Fotoğraf: Danny Bird
Cyclist Türkiye: 2018 Tour de France, genel klasman için yarıştığınız ilk büyük turunuzdu ve dördüncü bitirdiniz. Pek çok insan için sürpriz oldu bu, peki ya sizin için?
PR: Kesinlikle sürpriz olmadı. Mesele şu ki, kendimden çok fazla bir şey beklemedim, çünkü bunu yaparsanız kolayca hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Tur boyunca üç haftadan uzun süredir zafer kazanmak için yaptığım ilk girişimdi ve gerçekten kaybedecek bir şeyim yoktu. Son hafta kendimi hala karışıklık içinde buluyordum ve hatta etap bile almıştım. Dürüst olmak gerekirse, oldukça rahatlamıştım ve sağlıklı kalmayı ve herhangi büyük bir kazadan kaçmayı başarmıştım. Bu gerçekten hoşuma gitmişti.
Cyc: Sarı mayo için yarışma deneyimi bir bisikletçi olarak size kendinizle ilgili bir şey öğretti mi?
PR: Evet, bir büyük tur kazanabileceğimi öğrendim. Hiçbir şeyin bir gecede gelmediğini fark etmeme rağmen yeteneklerime ve kendime inanıyorum. Keza genel klasman için yarışabilecek bir bisikletçi olduğuma da eminim çünkü bunu son hafta yarışabilerek kanıtladım. Turda, yarışın üçüncü haftasında iki dağ etabı alarak gerekli olan güç ve dayanıklılığa sahip olduğumu gösterdim.
Cyc: Ancak podyumun en üst basamağına atlamak için biraz Tom Dumoulin gibi zamana karşı yeteneğinizi feda etmeniz gerekecek mi?
PR: Ben öyle düşünmüyorum. Bu yıla bakarsak, zaferden çok uzak değildim ve her dağ etabında her zaman lider grubun içindeydim. Zaman kaybım aslında en iyi şekilde tırmanamamış olmaktan değil, takım zamana karşı ve bireysel zamana karşı etaplarından dolayı oldu. Dolayısıyla bu yıl turda etap kazandım çünkü zorlu bir tırmanışa saldırabilecek ve diğerlerini uzak tutabilecek gücüm vardı. Gerçekçi olmak gerekirse, bence bu, küçük değişikliklerle ilgili bir mesele ve adımları podyumun tepesine yönlendirmek için gerekli olan şey Büyük Tur’da nasıl yarışılacağını öğrenmeye devam etmek.
CYC: Eski takımınız LottoNL-Jumbo, dağlarda nadiren görülebilen Team Sky’la mücadele etti. Şimdi en büyük etaplarda onlarla mücadele edebilir misin?
PR: Böyle olmasını umuyorum. Elbette Sky’a rakip takım olmaya çalışacağız. Takım olarak bir yarışı kontrol etme ve atak yeteneğimize güvendik. Ancak bu gibi şeyler bir gecede gelişmez ve Tur’daki Team Sky seviyesine ulaşabilecek bir kadro geliştirmek uzun zaman alır. Yine de buna rağmen George Bennett, Steven Kruijswijk’ in yanı sıra Antwan Tolhoek ve Sepp Kuss gibi genç adamlarla doğru yönde ilerledik ve onlardan çok şey öğrendim.
CYC: 2018’de birbirini izleyen bir haftalık üç yarış kazandın (Bask Turu, Romandie ve Slovenya turları). Bu hedeflenen bir şey miydi yoksa yalnızca güzel bir sürpriz mi oldu?
PR: Evet, bu bir haftalık yarışlar, bu sezon ana hedefimdi ve üçünü birden kazanmış olmam da gerçekten takımın ve benim yeteneğimin kanıtı oldu. Romandie ve Bask Turu gibi yarışların elimizde olduğunu gösterebilmek gerçekten güzel oldu. Bundan keyif aldım.
CYC: Yalnızca altı yıl önce bisiklete başladığını düşünürsek zirveye yükselişin oldukça hızlı oldu. Yine de hala nasıl yarışılacağıyla ilgili öğrenmen gereken şeyler olduğunu düşünüyor musun?
PR: Kesinlikle. Bindiğim her yarışta öğreniyorum ancak bu durum pelotondaki her bisikletçi için aynı. Sadece daha hızlı ve daha büyük bir etkiyle öğrenmeye çalışıyorum, çünkü çok fazla tecrübem yok. Bu yüzden her yarışta keşfedecek yeni şeyler bulur ve bunlardan bir şeyler öğrenirim. Ama yine de yaşadığım ilerleme gerçekten çılgınca. Yeni bir şeyler yapmaya başladığınızda sürekli hayal kurabilirsiniz ancak bu hayaller, bunları gerçekleştirmenin ne kadar zor olduğuna odaklanmaya başlayıncaya kadar gerçekleşmez.
CYC: Gençken bisiklet yarışları izler miydin?
PR: Pek sayılmaz. Yaz aylarında Tour de France’ı izlerdim ama sporla büyüyen diğer bisikletçiler gibi değil. Slovenya’da büyük bir spor değildi ve üstelik ben bir kayakçıydım. Bu yüzden gençken bisiklete çok fazla dikkatimi vermedim. 20’li yaşlarıma gelinceye kadar kendime uygun bir bisikletim dahi yoktu.
CYC: Bugün Slovenya’da bisiklet sporu, senin bisikletteki başarın sayesinde büyük bir spor olarak görülüyor mu?
PR: Evet ama sadece benim sayemde değil, Matej Mohoric (Bahrain-Merida) gibi büyük yarışlar kazanan bisikletçiler sayesinde de aynı zamanda. Herşeye rağmen bu durum, daha fazla baskıyı da beraberinde getiriyor. Başlangıçta, sizi takip edenler sonuç ne olursa olsun nasıl sürdüğünüze bakarak mutlu oluyorlar ancak şimdi, nerdeyse her seferinde iyi sonuçlarla şımartılıyorlar ve sürekli daha fazlasını bekliyorlar. Dolayısıyla şimdi kazanamazsam üzerimde baskı oluyor. Bugünlerde iyi bir sonuç alamazsam, insanlar nedenini soruyorlar.
CYC: Bisikletçi olmadan önce bir kayakçı olarak Gençler Dünya Şampiyonu’nuydunuz, ancak 2007’de korkunç bir kaza geçirdiniz. Bu kaza, bisiklete geçiş sebebiniz mi oldu?
PR: Pek sayılmaz. Büyük kazadan sonra beş yıl boyunca kayakla tekrar atlama yaptım ama kısa sürede en yüksek seviye için yeterince iyi olmadığımı fark ettim. 21 yaşındaydım ve Slovenya Olimpiyat takımında yapamadım. Bu yüzden büyük bir risk almaya ve bisiklete binmeye karar verdim. Gerçekten başka herhangi bir seçenek düşünmedim.
CYC: Kayakçı olarak edindiğin deneyimler, özellikle inişlerde seni daha iyi bir bisikletçi yapar mı?
PR: Bazı açılardan evet. Hala kışın kayak yapıyorum, bu da beni gerçekten formda tutuyor, ancak azalan becerilerime yardımcı olduğunu söylemeyeceğim. Demek istediğim, hızdan korkmuyorum ama bu bir zamanlar bir kayakçı olduğum için değil.