Mart güneşine aldanmayıp sıkı giyinmeyi çocukluğumdan bu yana öğrenemedim. Kötü giden havaların ardından güneşli bir günde antrenman yapma özlemiyle bisiklet kıyafetlerimi giyip, en az yüz kilometre hedefiyle yola koyuldum.
Evden çok da erken çıktığım söylenemez. İşte hatayı tam da bu noktada yaptım. Belki biraz daha erken çıksam, dönüş yolunda bu kadar üşümeyecektim. Kısa kollu forma üzerine giydiğim rüzgarlık beni sıcak tutmadı. Kolluklar da fayda etmedi. Artık eve 5-10 km kalmıştı ki dayanamayıp Moda’ya sığındım. ‘’Önce yemek mi yesem kahve mi içsem?’’ sorusunun cevabını, uzaktan ilk bakışta anlaşılmayan ama yaklaşınca dört rakamına benzeyen bir tabelaya sahip yerde buldum.
Girişteki ferah alanı geçtikten sonra bisiklet ayakkabılarımın çıkardığı takır tukur sesler eşliğinde merdivenlerden yükseldim ve karşımda tüm ihtişamıyla bana bakan, üzerinde bir nevi menü barındıran o dev kara tahtayı gördüm. Çeşit çeşit kahveler, organik çaylar ve enfes kahve çekirdeği kokusunun büyüsüne kapılıp hemen oturdum. Bisiklet dostu işletme olduğunu öğrendiğim Dört Kadıköy’e bisikletle gelenlere %20 oranında indirim yapılıyormuş. Üzerimde bisiklet kıyafetlerim olunca haliyle ilk duyduğum şeylerden biri bu oldu. Hem yorgunluk hem de soğuk beni biraz hırpaladığı için bir fincan duble espresso ile çabucak toparlanmak niyetindeydim. Ben kaskımı çıkarmakla meşgulken, mekanın güler yüzlü işletmecisi Neylan kahvemi getirdi. Biraz kahveden, biraz da bisiklet kültüründen konuştuk.
Dört Kadıköy’ün hikayesini sordum. Kahve içecek sakin bir yer bulamadıkları bir akşam, evlerinin balkonunda dört arkadaş otururken bir anda olup bitivermiş her şey. İspanya ve Portekiz’de yaşadıkları dönemlerde farklı kahve demleme tekniklerini gözlemleme ve deneyimleme şansları olmuş ve üçüncü dalga kahve akımının bir parçası olan Dört Kadıköy’ü Moda’da açmaya karar vermişler. Kaliteli tedarikçilerle çalıştıklarını ve ürünlerin organik olmasına dikkat ettiklerinin altını çizen Neylan, lezzetten ödün vermek istemediklerini söyledi. Bisiklet dostu olmanın yanı sıra, köpeklerle de arası iyi bir mekan olan ve menüsünde onlar için atıştırmalıklar bile bulunan Dört Kadıköy’ün girişinde, köpeklerinizin sizi bekleyebileceği bir yer düşünmüşler.
Neylan ve Fahri, şehir içi ulaşımda bisiklet kullanan ve bisiklet kültürünü desteklemeyi kendine görev edinmiş bir çift. Onları diğer butik kahvecilerden ayıran özelliklerinden biri de bu. Bisiklet koyabilecek veya kilitlenebilecek yerlere sahip olan Dört Kadıköy’de, bazı akşamlar bisikletle ilgili sohbetler ve benzeri organizasyonlar yapıldığından haberim olmasıyla beraber ben de bunun için gönüllü konuşmacı olabileceğimi söyledim. Dört Kadıköy, bisikletlilere indirim olanağı sunmasının yanında, onları bilinçlendirmeyi de kendine görev edinmiş bir işletme haline gelmiş.
Büyüyüp kontrol edilemeyen bir kahve zinciri olmak yerine ‘mahallenin kahvecisi’ olmayı yeğlediklerini ve bir şeyler konuşulup paylaşılabilen bir sohbet ortamına sahip mekan tasarladıklarını belirten Neylan ile sohbetim biter bitmez eldivenlerimi taktım ve yeniden evimin yolunu tuttum. Akıllarında diğer kahvecilerle içinden bisiklet geçen ve buram buram kahve kokan etkinlikler düzenlemek olan Dört Kadıköy ekibi ile yollarımız tekrar kesişecek gibi görünüyor.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!