Bizimle iletişime geçin

Profiller

KAIRAT BAIGUDINOV

Türk Milli Takımı Genel Menajeri Kairat Baigudinov, Türkiye Turu’na sayılı günler kala Cyclist Türkiye’nin sorularını yanıtladı.

Cyclist Türkiye: Her şeyden önce, bisiklet geçmişinizden bahseder misiniz? Çünkü siz de çok başarılı eski bir bisikletçisiniz.

Kairat Baigudinov: Spor kariyerim 1994 yılında, 16 yaşımdayken başladı. Aslında bu, sportif standartlar anlamında geç bir yaş. Bu yüzden iyi sonuçlar alabilmek için maksimum motivasyona sahiptim. Önce içinde yaşadığım şehir takımına seçildim ardından başka bir bölgenin takımında yarıştım ve 2 yıl sonra milli takıma seçilerek genç milli takımda yarıştım. 1996-2005 yılları boyunca Kazakistan milli takımındaydım.

Kariyerim boyunca İran’da dünya kupasını kazandım, Japonya, İspanya, Almanya, Çin, Portekiz, Kore, Kanada ve Ekvador gibi pek çok ülkede uluslararası yarışlar kazandım. Bunun yanında Qinkhai Lake yarışında en iyi Asyalı bisikletçi, Sirquito Montanes’de en iyi tırmanışçı unvanlarını elde ettim.

CYC: Antrenörlüğe nasıl başladın?

KB: Aktif spor kariyerimin sonlanmasının ardından, Kazakistan Bisiklet Federasyonu Başkanı, sonrasında Kazakistan Başbakanı oldu ve beni genç milli takımın başına antrenör olarak atadı. Böylece 2007 itibariyle antrenör olarak çalışmaya başladım.

CYC: Türkiye Bisiklet Federasyonu’ndaki yeni pozisyonunuz için sizinle iletişime geçilmesi süreci nasıl gelişti?

KB: Bisiklet dünyasında bisikletçiler ve yöneticiler birbirlerinin iyi tanırlar. Türkiye Olimpiyat Komitesi’nden Alper Kasapoğlu iyi arkadaşımdı ve beni arayarak federasyona bir antrenör gerekli olduğunu anlattı.

Ben de o dönemde takımız sponsorluklarla ilgili sorunlar yaşadığı için başka ülkelerde iş arayışı içindeydim. Birkaç ülkeden teklif aldım ancak Türkiye’yi seçtim. Çünkü Türkiye’ye, kültür olarak ve insanların düşünce yapısı bakımından daha yakın hissediyordum. Doğu kültürü, bana çok daha yakın geliyordu ve bu ülkede iyi bir potansiyel olduğunu gördüm.

CYC: Bugüne kadar birlikte çalıştığınız Türk bisikletçiler hakkında ilk izleniminiz nedir?

KB: Türk sporculara dair ilk izlenimim, her şeyden önce çok iyi oldukları. Çok kibarlar ve ilerleme, kariyerlerini geliştirme konularında büyük istek duyuyorlar ki bu en önemli şey.

CYC: Türk Milli Takımı ile Antalya Turu ve Rodos Turu’na gittiniz. Her iki yarışta da bisikletçilerin performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

KB: Antalya Turu benim için sporcuların, mevcut durumlarını ve zayıf yönlerini belirlemek için gözlem yaptığım bir pozisyonda geçti.

Rodos Turu ise sezona hazırlık amacıyla katıldığımız bir yarıştı ve bu yüzden bu yarıştan herhangi bir başarı beklemiyorduk. Çünkü yarış profili çok dağlıktı ve katılımcılar gerçekten güçlü isimlerdi. Takımın bir diğer bölümü ise Grand Prix Alanya’da yarıştı ve gerçekten başarılı geçen bir yarış oldu. Orada çok önemli olimpiyat puanları kazandık.

CYC: Günümüzde Türk bisikletçiler için en büyük sorun yeterli takım bulunmaması. Bu nedenle çok fazla yarış deneyimine de sahip değiller. Buna katılıyor musun?

KB: Evet, iyi bir sonucun anahtarının rekabet olduğuna katılıyorum. Ne yazık ki kulüp sistemindeki durum çok kötü. 80 milyondan fazla kişinin yaşadığı bir ülkede, ağır antrenmanlar için 30 sürücüyü bir araya getirememem garip bir durum. Bisiklet gibi gençken başlanması gereken sporlar, iyi sporcular yetiştirmek için bir temel oluşturur. Bu nedenle bir miktar istikrar gerektiren bir iştir de aynı zamanda. Bunun yanında en başarılı sporcuların ve profesyonel takımların her şeyin üstünde tutulduğu bir kulüp sistemi olmalı ki yetişmekte olan çocuklar onların bakış açılarını görebilmeli, örnek alabilmeli.

CYC: Türkiye Bisiklet Federasyonu’nun teklifini kabul etmeden önce Türk bisikleti ve Türk bisikletçileri hakkında ne biliyordunuz?

KB: Uluslararası arenada Türk sporcularla zaten tanışıyordum. Torku’nun geçmişte başarılı bir takım olduğunu biliyordum ve ayrıca Rio’daki Olimpiyat Oyunları’nda da yarışçıları görmüştüm.

CYC: Şimdi Türk bisikletiyle ilgili düşünceleriniz ne yönde değişti ve şimdiye dek milli takımdaki sporcular arasından etkilendiğiniz bir sporcu oldu mu?

KB: Henüz bununla ilgili konuşmak çok zor. Benim fikrim bunun tüm yönleriyle değerlendirilip anlaşılması için zamana ihtiyaç olduğu yönünde. Onur Balkan çok iyi duruyor ancak geçmişteki imkanları ile ilgili olarak da konuşmak gerek.

CYC: Geçtiğimiz günlerde açıklanan Türkiye Turu etaplarıyla ilgili olarak neler söyleyebilirsin? Etapları inceleme şansın oldu mu?

KB: Maalesef henüz inceleme fırsatı bulamadım. Bir antrenman kampından diğeri geçiyorum bu sıralar. İkinci takım da Fas Turu’na hazırlanıyor. Yoğun bir dönemdeyiz.

CYC: Takım olarak Türkiye Turu’ndaki ana hedefiniz ne olacak? Sprint etapları mı genel klasman mı yoksa kaçış mı?

KB: Bu yarış World Tour seviyesinde bir yarış koşma deneyimini yaşamamız için iyi bir fırsat. Farklı bir tecrübe olacak ve buna gerçekten ihtiyacımız var. Farklı yarış taktikleri, farklı yarış kültürleri görmeliyiz.

CYC: Onur Balkan, iki yıl üst üste ‘Türkiye Güzellikleri’ formasını kazandı. Ayrıca Örken de geçtiğimiz yılki Türkiye Turlar turlarını en iyi 10 sonucunu elde ederek tamamladı. Bu sonuçlar üzerinizde bir baskı hissetmenize neden oluyor mu?

KB: Uygulamakta olduğum farklı bir antrenman modelim var ve sporcuların buna adapte olmaları ve uyum sağlamaları zaman alıyor. Şaşırmış olabilirsiniz, ancak yakında alışık olmadığınız tamamen yeni isimler görüneceğinizden eminim.

CYC: Türkiye Turu’nun başlamasına çok kısa bir süre var, oysa siz sezon başladıktan sonra ekiple çalışmaya başladınız. Felsefenizi takıma aşılamak için yeterli zamanınız olduğunu düşünüyor musunuz?

KB: Tabii ki değişim zamanları her zaman acı vericidir, ancak başarılı olacağına inanan ve kazanma isteğine sahip olanlar, ki bu sadece sporcular için değil aynı zamanda bu işin sorumluluğunu üstlenen herkes için geçerlidir; değişime her an hazırlıklı olmalıdır. Neyse ki, federasyon başkanı Erol Küçükbakırcı ve tümüyle Türkiye Bisiklet Federasyonu, ülkede bisiklet sporunun gelişmesi için bu tür değişiklikleri yapmakta büyük bir istek duyuyor.

CYC: Profesyonel bir bisiklet takımına ya da World Tour seviyesinde olan bir sporcuya sahip değiliz. Ayrıca, bisiklet sporu Türkiye’deki en popüler spor da değil. Bu durumda gerçekçi olmak gerekirse Türkiye Turu’nda milli takımdan ne beklemeliyiz?

KB: İstanbul’a yarışmaya değil, savaşmaya gidiyoruz! Evet haklısınız, zamanımız kısıtlıydı ancak herkes bu yarışın sorumluluğunu alıyor ve orada iyi bir şov yapmak için hazır. Pek çok sporcu için Türkiye Turu’na katılmak bile bir hayaldir ve umuyorum sporcularımız bu hayali gerçekleştirmek için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklardır.

CYC: Türkiye Turu’nun başlangıcına yani 16 Nisan’a kadar antrenman programınız nedir?

KB: Şu an takım olarak Kayseri Erciyes’te irtifa kampındayız. 11 Nisan’a kadar burada antrenmanlarımıza devam edip 14’ünde İstanbul’da olacağız.

CYC: Türkler gibi, Türk bisikletçiler de çok duygusal. Takım için ne tür bir mental hazırlık yapacaksınız?

KB: Başarı için en önemli şey strese karşı psikolojik olarak kararlı olmaktır. Bazen duygularımız bir şeyleri gerçekleştirmemize engel olur. Benim buradaki görevim, sporcularıma onların diğer profesyonellerle aynı olduklarını ve tek farklarının, çalışmalarına karşı tutumları ve hayallerine olan inançları olduğunu açıklamak.

Ayrıca lider ve kazanan psikolojisindeki kaybeden psikolojisini değiştirmemiz gerek. Bisikletçilerin kendilerine acımalarını biraz tembellik olarak görüyorum ve bu yüzden sporcular söz konusu konfor bölgelerinden çıkmalılar. Çünkü alacağımız sonuçlar karşı karşıya kaldığımız zorluklara göre şekillenecektir.

CYC: Türk milli takımı ile gelecekteki planlarınız neler olacak ve önümüzdeki yıllarda Türkiye bisiklet dünyasında değiştirilmesi gereken en önemli şey sizce nedir?

KB: Bu sezonun ana hedefi Tokyo’daki olimpiyatlara katılım lisansını alabilmek. Dolayısıyla takvimimiz buna bağlı hedeflerimize göre derlenmekte. Öte yandan ülkedeki genel bisiklet kullanım durumunu iyileştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunun için farklı bölgelerdeki çocukların bisiklet kullanımının mevcut durumunu anlamak gerek. Bunun yanında yerel kulüplerdeki antrenörlerin sportif becerilerini geliştirmek için eğitim kursları da düzenlenmeli.

Bir de bir velodrom inşa etmek istiyorum. Türkiye’deki bisikletçiler genetik olarak pist disiplinine oldukça uygunlar ve umuyorum devletin de desteğiyle bu planlarımızı gerçekleştirebileceğiz.

CYC: Türkiye Turu’nda yarışacak final takımında kimleri izleyeceğiz bu yıl?

Final takımlarında yer alacak isimler hakkında konuşmak için acele etmek istemiyorum. Türkiye Turu için öncesindeki irtifa kampında kimin daha hazır olacağını görelim.

E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!

Bir sonraki:

SEYİT KIRMIZI

Kaçırmayın:

ROGER DE VLAEMINCK

Yorumlar için tıklayın

Cevapla

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Öne Çıkanlar

Bağlan
E-Posta Bülteni

E-Posta bültenimize abone olun, en son haber ve röpörtajlardan ilk sizin haberiniz olsun!