REKORTMEN BİSİKLETÇİ: YUSUF ECEVİT

REKORTMEN BİSİKLETÇİ: YUSUF ECEVİT

Yazı Erman Öner

1981 yılının sıcak bir yaz günü. Milli pedal Yusuf Ecevit sabahın ilk ışığıyla yeni bir güne uyanmıştır. Yeni gün Ecevit’in sporculuk kariyerini sonsuza dek değiştirecektir. Ancak bundan habersiz Ecevit, çok sevdiği bisikletine binmeden önce, çok sevdiği ailesiyle kahvaltı masasına oturur. İki çocuğu karşısında Yusuf Ecevit, bir ara masada duran gazeteyi aralar. Çok geçmedense dikkatini bir haber başlığı çeker.

Manşette şöyle yazmaktadır: “Kolombiyalı bisikletçi Navas, Dolmabahçe Meydanı’nda Dünya Bisiklet Üzerinde En Uzun Süre Kalma Rekorunu 50 saat ile kırdı.” Aynı Navas, 48 saat ile rekoru Yunanistan’da kırmış, birkaç hafta sonra ise kendine ait zamanı İstanbul’da geliştirmiştir.

O dönem 28 yaşında olan 1953 doğumlu Ecevit usulca gazeteyi kapar ve düşünmeye başlar. İçinden, “Yabancı bir sporcu gelip, ülkemizde rekor kırıyor” diye geçirir. “Ben Konya’da ilk denemede bu rekoru kırarım” diye de devam eder, uzaklara dalarak. 

Bisiklet camiasında tükenmek bilmeyen hırsıyla tanınan Konya doğumlu Yusuf Ecevit tam da o an aklına rekor denemesini koymuş. 13 yıl süren aktif spor yaşantısına 50’den fazla birincilik sığdırmayı başaran Ecevit, bir inat uğruna kariyerine yeni bir rota çizer ve vakit kaybetmeden bu uğurda ilk adımları atmaya karar verir.

Hırsın getirdikleri

Eski milli bisikletçi Yusuf Ecevit’in bisiklet sporuna başlama hikayesi, hayata gözlerini açtığı şehrin köklü bisiklet geleneğiyle yakından ilintili. Zira, 1970’lerde Konya’da bisiklet sporuna başlayan her gencin yolu, muhakkak ilde klasik haline gelen tecrübesiz gençler yarışlarından geçmiştir. Seçme vazifesi gören bu yerel yarışlar, birçok antrenör tarafından da takip edilirdi. Bu sayede gelecek vadeden gençler keşfedilir ve yetkililerin yönlendirmesiyle gelecekte Türk bisikletine damga vuracak birçok genç, bisiklet sporuna kazandırılırdı. Yusuf Ecevit de gün yüzüne çıkarılan o gençlerden biridir.

Takvim yaprakları 1970 yılını gösterdiğinde, henüz daha 17 yaşındaki Yusuf Ecevit, girdiği üç tecrübesiz gençler yarışını da birincilikle tamamlar. O gün yarışları takip eden antrenörler, Yusuf Ecevit ismini büyük umutlarla not düşer kağıtlarına. Genç Ecevit de beklentilerin karşılığını kısa sürede verir. 

Bir yıl sonra, 1971’de kendini gençler klasmanında bulan Yusuf Ecevit, bu kategorideki ilk yılını Türkiye şampiyonu unvanıyla tamamlar. Gençlerde de göz dolduran Ecevit, bir yıl sonra büyükler klasmanına yükseltilir. Ecevit’in basamakları hızlı tırmanışının altında ise bugün bile muhafaza ettiği karakteristik bir özelliği yatar.

“Nusret Ergül hocamız bana çok güveniyordu. Buna karşın birçok kişi de ‘Yusuf yapamazsın, Türkiye olarak ülkece rezil oluruz, 24 saat geçmeden bisikletin üzerinden inersin’ dedi” 

“Ben çok hırslı bir insanım. Spor camiası da bunu bilir. Yapacağım dersem yaparım” diyor, Konya doğumlu Yusuf Ecevit. Hırsın şekillendirdiği kariyerinde sırasıyla Konya Şekerspor, milli takım ve Muhafızgücü takımlarının mayolarını başarıyla terletir Ecevit.

Uluslararası Tunus, Libya, Cezayir, Mısır ve Akdeniz turlarından, ulusal Marmara, Akdeniz, Türkiye ve Trakya turlarına kadar elde ettiği etap birincilikleri ise 13 yıllık spor yaşantısının satır başlarını oluşturur tecrübeli pedalın.

1983 yılında noktaladığı spor yaşantısının ardından Türk bisiklet sporuna yıllarca antrenör olarak hizmet etmeye devam eden Yusuf Ecevit’in ülke çapında gündeme oturması, rekor denemeleriyle olur.

1981 Konya Fuarı. Yusuf Ecevit, Kolombiyalı Navas’a ait bisiklet üzerinde durma rekorunu 50 saat 30 dakika ile kırıyor

İlk deneme

Evden çıkar çıkmaz, zaman kaybetmeden rekor denemesi için nabız yoklamaya başlayan Ecevit’in ilk durağı bisiklet eşrafı olur. Bir araya geldiği yetkililere Navas’ın rekorundan bahseden Ecevit, 50 saatlik bisiklet üzerinde durma rekorunu rahatlıkla kıracağının iddiasında bulunur. Elbette Ecevit’in destekçisi kadar “yapamazsın” diyenleri de olmuş.

“Nusret Ergül hocamız bana çok güveniyordu. Buna karşın birçok kişi de ‘Yusuf yapamazsın, Türkiye olarak rezil oluruz. 24 saat geçmeden bisikletin üzerinden inersin’ dedi” diyor Yusuf Ecevit ve ekliyor: “Fakat Nusret hocamız olumsuz eleştirilere, ‘Yusuf’a güveniyorum, o yapar’ yanıtıyla göğüs gerdi.”

Kendine inanmayanların üstesinden antrenörü Nusret Ergül ile gelmeyi başaran Yusuf Ecevit, Kolombiyalı Navas’ın rekorunu egale etmek için 20 Ağustos 1981’de Konya Fuarı’nda bisikletin gidonuna geçer. Hedef bisiklet üzerinde 50 saatten fazla kalabilmektir. Lisanslı bisiklet hakemlerinin de hazır bulunduğu denemede zoru başaran Ecevit, Navas’ın rekorunu 50 saat 30 dakikayla kırmayı başarır.

Yusuf Ecevit rekora olan ilgiyi anlatıyor: “Rekor denemesini Konya Fuar alanında yaptık. İlk başlarda kimse yoktu, 40 saati geçince tribünlerde beş bine yakın kişi toplandı. Basın da sonrasında büyük bir ilgi gösterdi. Ülkemiz adına büyük bir reklam oldu.”

Sahip olduğu hırs, çok zorlansa da Ecevit’i rekoru kırmadan yere adım atmaktan alıkoyar. Dünyanın dikkatini üzerine toplayan Ecevit, rekoru kırmıştır ama öncesinde herhangi bir hazırlık yapmamış olması ve tecrübesizliği neredeyse canına mal olacaktır.

“Rekor denemesi için fazla bir antrenmanım olmadı. Bu nedenle de deneme çok zor geçti. Düşünün, üç defa kriz geçirdim. Hatta bir ara bırakmayı bile düşündüm. Nusret hocam müsaade etmedi, ‘Yusuf sen bunu yapacaksın, az kaldı dayan’ diye telkin etti. Ama kendimi bayağı bir kaybetmiştim.”

Ecevit, kendine ait rekoru 2004 yılında bu sefer 51 saat 7 dakika 23 saniyeyle geliştirdi

Dile kolay; bisiklet üzerinde 50 saat 30 dakika… İki günü aşkın süre pedal basan Ecevit, en fazla uykusuzluk ve açlıktan mustarip olmuş. Elbette deneme öncesi Ecevit ve antrenörü Nusret Ergül, kendilerince bir takım hazırlıklar yapmış. Bunlardan biri bisiklet üzerinde geçen süre zarfınca tuvalet problemi yaşamamak adına. Ecevit, özellikle et suyu gibi doğal sıvı gıdalar almaya özen gösterdiğini söylüyor.

“Kısa alanda bisikletin üzerinden hiç inmiyorsunuz. Birkaç saat hareket etmeden bir koltukta dahi otursanız rahatsız olursunuz. Bir de bisikletin küçük selesini düşünün… Tabii zaman zaman ayağa kalkıyorsunuz, oturuyorsunuz ama kolların ve belin ağrıyor, parmakların uyuşuyor. Sonra bir de gece soğuk, gündüz sıcak… Zaman zaman üzerime eşofman giydim ama altını, düşme riskini göze alamadığımdan giyemedim.”

50 saatin sonunda meydana gelen semptomlar Yusuf Ecevit’i aylarca zorlamış. “Rekor sırasında bir kaç parmağım uyuştu. Bilhassa gidonu tutan küçük parmağımı hissedemiyordum artık. O uyuşma semptomları aylarca geçmedi. Tabii insanın dengesi de sarsılıyor. Bisiklet üzerinde saatlerce kendini kasıyorsun… İndikten sonra yürümeye, ayakta durmaya hemen adapte olamadım.”

Yaşadıklarına ve ilk denemesine rağmen Ecevit, aslında rekoru 50 saat 30 dakikanın üzerine çekebilecek güce sahip olduğunu, ama dönemin karışık politik ikliminin kurbanı olduğunu anlatıyor.

“1981 yılında askeri yönetimin ardından sıkıyönetim geldi. Akşam 12’den sonra sokağa çıkma yasağı vardı. Benim de rekoru kırma saatim gece 01:30 civarını buldu. Yasak var ama 5000 kadar seyirci toplanmış. Herkes de inişimi görmek istiyor haliyle. İşin gerçeği ben 50 buçuk saatte inmek istemedim, iyiydim; fakat seyircilerin başı derde girmesin diye rekoru sonlandırdım.”

Yine yeniden

1983’te faal sporculuk yaşantısını noktalayan Ecevit, çalıştığı Konya Şeker Fabrikası’ndan emekli oluncaya dek kulübe antrenör ve mekanisyen olarak hizmet etmeye devam etti.

O günlerden birinde emektar Ecevit’in kapısı ikinci kez bir rekor denemesi teklifiyle çalınır. Çumra’da bulunan Çumra Şeker fabrikasından gelen yetkililer, ”Fabrikanın 51’inci yıl dönümü, senin de yaşın 51” der ve rekoru 51’e çeker misin Yusuf’ diye sorar. Ecevit’in cevabı açıktır. 

Tarihler 2004’ü gösterdiğinde 51 yaşındaki Yusuf Ecevit, bir kez daha ama bu sefer kendi rekorunu kırmaya soyunur. Artık hedef 51 saat ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girmektir. 25 Eylül 2004’te Guinness Türkiye Temsilcisi Prof. Dr. Orhan Kural ve noter huzurunda ikinci macerasına başlar Yusuf Ecevit.

İlerleyen yaşına rağmen, ikinci denemenin verdiği tecrübeyle Ecevit, kendine ait rekoru 51 saat 7 dakika 23 saniyeyle kırmayı başarır. Nitekim Ecevit’in başarısında ilk denemeden aldığı dersler önemli rol oynamıştır. 

İkinci denemede mama gibi doktor eşliğinde vitamin takviyesi aldığını belirten Ecevit, başlıyor rekor süresince kader birliği yaptığı bisikletini tarif etmeye. “Herkesin binebileceği sıradan bir bisikletti. Deneme öncesi yalnızca birkaç ayarlama yaptık. Örneğin; gidonu seleden daha yüksekte tuttum. Bu sayede belim fazla ağrımadı. Sonrasında ayaklarım daha rahat edebilsin diye kilitli pedal yerine düz pedal tercih ettik. Ufak ayarlamalar sayesinde ikinci denemem daha rahat geçti.”

İki rekor denemesi arasında değişmeyen tek şey ise Ecevit’in inatçı ve hırslı kişiliğidir. “Bu işi yapacağım, rekoru kıracağım dedim. Çok inatçı bir insanım, sporda da inatçıydım. Normal yarışlarda biri birinci olacak, diğer iki kişi de kürsüye çıkacak. Ben şöyle düşünürdüm; neden başkası çıksın? Başkası çıkacak ben bakacağım, olmaz. Hepimiz aynı kilometreyi gideceğiz, madem öyle neden ben kazanmayayım derdim. Şimdi ise rekoru 66 saate çıkartmak istiyorum.”

Aslında Ecevit’in ikinci denemesinde kendine hedef koyduğu rakam 64 saattir, ancak bu kez de protokole takılır Ecevit. “İkinci denemede plaketimi dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan verecekti. Lakin programı 51 saate göre yapmışlar, bu nedenle başbakanımızı bekletmemek için inmek zorunda kaldım. Başbakandan kupa almak benim için ayrı bir onurdu.”

Bisiklet üzerinde aralıksız dört günü aşkın süre geçiren 66 yaşındaki Yusuf Ecevit bugün dahi bisikletinden kopmuş değil. İnatçı ve hırslı kişiliğini bisiklet sevdasıyla harmanlayan Ecevit için bacakları döndükçe hiçbir şey de imkansız değil, 66 saat dahil.

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir