Bizimle iletişime geçin

Editoryal

TURBO TRAINERLAR YETERİNCE GERÇEK Mİ?

Cyclist, hiçbir yere gidemeyen makinelerdeki son gelişmeleri soruşturuyor

Turbo trainerlar her zaman için en iyi antrenman araçları sayılmazlar. İlk antrenman istasyonları 1880’lerde kullanılmaya başlanmıştı ama ilk defa 1896 yılında Badminton Library ( spor çeşitlerini anlatan bir kitap) tarafından literatüre alındı ve bisikletçiler için ciddi bir antrenman gereci olarak kabul edildi. Şimdi Orica-Scott (Orica Mitchelton olarak ismi değişecek) takımından Mat Hayman’ın 2016 Paris Roubaix yarışında sakatlanmasından sonra altı hafta boyunca turbo trainer üzerinde çalışarak pelotona nasıl döndüğünü anlatmaya çalışacağız.

Turbo trainer, Hayman’ın kaderiydi ve halen turbo trainerlara bazı bisikletçiler kuşkuyla yaklaşmakta. Bu antrenman tarzını pek sevmeyen kesim, sadece bisiklete binemediği zorlu hava koşullarında trainer antrenmanı yapıyor ve bu enstrümanı mazoşist bir işkence yöntemi olarak kabul ediyor. Bu yaklaşımı değiştirmeye çalışan üreticiler, bisikletin aynı zamanda yolda antrenman yapmaktan daha faydalı bir indoor aktivitesi olabileceğini kanıtlamaya çalışıyor. Hatta sizin için eğlenceli olabileceğini iddia etmeye başladılar.

Evinizde, dünyanın her yerinden insanla sürüş yapın

“Turbo trainerlar kullanıcıya yolda sürdükleri hissiyatı vermeyi amaçlıyorlar” diyor Team Sky’ın performans bilimcisi, Conor Taylor. “ Mesela, interval yoğunluklu programlar kardiyovasküler sistemi veya periferal kasları geliştirmek için uygulanır. Bu programlara fiziksel adaptasyon sağlanması bir turbo trainer üzerinde çalışan sporcu için çok daha kolaydır çünkü bu tip antrenman programında sporcu belirli zaman aralıklarında belirli bir gücü ve kadans değerini tutturmaya çalışır. Hak verirsiniz ki yol şartlarına, hava koşullarına ve trafiğe bağlı olarak yolda sürerken bu antrenmanı verimli kılmak trainera göre daha zordur.

Hava şartları antrenmanda göstereceğiniz performansı etkiler, bu normal bir sürücü hatta pro bir bisikletçi için dahi aynıdır. Taylor sözlerini, takımın Polonya, İngiltere ve İrlanda’daki sporcuların kış aylarında turbo trainer kullanarak hava şartlarından bağımsız yüksek kalite antrenman performansı elde ettiklerini söyleyerek destekliyor.  

Yalnız başınıza terlemeye gerek yok

Turbo trainerlar basit rüzgar üniteleri, veri kaydetme özellikleri bir yana son yıllarda elektromanyetik akıllı modeller ile kullanıcılarına artık sosyal etkileşim imkanı da sunmaya başladı.

“Sosyal ortam bisiklet kullanıcıları için önemlidir. Turbo trainer kullanıcıları artık yazılım teknolojisi ile birbiriyle entegre olarak bilmedikleri coğrafyalarda sanal grup sürüşleri yapabiliyorlar. Böylece evinizde dünyanın öbür ucundaki başka biriyle bisiklet sürebiliyorsunuz” diyor Wahoo ürün müdürü Megan Powers.

Elite’ten Peter Lago’ya göre büyük markaların teknolojilerini üçüncü parti yazılımlara açması bu yeni teknolojide çığır açılmasını sağladı. Trainer kullanırken film izlemek ve reklam arasında interval yapmak artık tarihe karıştı, turbo trainer üzerinde antrenman yapmak artık bilgisayar oyunu oynamaya benziyor.

“Bana göre Zwift, Sufferfest ve TrainerRoad gibi şirketler yeni bir pazar yarattı. Bu bizim gibi yazılım şirketlerini daha iyisini yapmaya teşvik ediyor” diyor Lago. “Üç yıl önceki ürün gamımızda en üst segment ürünümüz Muin’ken bugün Drivo’ya sahibiz. Bu iki modeli karşılaştırırsak bu teknolojide kullanıcıya verdiği sürüş hissi bağlamında son iki yılda kat ettiğimiz mesafenin eskisine göre 10 kat daha üstün olduğunu söyleyebiliriz.”

Tüm bu gelişmeler daha gerçekçi bir sürüş üzerine kurgulandı. Powers, kendi yerel lokasyonu olan Amerika’nın Georgia bölgesinde kullanıcıların sürüş alışkanlıklarını trainer üzerinde de sürdürdüklerini gözlemlemiş. Bu teknoloji ile artık rahat bir sürüş için uygun mevsimi beklemek yerine bir yıl boyunca bisikletçilerin aktif olarak pedal çevirmesinin mümkün olduğunu belirtiyor. Daha çok insanın ev içi antrenmanlarına başladığını söyleyerek şöyle devam ediyor: “ Bana göre bisiklet kültüründe esaslı bir değişiklik gerçekleşiyor.”

Direkt bağlantı

“Antrenman yazılımlarındaki gelişmeler donanımda meydana gelen iyileştirmeleri de tetikliyor” diyor Lago. Direkt bağlantılı turbo trainerlar kendiklerine ait rubleye sahipler. Bu bisikletlerinin arka tekerlerini çıkarmalarını gerektiriyor. Böylece bisikletin kadrosu trainera direkt bağlantı ile kurulum tamamlanıyor.

Lago satışların arttığından bahsediyor: “Genel olarak satışlarımızın %40’ı direkt bağlantılı trainerlardan oluşuyor. Üç yıl önce bu oran sadece %5 seviyelerindeydi” diyor Lago. “Bu artış gelişen teknolojisinin sağladığı faydadan ileri geliyor tabii kullanıcıların bu üründen aldığı hazda satışları artırıyor.”

Direkt bağlantı turbo trainer modeli ile pazarda takdir gören bir diğer marka ise Hollandalı Tacx. “Bu sistemin doğasında birçok avantaj var” diyor Tacx’tan Bianca Willems. “Bu tasarım ek bir dış lastik gerektirmiyor, çok daha az ses var ve çok daha iyi bir ayar sunuyor. Onu normal bir trainerdan ayıran en önemli özelliği ise bu aktiviteyi eğlenceli kılması”.

Yoldan çıkarak oyun canavarına dönüşen bisikletçi için tehlike var mı?

Bu turbo trainerlarla artık antrenman istasyonlarında lastiğin hayatımızdan çıktığı anlamına mı geliyor? Willems bu soruya şu yanıtı veriyor: “Doğal olarak turbo trainer üretimi şu an çok maliyetli dolayısıyla kullanımı yaygın değil. Aynı zamanda kullanımı için arka tekeri sökmeniz gerekmekte. Yani mekanik müdahale gerektiriyor. Hassas bir ayar için arka attırıcıda tel ayarı da yapmanız gerekebilir. Sistemin bugünkü zayıf noktaları birçok kullanıcının gözünü korkutabilir.”

“Biz Kikr Climb dediğimiz bir ünite üzerinde çalışıyoruz. Bu fiziksel olarak bisikletinizin eğimini ve yere açısını değiştiren, dönüş, iniş ve çıkışlarda daha gerçekçi his veren bir model. Böylece ev içi antrenmanlarınızda gerçek sürüş keyfini sürebilmenize bir adım daha yaklaşmak niyetindeyiz” diyor Willhems.

Ev içi antrenman teknolojisindeki gelişmeler, gerçek ve sanal dünya arasındaki mesafeyi giderek daraltırken bisikletçileri bekleyen tehlike yollarda beraber sürmektense onları bir oyun canavarına dönüştürmesi olabilir? Yoksa gidon hakimiyeti bir beceri olmaktan çıkacak mı?

“Klasik trainerlar ile ev içi antrenman yapanlar, akıllı trainerlar ile teknolojisinin sunduğu eğlenceyi kaçırıyorlar. Bizim yapmaya çalıştığımız şey işin içine eğlence katarak sizin bisikletinizden uzak kalmanıza engel olmak. Aslında hedeflenen ev içinde size gerçekçi sürüş ortamı sağlayarak yola çıktığınızda size daha yüksek performanslı bir sürüş sağlamak” diyor Lago.

Sanal Dünya

Zwift ile sanal antrenmanlar oldukça popülerleşmeye başladı. CEO Eric Min nasıl başardıklarını anlatıyor

Cyclist:  Zwift’i nasıl tanımlarsınız?

Eric Min:  Zwift online bir platform ve kullanıcılarına global bir network sunarak antrenmanlarını eğlenceli hala getiriyor.

Cyc: Hedef kitlesi kimler?

EM: Sanıyorum herkes. İnsanları olduklarından daha aktif hale getirmek istiyoruz. Çalışmalarımız bisiklet süren herkesin bundan keyif almasını sağlamak için.

Cyc: Normal antrenmandan farkı nedir?

EM: Ev antrenmanları kendine özgü verimlilik içermekte. Zwift bu antrenmanlarınızı daha düzenli hale getirmeyi ve normal antrenmanlarınızı desteklemeyi amaçlar. Zwift’le bunu yalnız başınıza değil bir grup sürüşüyle yaparsınız. Alametifarikası ise ev antrenmanında bisiklet sürerken evinizin duvarına bakmanızı önlemesi.

Cyc: Onu özel kılan nedir?

EM: Cevabım Zwift’in kullanıcıya sunduğu grafikler, kullanıcı ara yüzü ve sanal sürüş alanları olur ama en büyük yararı sizi yalnızlıktan kurtarması. Dünyanın her yerinden kullanıcıyla sürüş yapabilirsiniz. Hatta etkinliklerle yeni çevrelere katılabilirsiniz.

Cyc: Sanal antrenman neden daha popüler hale geliyor?

EM: Kullanıcılar artık ev antrenmanlarının sadece kış aylarında yapmaya mecbur kaldıkları sıkıcı sürüşler olmadığının farkında. İyi kullanılırsa antrenmanın ayrılmaz bir parçası olmaya aday ve artık çok eğlenceli bir tecrübe.

Cyc: Zwift’in gelişimini nasıl görüyorsunuz?

EM: Bir çok fikir üretiyoruz. Daha çok harita ve herkesin katılabileceği daha çok yarış düzenlemek istiyoruz. Apple TV ile Zwift projesini hayata geçirdik. Zwift Academy de kendini geliştirmeye devam ediyor.

Cyc: Hızlarını yüksek göstermek için ağırlıkları hakkına yanlış bilgi veren kullanıcılarla nasıl mücadele ediyorsunuz?

EM: Bu konuyu çözmenin farklı yolları var. Akıllı tartılar ve ağırlığı ölçmek için farklı metotlar. Ayrıca kullanıcılarımızın yardımına da başvuruyoruz. Mesela performansları gerçeğe aykırı olanları veya kuşkulandıklarımızı telefonla arıyoruz.

Turbo Çalışma: Mat Hayman

Klasiklerin uzmanlarından Mitchelton Scott yarışçısı Mat Hayman 2016’da Paris-Roubaix’yi turbo trainerla çalışarak kazanmıştı

“Bahar Klasikleri her sezon hedefimde olmuştur. Tozlu yollarda bazı pro yarışçılar zorlanırken bu benim için dert değil. Sezona iki aylık yoğun antrenman programı ile hazırlanmıştım ama Omloop Het Neuiwsblad’ta yaşadığım kaza ile kolumun kırılması planlarımı alt üst etmişti. Takım doktoru iyileşmem için en az altı haftaya ihtiyacım olduğunu söylemişti. Ve Paris Roubaix için önümde altı hafta bir gün vardı.”

“Bir pro yarışçı olarak yarışmadığınız sürece bisiklet sürdüğünüzü hissedemezsiniz. Bu yüzden sakatlandığınızda en kısa sürede geri dönmek istersiniz. Yapmam gereken yoğun hazırlık sürecinde kazandığım formu kaybetmemekti. Bu ancak turbo trainer ile mümkündü. Başta yüksek motivasyonum vardı ama zamanla bu kırıldı ve gözüm sürekli saatteydi. Sonrasında biri Zwift’i önerdi. Ne olduğu ve bana neler katacağı hakkında fikrim yoktu. Ama denedim ve sanal ortamda diğerleri ile sürmek bana ihtiyaç duyduğum motivasyonu sağladı. Üstelik trainerda yolda olduklarından daha iyi performans veren kullanıcılarla başarılı interval antrenmanları yaptım.” 

“Hazırlık sürecim iyi geçti ve takım için Roubaix’de iyi iş çıkardım. Yarışta kendimi iyi hissettim. Trainer formumu korumamı sağlamıştı. Sadece o yarışta olmaktan dolayı çok mutluydum ve üzerimde bir baskı hissetmedim. Bu benim için yarışın oldukça eğlenceli geçmesini sağladı. Roubaix benim için her zaman oldukça özel bir yarış ve kazanmak için biraz baskıya ihyacım olduğunu düşünürdüm. Ama ne var ki oldukça rahattım.” 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!