Cyclist: Bu yıl ilk defa Tour de Yorkshire’daydınız. Yarış programınıza Yorkshire’ı eklemenizin sebebi neydi?
Chris Froome: Yorkshire’da yarışmanın gerçekten faydalı olacağını düşündüm. Birkaç yıl önce Fransa Turu’nun Grand Depart’ı için Yorkshire’daydım ve şimdiye kadar gördüğüm en büyük coşkuya şahit oldum.
Tour de Yorkshire her geçen yıl büyüyor, bu sebeple yarışmanın harika olacağını düşündüm. Genelde uzun etaplı yarışları tercih ederim. Yorkshire da gerçekten agresif ve işleri ciddiye almanız gereken bir yarış.
Ayrıca Britanya’da çok fazla yarışa çıkmamama rağmen bu topraklarda yarışmak her zaman harika. Geçen yıl Britanya Turu’ndaydım, verilen destek anlamında gerçekten harika bir yarıştı. Özellikle Britanya’daki bisiklet izleyicinin göstermiş olduğu ilgi hayranlık uyandırıcıydı.
Cyc: Antrenman kampı için Tenerife’deydiniz ancak Şubat ayında, Kolombiya’da irtifa kampı yaptınız. Kolombiya nasıldı?
CF: Eşsizdi. Tamamıyla farklı bir ortam. Avrupa’da kara kış yaşandığından uzun saatler idman yapmak imkansızdı. Kolombiya’da ise hava durumuyla ilgili herhangi bir problem yaşamaksızın yedi saati bisiklet üzerinde geçirebilmek harikaydı.
Ayrıca insanlar sıcakkanlı ve dost canlısıydı. Kolombiya’da bisiklet çok önemli. Neredeyse herkes bizi tanıyor gibiydi. Bisiklet tam bir ulusal spor. Sokakta tanıştığımız insanların çoğu sıkı birer bisiklet takipçisiydi, bu sebeple benim için de unutulmaz bir deneyimdi.
Cyc: Kolombiya’da toprak yollarda sürüş yaptınız – hala asfalt harici yollarda bisiklete binmekten keyif alıyor musunuz?
CF: Evet, çok keyifliydi. Bozuk yollarda muhteşem bir yolculukla hiçliğin ortasında keşfe çıktık. Bu tarz sürüşler bisiklet sürmenin eğlenceli yanı. Yeni yerler keşfetmekten keyif alıyorum ve eğer bunun yolu bazı bozuk yollara girmekten geçiyorsa, benim için sakıncası yok.
Cyc: Bu yıl Güney Afrika’da dudak uçuklatan 225km’lik bir sürüş yaptınız. Antrenman mıydı, yoksa çocukluk anılarına dönüş müydü?
CF: Evet, keyifli ve uzun 225km’lik bir sürüştü ama bu tarz sürüşler benliğimin büyük bir parçası. Her zaman bisiklete binmekten keyif aldım ama evet, antrenmanlar ciddi olmayı gerektirir; sayılar ve veriler bizim için her şeydir. Ancak Güney Afrika’da dolaşmaya çıktığımda, köklerime dönmek ve bisiklete niçin aşık olduğumu yeniden hatırlamak güzeldi.
Cyc: Dağlık Tour de France öncesinde bu yaz kasıtlı olarak mı daha fazla irtifa kampı yaptınız?
CF: İrtifa antrenmanı kesinlikle odak noktamız. Parkurun doğası gereği yüksek irtifalarda sonuçlanan etap sonları olacak. Zaten Kolombiya’ya gitme sebebim de buydu. Öncesinde Güney Afrika’da antrenmanlar vardı, sonrasında Tenerife’deki her zamanki kampımızı yaptık ve Kolombiya’ya seyahat ettim. Bu sayede her seferinde 2,000 metrenin üzerinde antrenman yapmış oldum.
Cyc: Yağ yakmak için çok düşük karbonhidrat diyeti yaparak, dayanıklılığınızı inşa ediyorsunuz. Bu model performansınızda büyük bir fark yarattı mı?
CF: Aslında bunu yıllardır yapıyorum ve yarıştığımda faydalarını gördüğümü düşünüyorum çünkü yarışın son kısımlarında artık daha fazla enerjim kalıyor, özellikle de beş ve altı saatlik sürüşlerden sonra.
Büyük hedeflerimden uzakta olduğum kış ayları, bunu yapmanın en iyi dönemi. Kış süresince yoğunluğu yüksek sürüşler yapmama gerek yok. Sezon boyunca ise haftada bir vücudumun yağa uyum sağlaması için bir ya da iki kere düşük karbonhidrat diyetini sürdürüyorum. Ancak bir kere büyük hedeflere ve Fransa Turu’na yaklaştıktan sonra kilo vermeye başlıyorum, üstelik bu duruma vücudum da oldukça iyi adapte oldu.
Cyc: Geçtiğimiz yıllara kıyasla yeme alışkanlıklarınız nasıl değişti?
CF: Dramatik şekilde bir değişiklik yapmadım. Yeni trend ve diyetleri takip ederek bazen gerçekten zor beğenen birine dönüşebilirsiniz. Bu nedenle genel kural, tükettiklerinizi mümkün olduğunca sağlıklı besinlerden seçmektir – ideali elbette mümkün olduğunca organik besinlerdir. Şahsen organik yiyecekler tüketmeyi tercih ediyorum. Taze yiyecekler yemek ve abur cuburu kesmek ise bana kalırsa işin %90’ı.
Şanslıyız ki takım içerisinde harika bir şeflerimiz var. Özellikle şeflerimizden biri Tayland usulü köri gibi enfes oryantal yemekler hazırlıyor. Yiyeceklerin sağlık ve besleyici yönlerini lezzet ile dengelemeyi çok iyi başarıyor.
Cyc: Sağlıklı yağ kaynaklarınızı nereden alıyorsunuz?
CF: Yağ ihtiyacımın büyük bölümünü avokado ve somon balığı gibi gıdalardan alıyorum. Çok fazla fındık sevmiyorum, temelde balık ve avokado yanı sıra zaman zaman hindistan cevizi yağı ve hindistan cevizi sütü tüketiyorum.
Cyc: Sıkı rejiminizden hiç sıkıldığınız oluyor mu?
CF: Biraz döngüsel. Bu, her yıl kilit yarışlar için kilo verme savaşıdır. Tour de France’ı tamamlamış olsam dahi, bisikletten bir ay uzak kaldığımda doğal olarak, tekrardan kilo alırım. Bu nedenle, antrenmanlara başlamadan önce genelde 3-4 kilo fazlam olur. Eğer hızlı bir şekilde fazlalıkları kaybetmem gerekmiyorsa, benim için fazla kiloları vermesi iki ya da üç ay alır. Elbette iki hafta içerisinde zayıflamaktansa yavaş yavaş kilo vermek çok daha sağlıklı.
Cyc: Evde sizi bekleyen genç bir aileniz varken bu denli yoğun antrenmanlar yapmak zor olmuyor mu?
CF: Çok zor. Gerçekten genç bir aileyiz ve bu nedenle onlardan ayrı kalmak çok güç. Ama günümüz teknolojisi harika. Bu sayede onları her gün görebiliyor ve konuşabiliyorum. Mental olarak zihnimi Tour de France’a kadar bloke etmeliyim, sonrasında onları dilediğim kadar tekrardan görebileceğimi biliyor ve kendimi bunla avutuyorum. Bu kolay bir şey değil ama bir bisikletçinin yaşamının parçası.
E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!
