Bizimle iletişime geçin

Profiller

TOM BOONEN | HIZ KESMEK YOK

Tüm zamanların en iyi klasik yarışçıları arasında gösterilen Tom Boonen, artık emekli. Belçikalı, Cyclist Türkiye’yi yeni motor sporları tutkusu, alpaka yetiştiriciliği ve babasının neden pelotonun en şanssız bisikletçisi olduğu hakkındaki konuşmaya davet ediyor

Bu yazı daha önce Cyclist Türkiye Mayıs 2020 sayısında yayınlanmıştır.

Yazı James Witts Fotoğraf Chris Blott

“Öğlen üçe kadar işimiz biter mi? İkiz kızlarımı okuldan almalıyım. Motor sporları sezonu hareketlenmeden önceki bu ay, biraz daha sakin geçiyor.” Cyclist Türkiye’yi, Belçika kırsalında bulunan doğduğu şehir Mol’deki evinde konuk eden Tom Boonen, rahat bir ruh halinde. Dört Paris-Roubaix ve üç Tour of Flanders şampiyonu Belçikalı, gösterişli evininin parasını çıkardığı bisiklet sporundan üç yıldır uzakta.

“İçeriyi ve dışarıyı yeniledik” diyor 39 yaşındaki Boonen, büyük tasarımı hakkında. Tipik bir Belçikalı olarak Boonen’ın evi gökkuşağı renginde bir fil de dahil olmak üzere, fotoğraflar ve fotoğraf altı notlarla dolu. Kahve makinesini çalıştıran Boonen, eski spor efsanelerinin aksine zinde. Onda özgürlüğün keyfini çıkaran ve her zamankinden daha hareketli yaşayan bir adam izlenimi var.

9 Nisan 2017 Pazar günü 36 yaşındayken Boonen, kariyerinin son yarışı için başlangıç çizgisine geldi. Şaşılmayacak şekilde bu yarış, Boonen’ın 2005, 2008, 2009 ve 2012’de kazandığı parke taşlı tek günlük klasik Paris-Roubaix’ydi. Yedi gün önce takım arkadaşı Philippe Gilbert Flanders Turu’nu kazanırken Boonen, süper domestik rolündeydi; ancak Paris-Roubaix’nin bu edisyonunda öncelik Tom Boonen’dı. 

Fakat olmadı. Boonen 13’üncü olurken, yarışı Greg van Avermaet kazandı. “Zor bir gündü” diyor Boonen, zoraki bir gülümsemeyle. “Fakat 2011 Roubaix kadar zor değildi. O gün üç Eddy Merckx kadro kırdım. İlki Arenberg ormanında; ikincisi mataram kafesinden fırlayıp ön teker ile kadro arasına sıkıştığında; üçüncüsü ise bitime 50km kala. Eddy Merckx kadroları o yıl boyu başımıza iş açmıştı. O sezon ekipçe [QuickStep] sadece sekiz galibiyet aldık.” 

Boonen, 2011 yılındaki QuickStep’in kötü şansını, bir sonraki yıl hem Paris-Roubaix hem de Tour of Flanders’ı kazanarak kırdı. Bu çifte zaferle Boonen, ironik olarak her iki yarışta da galibiyet sayısını efsane isim Eddy Merckx ile eşitledi.

Pro bisikletçi yaşamı çok basittir. Antrenmandan gelirsiniz, güzel yemek ve sıcak bir duş… Ardından üçlü koltuğa uzanırsınız 

Boonen’ın gökkuşağı filinin yanında dört raflı bir dolap bulunuyor. Her bir rafta Roubaix’de kazandığı Arnavut taşlı kupalar, yanlarında ise Flanders’da kazanılan üç bronz heykel var. Fakat onlar bile raftaki parlak bir kupanın yanında minik Şampiyonlar Ligi heykelciklerini andırıyor.

“Ocak ayında Dubai’de kazandığım 24 saatlik bir yarıştan” diyor Boonen. “Gümrükte parçalara ayırmam gerekti!”

Bu aynı zamanda Boonen’in kurucusu olduğu Belçikalı motor sporları yarış takımı AC Motosport’un ilk zaferiydi. Boonen, bu zaferin başlangıç olmasını diliyor: “İçinde bulunduğumuz Kıta kategorisinde yarışlar haziran ayında Portimao’da [Portekiz] başlayacak. Ardından Portekiz’i Barselona ve Teksas yarışları takip edecek. GT3 ve binek otomobiller yarışları.

Biz ise Audi RS 3 kullanıyoruz. Ayrıca ilk ayağı Milan-San Remo ile aynı hafta sonunda gerçekleşecek Ultimate Cup Serisi’nde yarışıyorum. Bunlar Formula 1’e benzeyen arabalar. Fransız yarış arabası Norma’yı kullanıyorum.”

Motor sporlarından bahsederken Boonen’ın duyduğu heyecanı hissetmek kolay. Akıllı telefonunu cebinden çıkarıp yarışlardan kısa görüntüler izletiyor. Üç kedisinden biri olan Pascalle yüzünü dirseğime ovuştururken, Boonen gibi büyülenmiş görünüyor.  “Neredeyse 3.5G kuvvetinde, bu bakımdan Formula 1 ile kıyaslanabilir. Motor sporlarını çocukluğumdan beri severek takip ediyorum.”

Le Mans’ı hedeflemek

Tüm bu yarışlar Boonen’ın asıl hedefi Le Mans 24 Saat’e giden yolda birer basamak. Pascalle, kız kardeşi Odette’i bulmak için kucağımdan atlıyor.

“Asıl hedef Le Mans 24 Saat’te Belçikalı bir takım ve Belçikalı bir pilot ile yarışmak. Sam [Dejonghe] gibi bir yarışçıya sahipken, bu hayale yakınız” diyor Boonen. “Sam yetenekli ve Formula E’de yarışıyor. 2021’de Avrupa Le Mans Serisi’nde rekabetçi olmak istiyoruz.”

“24 saatlik bir yarışta şiftler halinde üç saat sürmenize izin veriliyor. Fakat benzin alımlarında sürücü değiştirmek daha mantıklı. Bu da değişimin iki saatin altında olması gerektiği anlamına geliyor. Pilota uyuması için az süre kalıyor. Kahve, muz ve pirinçle hayatta kalıyorum. Kafein uyanık tutarken, sindirimi kolay yiyecekler sizi yormuyor. Ve elbette bisiklette olduğu kadar kalori alımına ihtiyacınız yok.”

Ancak motor sporları zindelik gerektirir. Belki artık haftada 30 saat antrenman yapmanıza ihtiyaç yoktur ama Boonen ince yapısını hala koruyor. 

“Kişisel antrenörle genelde üst vücut çalışıyorum. Koşuyor ve bisiklet sürüyorum – genelde dağ bisikleti. Pencereyi işaret eden Boonen, arka bahçenin ilerisinde 80km büyüklüğünde bir doğa parkı var diyor. “QuickStep adına yarışırken Bakala Akademisi’nde testlere girdiğim Leuven de bir seçenek.”

“Genel kondisyonum muhtemelen yarıştığım yıllardan daha kuvvetli. Bisiklet sporunda süper incesiniz, kaslar iskeleti destekleyemediğinden her yeriniz ağrır. Motor sporları zannettiğinizden daha fiziksel bir spor. Maruz kaldığınız kuvvet o kadar büyük ki bir keresinde omzumdan kas yırtıldı. Titreşim Roubaix ve Flanders’la boy ölçüşecek boyutta.”

Boonen’ın her iki spor dalına olan tutkusunu garajından anlamak mümkün. İki Dünya Süper Motosiklet Şampiyonu Colin Edwards’ın yarış tulumunun hemen yanında Boonen’ın 2005 senesinde kazandığı gökkuşağı mayo asılı. Boonen’ın, modifiye etmesi yıllarını aldığı Porsche 964 Turbo’nun arkasında ise altın rengi çıkartmalarıyla S-Works duruyor. 

Boonen’ın garajında, eskiden kullandığı Norma da dahil başka Porsche marka araçlar da var. Boonen’ın galerisini daha iyi anlamak için söyleyelim, bazı arabalar satılmak için duruyor.

“Iconic Cars” adında bir galerim var” diyor Boonen. “Sıradan araçların yanı sıra birkaç tane gerçekten özel araba var.” 

Özel derken, Ferrari mi mesela? “Hayır o sıradan olan” diyor Boonen. “Bugüne kadar iki McLaren P1s, bir Aston Martin One-77 ve Bugatti Veyron sattık.”

Eğer kendinizi yeteri kadar pulsuz hissetmediyseniz, iconiccars.be adresini ziyaret etmenizi öneririm. Boonen galeri işinin çok fazla vaktini almadığını söylüyor. Galeri başka bir proje diyor Boonen. Aynı zamanda tüm odağını oluşturan profesyonel bisiklet dünyasından bir kaçış olmuş.

“Rekabet etmeyi özlediğim günlerde bana yardımcı oldu” diyor Boonen. “20 yıl boyunca her şey netti. Hedeflerim belliydi. Arkadaş ve ailem amaçlarımı biliyordu. Bu nedenle size ona göre yaklaşıyorlardı. Pro bisikletçi yaşamı çok basittir. Antrenmandan gelirsiniz, güzel yemek ve sıcak bir duş… Ardından işinizin bir parçası olarak üçlü koltuğa uzanırsınız. Evet, üzerinizde baskı olur ama eğer baskıyı kaldırabiliyorsanız, keyiflidir.”

Baba figürü

Bunun üzerine Tom’un eşi Lore, elinde Belçika lezzetleriyle odaya giriyor: Börek ruloları, peynir, jambon, domates, salam dilimleri, peynir küpleri ve galeta… Mutfağa doğru ortadan kaybolan Boonen, elinde sodalarla geri dönüyor. Mini bir çocuk masa sandalye seti, daha sonra beş yaşlarında olan Valentine ve Jacqueline tarafından dolduruluyor. Bu arada Pascalle yeniden bize katılıyor. Boonen emeklilik hayatından hoşnut görünüyor ve haleflerinin Klasikler’deki başarısını değerlendirmekten büyük keyif alıyor.

“Kendimi Mathieu van der Poel ile kıyaslamak istemiyorum ama her ikimizin de ortak noktası, yarışma şeklimiz. Mathieu tüm kartlarını masaya koyuyor ve ikinci olmaktan korkmuyor. Ya hep ya hiç, bu daha tatmin edici. Yarıştığım son Flanders’ı ele alalım. Kwaremont’ta kaçmak yerine bitime 100km varken tempoyu zorladık. Grup parçalandı ve 15 kişi kaldık. İnsanlar arayı açabileceğimizi düşünmemişti ama gün sonunda kazanan Gilbert oldu.”

2019 yılında Boonen Kwaremont’ta izleyiciydi. Bu yüzden Flanders ve Roubaix’de yeni favorisi van der Poel. “Düştükten sonra geri gelme çabasını gördüm, inanılmaz bir hızdı. Etkileyici bir sürücü.” Boonen kendini düzeltiyor, “Bisikletçi.”

Onlara atak yapmaları için dört metre tanıdım ama asla arayı daha fazla açmalarına izin vermedim. Bisiklet mental bir oyundur 

“Durumlara farklı yaklaşarak insanları hayrete düşürüyor” diye ekliyor Boonen. Bisiklet sporu bugün bile geleneklerine bağlı. Van der Poel yüksek yoğunlukta yarışıyor. Biraz çılgın. Kısa zaman önce cyclocross sezonunu tamamladı ve bir haftalığına kayağa gitti. Tüm rakipleri yarışırken o kayak tatilindeydi!”

Boonen, aynı zamanda Belçikalı bisikletseverlerin beklentisi karşısında tavsiyelerde bulunduğu Remco Evenepoel’un da bir hayranı. Boonen 2012’de Flanders ve Roubaix dublesini ikinci kez yaptığında oluşan medya ilgisinden rahatsızlık duyduğunu söylüyor. 11 milyonluk Belçika nüfusunun üçte ikisi bisiklet aşığı Flaman bölgesinden. “İlgi patlaması dünya şampiyonluğumdan sonra zirveye ulaştı [2005]. 24-25 yaşlarındaydım ve bu durumu ne ben ne de ekip çok iyi idare edebildi. Benden çok fazla şey götürdü.” 

Boonen, 2007 ve 2009 yılları arasında baskı ve şöhretle baş etmekte güçlükler yaşadı. Öyle ki bu yıllar arasında kokain testi üç kez pozitif çıktı. Pozitif testler Boonen’ın 2008 Fransa Turu’nda yarışmasına engel oldu. Boonen, 2005 yılında güneş ve daha iyi antrenman olanakları uğruna Monako’ya yerleşti ve 2012’ye kadar orada yaşadı. Belçikalı yetkililer, Boonen’i vergi kaçırmakla suçlayarak, 2 milyon € para cezası kesti. Bunlar, pelotonun en nazik ve cömert isimlerinden biri olarak kabul edilen Boonen ile çelişen suçlamalardı.

“Spot ışıkları çok yoğundu, daha büyük ülkeler olmalarına karşın Amerikalı yahut Fransız olsaydım bu denli olmazdı.” Boonen ekliyor: “Yine de ülkemi hiçbir şeye değişmem. Belçika’yı seviyorum.”

Ve Belçika da Boonen’ı seviyor. Performansına değil ama partilere düşkünlüğüne bağlı hataları da affediyor. Bu, 2005’te fokurdamadan önce 2000’lerin başında ısınmaya başlayan bir aşk meselesi. 

“QuickStep’in ana planı olarak gittiğim Flanders’dı. O zamana kadar Flanders Turu’nu üç kez kazanan Johan Museuuw’in domestiğiydim. 2004’te Gent-Wevelgem ve Harelbeke’yi kazandığım halde anca Çarşamba yarışlarında liderlik edebiliyordum. O yıl Johan bıraktı. Ben ise 2005’te hem Flanders hem Roubaix’yi kazandım.” 

En zoru Flanders 

Başarı başarıyı kovaladı. Boonen pelotonun en verimli adamıydı. O yıl, 2005’te Dünya Yol Şampiyonluğunu ve iki Fransa Turu etabını kazandı. Ek olarak, Belçika’da Yılın Spor Kişisi Ödülü dahil bir dizi ödüle layık görüldü. Ama en sıkı bisikletçi olarak ününü kuvvetlendiren parke taşlı yollardı. 

“Açıkçası Roubaix daha az acı veriyordu. Flanders’da her zaman kazanabilecek daha fazla yarışçı olur. Roubaix’de doğru yapılması gerekenleri biliyor ve bunları iyi bir şekilde uygulayabiliyorsanız, ilk sekiz içerisinde kendinize yer bulursunuz. Bu sekizliden dördü zaten çoktan tükenmiştir, yalnızca farkında değillerdir. Flanders’da Muur’e 45-50 bisikletçi birlikte girersin. Kazanması en zorudur. 

“Yine de her ikisi de harika yarışlardır. Ve kaçış, küçük grupla yahut sprint, ikisini de farklı şekillerde kazandım. Yaş aldıkça kendinize güveniniz de artıyor. 2012 Flanders’ı hiç unutmam. [Filippo] Pozzato ve [Alessandro] Ballan’dan oluşan üçlü bir grupla en öndeydik. Tükenmiş gibi davrandım. Onlara atak yapmaları için dört metre verirdim, ama asla arayı daha fazla açmalarına taviz vermedim. Bisiklet mental bir oyundur. Kendin için ideal şartları oluşturman gerekir.”

Ki Boonen bunu, 16 yıllık profesyonel kariyerinin 15 senesini tartışmasız tarihin en güçlü Klasik ekibinde geçirerek yaptı: QuickStep.

“Ben takıma, takım da bana yardım etti. Bize katılan çocuklar, eskiden olduklarından %10 daha iyi performans gösterdiler çünkü takım prensipleri kuvvetliydi. Diğer takımlar bizi taklit etmeyi denedi. Veriler önemlidir ama Tom Steels gibi sportif direktörler insanları nasıl idare etmesi gerektiğini biliyor. Bir bisikletçi yüksek watt üretebilir ama o gün köpeğini kaybettiği için kendini iyi hissetmiyor da olabilir.”

Boonen QuickStep adına 2003 ve 2017 yılları arasında yarıştı. Patrick Lefevere’in güvenli kollarına katılmadan önce Boonen, bir Belçikalı için şaşırtıcı olsa da bisiklet dünyasına ilk adımı US Postal ile attı.

“Babam da profesyonel bir bisikletçiydi ama kalçasındaki çatlak iyileşmeyince bırakmak zorunda kaldı. Yarıştığı takımın iflas ettiği dışında yarışçılık zamanıyla ilgili fazla bir şey hatırlamıyorum. Takım bir sabun şirketi tarafından destekleniyordu ve bu yüzden ona ödeme olarak sabun verdiler. Tüm garajımız sabun doluydu, sattığımızı hatırlıyorum. Bisiklet anıları pek hoş değildi, bu yüzden de beni bisikletçi olmam konusunda zorlamadı.”

“Gençken Mol’un dışındaki Balan’da yaşıyorduk. 12-13 yaşlarıma kadar bisiklete karşı özel bir ilgim oluşmamıştı. Ardından Balan Bisiklet Kulübü’nde yarışmaya başladım. Remco’nun da yetiştiği bu kulüp, genç bisikletçiler için kusursuz bir çevre. Belçika lisansım QuickStep’i kulübüm olarak hiç göstermedi – her zaman Balan BC idi.”

“Balan ile birkaç yarış kazandıktan sonra Belçika ulusal takımına seçildim. Kulübümün, en iyi bisikletçisini aldığı gerekçesiyle federasyona şikayet etmesine kadar ulusal takım maceram 12 ay sürdü. Şu an Lotto-Soudal’da olan Marc Sergeant direktörümüzdü. Ardından dört yıl boyunca Kortrijk’da bir kulüp için yarıştım.”

“Dirk Demol ve Johan Bruyneel ile orada tanıştık. Amatörken Dirk direktörümdü. Her ikisi de US Postal’a geçti ve Dirk, Johan’a beni radarlarında tutmaları gerektiğini söylemiş. 2000 yılında takıma stajyer olarak katıldım ve ilk yarışım olan Polonya Turu bugün bile hatırımda. Her gün 250km biniyorduk ve büyük bölümünde acı çekiyordum.

Neyse ki Franco-Belge’i üçüncü bitirdim. 2001 sezonu için US Postal, Mapei ve FDJ ilgilerini dile getirdi. Ancak henüz 20 yaşındaydım ve çok erken olduğunu hissettim. Bu nedenle Postal ile sözleşme imzalayarak bir yıl daha amatör kalmayı garanti altına aldım ama onlarla antrenman kampına katıldım. Amatör olarak birçok yarış kazandığım son senem harika geçti. Profesyonelliğe geçişte ihtiyacım olan özgüveni sağladı.”

Bu, dünyanın en büyük bisiklet takımı ile bir yıl, o zaman üç kez Tur kazanan (sonra yedi, sonra sıfır) Lance Armstrong ile bir yıl demekti.

Alpakalar meraklı hayvanlar. Geyikler sizden kaçar ama alpakalar değil – sıcak kanlılar. Bu özelliğini sevdim. Ayrıca muhteşem görünüyorlar   

“Aslında Flanders’da Lance’le yarıştım ve Arnavut taşlı yollarda başarılı olduğuna dair bir düşünce vardı. Sanırım Flanders’da son kez yarıştığı zamandı. Çivi gibi sertti ama yanlış yaptı ve insanlara yanlış davrandı.”

“QuickStep’e transfer olduğumda, takım arkadaşlarıma teşekkür maili atana kadar Lance ile kötü bir tecrübem olmadı. Maile geri döndüm ve ‘İyi şanslar. Buna ihtiyacın olacak’ yazmıştı. 

Çiftçi Tom

Boonen espressoları tazelemek için koltuğundan doğruluyor. Ön odanın geniş penceresinden, küçük bir ahıra bakıyorum. Pascalle’nin gölgesinde kalan Boonen geri dönüyor. “Orada ne var?” diye soruyorum. “Eşekler”, diye yanıtlıyor Boonen. “Üç tane var.” Neden eşek? “Sadece eşekleri seviyorum” diyor Boonen. “İnatçılar ama sevimliler. En büyüğü 16 yaşında. 2004’ten beri bizle. Birlikte futbol oynardık, ona pas atardım v e o da topu tekmelerdi. Bazen denk getirir ve peşinden koşardı. 

“Alpaka yetiştiriciliğinde yeterlilik belgem var” diye ekliyor Boonen. “Meraklı hayvanlardır. Geyikler sizden kaçar ama alpakalar değil – sıcak kanlılar. Bu özelliğini sevdim. Ayrıca muhteşem görünüyorlar. Sorun şu ki, daha fazla evde olacağımı düşünüyordum, bu yüzden henüz üretim yapamadık.”

Boonen, dünyadaki bisiklet projeleri hakkında bir TV programı çekiminden yeni döndüğünü söyleyerek, yoğunluğunu daha da vurguluyor. ‘’ Bisikletlere takılan dinamolarla Brezilya’nın geçim sıkıntısı yaşayan bölgelerine enerji temin eden bir hapishanedeydik. Karanlığı aydınlatıyorlardı. Ve biz de Danimarka’yı ziyaret ettik, burada bir adam huzurevlerinde bisiklet programı hazırlıyordu. Ve elbette Berlin. Bir kadın mülteci, hemcinslerine bisiklet sürmeyi öğretiyordu.”

Boonen’ın eşlik ettiği neredeyse üç saatin ardından sıra ayrılma vaktinde. Boonen’le geçen büyüleyici zaman, zeka ve hassasiyetin bir karışımıydı. Oyuncakları seven bir çocuğun masumiyeti – hızlı olanlar – her hareketini, her hatayı, her zaferi izleyen bir milyon gözün önünde olgunlaşmıştı.

Boonen…

…Bisiklet kahramanı

“Miguel Indurain’di. Belçikalı olarak kulağa garip geliyor olabilir, ama zamana karşıya ve onun bisikletine bayılıyordum. Gençken birçok TT kazandım ve bu çılgın bisikletlere aşıktım. 

Ufakken bir çizim tahtam vardı ve üzerine TT bisikletleri çizerdim. Olasılıklar sınırsız. Üzücü olan artık öyle tasarımlar kalmadı. Kurallar, üreticilerin yapabileceklerini sınırladı. Yazık!”

…Cav ve Kittel ile yarışmak

“Çok farklılar. Cav sokak dövüşçüsü bir pitbull. Kittel ise nazik bir dev. Eğer sprintte istediğinin tersi olduysa Cav bağırmaya başlar, etrafa bir şeyler atar. 15 dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi davranır. Cav istediğini elde edene kadar havlayan bir köpek gibidir. Kittel ise endişe içerisinde odasına çekilir. Sprinter olarak kaybetmesini de öğrenmeniz gerekir. Mağlubiyete takılı kalamazsınız.”

…Lotto-Soudal

“En garip anlarımdan biri, eski bir yöneticinin Flaman bisikletini destekleyen bir topluluk oluşturma kampanyasının yüzü olmamı istemesi oldu. Kabul ettim ve beni Omloop öncesi düzenlenecek bir basın toplantısına davet etti. Görünüşe göre Lotto-Soudal’ı temsil ediyordum. “Olamaz, yanlış anlaşılacak” diye düşündüm ve onu arayarak, bunu yapamayacağımı söyledim.” 

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!