Yazı FEYZİ AÇIKALIN
Kuşkusuz, “Türk bisiklet sporunu yüceltenler” başlığıyla açılan konu dipsiz bir kuyu gibidir. Elbette, 1900’lerden başlayarak bisiklet sporuna katkı yapmış nice değer kolayca isimlendirilebilir.
Ama önceki adıyla Marmara Turu, sonradan Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’na dönüşmüş yarışın Türk bisiklet tarihinde çok farklı bir yeri olmalıdır. Dolayısıyla, TUR’u doğurup, büyütenlerin de…
TUR’un üç kişilik “Doğum ekibi”, eski sporcu olan bir idareci, bir yıldız sporcu ve bir de gazeteciden oluşmaktadır. Gazeteci Tunçer Benokan, dünyanın üç büyük turunun gerçekleştiği ülkelerde, o yarışları parlatan yayın organlarının bir benzeri olan Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmaktadır. Cumhuriyet, TUR’un ilk basın sponsoru olacaktır.
Aralarında tam bir kuşaklık fark olan iki ünlü sporcunun yolları, büyük olanın yani Talat Tuncalp’ın sporculuğu sonrasında idareciliğe başlamasıyla kesişir. Sporcusu Rıfat Çalışkan ve o, ilerleyen zaman içinde birbirlerinin şansı olurlar.
“TUR’un üç kişilik “doğum ekibi”, eski sporcu olan bir idareci, bir yıldız sporcu ve bir de gazeteciden oluşmaktadır. “
Talat Tuncalp iki olimpiyat görmüş, yurt dışında başarılar elde etmiş; savaş yıllarının sporsuz kalmış Fransa’sında iki yıl boyunca velodromda “altı gün yarışları” koşmuş bir büyük sporcudur. Sporculuk deneyimi üstüne eklenen vizyonerliği, görgüsü, başarılı olma isteği ona sonradan çok farklı boyutlarda da ün kazandırır.
Tuncalp, Türk bisiklet sporunun gelişmesi için “beynelmilel temas ve organizasyon” un gerekliliğinden her fırsatta dem vurur. İkinci en büyük isteği ise İstanbul ya da Ankara gibi iki büyük şehirden birisinde yapılacak “velodrom” dur. Bu iki hedeften özellikle velodrom için büyük uğraş verecektir.
Ünlü sporculuktan otoriter idareciliğe
Onu Avrupa’dan ziyade, Akdeniz Oyunları için gittiği Beyrut ve Mısır Turu etkilemiş olmalıdır. Beyrut velodromunun yöredeki sporculara katkısı ve Sovyetler Birliği öncülüğünde çok güçlü ülkelerle koşulan Mısır Turu’nun Mısır için yaptığı tanıtımı, kendi ülkesinde yapacakları için şiar edinmiştir.
1959 yılında henüz 43 yaşında iken federasyon başkanı olan Tuncalp’ın bir büyük şansı da gazeteci Tunçer Benokan olmalı. Benokan 1950’li yılların başından itibaren, gazetesi Cumhuriyet’te bisiklet sporuna geniş yer vermektedir.
Benokan, gazetesindeki TUR kritiklerinde, uluslararası düzeyde yapılacak yarışmalarda Türk sporcusunun milli takım mayosu ile şehirlerimizden geçmesini dilemektedir. O forma altında elde edilecek başarıların halkın bisiklet sporuna ilgisini artıracağını öne sürer.
Aranan kan Rıfat Çalışkan
İşte tam da o sırada, aranan ulusal kahraman Rıfat Çalışkan adıyla ortaya çıkar. Sporcunun en büyük şansı, ailesiyle birlikte çocuk yaşında gelip yerleştiği Konya’daki bisiklet geleneği ve velodrom olmuştur. Orada, bisiklet tekniğini ve alt yapısını geliştirip, komple bir sporcu haline gelir.
Çalışkan, 1963 yılında Marmara Turu adı altında başlangıç yapan etaplı yarışı, başarılarıyla büyütür. Sanki TUR Çalışkan’a dikilmiş bir elbise gibidir! Karşılığında da TUR, Çalışkan’ın ülke çapında bilinirliğini sağlar. Sporcunun bisikletiyle omuzlara alındığı fotoğrafları gazete manşetlerine taşınır.
Sportif başarılarının, otoriter yapısının, bilgi ve görgü düzeyinin kendisini çok güçlü kıldığı Tuncalp, özellikle çok önem verdiği Marmara Turu’nun büyümesi için siyasi otorite ile bir taraftan yararcı ilişkiler kurarken, diğer taraftan da sporun yönetimini yani siyaseti karşısına almaktan çekinmez.
Örneğin 1965 yılında, doğumunu sağladığı turun devamlılığını sağlayabilmek için, yarışı Cumhurbaşkanlığının otoritesine bağlamak ve makamın adı altında düzenlenmesini ister. Bu amaçla Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in oğlunu federasyon kuruluna alır. Diğer yandan, bisiklet sporu ve TUR için gerekli ödeneği sağlamayan spor genel müdürleri ile sürekli çatışmaktadır. İkinci büyük hayali olan velodrom yapımına yanaşmayan devlet ricali ile, istifa mekanizmasını da çalıştırarak basbayağı kavga eder. Yani Tuncalp, zamanımızın spor ve idarecilerinden farklı olarak sporu siyasetin emrine vermez. Aksine, siyaseti sporun gelişmesi adına kullanır.
TUR büyümüştür ama…
Sonrası biraz dramatik… Genel Müdür Ulvi Yenal ile girdiği bir bütçe tartışması sonrası Tuncalp 1968 yılı başında görevden alınacaktır. Tuncalp’in son kez yer aldığı 1967 yılı ve sonrasındaki 1968 turları organizasyon açısından sınıf atlamış fakat çok nitelikli yabancı sporcuların arasında ilk sıralarda yer almasına rağmen, eskisi gibi şampiyonluklar getiremeyen Rıfat Çalışkan’ın başarısı sorgulanmaya başlamıştır.
O yılların beş kişiden oluşan takımlarında yıldız sporcuya destek bugünkü gibi kolay olamamaktadır. Gazeteciler, takım arkadaşı Çetin Yüce’den başka Çalışkan’a yardım edecek sporcunun olmadığını o günlerde yazmaktadır.
TUR’u, işi ve sosyal yaşamını ihmal etme pahasına yüceltenlerden Tuncalp sahneden çekilecek ve bir daha geri dönmeyecektir. Büyük sporcu, muhtemelen hayalindeki velodromu yaptıramadığı için gözleri açık gitmiş olmalıdır…
Gazeteci Tunçer Benokan birkaç yıl daha yapıcı eleştiride bulunacak ve sonrasında sahneden ayrılacaktır. Çalışkan ise, dört yıl sonra tahtını yeni yıldızlar Ali Hüryılmaz ve Erol Küçükbakırcı’ya devrederek kariyerini sonlandıracaktır. Ama TUR, özellikle 2008 sonrasında büyüyerek devam edecektir.