Cyclist:Girona profesyonel bisikletçiler için bir merkez üssüne dönüştü. Girona’ya ilk geldiğinizde İspanya’nın bu kısmı profesyoneller arasında popüler miydi?
Christian Meier:Hayır, Girona’ya ilk geldiğimde Garmin-Slipstream’de stajyerdim (profesyonel takımdaki amatör) ve tarih 2008’di. Takımın merkezi Girona’da olduğundan genelde, George Hincapie ve Michael Barry gibi Garmin bisikletçileri burada yaşıyorlardı. Sezon boyunca düzinelerce bisikletçi olurdu ama kış geldiğinde yalnızca üç kişiydik.
Kışları gerçekten hayalet şehirdi. Henüz bisiklet turizmi canlanmamıştı, fakat Anglosaksonlar WorldTour takımı kurdu ve Girona’ya yerleşti; çünkü buradaki insanları tanıyorlardı. Lucca’da küçük bir Amerikalı bisikletçiler topluluğu vardı, birkaç tane de bisikletçi Nice ve Monaco’da yaşıyordu; ancak nihayetindeGirona profesyonellerin ilk adresine dönüştü.
Cyc:Aktif yaşantınıza devam ederken Girona’da bir dükkan açtınız. Sporla iş yaşamını nasıl bir arada götürdünüz?
CM:La Fabrica kafeyi 2015’te, Espresso Mafia’yı [kafe ve manastır] 2016 baharında ve 2016 kış aylarında teknik servis ve bisiklet kiralama işini başlattığımda hala aktif yarışıyordum.
Doğrusu o dönem performansım da harikaydı. Fabrica’yı açtığımız yıl kariyerimin en iyi sezonlarından biriydi. İş yaşamı beni bisiklet dışında da düşünmeye itti. Profesyonel atletler analizler ve rakamlara bağımlıdır: “Bugün kendimi nasıl hissediyorum?”, “Nasıl bir efor harcamalıyım?” Elbette bisiklet üzerindeyken ben de verilere takılıyordum ama kafeyi açtıktan sonra günün geri kalanında kafam işle
meşgul oluyordu.
Öğrendiğim bir diğer şey de, “dinlenme imkanın varken sakın kendini yorma” gibi tavsiyelerin tamamen bir düzmece olduğuydu. Tüm gün antrenman yapıyor ve öğleden sonra tüm günümü kafede ayakta geçiyordum ama yine de bana iyi geldi.
Cyc: Kahve ve bisiklet kültürü arasında büyük bir örtüşme var, bunu neye bağlıyorsun?
CM:Sanırım bunun birkaç sebebi var. Bir kısmı tarihi – espresso İtalya’dandır. Bir diğer neden ise sabahları ayılmak kahve ile daha kolaydır. Ayrıca, kahve zamanla biraz saplantılı bir hale gelebileceğin bir konu. Kahvelere ilgi duymaya başladığınızda, öğrenebileceklerinizin bir sonu yoktur. Belki biraz şaraplar gibi, ama profesyonel bir sporcuyken şaraplara bu denli ilgi duymanız pek olası değildir.
Bence firmalar da kahve ve bisikleti birbirine bağlama konusunda başarılı davrandılar. Rocket’in [kahve makinesi] profesyonel bisiklet dünyasına yaptığı bunun en bariz örneği. En basit haliyle, kim ki bir bisiklet yarışı kazanmak istiyor, evinde mutlaka Rocket’in bir kahve makinesi olmalı.
Cyc:Sizin kahve hayranlığınız ne zaman başladı?
CM:Muhtemelen 21 yaşındayken başladı. Kanada’da bir kıta takımındaydım ve Stumpwon Kahve’ye yakın Portland’da yarışıyorduk.
Şimdilerde kahve endüstrisi büyük bir iş kolu ancak o günlerde yalnızca bir tane satış mağazası vardı. Kafede küçük bir kavurma makinesi vardı. Kapuçinoları çok tatlıydı, çikolata tadı geliyordu, süt çok yoğundu ve köpüğün harika bir dokusu vardı. Kahvenin bu kadar leziz olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu şekilde başladı ve sanırım bağlandım.
2012 yılında ilk Rocket’ımı satın aldım ve ilgim hızla arttı. Kahveleri evde kavurmaya başladım. Daha sonra Girona’da yaşayan diğer prolar için kavurmaya başladım. Sonunda da La Fabrica’yı açtık.
Cyc:Kavrulmuş kahve çekirdekleriyle isim yaptın. Sizin uyguladığınız yöntemi özel kılan nedir?
CM:Bunu anlatması birkaç saat alabilir! İlk önce kaliteli malzemeyi seçiyoruz – kötü kalite bir kahve çekirdeğini iyi bir kavurma yöntemiyle iyi hale getiremezsiniz. Sonra çok fazla veri kullanıyoruz. Bana göre bir çeşit antrenman gibi. Tek başına idman yaparak güçlenebilirsin, ama Fransa Turu’nu kazanmak istiyorsan bilimsel verilere ihtiyacın vardır.
Kahve kavurmada, eski usulün bir sanat olduğu fikri hakimdir. Ben kahve kavurmanın sanat ve bilimin bir karışımı olduğuna inananlardanım. Dört farklı sıcaklık değerimiz var – böylece gerçek zamanlı olarak kavurma işleminin hangi aşamada olduğunu takip edebiliyoruz. Bu bize, tek başına kahvenin rengi yahut kokusundan alamayacağınız bilgileri veriyor.
Diğer bir şey ise istikrardır. Eğer tadı harika olan bir kahveniz varsa, onu yeniden kavurmak istersiniz. Böylece yaptığımız her kavurma sırasında ortaya çıkan verileri aldık, bu şekilde her seferinde aynı sonucu varabiliyoruz.
Cyc:Ayrıntılara gösterilen bu dikkat, antrenman yaklaşımınızı da yansıtıyor mu?
CM:Genellikle güç verilerime ve antrenman datalarıma bakardım. Bazıları kadar bu konuyla takıntılı olduğumu söyleyemem ama değerlerime dikkat ederdim. Yediği her şeyi tartan birkaç arkadaşım da vardı, ancak iki ay sonra hepsi bundan vazgeçti. Her şeyin dengeyle ilintili olduğunu anladım. Teorim tüm yıl boyunca istikrarlı, tutarlı olmak. Aynı şey özel yaşamım için de geçerli.
Cyc:Bisiklet sporuna başladığınız zamandan kariyerinizi noktaladığınız ana kadar pro pelotonda neler değişti?
CM:Stres seviyesi gerçekten arttı. Takımlardan sonuç almanız yönünde bir baskı var ve bu gergin atmosfer bir kartopu gibi artıyor. Takımlar artık yarışmaya etabın ilk kilometresiyle başlıyor.
Ayrıca eski toprakların da yokluğunu hissediyorsunuz. Robbie Hunter gibi oğlanlar peloton içerisinde aptalca bir şey yaptığınızda yakanızdan tutar ve anlaşılır bir dille sizi uyarırdı. Artık biraz daha az saygı var.
Bisiklet sporcusu olduğumda yetenekli genç isimler dahi birer lidere dönüşmeden önce birkaç yıl ağır işler yapıyordu. Bu yarışların doğasını anlamak için size süre veriyor ve sizi daha tecrübeli bir lider yapıyordu. Şimdilerde pek çok genç bisikletçi takımlarının lideri. Orica’dayken Caleb Ewan, 21 yaşında dünya klasında bir sprinter olarak yarışıyordu ve 22 yaşlarında takım lideri olan Yates kardeşler vardı. Bu bisiklet sporuna farklı bir karakter getirdi.
Cyc:Bir sonraki adımınız ne olacak?
CM:En büyük motivasyon yeni engellerdir. Yarış kariyerimi noktalama sebeplerimden biri önümde yeni meydan okumalar olmamasıydı. Hedeflediğim her şeyi gerçekleştirmiştim ve önümdeki beş yılın nasıl geçeceğini net bir şekilde görebiliyordum. Eğer bisiklet içerisinde kalsaydım değişen bir şey olmayacaktı.
Şimdi, şirketi İtalya ve Fransa gibi daha fazla noktaya genişletmeyi hedefliyorum. Pro olarak bisiklet sporuna başladığım ile hissettiğim aynı heyecanı yaşıyorum. Bu işi nereye götürebileceğimizi görmek istiyorum. Servis mağazasını ilerletmek beni motive ediyor. Bazı insanlar seyahat ediyor, bazıları özel üretim bisikletler yapıyor ve bazıları giyim işiyle ilgili. Ancak henüz hiç kimsenin tüm bunları bir arada kusursuz yaptığına şahit olmadım.
Bence biz bunu yapabiliriz. Devam etmemi sağlayan da bu meydan okumalar.