İnternetten yayılan bir ses, yarış bisikletinin üst borusundaki vites değiştirme sistemi gibi demode hale geldiğinde, podcast yayınları bisiklet medyasını tamamen değiştirdi. Özellikle de “bisikletin evi” Hollanda’da. Gerek profesyonel bisiklet medyası gerekse hobiciler birden podcast yayınlarına büyük ilgi duyar hale geldi. Hollanda özelinde her hafta bisikletle ilgili 20’den fazla podcast programı yayınlanmakta.
Podcastler, gravel bisiklet modasını takip etti: Birkaç yıl öncesine kadar çok az kişi gravel konseptinden haberdardı, fakat 2018 ve 2019’da şaşırtıcı şekilde gravel bisikletler şöhret kazandı. Bu yeni 10 yılda, Hollanda’daki podcast sayısı ise öngörülemez rakamlara ulaştı. Günümüzde, kendi podcast’i olmayan neredeyse hiçbir medya kuruluşu kalmadı. İşte bazı örnekler:
Het is Koers, Hollanda’nın en büyük bloğu:
De Roda Lantaarn
AD, ulusal spor gazetesi: In Het Wiel
Fiets, Hollanda menşeili en büyük bisiklet dergisi: Fiets Podcast
Wielerflits, bisiklet haberleri web sitesi: Wielerflits Podcast
NPO, Hollanda kamu yayıncısı: De Kopgroep
Hollanda’nın en büyük görsel-işitsel kamu yayın hizmeti (NPO) bile geçen sezon Tour de France’da bisikletlerle ilgili dört podcast yayınına sahipti. Bu yayınların üç tanesi profesyonel bisiklet dünyasıyla, bir tanesi ise işe gidip gelme gibi eğlence amaçlı bisiklet kullanımıyla alakalıydı.
“Uçsuz bucaksız hikaye var”
De Rode Lantaarn podcast yayınlarının ekibinde bulunan Maarten Visser, bisiklet sporunun podcast için ideal bir branş olduğu görüşünde. “Bisiklet yarışlarında yaklaşık 180 yarışmacı var ve her bisikletçi yarıştan sonra kendi kişisel hikayesini yazıyor. Bu bakımdan bisiklet kahramansı bir spor.”
“Bunun yanında” diye devam ediyor Visser. “Kamera ve gazeteciler tüm yarış süresince bütün olup bitenleri takip etme şansı bulamıyorlar. Bu nedenle, yarışta yaşananların eksiksiz aktarıldığını söyleyemeyiz. Medyada ise yarış sırasında yahut düzenli yapılan antrenman sürüşleri esnasında meydana gelenlerin yalnızca birer kesitini görüyoruz. Bu yüzden bisiklet branşı bana sınırsız sayıda hikayesi olan bir spor gibi geliyor.”
WorldTour takımlarının tercihi podcast
WorldTour ekibi Israel Start-Up Nation takımında basın ve halkla ilişkiler görevinde bulunan, Hollandalı bisiklet gazetecisi Sjors Beukeboom da Visser ile aynı görüşte. “Her gün tekrar tekrar daha fazla hikayenin yaratıldığı başka bir spor düşünemiyorum.”
Geçmişte Hollanda kamu yayıncısı NPO tarafından üstlenilen bir prodcast’te yayıncı olan Beukeboom, o dönem Hollanda’daki bisiklet paylaşım sistemleri hakkında programlar yaptığını söylüyor. “O dönemki podcast profesyonel bisikletle ilgili değildi, ancak Israil Start-Nation’da şu anda kendi içimizde bir podcast yayını olasılığı üzerine çalışmalar yapıyoruz. Mesela, Rick Zabel’in kendi adını verdiği “gerçek bir bisiklet podcast’i” dediği Plan Z ile birlikte.
Hollanda’da 25’e yakın bisiklet podcast’i
Israel Start-Up Nation podcast yayınlarına başlayan ilk bisiklet takımı değil, diyor Visser. Jumbo-Visma, takım içinden haberleri ve yarış performanslarını tartıştıkları bir podcast’i halihazırda kaydediyor.
Açıklanan sayılar ve başarılar
Hollanda’daki farklı podcast dinleyicilerinin sayısı hakkında bir tahminde bulunmak zor: Podcast yayıncıları rakamları paylaşmak istemiyor. Buna karşın, Het is Koers (Hollanda’nın en büyük bisiklet bloglarından biri) “De Rode Lantaarn” adlı podcastlerinin son beş bölümünün ortalama 23 bin kez indirildiğini söylüyor. En fazla dinleyici çeken podcastleri ise 67.000’den fazla tıklanmayla 2019 Tour de France öncesi inceleme yayını olmuş.
Visser’e göre başarının bir kısmı, podcastlerin erişilebilir olması ve her seviye bisikletseverin anlayabileceği bir dilin egemen olmasında gizli. “Bir kafede bisiklet üzerine konuşmaktan keyif alan bir grup arkadaş gibi davranıyoruz” – ve televizyondaki yorumcuların hep aynı kişiler olması da işimize yarıyor. Yorumcu rotasyonu yok. Bu nedenle, televizyonda yarış izleyenler hep aynı sesi ve aynı hikayeleri duyuyor. Podcast yapımcıları bisiklet analitiğini tekrar taze hale getiriyor.”
Beukeboom, Visser’le benzer görüşleri paylaşıyor. “Yorumcular için bir başka sorun da izleyicilerle etkileşim halinde olamamaları. Podcastler, diğer bisiklet meraklıları ile baştan aşağı etkileşim dolu.”
Beukeboom ayrıca ülkesinde gelişen podcast yayınları artışının son birkaç yıldır Hollandalı profesyonel bisikletçilerin performanslarıyla doğru orantılı olduğunu düşünüyor. “Genel olarak, şu anda büyük yarışlar kazanabilecek iyi bir jenerasyon yakaladık. Genel klasman anlamında Tom Dumoulin, Steven Kruijswijk ve Wilco Kelderman gibi bisikletçilere sahibiz. Düz etaplarda Dylan Groenewegen, Mike Teunissen ve Fabio Jakobsen gibi sprinterlerimiz var ve bahar klasiklerinde başarılı olabilecek Mathieu van der Poel, Niki Terpstra ve Dylan van Baarle.”
“Bunlara ek olarak, Hollanda temsilcisi Jumbo-Visma günden güne ilerleme kaydediyor. Bu sayede Hollanda’da profesyonel bisiklet daha fazla insan tarafından takip ediliyor. Tüm bunlar podcast yayınlarının yararına gelişmeler.”
Eski pro Laurens ten Dam ve podcast’i
Yedi bisikletseverin can verdiği “De Rode Lantaarn”, Hollanda’da en bilinen podcastlerden biri olmamasına karşın; Laurens ten Dam’ın sunucusu olduğu yayınlar, muhtemelen bisiklet podcastleri arasında en meşhuru.
Ten Dam’ın podcast’i “Live Slow, Ride Fast” (Yavaş Yaşa, Hızlı Sür), yıl başı zamanı Amsterdam’da bir kafede kaydedildi. Kısa zaman içerisinde her biri yaklaşık 10 Euro olan tüm biletler satıldı. Ten Dam ve meslektaşları podcastlerinin en yeni bölümlerini kaydederken kapalı gişe oynadılar.
“Live Slow, Ride Fast” profesyonel bisiklet dünyası üzerine içerikler üretiyor, ancak Ten Dam’ın emeklilik kararını açıklamasıyla birlikte podcast yeniliklere de açık hale geldi.
Her bölümde ortalama 50.000 dinleyiciye ulaşan podcast’in sunucularından biri olan Stefan Bolt, ülkede çok sayıda podcast olduğunu, bu nedenle daha niş veya belirli bir alana hitap etmenin gerçekten önemli olduğunu söylüyor.
“Şanslıyız ki Laurens gravel bisiklete ilgi gösteriyor” diyor Bolt. “Bu da bize yeni içerikler üretme şansı tanıyor. Elbette Laurens’in hala yarışçı olarak güvenilirliği var, bu sayede profesyonel bisikleti her zaman görüş açımızda tutuyoruz. Tutumumuzu korumak için ise Hollandalı yarışçılarla yeni ve iyi bağlantılar kurduk. Madalyonun diğer yüzünde Laurens, artık tam zamanlı bir bisikletçi değil. Podcastlere katkı sunabilecek daha fazla zamanı var.”
Kalıcı mı gelip geçici mi?
Peki podcastler yakın gelecekte cazibesini kaybedecek uçucu bir moda mı, yoksa bisiklet medya dünyasının kalıcı misafiri mi? Bolt, “Podcastler, herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde dinlenebilir. Ve en güçlü yönü herkese uygun podcastlerin bulunabiliyor olması. Bisiklet sporunun kendisi gelip geçici bir heves değil – insanlar yıllardır bu sporu takip ediyor. Bisikletin podcast için çok ideal olduğunu da düşündüğümüzde, podcastlerin bir anda ortadan kaybolabileceğini düşünmüyorum” diyor.
Visser, benzer görüşleri paylaşıyor. “Lance Armstrong’un kendi podcast’ini başlatmasının ardından ilk başlarda bunun gelip geçici olduğunu düşündüm. Fakat artık sponsorlar podcast yayınlarının değerini kavradı. Eminim ki podcastler, kalıcı bir yenilik.”
Bolt ekliyor: “Son olarak, yarış bisikletlerine binen 800.000’den fazla Hollandalı var. Dinleyici sayımız göz önüne alındığında, hala büyük ilerleme kaydedebilir, daha geniş kitlelere ulaşabiliriz.”
Podcast çılgınlığından fazlası var
Ve bu arada, podcast yayınları Hollandalılar için bisiklet sevgilerini ifade etmenin tek yolu değil. Hollanda’da aynı zamanda gazetecilere yönelik ulusal bir bisiklet şampiyonası var. Elbette dünyada böylesi bir ulusal şampiyonanın başka bir örneği daha yok.
Bunun yanında “kafa rüzgarına karşı” isimli şehir bisikletleriyle ve Zwift üzerinden organize edilen iki ulusal şampiyona daha mevcut. En büyük bisiklet YouTuberlarından bazıları da Hollandalı. Podcastlerin bu denli büyük sükse yaptığına şaşmamalı, değil mi?