Biniam Girmay | Bir yıldız doğdu

Biniam Girmay | Bir yıldız doğdu

Yazı Andy McGrath Fotoğraf Mike Massaro

Wevelgem ve Jesi’de bitiş çizgisini geçerken Biniam Girmay’ın yüzündeki mutlu gülümseme bisiklet yılının öne çıkan anlarındandı. Bu galibiyetleri hızlandıran o kadar çok şey vardı ki; o kadar çok zor zaman, şu soruyu yanıtlamak için o kadar çok cevap: Bunu ne kadar istiyorsun?

Temeller Eritre’de atıldı ancak bu; sadece irtifada doğru güç zone’larına ulaşmak, develeri ve babunları geçerek 40 km tırmanmak anlamına gelmiyordu. Girmay her akşam bir internet kafeye gider, TrainingPeaks verilerini yükler ve koçuyla cılız bir bağlantı üzerinden sohbet ederdi. Şimdi bile, Brüksel’deki bir kafede buluştuğumuzda; köşedeki bavul, Girmay’ın Québec ve Montreal’deki yarışlar için vize işlerini ayarlamak zorunda kaldıktan sonra Paris’teki Kanada büyükelçiliğinden dönüşünü temsil ediyor. Ancak hiçbir bürokrasi veya zayıf Wi-Fi onun yükselişini yavaşlatamaz. Bu sezon, Gent-Wevelgem ve Giro d’Italia’da gelen ilk WorldTour galibiyetleri Girmay’ın bir prosecco mantarı gibi yükselişini ispatlıyor. İlk Büyük Tur etap galibiyetini kutlarken prosecco’dan sıçrayan mantarın gözüne gelmesi sonucu Giro’yu terk etmesi talihsiz olsa da, bu gayet uygun bir benzetme.

“İyi an ve kötü an” diyor Girmay, “O muhteşem zaferden sonra, şampanya şişesi yüzünden yarışı bırakmak mı? Şanssızlık mı yoksa benim hatam mı? Şimdi iyiyim ve ne olduğu konusunda endişelenmiyorum. O çoktan geçti.”

Intermarché Wanty-Gobert  takımının bisikletçisi,  yaşanan durumunun komik tarafını kabul ederken o zamandan beri şu ünvanla anılır oldu: “Bini: Şişe Mantarı Kurbanı”. Ancak olay o sırada manşetleri süslese de, tarihin hatırlayacağı asıl şey; Jesi’de, Mathieu van der Poel’i geçme şekli olacak. Yarışçılar toplu sprintle biten bir etaptan sonra çizgiyi geçerlerken, Hollandalı şampiyon, Girmay’ı tebrik etmek için yavaşladı.

Geleneksel, Kafkas, Avrupa merkezli bisiklet sporunda gerçek bir siyahi Afrikalı yarışçının sahne alması uzun süredir konuşuluyordu, büyük istek ve kapsamlı çabalar vardı. İşte bu tebrik, Girmay’ın dünyaya gösterdiği şeyi pekiştirdi, artık o buradaydı.

Bisikletle doğmak

İster televizyonda Girmay’ı takip edin, ister ülkenin başkenti Asmara’nın sokaklarında haftalık pazar yarışlarını izleyin, Eritre’de bisiklete dair bir şeyler yapmak aslında son derece olağan. Girmay, “Belçika’daki gibi” diyor. “İnsanlar, bisiklete binmeye alışkın. Bu bizim kültürümüzün bir parçası, yani gökten inerek kazandığım söylenemez. Arkamda uzun bir geçmiş var.” Spor, Eritre’nin gurur ve kendini ifade etme noktası. 1890 ve 1941 yılları arasında İtalyan kontrolü altındaki Eritreliler, ithal edilen bisiklet sevgisini de aldılar. Yine de bu tutku susturuldu. Eritre, 1993 yılında kanlı bir savaştan sonra Etiyopya’dan özerklik kazandığından beri, dünyanın en baskıcı ve kapalı ülkelerinden biri, insan hakları sicili kötü olan tek partili bir devlet haline geldi. Sporcularının uluslararası alanda rekabet etmesine izin verildiği, hiçbir zaman görülmemiş, ancak ister mutlu tesadüfler ister adı başka bir şey olsun, uluslararası sportif başarı ve siyasi seçimler birbirinden bağımsız şeyler değildir. Girmay, deniz seviyesinden 2.325 metre yükseklikte bulunan Asmara’da 6 kardeşiyle birlikte büyüdü. Spora olan sevgisi, bir marangoz olan babasından ve ağabeyi Heven’den kaynaklanıyordu, ancak kök salması biraz zaman aldı. Genç Girmay, öğleden sonralarını şehrin kalabalık kafelerinde Tour de France’ı izleyerek geçirirdi. “Oysa çocukken beş saat bisiklet yarışı izlemek sıkıcıdır. 11 yaşımdayken 30 dakikadan fazla oturamazdım. O zamanlar bisiklete binme konusunda pek tutkulu değildim.” Bunun yerine Girmay arkadaşlarıyla futbol oynamayı tercih edermiş.

Rekabetçi bisiklete döndüğünde, 2015’te Tour’da yarışan ilk Eritrelilerden ilham aldı: Üç gün boyunca Dağların Kralı formasını giyen Daniel Teklehaimanot ve Merhawi Kudus. Girmay eğlenmek için yarışıyordu ama yine de birçok kupa topladı. “Her şey kazanmakla ilgili” diyor. “Sadece bisiklette değil, tüm hayatım boyunca. Eğer kazanamazsan, bence bundan zevk almıyorsun demektir.” Avrupa onun gelişiminde bir sonraki adım olacaktı. UCI’ın İsviçre’deki Dünya Bisiklet Merkezi’ne çağrılması onun için bir kuantum sıçraması gibiydi. Yetenekli ancak yeterli imkanlara sahip olmayan bisikletçiler yetiştirmek için tasarlanan akademi, bir kültür şoku oldu. Girmay, “Hayatımda büyük bir değişiklik meydana geldi” diyor. “Bisiklet kariyerimde büyük bir kapı açılıyordu ama Eritre’den gelen sadece bendim. O ilk aylar gerçekten zordu ve eve gitmek istiyordum. 18 yaşındaydım ve tamamen farklı bir kültürdü, bir takımda yedi farklı ulus vardı. Ancak yarışmayı, hayalimi yaşamayı gerçekten istiyordum, bu yüzden iletişimdeki tüm engelleri aştım, yalnız yaşadım.” Bu deneyim ne kadar zor olursa olsun, Girmay’a profesyonel bir atlet gibi yaşama ve toparlanma, beslenme ve spor salonu çalışmaları hakkında bilgi edinme şansı verdi. Bisikletteki gücü zaten belliydi. 2018’de Remco Evenepoel’i yenen birkaç gençten biriydi ve düzenli olarak ilk 10’a girdi.

Kabuğunu kırmak

23 yaş altı kategorisinde geçen bir yılın ardından Girmay, 2020 için Fransız ProTeam Nippo Delko One Provence ile anlaştı. Aralık ayında Marsilya havalimanına tişört ve şortla indi. Takım doktoru onu muayene ettikten sonra; “Bir dağcının kalbine ve bir sprinterın patlayıcılığına sahip” diye ilan etti. Ancak Girmay’ın repertuarını göstermesinden önce, önünde dik bir kültürel öğrenme eğrisi vardı.

Bu eğri, ilk iki ay içerisinde şifresini her unuttuğunda yeni bir e-posta hesabı oluşturması gerektiğinde kendini fark ettirdi. Yağmur yağıyorsa, antrenmana gitmek için kendini zorlaması gerekiyordu. Bu soru tekrar ortaya çıktı: Bunu ne kadar istiyorsun? Takımın performans sorumlusu Luc Cheilan, bazen motivasyon için onla sürmek zorunda kalırdı.

Nutella ve cips yediği ortaya çıktı. Avrupa ve ev arasındaki dengeyi bulmak zordu. Girmay, Covid’in ilk baharının ardından Eritre’den döndükten sonra yarış ağırlığının dört kilo altındaydı.

Cheilan; “Yıldızların dışında hiç bir bisikletçiyi tanımıyordu” diyor. Ama bu da bir avantajdı. Asla, ‘Falanca benden çok daha güçlü, onu yenemem’ diyemezdi. Kısacası hiçbir engel yoktu.

Sonuçlar bunu destekledi. Belçikalı zımba Loïc Vliegen, Girmay’ı ilk olarak Eylül 2020’de Tour du Doubs’ta fark etti: “Bütün gün tatil havasındaydık. Kaçış grubunu yakaladık ama ikinci oldum. ‘Allah kahretsin! Bu kim?’ dedim.”

Bir yıl içinde takım arkadaşı oldular. Delko mali sorunlar yaşadı ve Intermarché-Wanty-Gobert, UAE Team Emirates’in ilgisine rağmen yeteneğe sahip çıktı. Belçika WorldTour takımında lider bir role sahip olmak, sporun güç merkezlerinden birinde olmaktan daha kolay olacağından bu doğru bir hareketti. Ancak Girmay’ın imzalamasının bir başka nedeni de takımın ona Eritre’de zaman geçirmesi için verdiği değerli özgürlüktü. Avrupa’da Girmay; “Yalnız kalmak benim için hala zor.” diyor. Ailesiyle her gün telefonda veya internet üzerinden sohbet ediyor. Zira Asmara’da eşi ve 18 aylık bir bebeği var.

“Ben oradayken asla telefonuma bakmam. Gerçekten güzel bir şey. Bir asır gerideyiz, ve bu benim için güzel bir hayat. Evde vakit geçirmeyi gerçekten seviyorum.”

Daha fazlası için zorlamak

Biniam Girmay’ın muhteşem yılına rağmen, antrenörü Ioannis Tamouridis, gelişim için kayda değer bir marj olduğuna inanıyor. “Temelleri iyi ama yine de gelişebileceğine inanıyorum, böylece yarışın sonunda daha verimli olacak. Gücü, anaerobik kapasitesi ve yüksek yoğunluklu eforlardan sonra kendini toparlayabilmesi. Ayrıca hızlı ve patlayıcı, ancak yine de saf gücünü geliştirebilir.” Girmay, tepeleri aşma ve grup sprintlerinde mücadele etme yeteneği göz önüne alındığında, Mathieu van der Poel ve Wout van Aert ile karşılaştırıldı. Tamouridis, onu Milan-SanRemo ve Flanders’ta başarıya ulaşabilecek saf hızlı bir adamdan daha çok, bir puncher olarak görüyor.

“Her şeyi yapabileceğine inanıyorum. İlk Milan-San Remo’sunda 12’nci bitiren biri mi? Gent-Wevelgem’i kazandı, tamam, bu tür yarışları seviyor ama bu onun WorldTour’daki ilk yılıydı. Girmay’ı asla bilemezsin.”

Ah evet, Gent-Wevelgem. Girmay orada olmamalıydı bile. Ancak birkaç gün önce E3 Saxo Bank Classic’i beşinci bitirdikten sonra, takım onu kadroya almaya karar verdi. Sert bir Flandrien gibi yarıştığını ve Christophe Laporte’u dört kişilik bir kaçış grubu içerisinde nasıl geride bıraktığını görünce, bunun akıllıca bir karar olduğunu söylemek doğru olurdu.

Girmay’ın yükselişi Intermarché Wanty-Gobert’in yükselişiyle paralel. Birkaç sezon önce takım, sadece kameralarda sponsorlarını göstermek için kaçışlara girmeleriyle tanınan çocuklardı. Ancak mütevazı bir bütçe ve kurnaz imzaların yardımıyla, 2022’de önceki üç yılın toplamından daha fazla galibiyet aldılar ve sıralamada beşinci sırada yer alıyorlar. Onların coşkulu Eritreli liderleri, mazlum ruhlarını özetliyor ve geleceklerinin merkezinde yer alıyor.

Girmay’ın başarısının bir kısmı da evden uzakta işleyen bir aileye sahip olmasından geliyor. Film yapımcısı Lieven Corthouts, 2018’den beri onu bir belgesel film için takip ediyor ve en iyi arkadaşlarından biri oldu; Trek-Segafredo’dan Eritreli pro Amanuel Ghebreigzabhier, Girmay’ın San Marino’daki ev arkadaşı. Sonra Loïc Vliegen var, yarışlarda bir araya geliyorlar ve Belçikalılar ona sevgiyle, Tigrinya’nın ‘kardeş’ anlamına gelen yerli kelimesi olan ‘hawey’ sözcüğü ile hitap ediyorlar.

Vliegen, “O burada yalnız” diyor. “Afrika’daki zihniyet ve kültür daha çok aile ile birlikte olmak, bizden tamamen farklı. Sanırım arkadaşlık ve tavsiye için bana ihtiyacı var.”

Bir yarıştan önce Vliegen, Girmay ile VeloViewer’ı inceliyor, rüzgar yönünü ve konumunu tartışıyor.

İlk sekiz etabı, ilk beşte bitirdiği göz önüne alındığında; Giro d’Italia’nın, Girmay’ın ilk Büyük Turu olduğunu unutmak kolay. Bir etabı kazanıp kazanmayacağı değil, ne zaman kazanacağı mesele haline geldi. 10. etapta 250 metre kala sprintini açarak rakiplerini paramparça etti. Bu uzun sürat, Girmay’ın ayırt edici özelliği. Bini’nin aynı wattı ve sprinti bu kadar uzun süre tutma kapasitesi inanılmaz. “Bazen antrenmanda onu sırf eğlence olsun diye çekerim ve ben çekildiğimde o hala 30 saniye daha sprintine devam eder’ diyor Vliegen.

Odaklanmaya devam etmek

Yeteneği, bulaşıcı gülüşü ve tarih yazma yetenekleri göz önüne alındığında, Girmay’dan beklentiler artacaktır. Sonuçlarında değişen bir şey var mı?

“Bu yıl kesinlikle” diyor. “Size söylüyorum, insanlar bisiklete binmeye gerçekten bayılıyorlar, bu yüzden tek günlük bir Klasik yarışını kazanan ilk siyah Afrikalı olmak özel. Gerçekten mutluyum, halkıma çok saygı duyuyorum ve onlar da bana saygı duyuyorlar. Çekinmemiz gereken selfie’nin sayısı artabilir ama benim için değişen bir şey olmadı. Hala çok çalışıyorum, hala dört gözle bekliyorum. Bu başlangıç. Daha fazla Afrikalı bisikletçiye ilham vermek ve daha güçlü olmak istiyorum. Pelotonda daha fazla siyahi bisikletçi görmek isterim çünkü elimizde fazla bir şey yok. Bisiklet dünyasında çok fazla siyah renk yok.”

Girmay, Eritreli adayların başarılı olmak için büyük grup sürüşleri, virajlar, küçük yollar ve kaldırım taşlarında deneyime ihtiyacı olduğunu söylüyor. Belki o zaman Belçika’da, onu yetiştirmeye yardımcı olan Dünya Bisiklet Merkezi gibi bir bisiklet akademisi kurabilir? “Keşke bunu birkaç yıl içinde yapabilsem. Ama şimdilik diğer takımların kendi geliştirme ekipleri var ve umarım sadece Eritrelileri değil, tüm Afrikalı bisikletçilere kapılarını açarlar.”

Girmay, bu yaz Eritre’nin zamana karşı şampiyonluğunu kazandıktan sonra, hayranları tarafından kelimenin tam anlamıyla havaya kaldırılsa da ayakları yere sağlam basıyor. “Bazen insanlar benden röportaj istiyorlar ve ben de “Ne için?” diyorum. Sanırım kendimi hala gerçekten aşağıda görüyorum” diyor. Aşağı? Sıradan bir bisikletçi ya da  normal bir insan gibi mi? Başını sallıyor. “Kariyerimi bitirdiğimde bu değişebilir, ancak bir yarışçı olarak kendinizi yüksekte görmek iyi değildir. Bisiklete biniyorum ama yarın ne olacağını bilmiyorum.”

Benzer Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir