonki performansı üzerinde sakatlığının hala izlerinin olduğuysa aşikar. “Sakatlığımdan sonra iyileşmem uzun sürdü. Sakatlıktan önceki formumu yakaladığımı söylemem, tamamen iyileştim diyemem. Ama kötü bir sakatlıktan sonra geri dönebilmek mental olarak beni güçlendirdi. O süreçten sonra gerçekten güçlü olmanın ne demek olduğunu öğrendim ama bu sakatlıktan önceki formuma kavuştum demek değil. Sakatlık beni mental olarak güçlendirdi. Şu anda kendimi iyi hissediyorum. Hala belimde yolunda gitmeyen şeyler var gibi geliyor ama ağrılarım yok. Kaza olmasaydı şimdi ne durumda olabileceğimi hiç birimiz bilemeyiz. Hala fizyoterapist ile çalışıyorum. Şu an ağrı yok ve önemli olan da bu.”

Theuns’e Tour de France’ın 13. etabında geçirdiği kazanın fiziksel etkilerinin yanında mental etkilerini soruyoruz; “ Yılın başında kaza korkusunu üzerimden atamamıştım. Mesela Belçika’daki Klasikler’de her zaman önde olmak çok zor. Pozisyonunuzu korumak için her zaman savaşmalısınız ve o anlarda bu korku nüksediyordu. İçimden sürekli kendime ‘Bunları düşünme sadece yapman gerekeni yap’ dediğimi hatırlıyorum. Sonuçta eğer sprinterseniz düşünmekle zaman kaybetmemelisiniz. Artık bu korkuyu da yendiğimi düşünüyorum.”

Türkiye Turu’nda Sam Bennett’ın ardında kaldığı etap sonlarında Edward Theuns, arkadaşlarının mücadelesine karşılık veremediğini vurguluyordu. Bir sprinterin kazamadığındaki suçluluk duygusunu sorduk kendisine: “İlk başladığım yıllarda arkadaşlarımın çabasına sonuç alan bir sprintle karşılık veremediğimde kendimi hep suçlu hissediyordum. Buna zamanla alışıyorsunuz. Bu durumlarda antrenmanlarda elimden gelen her şeyi yaptığımı, yarış içinde tüm gücümü verdiğimi hatırlıyorum. Eğer antrenmanda ve yarışta elinizden gelen her şeyi yaptıktan sonra kazanan başka biri olursa bunu yarışın doğası olarak açıklamaktan başka bir seçenek geriye kalmıyor. Takım arkadaşlarıma ise her zaman minnettarım. Çünkü kendi şanslarını sprinterler için feda ediyorlar. Ve onların çabaları olmadan o noktaya gelmek mümkün değil.”

undefined

Trek takımına 2016 yılında transfer olan Edward Theuns, Fabian Cancellara ve Alberto Contador’un son senelerine denk gelmesine karşın böylesi büyük isimlerle aynı takımda olmanın kendisi için büyük şans olduğunu ifade ediyor ve ekliyor, “İkisi de üst düzey şampiyonlar, büyük yıldızlardı. Elbette ikisinden de çok şey öğrendim. Bu sadece sürüş veya teknikle ilgili değil. Onların takım içi ve dışındaki tutumları bana çok şey kattı. Çünkü ikisi de birbirinden çok farklı karakterlere sahip iki lider. Cancellara bizlere tavsiyelerde bulunan ve bu tavsiyelerine uymamızı bekleyen bir liderdi. Contador ise daha uçarıydı, bir şey yapmak istiyorsa beklemez, gitmek istiyorsa tam gaz sürerdi. Cancellara daha çok taktiğe, stratejiye bağlı kalırdı. Kendini iyi hissetse bile her zaman en doğru zamanı beklerdi. Tamamen birbirine zıt iki yarış karakteri ve ikisinin de son yılında beraber sürmek benim için onurdu. Onlara da yardım edebildiğim anlar hayatım boyunca unutamadığım anılar olarak bende kalacak.”

Söz Cancellara’dan açılmışken bir Belçikalı olarak Theuns’e Belçika Klasikleri’ni soruyoruz. “Belçika Klasikleri farklı bir yarış konsepti. Klasik kazanmak isteyen herkes en iyi performans düzeyinde bir ay boyunca olmalıdır. Üstelik her seferinde en önde olmalısınız. Sürekli en önde olmalısınız. Hataya hiç yer yok. Sürekli stres içindesiniz. Ama benim için Belçika’da yarışmak büyük mutluluk. Çünkü kendi evimde yarışıyorum. İnsanlar beni destekliyor ve bu harika bir duygu.”

Theuns oldukça cana yakın bir kişiliğe sahip. Samimi yaklaşımı ile konu konuya açarken kariyerindeki en komik anını bize anlatmasını istiyoruz:  “Yarışta takım arkadaşım zor durumdaydı.Takım direktörü takım arabasıyla yetişip kendisine tuvalet kağıdı vermek istemiş ama o bekleyememişti. Gözümüzün önünde yolun ortasında işini görmüş ve sonrada bisikletine atlayıp devam etmişti. Bunların hepsi en çok yirmi saniye sürmüştü. Takım arkadaşım olduğunu söyleyebilirim ama ismini söylemeyeceğim. Hala pelotonda ama bu üç yıl önceydi yani Contador değil.”

Karşımızda bir Belçikalı olunca son olarak kendisiyle Belçika yapımı Ghislan Lambert’in Bisikleti filmini konuşmadan yapamazdık. Filmin ismini duyar duymaz “Alle, Alle Ghislan” diyerek gülmeye başlayan Edward Theuns’a filmin pro-peloton eleştirisi hakkında ne düşündüğünü soruyoruz: “Ben temiz olduğumdan eminim. Ve eğer ben kazanabiliyorsam pelotonun temiz olduğuna güveniyorum. Antrenmanlarda elimden gelenin en iyisini yapıyor, dinlenme sürelerine uyum sağlıyorum. Ben kendimi değerlendirdiğimde müthiş yetenekli bir sporcu değilim. Bir efsane değilim. Büyük turlarda iyi sonuçlar alabiliyor, pelotondan kopmuyorsam bu katıldığım yarışlarda temiz bir peloton olduğu sonucuna varmamı sağlıyor. Tabi tüm bunlara rağmen geçen yıl bazı yarışçıların dopingten ceza aldığını söyleyebilirsiniz. Ama bence bu yıl temiz bir peloton vardı.”

Matt Rendell’ın Edward Theuns’la yaptığı yarış sonu söyleşisine yer vererek dosyamızı sonlandırıyoruz.

undefined

 

Matt Rendell:Kazanmak için yarışın son etabını bekledin neler söylemek istersin?

Edward Theuns: Son etaba kadar sıkıntılı bir yarış geçirdim çünkü takım arkadaşlarım benim için en iyisini yapmayı başarmışlardı. Son güne kadar her etapta Sam Bennett’ın direncine ve hızına karşı bir türlü cevap verememiştim. Kötü olan yanlış yaptığım bir şey yoktu ve bu onun benden hep daha hızlı olduğu anlamına geliyordu. Sadece 5. Etapta son 200 metrede hata yapmıştık diyebilirim. Son 200 metreye kadar kazanacağımıza emindim ve orada yaptığımız hata bizi etap galibiyetinden etmişti. 5. Etap sonu sinirli, öfke içinde ve bitkindim. 6. Etap sonrası ise oldukça mutluydum çünkü etap galibiyeti alırken Yeşil Mayo’yu da kazanmayı başardım. Bu benim için en iyisini yapan takım arkadaşlarıma verdiğim bir ödül oldu. Kendime güven duymamı sağladı. Yarıştan önceki hedefimizde tek bir etap galibiyetiydi ve bunu başardık. Yeşil Mayo bizim içinse bir bonus. Açıkçası, Yeşil Mayo’yu kazandım diyemiyorum çünkü Sam Bennett dört etap aldı ve benim Yeşil Mayo’yu kazanmam enterasan bir durum oldu. Sezonu böyle bitirmekten mutluyum, gelecek sezona iyi bir başlangıç olacak.

 

MR: Finalde kazadan uzak olmayı nasıl başardın?

ET: Öncelikle takım beni önde tutmak için çok çalıştı. Marco Coledan ve Boy van Poppel gibi isimlerle gelmiştik. Sona doğru ilk virajı aldığımızda ben 5. Sıradaydım. Diğerleri temkinliydi ama ben tüm gücümü verdim. Tırmanışın başına gelmiştik ve arayı az da olsa açmıştık. Bennett’ın atak yapmasına şaşırdım. Son viraja en önde girdi ama düştü. Kontrolü sağlamayı başararak yanından geçmeyi başardım. Pelucchi’nin gücü tükenmişti. Fırsatı değerlendirip sprint attım, arkama baktığımda arada yeterli farkı yakaladığımı gördüm ve zaferin tadını çıkardım.

 

MR:Sence yarış WT olmayı hak ediyor mu?

ET: Yeterli sayıda WT takımı olmaması üzücüydü. Parkur güzeldi, yol şartları da. Belçika’ya kıyasla pek bir sorun olduğundan söz edemeyiz. Ayrıca yollar genişti. Kısaca parkuru sevdim. Bazıları sezon sonu 200km’lik parkurun sezon sonu uzun olduğunu öne sürebilir ama bu yarışın geneli içinde değerlendirilmeli. 2. Etapta yavaştık yani 200km uzun bir etaptı ama diğer etapta hızlıydık yani 200km idealdi. Tırmanışçılar ve sprinterler için etaplar vardı. Benim için güzel bir yarıştı.

 

MR: Türkiye’den hangi anılarla ayrılıyorsun?

ET: Burada çok eğlendim. Çok güzel bir ülke. Deniz kenarında sürmek keyifliydi, hava çok güzeldi, kendi ülkeme göre daha sıcaktı. Altıncı güne diğer günlere göre daha az uyuyarak başlamak zordu. İstanbul’daki yarış sonu düzenlenen partide ise çok eğlendik.

Edward Theuns yarıştan sonra geçtiğimiz iki yıl boyunca yer aldığı Trek Segafredo takımından ayrılarak Team Sunweb’e gideceğini açıkladı.

Cyclist Türkiye, Edward Theuns’e yeni takımında başarılar diler.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Bir sonraki:

FAUSTO PINARELLO

Kaçırmayın:

TOM SIMPSON’IN MİRASI

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!